Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sakallı Celal / Orhan Karaveli

Kitabın kapağında Bir "Bilinmeyen Filozof"un Yaşam Öyküsü ibaresi var. Pergamon'dan çıkan Ağustos 2006 tarihli 9. baskısını okudum. Çok ilginç, nev-i şahsına mühhasır bir kişiymiş Celal Yalnız. Kendisine seçtiği soyadı gibi yalnız bir hayat yaşamış.  Orhan Karaveli, oldukça zor bir işi başarmış. Yazılı metin bırakmayan bir filozofu anlatmak, hele ölümünün ardından onca yıl geçtikten sonra, zor bir iş. Karaveli, öncelikle Celal Bey'in vefâtının ardından yazılanları aktarmakla başlamış çalışmasına. Rahmetlinin ardından dönemin, neredeyse tüm, önde gelen köşe yazarları anı paylaşmış. İkinci bölümde Celal Bey'in ailesinden bahsetmiş ve bunu Sakallı Celal Bey'in hayatının anlatıldığı bölümler izlemiş. Bu yazıda kitapta anlatılanları aktarmayacağım. Ancak şu kadarını söyleyeyim, yakın tarihe meraklıysanız bu kitabı mutlaka okumalısınız...

Eleştirel Bakışla Güneş - Dil Kuramı ve İlk Güneş - Dil Sözlüğü / Kaan Arslanoğlu - İlknur Arslanoğlu - Arif Yavuz Aksoy

gerçeklerin de güneş gibi yükselmesi dileğiyle İnsanBu.com adlı internet sitesinden daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Sitenin kurucusu Kaan Arslanoğlu'nun, yazdığı yazılarla başlayan bir merak, İthaki yayınlarından çıkan bir kitaba dönüştü. Hem kitabın oluşum sürecinin tanığı hem de yakın tarihin meraklısı olunca, Güneş Dil Kuramı kitabını okumak şart olmuştu. Ancak, araya giren farklı işler, ilk baskıyı edinip okumamı engelledi. Bu gecikme sayesinde güncellenmiş ikinci cildi aldım. Şubat 2018 tarihli bu ikinci cilt, ilk cildin genişletilmiş hali. İlk ciltte yer alan metin aynen korunmuş ve ekler yapılmış. Kitap iki bölüm ve sözlükten oluşuyor. İlk bölüm Kaan Arslanoğlu, ikinci bölüm ise Arif Yavuz Aksoy imzalı. İlknur Arslanoğlu'nun tek başına yazdığı bir bölüm yok, ama süreci başlatan ilk çalışma İlknur Hoca tarafından yapılmış.  Toplam 375 sayfalık kitap, benim sadece isim olarak bildiğim Güneş - Dil tezi (kuramı) üzerine değerlendirme ile başlıyor. Ç alışma i...

2015'in ardından bir kez daha merhaba IBC

Bir kez daha IBC'ye katılacak olmanın heyecanı içindeyim bu günlerde. Kolay değil, katılım ücreti binlerce Avro olan (erken kayıtta 3199 €)  konferansa ücretsiz giriş hakkını elde etmek.  Kısmet olursa 12 - 16 Eylül tarihleri arasında Amsterdam'da olacağım. IBC konferansı ve fuarına katılacağım.  Bana Sadece.Ozgur AT gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. 13, 14 ve 15 Eylül tarihlerinde görüşebiliriz. Önceliğim konferans sunumları olacak, ancak fuar alanında da belirlediğim standları randevulu olarak ziyaret edeceğim.

Küçükkuyu Güncellemesi - 2018

Blog yazarak hayatımı kazanmıyorum. Bugüne kadar blog yazarak elde ettiğim tek şey, Nedim Gürsel üstadın imzalı kitabı oldu. Kendisine ve vesile olan kıymetli Cüneyt Ayral'a bir kez daha teşekkürler... Tamamen kendi keyfim için yaptığım bu blog yazma işinde, yazı güncellemek, hiç sevmediğim bir şey. Çünkü bu güncelleme öyle sanıldığı kadar kolay değil. Hele benim gibi her daldan her yerden yazan birisi için. Mesela, Küçükkuyu, 2010 yılından bu yana, düzenli sayılabilecek bir sıklıkla gittiğimiz bu şirin yerle ilgili yazdıklarımı güncellemek için bir sonraki yaz ayını beklemek gerekiyor.  Bu uzun ve muhtemelen gereksiz girişin ardından gelelim konuya. Dediğim gibi 2010 yılından bu yana düzenli sayılabilecek bir sıklıkla gittiğimiz Küçükkuyu'nun zaman içerisindeki dönüşüm / gelişimine tanıklık ediyoruz. Bu yazıda mekan dönüşümlerinden ziyâde Küçükkuyu'nun dönüşümüne dair bir şeyler karalamaya çalışacağım. Küçükkuyu, Assos ile Altınoluk arasında yer alıyor. Ça...

