Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
Bir de Baktım Yoksun'dan sonra, daha önce aldığımız Kediler Güzel Uyanır'ı okumak farz olmuştu. İlk baskısını 2011'de yapan (ay belirtilmemiş) Kediler Güzel Uyanır'ın Aralık 2011 tarihli ikinci baskısını okudum. Can Yayınları'ndan çıkan öykü kitabı 124 sayfa. Bulutlar Konuşurken, Düşmüş Bir Harf ve Yarın Sabah Öp Beni adlı üç bölüme ayrılmış, yanlış saymadıysam, toplam kırk bir öykü var.
İlk bölümdeki öyküler kısa ve çok kısa. Çok kısa derken bir paragraflık öykülerden bahsediyorum. İlk bölümde Tarçın Kokusu adlı bir öyküsünde Kopan, okuduğum diğer öykülerinde pek rastlamadığım, bana fazlasıyla zorlama ve yorucu gelen benzetmeler kullanmış. Örnek vermem gerekirse: "...Çürümüş bir hurmanın, istemeden dışarı taşmış çekirdeği gibi sarkıyordu kalbim göğüs kafesimden....Yataktan kalkmak için çabaladığım her anda, biraz daha gömüldüm anılarımın timsah kokan bataklığına" (s.23).
İkinci bölümde deneysel öykülere yer verilmiş. Hayır! isimli öykü tek kelimelik cümlelerden oluşturulmuş. Tek kelimelik cümleler öykü içerisinde de roman içerisinde de yer alır elbette ancak öykünün tamamı tek kelimelik cümlelerden oluşunca iş değişiyor. Geometri isimli öyküde ise tüm kelimeler g harfi ile başlıyor. "garip günler geçip gidiyordu" cümlesi ile başlayan öykü "güle güle" cümlesi ile bitiyor. Gerçekten g'nin görkemli gösterisini gözledim Geometri'de. Tek cümleyi yazmak bile epey zormuş. Kopan'ı bir kez daha takdir ettim. Kitabın en sevdiğim öyküsü de bu benim deneysel öyküler adını verdiğim ikinci bölümde yer alıyor: Matruşka. 14 satırlık bir öykü Matruşka. Dört bölümden oluşuyor. Bölümler ilerledikçe satırlar içerisinden kimi kelimeler siliniyor. Dördüncü bölüme geldiğimizde sadece iki kelime kalıyor geriye. Çok keyifli ve zekice bir buluş.
Kediler Güzel Uyanır'ın son bölümündeki öykülerde daha çok günlük hayata dair konular işlenmiş. Öyküler, kitabın tümünde olduğu gibi kısa. İlk bölümdeki kadar kısa olmasa bile dört sayfayı geçen öykü yok. Yekta Kopan'dan okuduğum bu ikinci öykü kitabı, yazarın diğer kitaplarına karşı merakımı kamçıladı. Kopan'ın yazdığı diğer kitapları da edinip notlarımı sizlerle paylaşacağım.
Not: Fotograftaki yakışıklı Bay Zeytin...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.