Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ernest Muçi ile zirve yarışına devam

Göztepe deplasmanının kolay geçeceğini kimse beklemiyordu. Takımını sonuna kadar destekleyen taraftarı, istikrarlı Hocası ve güçlü kadrosu ile sıralamadaki yerinin tesadüf olmadığını her maç kanıtlayan bir takım, Göztepe. İzmir'in Altay ve Karşıyaka ile birlikte köklü ekiplerinden.  Zorlu deplasmanda maçın kaderinin değiştiği anlar var elbette. Kalemize duvar ören, üç kez topu çizgiden çıkartan oyuncularımız bence en büyük alkışı hak ediyordu. Ancak gol atmadan kazanmak mümkün değil. Dün, iki golde imzası olan Arnavut futbolcumuz Ernest Muçi bence maçın yıldızıydı. Son üç haftayı boş geçmeyen Muçi, Beşiktaş'ta bulamadığı gollerini Trabzon'a saklamış. İyi gidiyoruz, umarım böyle devam ederiz. 

Belki Yaz Erken Gelir / Yekta Kopan

Yekta Kopan'dan okuduğum üçüncü kitap. Kısacık öykülere küçürek denildiğini öğrenince, bu sözcüğü unutmayayım diye sık sık kullanıyorum. Belki Yaz Erken Gelir'de küçürek öykülerin bir çok örneği var. Kimi birkaç satırdan kimi bir kaç paragraftan oluşan öyküleri okuması kısa, sindirmesi uzun sürüyor. Süslü cümleler sevenlerdenseniz Kopan'ın sade dili size hitabetmeyebilir.  En sevdiğim öykü kitabın sonunda yer alıyordu, Kaplanın Fısıltısı. Şu sözü beni çok etkiledi: "Öfkeli gençlerin zamanı yavaş akar. Hele bir de öfkeleri kendilerineyse." s.164

Derbinin kazananı Trabzonspor

Dün akşam Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe Galatasaray derbisinin kazananı tartışmasız şekilde Trabzonspor oldu. Ekim ayının sonu itibariyle lider ile puan farkı 5'di. Son maçların ardından ise sadece 2. Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor birer puan arayla sıralanıyor. Önümüzdeki hafta üç takımı da zorlu maçlar bekliyor. Galatasaray evinde bu senenin istikrarlı takımı Samsunspor'u ağırlayacak. Fenerbahçe Başakşehir deplasmanına giderken Trabzonspor'un rakibi Göztepe. Bence üç maç da üç ihtimalli. Evinde ve deplasmanda iyi sonuçlar alan Göztepe'yi yenebilirsek, bir sonraki haftada seneler sonra ligin zirvesine yerleştik başlıklı bir yazı yayınlayabilirim.  Fatih Tekke, sınırlı kadroyu çok verimli kullanıyor. Taraftar da alınan sonuçları gördükçe takıma desteğini arttırdı. Bu birliktelik, bir kez daha o seneyi bu sene yapar mı, izleyip göreceğiz.

Ada sahilleri

Hafta içi günlerinde daha bir güzel oluyor ada sahilleri. Sokaklar turistlerden ziyade ada sakinlerine kalmış oluyor. Ada sakinleri derken sadece insanlardan bahsettiğimi zannetmeyin, kediler, kargalar, köpekler ve martılar ile göremediğimiz daha kim bilir hangi canlılar adaların huzur veren orkestrasına kendilerince katkı sunuyor.  İşletmeler, tenha sokaklardansa turist kalabalığını tercih ediyordur eminim, kendi adıma bu durumdan hiç şikayetçi değilim.  Hangi adayı önerirsin diye soracak olursanız hepsinin kendine has özellikleri olduğunu ve birisini tercih etmenin bir çok faktöre bağlı bulunduğunu söylerim. Öncelikle motor / vapur saatleri, ne kadar vakit ayırmak istediğiniz, özel bir yeri görmek isteyip istemediğiniz (Sait Faik Abasıyanık Müzesi Burgaz Ada'da) gibi bir çok kritere göre kararınızı vermeniz gerekiyor. Aynı güne bir kaç adayı görmek de seçenekler arasında. Adalarda konaklama tesisleri de bulunuyor.  Adaların dar sokaklarında büyük elektrikli minibüslerin...

Bu sene o sene olur mu?