Paşaların Hesaplaşması / Kazım Karabekir

Zeyrekli Kazım Bey ya da soyadı kanunu ardından Kazım Karabekir, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında en önemli figürlerden birisidir. Bizlere okutulan tarih kitaplarında bu önemi pek anlaşılmaz. Zaten bizlere okutulan tarih kitaplarında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nden neredeyse hiç bahsedilmez. Ülkeyi Vahdettin ve Damat Ferit birlikte batırmış, Mustafa Kemal de kurtarmıştır. Ne 1908'den ne 1876'dan ne bunların 1923'e etkilerinden söz edilir. Neyse, bu konuda daha yazacak çok şey var, ama öncelikle okumak ve "bilgi sahibi olmak" gerek. "Fikir sahipliği" sonra... Gelelim bu önemli çalışmaya. Öncelikle Paşaların Hesaplaşması, kitabın tam adı değil. "İstiklâl Harbine Neden Girdik, Nasıl Girdik, Nasıl İdare Ettik?" Paşaların Hesaplaşması'nın hemen altında yer alıyor. Kurtuluş Savaşı dönemine dair Karabekir anıları için ilginç bir başlık değil mi? Kitabı yayına hazırlayan Prof. Faruk Özerengin ve basan Emre Yayınları. İlk baskısı 1991 yılında...

ODTÜ: Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Madem bugün üniversiteye giriş sınavı yapıldı, o zaman benim de mezunları arasında yer almaktan büyük onur duyduğum üniversitemin en taze fotograflarından bir seçki sunayım. Fotografları Samsung Note 8 ile çektim. Meraklıları için ekleyeyim, telefon benim değil...   bu heykel ile ilgili o kadar çok şey söylenirdi ki. 10 Kasım'da gölgelerin ATA yazdığı en bilineni sanırım.    ODTÜ'de bir de müze var. Üniversite kurulurken çıkan eserler sergileniyor. Mimarlık fakültesinin yanında...   Mimarlık fakültesi binaları, ODTÜ'de en sevdiğim binaların başında geliyor. Orada hiç ders almamış olsam bile mimarlığın binalarının farklılığı sanırım beni çeken.   ve elbette Mimarlık Amfisi. Ne kadar çok etkinlik izledim orada. Ne kadar farklı kişilerle birlikte....

Kapadokya

Kapadokya'ya dört kez gidilir mi derdim, eskiden olsa. Söz konusu çocuksa, dört değil ondört de olur elbette. Daha önce 3 kez gittiğim ve hâlâ aklımda olan mekanları bu kez onlar ile dolaşmak ayrı bir keyif. Nerede ne yenilir, kaç paradır, hangi otel iyidir, balon turu yapmak mantıklı mı sorularının yanıtları yok bende.  Ankara çıkışı bir tur ile gittik. Jolly tur adlı şirketin düzenlediği bir tur idi. 23 Nisan öncesindeki haftasonuna denk geldiği için sanırım epey kalabalıktı mekanlar. Ankara'dayken müze kartınızı alın derim. Orada çok sıra oluyor. Kart bir yıl geçerli. İş Bankası kredi kartlarının böyle bir özelliği varmış sanırım. Benim İş Bankası kartım olmadığı için sırayı beklemek zorunda kaldım.  Ankara - Ihlara vadisi arası çok uzak değil. Günübirlik doğa yürüyüşü için güzel parkurlar sunuyor anladığımız kadarıyla, akılda tutmakta yarar var.  Bir gece konaklamalıydı turumuz. Bu tur işini hiç sevmediğim için bir gece fazlasıyla yetti. Hayatı kendi ritm...

Atatürk ve Masonluk / Tamer Ayan

Anıtkabir, Ankara Yakın tarih olarak adlandırdığım, 1870 - 1930 arasındaki 60 yıllık döneme ilişkin kitapları okumayı sürdürüyorum. Öyle kolay bitecek gibi de durmuyor. Satın aldıklarım raflarda sıralarını beklerken, okuduklarımdan öğrendiğim yenileri de satın alma sırasında bekliyor. Bugünlerde Sait Halim Paşa'nın Buhranlarımız adlı anı eseri radarıma takıldı. Gelelim Tamer Ayan'ın kitabına. İşin doğrusu bu tür isimlere sahip kitapları pek satın almıyor ve okumuyorum. Ancak, kitabı internet yerine dokunarak - sayfalarını karıştırarak satın almanın avantajını kullanmıştım bir kez daha. Ayan'ın kitabı, sansasyonel isimli Atatürk kitaplarından oldukça farklı.  Öncelikle Tamer Ayan, kendi ifadesine göre: Sevenler Locası'nda 1986'da Nur'a kavuştu Kitap, Mustafa Kemal Atatürk'ün masonluk ile ilişkisi üzerine yazılmış. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kuruluş dönemlerinde serbest hareket etmenin zorluğu ve hafiyelerin çokluğu nedeniyle görece ...

