Filmli makineler zamanından kalmayım. Siyah beyaz ILFORD'la çektiğim karelerin bir bölümü duruyor hâlâ. Film banyosu, kart baskısı, deklanşöre basıldığı anda film üzerine sabitlenen karenin baskı sırasında değişikliklere uğratılması... Hepsi hoş, güzel anılar oldu artık. Başlıktaki soruyu, neden fotograf çekiyoruz sorusunu son zamanlarda daha çok soruyorum. Bulduğum bir kaç yanıt var. Sizlerin yorumlarını da merak ediyorum. İşte benim yanıtlarım: İleride dönüp o anı hatırlamak için. Orada bulunduğumuzu göstermek için. Herkes çektiği için.
kitabın tam adı Paris Dünyanın En Romantik Kenti. Mine G. Kırıkkanat'ın çeşitli tarihlerde yazdıklarından derlenmiş bir kitap. Kırmızı Kedi'den Temmuz 2017'de ilk baskısını yapan eserin Eylül 2017 tarihli üçüncü baskısını okudum.
2014 yılında, bir seneliğine Paris'te yaşayacağımızı öğrendiğimde, adında Paris geçen kitapları edinmiştim. Kırıkkanat'ın kitabı yoktu bu seçimi yaptığımda. yazılarını Cumhuriyet gazetesinde ilgi ile takip ettiğim isimlerden birisi, hakkında fikir sahibi olduğum bir kenti yazınca, hiç düşünmeden alıp okudum.
bence Paris bir fil gibi, herkes tuttuğu yerini tarif ediyor.
kimi 3-5 günlüğüne tur ile gidip en turistlik yerlerini gezip, marka kafelerde oturup, "to do list"ine "check"ler atıp dönüyor ve Paris onun için "must see" bir yer oluyor.
kimi işçi olarak gitmiş, ailesine iyi bir gelecek sağlamayı amaç edinmiş. çocuklarının, ne kadar iyi eğitim alsalar da Fransa'nın vatandaşı olsalar da hep yabancı olduklarını anladığından beri Paris onun için "gurbet".
kimi, bizim gibi kısa bir süreliğine, bir görev için gitmiş. dünyanın filmlerde görüldüğünden başka olduğunu gözlemleyerek dönmüş. Paris benim için "yalnızlık".
kimi 3-5 günlüğüne tur ile gidip en turistlik yerlerini gezip, marka kafelerde oturup, "to do list"ine "check"ler atıp dönüyor ve Paris onun için "must see" bir yer oluyor.
kimi işçi olarak gitmiş, ailesine iyi bir gelecek sağlamayı amaç edinmiş. çocuklarının, ne kadar iyi eğitim alsalar da Fransa'nın vatandaşı olsalar da hep yabancı olduklarını anladığından beri Paris onun için "gurbet".
kimi, bizim gibi kısa bir süreliğine, bir görev için gitmiş. dünyanın filmlerde görüldüğünden başka olduğunu gözlemleyerek dönmüş. Paris benim için "yalnızlık".
Kırıkkanat'ın Paris deneyimi ise bambaşka. Frankofon bir lise mezunu olan Kırıkkanat, gazeteci kimliği ile Paris'in hem kültür sanat dünyasının içinde hem siyasetini takip etmiş hem de günlük yaşamdaki koşuşturmayı bir aydın gözüyle izlemiş. tüm bu gözlemlerini farklı tarihlerde yazdığı farklı uzunluklardaki denemelerinde kullanmış.
bana da bu öğretici, düşündürücü ve etkileyici çalışmayı okuyup sizlere tanıtmak düşmüş...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.