Seneler sonra gelen şampiyonluğun yılındaki slogandı; bu sene o sene olsun!  Dile kolay tam 38 sene sonra gelen bir şampiyonluk . 1980 sonrasında doğanların hiç biri şampiyon olduğumuzu hatırlamıyordu meselâ. 2022 yılındaki başarı tekrar eder mi diye soruluyor şimdilerde, bu sene o sene olur mu? 25 Ekim'deki yazımda  neden olmasın demiştim. Bu tespiti yaparken Trabzonspor 'un Avrupa kupalarında mücadele etmediği gerçeğinden yola çıkmıştım. O tarihte Galatasaray ve Alanyaspor beraberlikleri henüz yaşanmamış, Fenerbahçe ise deplasmanda 2-0 geriye düştüğü maçta Beşiktaş'ı 3-2 yenmemişti.  Son iki maçtaki oyunu düşününce ben hâlâ iyimserliğimi koruyorum. Haklısınız, kendi sahamızda, dolu sayılabilecek tribünlerin desteğiyle 1-0 öne geçtiğimiz maçta ikinci golü aramalıydık. Ligin ilk 3 haftasındaki 1-0'ların ne kadar tehlikeli skorlar olduğunu unutmamalıydık.  Bugün Kocaelispor'un Galatasaray'ı puansız göndermesi ligin gidişatını kökten değiştirecek bir dönüm n...

Gölge / İBB Şehir Tiyatroları

"tiyatro" etiketli son yazıyı ne zaman yayınlamışım diye baktım, bu yazıya başlamadan önce. 18 Şubat 2019'daki son yazının girişini gördüm: "tiyatro" etiketli yazı yayınlamayalı 5 sene kadar olmuş. Oysa bu süre içerisinde bir çok oyun izledim. Bu oyunlara dair yazmamış olmamın tek açıklaması oyunlar üzerine yazacak bir şey bulamamam değil elbette. Vakitsizlik, isteksizlik, araya giren başka konular... Demek ki seneler geçse de tiyatro etiketli yazıların kaderi değişmiyor. Oysa 2019'dan bu yana bir çok oyun izledim. Kimilerini çok beğendim ama gelin görün ki hiç birisini blogda paylaşmamışım. Bu uzun ve muhtemelen gereksiz girişin ardından gelelim Gölge adlı oyuna. Aslında oyuna geçmeden önce Gölge'yi fark etmemi sağlayan Radyo Bir 'deki programa teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Eve dönerken Radyo Bir'de Özkan Binol'un hazırlayıp sunduğu Bulut Atlası adlı programda, Gölge oyununun yazarı ve oyuncusu Yağmur Topçu , yönetmeni ve oyuncusu Ahmet...

Bir Kadının Penceresinden / Oktay Rifat

Edebiyat derslerinde yeni Türk şiirinin kurucuları arasında, Orhan Veli ve Melih Cevdet ile birlikte adını öğrendiğim Oktay Rifat'ın 1976 yılında yayınlanan romanını geç de olsa okudum. Adından anlaşılacağı gibi romanın baş kişisi bir kadın, Filiz. Fonda ülkenin içinden geçtiği kaotik ortama dair bilgilere yer verilmiş. 1975 yılında farklı şehirlerdeki çatışmaların - kavgaların, kurgusal bir metin olan romanda yer alması anlatıyı desteklemesi bakımından işlevsel bir tercih olmuş. 3 çocuklu bir kadın olan Filiz'in kocası Bedri ile ilişkileri, bugünkü tanımlamalarla, evlilik içi cinsel şiddet olarak değerlendirilebilecek birliktelikleri ve Filiz'in Selim'le yaşadıklarını Oktay Rifat'ın kaleminden okumak ilgi çekiciydi.  Son bölümü çok beğenerek ve imrenerek okudum. Bir şeylerle uğraşırken aklın bambaşka şeyler düşündüğü haller nasıl yazılmalı diye sorarsanız, bu son bölümü okuyun derim.   Bir Kadının Penceresinden, Rifat'ın ilk romanıymış. Büyük şairin diğer roma...

Fatih Tekke ile Trabzonspor

Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır.  Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor.  Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...

Uyku İstasyonu / Nazlı Eray

Gerçekle düşün birbirine karıştığı; kahramanın Bursa'dan Paris'e, Sinop'tan Alanya'ya dolaştığı; geçmiş sorgulamaları, hayal kırıklıkları, hüzünler ve mutlulukların birbiriyle yarıştığı 160 sayfalık bir roman Uyku İstasyonu. Duraklarda, silik de olsa, Nazlı Eray'ın hayatına dair izler sezdim. Hangi izin hangi gerçekliğe işaret ettiğini edebiyat eleştirmenlerine bırakayım. İşin aslı, bulduğumu sandığım izlerin doğruluğundan da emin değilim. Ayrıca böylesi bir romanı okurken neden yazarın gerçek hayatıyla bağları düşünür insan sorusunu kendime not olarak ekleyeyim. Romanı tek oturuşta bitirdim. Elimden bırakmadan okumama neden olan şey sanırım büyülü atmosferdi. Bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin bile edememenin gizeminin yanı sıra hikayenin gelişiminin neye işaret ettiğini çözmeye çalışmak da çok keyifliydi. Keyifli okumalar diliyorum. Sizler de görüşlerinizi paylaşmak isterseniz, yorum yazabilirsiniz. 

