Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
Blog yazmaya başladığımda ilk amacım, Türkçe içerik eksikliği sorununa çare olmaktı. 14 senenin sonunda, böyle bir eksiklikten söz etmek zor. Gene, özel bilgi gerektiren konularda, doğru bilgiye kolay ulaşılamıyor ama durum 14 yıl öncesine göre çok iyi.
Bu uzun ve muhtemelen gereksiz paragraf sonrası gelelim yazının konusuna. Malum, Eylül ayı IBC ayı olarak anılıyor bizim sektörde. NAB Amerika'da, Broadcast Asia ise Singapur'da. Hem coğrafi yakınlık hem yayın standartlarının aynı oluşu, yayıncılık ile ilgilenenleri Amsterdam'da topluyor.
Bir türlü yazıya başlayamıyorum. Bu yıl 13 - 17 Eylül arasında konferans, 14 - 18 Eylül arası ise fuar var. Konferansın katılım ücreti epey yüksek, ama inanın, eğer bu alanda mühendis olarak çalışıyorsanız, konferans çok faydalı. Etkinliğin ardından kimi oturumların kayıtları internet üzerinden paylaşılıyor. Elbette, çevrenizi genişletmek, sektörde önemli isimlerle tanışmak gibi ek faydaları, video izleyerek yapamıyorsunuz. Gene de sektör nereye giriyor sorusunun yanıtını almış oluyorsunuz. Yıllar boyu öyle yaptım ben de.
Konferansın bu yıl ki programını bu bağlantıdan görüntüleyebilirsiniz. Brexit'in etkilerinden 5G'ye farklı konularda farklı oturumlar var. Beni en çok heyecanlandıran 15 Eylül tarihinde gün boyu sürecek 5G oturumları.
5G, hiç şüphesiz, tüm sektörleri ve iş yapış şekillerini değiştirecek. Yakın gelecekte karasal yayının sadece 5G üzerinden sunulmaya başlanacağını düşünüyorum. Belki FM bir süre daha hayatını sürdürür ama sayısal karasal televizyon, DVB-T2, artık olmayacak. Ülkemiz bu bakımdan büyük bir fırsata sahip.
İktisatta "fırsat penceresi" diye bir kavram var. Malum teknolojilerin gelişmesini ekonomiyi bir kenara koyarak anlayamayız. Bugün için 8K televizyonların örnekleri sergileniyor fuarlarda, ama 4K ekonomik ömrünü tamamlamadan 8K çıkmayacak piyasaya. Aynı mantıktan hareketle mevcut karasal sayısal televizyon (DTT) şebekesi yatırımı ekonomik ömrünü tamamlamadan Avrupa 5G ile yayını düşünmeyecek. Gerçi DTT'nin ekonomik ömrünün sonuna yaklaşılıyor. Gene de bu şebekeyi hiç kurmamış olan ülkemizin önünde büyük bir olanak var. 5G ile yayıncılığı ilk deneyen ve tüm dünyaya sunan biz olabiliriz.
Bu 5G ve yayıncılık konusunu çok daha derli toplu bir yazıda değerlendirmem gerekiyor. Kısmetse Ekim ayı gibi, IBC dönüşü, bunu yapacağım.
Bu uzun ve muhtemelen gereksiz paragraf sonrası gelelim yazının konusuna. Malum, Eylül ayı IBC ayı olarak anılıyor bizim sektörde. NAB Amerika'da, Broadcast Asia ise Singapur'da. Hem coğrafi yakınlık hem yayın standartlarının aynı oluşu, yayıncılık ile ilgilenenleri Amsterdam'da topluyor.
Bir türlü yazıya başlayamıyorum. Bu yıl 13 - 17 Eylül arasında konferans, 14 - 18 Eylül arası ise fuar var. Konferansın katılım ücreti epey yüksek, ama inanın, eğer bu alanda mühendis olarak çalışıyorsanız, konferans çok faydalı. Etkinliğin ardından kimi oturumların kayıtları internet üzerinden paylaşılıyor. Elbette, çevrenizi genişletmek, sektörde önemli isimlerle tanışmak gibi ek faydaları, video izleyerek yapamıyorsunuz. Gene de sektör nereye giriyor sorusunun yanıtını almış oluyorsunuz. Yıllar boyu öyle yaptım ben de.
Konferansın bu yıl ki programını bu bağlantıdan görüntüleyebilirsiniz. Brexit'in etkilerinden 5G'ye farklı konularda farklı oturumlar var. Beni en çok heyecanlandıran 15 Eylül tarihinde gün boyu sürecek 5G oturumları.
5G, hiç şüphesiz, tüm sektörleri ve iş yapış şekillerini değiştirecek. Yakın gelecekte karasal yayının sadece 5G üzerinden sunulmaya başlanacağını düşünüyorum. Belki FM bir süre daha hayatını sürdürür ama sayısal karasal televizyon, DVB-T2, artık olmayacak. Ülkemiz bu bakımdan büyük bir fırsata sahip.
İktisatta "fırsat penceresi" diye bir kavram var. Malum teknolojilerin gelişmesini ekonomiyi bir kenara koyarak anlayamayız. Bugün için 8K televizyonların örnekleri sergileniyor fuarlarda, ama 4K ekonomik ömrünü tamamlamadan 8K çıkmayacak piyasaya. Aynı mantıktan hareketle mevcut karasal sayısal televizyon (DTT) şebekesi yatırımı ekonomik ömrünü tamamlamadan Avrupa 5G ile yayını düşünmeyecek. Gerçi DTT'nin ekonomik ömrünün sonuna yaklaşılıyor. Gene de bu şebekeyi hiç kurmamış olan ülkemizin önünde büyük bir olanak var. 5G ile yayıncılığı ilk deneyen ve tüm dünyaya sunan biz olabiliriz.
Bu 5G ve yayıncılık konusunu çok daha derli toplu bir yazıda değerlendirmem gerekiyor. Kısmetse Ekim ayı gibi, IBC dönüşü, bunu yapacağım.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.