Barselona

Yaş almaktan mıdır bilmem bir üşengeçlik var üzerimde. Oysa eskiden, daha geziye başlamadan yazıları planlardım. Gezi boyunca yazıya en uygun fotografı çekmeye çalışır, kimi zaman gittiğim yerde, çoğunlukla döndükten hemen sonra ... gezi notları diye yayınlardım.  14 yıl geçince blogda, biraz tembellik hakkı oluyor. O değilde, ya da neyse... Sizi Barselona fotografları ile başbaşa bırakayım. Sona bir kaç açıklama ekledim: Bu arada Barselona ve diğer başka bir çok kent / bölge hakkında keyifli yazılar okumak isterseniz OiTheBlog tam size göre. Hayata benzer pencereden bakan Öykü Doğan ve İdil Atay blogunu ben çok sevdim.  Barselona pahalı mı sorusu pek anlamlı değil. Öncelikle pahalı ve ucuz göreceli kavramlar. Kime göre, nereye kıyasla? Avronun 5 lirayı geçtiği günlerde Barselona ucuz olsa kaç yazar.  Ankara'dan gidiyorsanız Lufthansa mantıklı bir seçim olabiliyor fiyat bakımından. Kontrol etmenizde yarar var. ...

Hormonlu Büyüme Yılları / Atilla Yeşilada

Ekonomi, denildiğinde ülkemizde akla "döviz, borsa ve altın fiyatları" geliyor. Bu garip algının oluşmasında merkez medyanın payı büyük kuşkusuz. "Ekonomi kanalı" diyerek sadece finans üzerine konuşanlar bu garip algının oluşmasında pay sahibiler. Atilla Yeşilada ismini bu "ekonomi" kanallarının birisinde yaptığı program sırasında öğrendim.  Hormonlu Büyüme Yılları adlı kitabın kapağında şöyle bir ifade yer alıyor: "Milli ve yerli ekonomi" mucizesinin gerçek hikayesi. Parola yayınlarından ilk baskısını Mart 2018'de yapmış. Benim okuduğum da 352 sayfalık aynı baskıydı.  Kitap, üst başlığından da anlaşılacağı gibi, "müthiş büyüme", "yerli ve milli", "ekonomide çağ atlama" gibi kavramlar ile anılan 2017 yılına muhalif bir ekonomistin bakışını anlatıyor. Bunu yapmak için seçtiği yöntem ise cesaret işi. Yeşilada, ParaAnaliz.com adlı sayfada ekonomiye dair yorumlar yazıyor. Hormonlu Büyüme Yılları adlı kitabın...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Fatih Tekke ile Trabzonspor

Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır.  Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor.  Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gen...

Evrim Açısından Devrim, Kaan Arslanoğlu

Bugüne kadar yayımlanmış tüm kitaplarını okuduğum ender yazarlardan birisi Kaan Arslanoğlu. Romanları gibi inceleme kitaplarını da ilgiyle okudum. Arslanoğlu'ndan ilk okuduğum kitap Kimlik adlı romanıydı. Epey sene geçmiş üzerinden. Arslanoğlu'ndan okuduğum kitapların üç tanesiyle ilgili kısa notlar düşmüşüm blog sayfama. Merak edenler için: Karşı Devrimciler , Sessizlik Kuleleri 2084 , Politik Psikiyatri  ile 5. Sanattan 5. Kola Orhan Pamuk Son kitabı İthaki yayınlardan Ocak 2010'da çıktı: Evrim Açısından Devrim. İdefix sayesinde yazarın imzalı kitabına Şubat 2010'da erişmeme karşın günlerin koşuşturmacası, bebeklerin bakımı derken okumayı bitirip hakkında bir şeyler yazmam bugüne kadar kaldı. İthaki yayınlarının Tarih, Toplum, Kuram dizisinden yayınlanan kitap, diziye uygun şekilde içinde hem tarihe hem topluma hem kurama ilişkin yorumlar, tespitler barındırıyor. Dört bölümden oluşuyor Evrim Açısından Devrim. İlk bölüm Dr. Hikmet Kıvılcımlı'ya ayrılmış. Bö...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve ...

