Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki. Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler. Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri. Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret. İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...

16 Nisan 2013'te DVB-T2 şebekesi kurulmasının ilk adımlarını atmaya hazırlanırken çok çarpıcı bir makale okudum. Almanya'daki gelişmeleri irdeleyen bu makaleden öğrendiklerimi kalemimin yettiğince konu edeceğim. DTT Quo Vadis, Germany as a case study başlıklı makale, Avrupa Yayın Birliği tarafından yayınlandı. Yazarı Ulrich H. Reimers. Makalenin tamamına buradan erişebilirsiniz.
Prof. Reimers, 2003 yılında başlayıp 2008 yılında analog karasal yayınların sonlandırılmasıyla tamamlanan DVB-T şebekesinin kurulma sürecini ve izlenme oranlarına ilişkin verileri paylaşarak başlamış makalesine. Özellikle iki Almanya'nın birleşmesi sonrası Doğu'ya Batı'da varolan yayınları hızla ulaştırmak için uydu üzerinden televizyon yayını yaygınlaşmış. Bundan 18-20 yıl öncesi bu süreç ve kablonun yaygınlığı karasal analog yayınları birinci televizyonlardan uzaklaştırmış. Ülkemizde de birinci televizyonlarda karasal analogun payı, en iyimser tahminlerle %20'yi geçmiyor. DVB-T şebekesinde iki ulusal kamu yayıncısı (ARD ve ZDF) 4'er kanalları ile tüm ülkede yer alırken tecimsel yayıncılar kimi eyaletlerde yer almış. DVB-T'nin en yaygın kullanıldığı eyaletlerde bile toplam içerisindeki payı %25'i geçmiyormuş. Tecimsellerin bulunmadığı eyaletlerde ise DVB-T ile yayın izleyen hanelerin oranı %5'lerin altında kalmış.
DVB-T ile hal böyleyken DVB-T2 şebeke kurulursa parametreler nasıl seçilmelidir? Böyle bir şebekenin kurulması ne fayda getirir, neye mal olur? sorularının yanıtlarını bulabilmek adına Ağustos 2009 ile Haziran 2012 arasında Almanya'nın kuzeyinde bir sınama çalışması yapılmış. Çalışmaya araştırma kuruluşları, yayıncılar, cihaz üreticileri, araç üreticileri (mobil alışlar için) gibi konunun tarafları katılmış. Prof. Reimers'ın ilgi çeken çalışması temelde bu araştırmanın sonuçlarını irdeliyor. Ayrıntılarını makalenin tamamını okuduğunuzda öğrenebilirsiniz. Kısaca özetlemek gerekirse Almanya'da DVB-T2 şebekesinin hiç kurulmaması varolan DVB-T şebekesinin ise susturulması tartışılıyor.
Makalede dinamik yayıncılık olarak adlandırılan bir yapının ipuçları verilmiş. Dinamik yayıncılık, evlerde kullanılan alıcıların sabit bellek takılabilir olduğundan hareketle yayınları Broadcast (yayın:BC) ve Broadband (geniş bant:BB) birlikte kullanarak göndermek prensibine dayanıyor. Bunu yapabilmek için evlere yayınların şebekelerin az kullanıldığı saatlerde gönderilerek depolanması, izlenecek saatlerde bu önceden depolanmış içeriğin gösterilmesi öneriliyor. BB ve BC arasında akıllı bir sistem anahtarlama yaparak frekansların optimum kullanılması sağlanacak.
Öyle görünüyor ki biz DVB-T2 şebekesini kurana kadar Avrupa bu sistemi kaldırmayı düşünmeye başlamış bile.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.