1995 yılında Ankara Altınpark'ta düzenlenen kitap fuarında imzalatmıştım Bu Ölü Kalkacak adlı kitabı. Büyük usta Vedat Türkali'den okuduğum onca roman varken neden bu kısa oyunu seçmişim hatırlamıyorum. Aradan geçen yıllar hem neden onu seçtiğimi hem de oyunun kendisini unutturmuş. Hazır evde kalmaya devam ediyorken bir kez daha okudum, 1970'lerin başında yazılan ve zamanında TRT'nin açtığı yarışmada övgüye değer bulunan Bu Ölü Kalkacak adlı oyunu.
Kitapta tiyatro metninin yanısıra bir dönem güvenlik güçlerine hakaret edildiği gerekçesiyle yapılan yargılamada mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarına da yer verilmiş. Roman ve öykülerden epeyce farklı oluyor tiyatro oyunu okumak. Sahnenin dekorundan oyuncuların kıyafetlerine kadar bir çok konuda oyun yazarının notları yer alıyor. Ayrıca, oyunun süresi sınırlı olduğu için mesajın bu süre içerisinde verilebilmesi de önemli. Kısacası tiyatro oyununu izlemek yerine okumak gibi bir değişik his oluşturuyor bende. Vedat Türkali'nin bu eserinin Cem Yayınevi'nden çıkan, 112 sayfalık, 1988 tarihli ilk baskısını okudum.
Hacivat ve Karagöz ile orta oyunu tadında, toplumsal mesajını müzik ve dans eşliğinde söyleyen Bu Ölü Kalkacak, bence zamansız ve mekânsız bir oyun. Her ülkede her dönem sahnelenebilecek ve izleyicilerin "işte bizim ülkemizi anlatmış" diyeceği eleştirileri barındırıyor.
Hayatımda özel bir yeri olan 1995 yılı ve Vedat Türkali'yi bir kez daha hatırladım bu oyun sayesinde.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.