trafik üzerine notlar

Trafiğe çıkan araç sayısı da trafikte geçirilen süre de her sene artıyor. Ne akaryakıt zamları ne araç fiyatları bu artışlara engel olabiliyor. Sabah ve akşam saatlerinde yoğunlaşsa da artık günün her saatinde dur / kalk trafiğine yakalanmadan bir yere ulaşmak hayal. Kurallara uygun araç kullanırken önünüzde arkanızda ani manevralarla sizi zor durumda bırakan sürücülerle karşılaşmak işten değil.  Ne yazık ki her gün sosyal medya platformlarında yol verme üzerine başlayan tartışmalarla ilgili videolar görüyorum. Kiminin sonu çok üzücü bitiyor. 32 senedir araç kullanan birisi olarak trafikte güvenli sürüşe dair önerilerimi paylaşmak istiyorum: Yakın takipten kaçının. Araya başka araç girmesin diye önünüzdekinin tamponuna yapışırsanız ani frenlerde durma şansınız azalır. Hız limitlerine uyun. 50 ile git diyorsa levhada yerleşim yerinden geçiyorsunuzdur, birden yaya / hayvan yola çıkabilir. 30 diyorsa levha, okul vardır yakında. Sol şeridi işgal etmeyin. Bırakın geçsin daha hızlı ...

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...

İnsanlığımı Yitirirken / Osamu Dazai

Japon edebiyatının en önemli yazarlarından biriymiş Osamu Dazai ya da gerçek adıyla Şuuci Tsuşima. İnsanlığımı Yitirirken, ölümünden önce yazdığı son eseri. Japoncadan çevirisini Peren Ercan yapmış.  Yazar 1909 - 1948 yılları arasında yaşamış. İlkinde yaşı küçük olsa da, iki dünya savaşını da görmüş. Hayatına dair ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz.  İnsanlığımı Yitirirken bir  kurgu roman, ancak otobiyografik özellikleri oldukça baskın olan bir kurgusu var. İthaki yayınları, eserin sonuna Mark Gilbeau'nun yazdığı ve Elif Kılıç tarafından çevrilen bir Sonsöz eklemiş. Romanı bitirmeden bu sonsözü okumamanızı öneririm.  Toplumla uyumlu yaşamak, sıradışı yeteneklere sahip olan bireyler için daha zor. Dazai de ömrü boyunca bu zorluklarla boğuşmuş. Teselliyi kimi zaman alkolde kimi zaman kadınlarda aramış. Ancak "hayata tutunmayı" başaramamış.  Tarihin farklı bir kesitinde yaşasaydı farklı olur muydu Dazai'nin hayatı? 1950'lerde dünyaya gelseydi mesela, ikinci düny...

Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nde SoleMare Cafe

SoleMare Cafe ile 2015 senesinde tanıştık. O tarihlerde Küçükkuyu'nun büyük sürprizi başlıklı bir yazı ile blogda tanıtmaya çalışmıştım. 2016 yazında ise cafenin kurucuları ile söyleşi yayınladım. Mekânlara dair yazılara artık blogda çok yer vermiyorum. Sebebi ise basit: Google Haritalar.  Gittiğim mekânları Google Haritalar'da yorumluyor ve puanlıyorum. Hem daha pratik geliyor hem de daha çok kişiye ulaşıyor yazdıklarım. Ben de bir yere gideceğimde öncelikle Google Haritalar'daki yorumları okuyorum.  Yukarıdaki iki paragrafı yazma nedenim birazdan anlaşılacak. Bir kaç gün önce, çevrede yeni açılan bir yerler var mı diye Google Haritalar'da dolaşırken Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nin bahçesinde SoleMare Cafe 'nin yeniden açıldığını gördüm. Uzun zamandır ayrı kaldığım bir arkadaşla karşılaşmış kadar sevindim. Web sayfalarını incelediğimde ise hem çok şaşırdım hem de çok mutlu oldum. Web sayfasında iki kişiye teşekkür mesajı paylaşılmış. Birisi logolarını tasarlaya...

