Ana içeriğe atla

Bilimsel Gerçeklerle Kilo Vermenin ABC'si, Karatay Diyeti / Prof.Dr.Canan Efendigil Karatay

Şimdi böyle bir yazı yazınca uzun süredir görüşemediğimiz tanıdıklar "Sadece çok kilolandı demek ki" diye düşünecektir. Baştan yazayım öyle fazla kilo almış değilim. Halen 170 cm uzunluğunda 70 kilo civarında biriyim. Peki bu diyet kitabı da nereden çıktı derseniz, işte yazının yazılma nedeni ortaya çıkıyor. Efendim herşey bu mısır şurubu kullanımıyla ilgili haberle başladı aslında. Kilo problemim önemli boyutlarda olmasa bile aileden gelen bir kolestrol problemi yaşarım yıllardır. Ölçümlerde 200 civarında dolaşır total kolestrolüm. Bu mısır şurubundan elde edilen şeker ile ilgili yazılar, şekerin yağa dönüştürülerek saklandığından, glisemik indeksten bahsedip duruyordu. Tam bu yazıların sıklaştığı dönem İdefix'ten gelen bir ileti ile Canan Hoca'nın kitabından haberdar oldum.

Kitap, Hayy Kitap yayınlarından çıkmış. Çok faydalı ve şaşırtıcı bilgilerle dolu olsa bile çok kötü bir şekilde düzenlenmiş. Daha fazla resim, çizim kısacası görselle desteklenen daha kolay okunacak biçimde düzenlenen bir kitap olsaydı keşke diye düşündüm okumayı bitirince. Canan Hoca'nın hem iç hastalıkları hem kalp hastalıkları uzmanlıkları varmış. Tıp alanında ülkemizde bir çok "ilk"i gerçekleştirmiş. Bu kitabıyla bir çok diyet uygulamasını yerle bir ediyor. Mesela hep denir ki 2-3 saatte bir ara öğün yapın. Karatay diyetinde tam tersi öğütleniyor. Kitabın başlangıç bölümlerinde uzun uzun vücudun işleyiş şekli açıklanıyor. Enerji nasıl üretilir, nasıl tüketilir. Tüketilmeyen ne zaman depolanır. Depolananlar ne zaman yakılır. Tüm bu süreçler ayrıntılı olarak anlatılıyor. Bu anlatılanlar sonucunda deniliyor ki 3-4 saat geçmeden yenilecek ara öğünler, depolanan yağların hiç bir zaman kullanılmaması sonucunu doğurur. Hele ara öğün olarak, diyet / light yazılı hazır gıdaları tüketiyorsanız vay halinize. Glisemik indeks, Karatay diyeti sonrası en dikkat edilmesi gereken "şey" haline geliyor. Glisemik indeksi düşük besinleri arayıp buluyor insan. Diyetin bir başka ilginç yönü yumurtanın her sabah, ikişer tane yenilmesi. Bir dönem kolestrol sebebi olarak görülen ve ardından aklanan yumurta, Karatay diyetinin en önemli protein kaynaklarından. Ekmeğin ve şekerin tamamen yasaklandığı bir diyetten bahsediyoruz. Patatesten de uzak durmak öğütleniyor. Peki ne yiyeceğiz? Bol bol et, süt, yumurta, yoğurt, fındık, fıstık, ceviz, ay çekirdeği. Şaka gibi geliyor kulağa ama ara öğün olarak mesela ince belli bir çay bardağı dolusu yer fıstığı yenilmesinde sakınca yok. Tabii ideali ara öğünü tamamen kaldırmak. Hareketi unutmamak lazım. Bu kadar protein ağırlıklı beslenince bol hareket ile bu proteinleri kas yapımında kullanmak şart.

