Esra Nihal İnce'nin ilk eseri, İş Hayatında Dönen Filmler'i bir solukta okudum. Önsözünde kısa roman olarak belirtilmiş eserin türü. Yazarı böyle söyleyince, okuyucu olarak bana düşen okuduklarımın kurgu olduğu bilgisini aklımda tutmak oluyor.
Türkiye'de ve aslında tüm dünyada kadın olmak zor. Barbie filminde, Barbie'nin hayal dünyasında gördüklerimizin tümü ve fazlasını, Ken'ler olarak her gün yaşıyoruz. Ne yazık ki kadınlar, dünyanın tümünde varolma mücadelesi vermek zorunda kalıyor.
Kadın, çalışma hayatında da sadece cinsiyetinden ötürü türlü zorluklarla yüzleşiyor. Hele yazar gibi inşaat sektöründe çalışan beyaz yakalı bir kadınsanız, karşılaştığınız zorlukların sayısı ve türü çeşitleniyor, katmerleniyor. Yazar, tüm bu zorluklarla mücadelesini esprili bir dille anlatmış. Yazılanların kurgu olduğunu aklımızdan çıkartmadan, romanda gözlemlerinden yararlandığını düşünüyorum.
Her iş yerinin bir filmle özdeşleştirilmesi zekice bir buluş. Kısa tutulmuş bir eser, İş Hayatında Dönen Filmler (İHDF). Metin uzun olmasa bile anlatılanları başlangıç kabul edip, 16 bölümlük dizi senaryosuna dönüştürülebilecek bir nüveye sahip. Kimbilir belki ileride İHDF dizisi / filmi / oyunu görebiliriz.
Umarım bir gün 17. iş yerinde tarif ettiği gibi bir ortamda çalışır tüm kadınlar. Esra Nihal İnce'nin kaleminin gücünü daha fazla göreceğim yeni eserlerini heyecanla bekliyorum.
Bu güzel değerlendirmeler için çok teşekkür ederim. Anlatmak istediklerimin yerine ulaştığını görmek beni mutlu etti.
YanıtlaSil