Uçurtmayı Vurmasınlar / Feride Çiçekoğlu

Feride Çiçekoğlu'nun 1986 yılında ilk baskısı yayınlanan ve 1989'da sinemaya uyarlanan ünlü romanı, daha doğrusu uzun öykü / kısa roman / novellasını bir solukta okudum.  Seneler önce filme uyarlamasını izlemiş ve çok beğenmiştim. Novellayı okumamış, filmi izlememişler için öyküyü kısaca özetlemek isterim.  Novella, annesiyle birlikte cezaevinde bulunan Barış'ın, 1980 darbesi sonrası cezaevindeki siyasi tutuklularla olan ilişkilerini anlatıyor. Onunla ilgilenen ve farklı bir dünyayı gözlerinin önüne seren "siyasiler"e yazdığı mektuplarla ilerleyen novellayı okurken, filmdeki sahneler gözümün önünde canlandı yeniden.  Novellayı hangi dönemde okursak okuyalım hep yaşadığımız günlere benzerlikleri hatırlayacağız sanırım. Hoş, novelladaki bir mektupta belirttiği gibi, büyüklerimiz bizden iyi bilir elbette. 

yapay zekasız içerikler

Okuduğunuz LinkedIn paylaşımlarından blog sayfalarına, akademik makalelerden whatsapp mesajlarına neredeyse tüm içerikler yapay zeka araçlarınca hazırlanıyor. Artık doğru arama cümlesi, prompt, ile yapay zekayı çalıştırmak bile ayrı bir iş hâline dönüşmüş durumda.  Neredeyse tüm içeriklerin hazırlanmasında yapay zeka kullanılıyorken, akıntıya kürek çekmek gibi bir işe soyunmak, yapay zeka kullanmadan yazılar oluşturmaya çabalamak pek akıllıca değil diye düşünülebilir ilk bakışta.  Oysa blog yazmanın en keyifli yanı, duygu ve düşüncelerini kendi kelimelerinle not etmek ve bir süre geçtikten sonra dönüp onları okumak. O günlerde neler hissettiğini hatırlamak. Yapay zeka ile oluşturulan içeriklerde alamayacağınız bir tat.  Bu yüzden, arada yazım hataları olsa da, kimi zaman okunması zor olsa da kendi zekam ile oluşturmaya devam edeceğim. Bu kararımı paylaştığım 16 Haziran öncesi içeriklerin kimilerindeki yapay zeka katkılarını ise düzelmeden korumaya karar verdim. ...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Uykusuzluğun nedeni sıcaklar mı?

Başlıktaki soru dışında ne yazabilirim bilmiyorum. 02.20'de uyanık olduğum gece sayısı fazla değil. Kafam yastığa bir karış kaldığında uykuya dalmamla öğünürüm oysa.  Peki bu uykusuzluğun nedeni ne? Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık mı? İzlemeyi çoktan bıraktığım ama Google'ın "harika" algoritması nedeniyle maruz kalmaktan kurtulamadığım haberler mi? Yoksa, Yoks, Yok, Yo, Y.

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

İstanbul Modern İzzet Keribar sergisi

İstanbul Modern'de 2024 Kasım ayında açılan İzzet Keribar'ın fotoğraflarından oluşan seçkiyi ziyaret etmek istiyorsanız 25 Mayıs 2025'e kadar vaktimiz var.  Farklı dönemlerde ve mekânlarda çekilen birbirinden etkileyici kareleri incelerken Keribar'ın notlarını okumayı ihmal etmeyin. İyi fotoğrafın, belki de herşeyin "iyi"si için geçerli olan, özen ve sabır gerektirdiğinin kanıtı gibiydi sergi. İstanbul Modern'in terasında martı, Galata Kulesi ve şehri yıkayan yağmuru tek karede sabitlemeye çalıştığım fotoğraf için aynı özen ve sabrı gösterdim mi bilemiyorum.

Boğaz'da erguvanlar

İstanbul’un baharı, erguvanların açmasıyla başlar. Boğaz’ın yamaçlarında, morun en güzel tonlarıyla süzülen bu ağaçlar, kente özgün bir hava katar. Erguvanlar, sadece doğanın değil, şehrin ruhunun da bir parçasıdır. Peki nedir bu erguvan? Erguvan ( Cercis siliquastrum ), Akdeniz iklimine özgü, ilkbaharda mor-pembe çiçekler açan bir ağaçtır. Anadolu'da yüzyıllardır bilinen bu ağaç, hem mitolojik hem de kültürel anlamda derin semboller taşır. İstanbul Boğazı çevresinde doğal olarak yetişen ender türlerden biridir. Erguvanın İstanbul’daki Yeri Erguvan, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok dönemde İstanbul’da zarafetin ve geçiciliğin simgesi olmuştur. Rivayetlere göre Bizanslılar erguvanı imparatorlukla özdeşleştirirken, Osmanlı’da "erguvan cemiyetleri" adı verilen bahar eğlenceleri düzenlenirmiş. Osmanlı döneminde saray mensupları, Boğaz kıyılarındaki yalılarından erguvanların açmasını izler, bu manzarayı şiirlerle ölümsüzleştirirdi. Erguvan Nerelerde Görülür? ...