Kitabın sonunda diyeti uygulayıp daha huzurlu, mutlu ve sağlıklı olduğunu söyleyenlerin anlattıklarına yer verilmiş. Bir iki haftalık sıkı olmayan bir uygulama sonucu ben de eski kiloma kıyasla 1,5 kg daha hafifim. Bu arada diyette alkol hiç yer almıyor. Kan değerlerini ölçtürmedim daha. Bir kaç hafta sonra kan yağlarını ölçtürüp sonucu yazacağım. Karatay diyeti ve Canan Hoca ile söyleşiyi aşağıdaki bağlantılarda bulabilirsiniz. Kitap, kitapçılarda hazır ve nazır sizleri bekliyor. Malum yaz geldi. Her ne kadar havalardan hissedemesek bile...

http://www.stargazete.com/pazar/ekmek-yerine-ceviz-egzersiz-niyetine-kolbasti-haber-346423.htm

http://www.iyilikguzellik.com/haber.php?haber_id=5473

http://www.hayykitap.com/haber.php?haber_id=157

Yorumlar

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

bir kez daha, nedir bu sayısal karasal televizyon?

Blog sayfamda DTT etiketiyle yayınlanmış 100'e yakın içerik bulunsa da, geçenlerde buluştuğumuz lise arkadaşlarımın sorusu üzerine, bir kez daha yazmaya karar verdim. Bilenler, okumadan geçebilir. Bilmeyenler ve sektörün uzağındaki kişiler düşünülerek hazırlanmış bir yazıdır.  Soru - yanıt şeklinde kurgulanmış yazılarımın daha çok okunduğu gözlemi üzerine, buyurun sık sorulan sorularla Sayısal Karasal Televizyon: Şimdi tam olarak neden bahsediyoruz? Çanak ile izlediğimiz televizyon mu?

IPTV World Forum Ardından, Teknik Değerlendirme - 1

Yazının başlığını Teknik Değerlendirme - 1 dedim. Bunun bir dizi yazının ilki olduğunu düşünerek öyle yazdım. Pek uzun yazmayacağı, dizi yapmayı düşündüğüm için. Öncelikle Türk Telekom ve TTNet üzerine görüşlerimi yazayım. Etkinliğin ana destekçilerindendi her iki şirket. Türk Telekom'un üst şirket olarak görürsek, ki öyle aslında, Argela, TTNet ile birlikte sergi alanında büyük yer almışlardı. Argela, yazılım geliştirme alanında çalışıyor. TTNet, malum internet servis sağlayıcısı. Türk Telekom'un etkinlikte açıkladığı stratejisine göre IPTV , internet ve Voice over IP (IP üzerinden ses:VOIP) hizmetini TTNet üzerinden sunacak. İnternet ve telefonu tek faturada birleştirmeyen Türk Telekom, üç hizmet için tek fatura dönemine geçmeyi planlıyor. IPTV'yi itici güç olarak kullanacak. 3 farklı ekrandan (telefon, televizyon ve bilgisayar) televizyon izlemenin olanaklı olacağı ileri sürülüyor. Planlaması kolay, uygulaması ise zor bir hizmet IPTV. Multicast broadband internet bağl

IPTV World Forum İstanbul'un ardından

Bu satırları yazarken etkinliğin ikinci günkü programı devam ediyor. İki günlük, oldukça yoğun program tam zamanında başlaması, zaman çizelgesine uygun devam etmesi ile uluslararası bir organizasyon olduğunu belli etti. Katılım ücretinin yüksekliğinin getirdiği en önemli sonuç etkinlik izleyicilerinin gerçekten ilgili kişiler olmasıydı. Sadece ilk gününü takip edebildiğim etkinlikte TTNet ve AirTies CEO'ları gibi çok üst düzey konuşmacılar söz aldı. Oturumların araları, toplantı salonunun önündeki fuayede kurulan sergileri gezmek için yeterli uzunlukta tutulmuştu.  İstanbul'un en kolay ulaşılabilen otellerinden birisi olduğunu düşündüğüm Mövenpick'in seçilmiş IPTV Forum için. Levent metrosunun çıkışında yer alan otel, aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet köprüsünün dibinde. Levent metrosundaki otobüs duraklarında Sabiha Gökçen havaalanına direkt giden İETT otobüsü kalkıyor. Zaten Atatürk havaalanına raylı sistemle, aktarmalar yaparak ulaşılabiliyor. Sabah 6 uçağı Atatürk hav