Uyku İstasyonu / Nazlı Eray

Gerçekle düşün birbirine karıştığı; kahramanın Bursa'dan Paris'e, Sinop'tan Alanya'ya dolaştığı; geçmiş sorgulamaları, hayal kırıklıkları, hüzünler ve mutlulukların birbiriyle yarıştığı 160 sayfalık bir roman Uyku İstasyonu. Duraklarda, silik de olsa, Nazlı Eray'ın hayatına dair izler sezdim. Hangi izin hangi gerçekliğe işaret ettiğini edebiyat eleştirmenlerine bırakayım. İşin aslı, bulduğumu sandığım izlerin doğruluğundan da emin değilim. Ayrıca böylesi bir romanı okurken neden yazarın gerçek hayatıyla bağları düşünür insan sorusunu kendime not olarak ekleyeyim. Romanı tek oturuşta bitirdim. Elimden bırakmadan okumama neden olan şey sanırım büyülü atmosferdi. Bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin bile edememenin gizeminin yanı sıra hikayenin gelişiminin neye işaret ettiğini çözmeye çalışmak da çok keyifliydi. Keyifli okumalar diliyorum. Sizler de görüşlerinizi paylaşmak isterseniz, yorum yazabilirsiniz. 

Zemberek Kuşu'nun Güncesi / Haruki Murakami

Zemberek Kuşu'nun Güncesi 2019 senesinin sonuna doğru yaklaşırken keşfettiğim bir yazar, Haruki Murakami. Aslında seneler önce 1Q84 adlı romanını okuduğum Japon yazarı yeniden okumaya başlamamı, koşmaya başlamam sağladı. Koşmasaydım Yazamazdım adıyla Türkçe'de yayınlanan kitabı ile başladı, son aylara damgasını vuran Murakami tutkusu.  Zemberek Kuşu'nun Güncesi, yeni dönem Murakami okumalarımın ilk romanı. Kütüphaneden ödünç aldığım romanın Doğan Kitap'tan çıkan Mayıs 2017 tarihli 11. baskısı. Türkçe'ye Fransızca'dan Nihal Önol çevirmiş. 740 sayfalık uzun roman, baskıda kullanılan kağıdın bir özelliği sayesinde, tahmin edildiği kadar kalın ve ağır değil. Roman ile ilgili notlarıma geçmeden bir ilginç tartışmayı bilgilerinize sunmak isterim. Roman, Japonya'da üç ayrı kitap olarak yayınlanmış. İlk iki kitap aynı tarihte, üçüncü kitap ise bir sene sonra. Romanın İngilizce çevirisi, Japonca orijinaline kıyasla 60 sayfa kadar daha kısaymış. Kimi bölümlerin...

trafik üzerine notlar

Trafiğe çıkan araç sayısı da trafikte geçirilen süre de her sene artıyor. Ne akaryakıt zamları ne araç fiyatları bu artışlara engel olabiliyor. Sabah ve akşam saatlerinde yoğunlaşsa da artık günün her saatinde dur / kalk trafiğine yakalanmadan bir yere ulaşmak hayal. Kurallara uygun araç kullanırken önünüzde arkanızda ani manevralarla sizi zor durumda bırakan sürücülerle karşılaşmak işten değil.  Ne yazık ki her gün sosyal medya platformlarında yol verme üzerine başlayan tartışmalarla ilgili videolar görüyorum. Kiminin sonu çok üzücü bitiyor. 32 senedir araç kullanan birisi olarak trafikte güvenli sürüşe dair önerilerimi paylaşmak istiyorum: Yakın takipten kaçının. Araya başka araç girmesin diye önünüzdekinin tamponuna yapışırsanız ani frenlerde durma şansınız azalır. Hız limitlerine uyun. 50 ile git diyorsa levhada yerleşim yerinden geçiyorsunuzdur, birden yaya / hayvan yola çıkabilir. 30 diyorsa levha, okul vardır yakında. Sol şeridi işgal etmeyin. Bırakın geçsin daha hızlı ...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Gaziantep - 3, Bey Mahallesi

İşte size yarışma sorusu: Atatürk'ün nüfus kağıdında nüfusa kayıtlı olduğu yer olarak hangi il ve mahalle yer almaktadır? a) Selanik/Merkez  b) İstanbul/Beşiktaş c) Ankara/Çankaya d)Gaziantep/Bey Evet bildiniz. Doğru yanıt d şıkkı. Bey Mahallesi adını 1587'de yapılan Bey camisinden almış. 1800'lerde mahallede çoğunlukla Ermeni vatandaşlar yaşıyormuş. Binalar, yöreye özgü taş işçiliğinin güzel örnekleriyle dolu. Günümüzde restore edilen eski evler butik otellere ve kafelere dönüştürülüyor. Dar sokakların arasında dolaşmak huzur veriyor.