Ana içeriğe atla

Almanya'da DVB-T ve DVB-T2



16 Nisan 2013'te DVB-T2 şebekesi kurulmasının ilk adımlarını atmaya hazırlanırken çok çarpıcı bir makale okudum. Almanya'daki gelişmeleri irdeleyen bu makaleden öğrendiklerimi kalemimin yettiğince konu edeceğim. DTT Quo Vadis, Germany as a case study başlıklı makale, Avrupa Yayın Birliği tarafından yayınlandı. Yazarı Ulrich H. Reimers. Makalenin tamamına buradan erişebilirsiniz.

Prof. Reimers, 2003 yılında başlayıp 2008 yılında analog karasal yayınların sonlandırılmasıyla tamamlanan DVB-T şebekesinin kurulma sürecini ve izlenme oranlarına ilişkin verileri paylaşarak başlamış makalesine. Özellikle iki Almanya'nın birleşmesi sonrası Doğu'ya Batı'da varolan yayınları hızla ulaştırmak için uydu üzerinden televizyon yayını yaygınlaşmış. Bundan 18-20 yıl öncesi bu süreç ve kablonun yaygınlığı karasal analog yayınları birinci televizyonlardan uzaklaştırmış. Ülkemizde de birinci televizyonlarda karasal analogun payı, en iyimser tahminlerle %20'yi geçmiyor. DVB-T şebekesinde iki ulusal kamu yayıncısı (ARD ve ZDF) 4'er kanalları ile tüm ülkede yer alırken tecimsel yayıncılar kimi eyaletlerde yer almış. DVB-T'nin en yaygın kullanıldığı eyaletlerde bile toplam içerisindeki payı %25'i geçmiyormuş. Tecimsellerin bulunmadığı eyaletlerde ise DVB-T ile yayın izleyen hanelerin oranı %5'lerin altında kalmış. 
DVB-T ile hal böyleyken DVB-T2 şebeke kurulursa parametreler nasıl seçilmelidir? Böyle bir şebekenin kurulması ne fayda getirir, neye mal olur? sorularının yanıtlarını bulabilmek adına Ağustos 2009 ile Haziran 2012 arasında Almanya'nın kuzeyinde bir sınama çalışması yapılmış. Çalışmaya araştırma kuruluşları, yayıncılar, cihaz üreticileri, araç üreticileri (mobil alışlar için) gibi konunun tarafları katılmış. Prof. Reimers'ın ilgi çeken çalışması temelde bu araştırmanın sonuçlarını irdeliyor. Ayrıntılarını makalenin tamamını okuduğunuzda öğrenebilirsiniz. Kısaca özetlemek gerekirse Almanya'da DVB-T2 şebekesinin hiç kurulmaması varolan DVB-T şebekesinin ise susturulması tartışılıyor. 
Makalede dinamik yayıncılık olarak adlandırılan bir yapının ipuçları verilmiş. Dinamik yayıncılık, evlerde kullanılan alıcıların sabit bellek takılabilir olduğundan hareketle yayınları Broadcast (yayın:BC) ve Broadband (geniş bant:BB) birlikte kullanarak göndermek prensibine dayanıyor. Bunu yapabilmek için evlere yayınların şebekelerin az kullanıldığı saatlerde gönderilerek depolanması, izlenecek saatlerde bu önceden depolanmış içeriğin gösterilmesi öneriliyor. BB ve BC arasında akıllı bir sistem anahtarlama yaparak frekansların optimum kullanılması sağlanacak. 
Öyle görünüyor ki biz DVB-T2 şebekesini kurana kadar Avrupa bu sistemi kaldırmayı düşünmeye başlamış bile. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...