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

Genç Kızlar Labirentinin Esrarı / Eduardo Mendoza

Facebook, Trends ve Twitter hesaplarımdan #hergünebirkitap etiketiyle paylaşım yapmaya başlayalı okuyacağın kitapları nasıl seçiyorsun diye soranlar oluyor. İşin doğrusu özel bir yöntemim yok. Tanıtım yazıları, dergilerdeki söyleşiler yol gösterici olsa da nokta atışı öneriler, tanıdıkların tavsiyelerinden çıkıyor.  Bu kısa ve belki de gereksiz girişin ardından gelelim Eduardo Mendoza'dan okuduğum ilk eser olan Genç Kızlar Labirentinin Esrarı romanına. Öncelikle bu romanı okumama vesile olan sevgili kızıma teşekkür ediyorum. Onun isteği ile sahafta bulup satın aldım Mendoza'nın 1990 yılında Remzi Kitabevi'nden çıkan romanını. Fransızca'dan Hüseyün Boysan çevirmiş dilimize. Neden orijinal dilinden çevrilmemiş anlamadım.  Roman, İspanya yakın tarihini kısaca özetleyen bir önsöz ile yayınlansaydı çok iyi olurdu diye düşündüm okuduktan sonra. Franco kimdir, 1936 - 1939 arasında yaşanılan İspanya İç Savaşı neden çıktı, kim kiminle savaştı gibi temel bilgileri bilmeden de oku

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve

Bayram Usta Yaprak Kebap, Yıldız / ANKARA

Ünü kulaktan kulağa yayılan mekanlardan birisi Bayram Usta. Çankaya'dan Oran yönüne giderken solunuzda Korman sitesini gördüğünüzde sol tarafa yanaşın. İlk kavşaktan sola döneceksiniz, Ukrayna caddesi, bu döndüğünüz yokuş aşağı doğru giden caddenin adı. İşte Ukrayna caddesinde sol kolunuzda kalacak Bayram Usta / Yaprak Kebap adlı mekan.  Oran yönünden Yıldız'a doğru inerken ise Yıldız dolmuşlarının son durağını referans noktası olarak alabilirsiniz. Yıldız dolmuşlarının son durağının olduğu kavşaktan sağa dönmeniz gerekiyor. Bir başka referans noktası ise elbette Hollanda Elçiliği. Elçilik ile yolun ters taraflarında kalıyor, buna dikkat etmek gerekli.  Bayram Usta, aslında Konya yolu üzerinde açılmış ilk olarak. Lezzetli kebaplarına ilişkin ilk yorumlar o günlerden. Yıldız'daki mekana gittiğimde servis oldukça hızlıydı.  Humus, yoğurtlu semiz, salata ve ezme ikram olarak sunuluyor Meşhur yaprak kebabı Adından anlaşılacağı üzere yaprak kebabı ile ünlü. Ant

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara

Körfezin incisi Küçükkuyu'da: Baykuş Bar

Baykuş Bar kapandı. Söyleşiyi, bu güzel mekânı hatırlattığı için blogda tutuyorum . Küçükkuyu Belediyesi'nin sloganı "Ege'nin başladığı yer". Edremit Körfezi'nin en batı ucu Küçükkuyu. Bu şirin belediyelik, Çanakkale'nin güney doğu sınırını da oluşturuyor. Mıhlı çayını Edremit yönüne doğru geçtiğinizde artık Altınoluk'a, ki kendisi Balıkesir'e bağlı, girmiş oluyorsunuz.  Baykuş Bar, 2013 yılı yazının ortasında açıldı. İnşaatını gün gün izledik. Temmuz ve ağustos, Küçükkuyu'nun en dolu olduğu aylar. Baykuş, 2013 ağustosunun ortasında açıldı. Zaman zaman oturduğumuz ve güzel müzik çalan farklı mekanın sahibi Semih Göksel ile bir söyleşi gerçekleştirdim. Semih Abi, Ankara kaçkını. Söyleşide yer alan fotografları da kendisi gönderdi. Peynir tabağı fotografı bana ait sadece. Karşınızda Baykuş Bar.  Herkese iyi pazarlar. Bir önemli not, kıymetli sosyal medya takipçilerime. Evet, ülkede bunlar yaşanırken ben bunlarla uğraşıyorum. En azından bir