Ana içeriğe atla

herşey iyi güzel hoş ama bu sayısal karasal yayının "bize" etkisi ne olacak? ne yapmalı?

Blog sayfamda, teknik etiketli yazıların, önemli olduğunu düşündüklerimi üyesi olduğum Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nin haberleşme listesinde paylaşıyorum. Amacım, blog yazısını hazırlanırlarken ile aynı: özgün, Türkçe bilgi üretmek. Bugünlerde sayısal karasal yayınla ilgili yazdıklarıma yönelik bir soru, bu yazının yazılmasına vesile oldu. Kıymetli bir meslek büyüğüm iyi güzel de bize etkisi ne olacak? Ne yapmalıyız? anlamına gelen bir soru yöneltmiş. Baştan söyleyeyim aşağıda yazdıklarımın bir bölümü bilgiye, bir bölümü ise kişisel yoruma dayanmaktadır. Özellikle yoruma dayanan bölümlerine garanti veremem. Sürecin hanelere etkisini maddeler halinde yazmaya çalışayım:
  • Eğer kılçık anten diye adlandırılan, bildiğimiz çatı anteni ile televizyon yayınlarına ulaşan bir haneyseniz 3 Mart 2015'ten sonra bu yayınları izleyemeyeceksiniz. Çünkü planlara göre 3 Mart 2015'te analog karasal yayın sonlandırılacak. Televizyon izlemeye devam edebilmek için DVB-T2 alıcı kutusundan almanız gerekecek. Bu kutunun fiyatının ne olacağı henüz belli değil. Ancak RTÜK'ün açıklamalarından anladığım kadarıyla kutu fiyatı üzerinde devlet desteği olabilir. Belki kutuların ücretsiz dağıtımı bile söz konusu olabilir. 
  • Eğer televizyonu uydu/kablo/IPTV gibi analog karasal dışında bir yöntem kullanarak izliyorsanız hanenizde herhangi bir değişiklik olmayacak. Evinizdeki ikinci
    televizyonda, RTÜK'ün son açıklamasına göre 54 adet, "cam gibi" yayın izleyebilmek için tek yapmanız gereken DVB-T2 alıcı kutusundan edinmek olacak. Tabletinize, netbook'unuza takacağınız bir DVB-T2 USB alıcı ile mobil olarak da bu 54 kanalı izleyebileceksiniz. Bir örneğine ait görsel yukarıda var. 
  • Bir önceki maddede "bir değişiklik olmayacak" dedim aslında bu bilgi biraz hatalı. Şöyle ki bir çok platformda gene bir çok yayın bugün için 4:3 biçeminde (formatında) yapılıyor. Sayısal karasalda ise seçilen biçem 16:9. Eğer benim gibi tüplü televizyon kullanıcılarındansanız iki seçeneğiniz olacak: Ya tam ekranda en/boy oranları bozulmaya ya da üst ve alttan boşluklara uğratılmış görüntüyü izleyeceksiniz. Üçüncü seçenek ise 16:9 oranlarına sahip yeni bir televizyon edinmek :)
  • Bu iki durum dışında yayıncılık sektörüne etkileri olacak sayısal karasal yayınların başlamasının. Deniliyor ki halihazırda analog karasalın payı %20'in altına inmiş durumda. Bu yüzden sayısal karasal yatırımı gereksizdir. Ben bu konuda farklı düşünüyorum. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışayım. Malum ülkemizde yıllar boyu demiryollarına ciddi yatırım yapılmadı ve demiryollarının ulaşımdaki payı gittikçe azaldı. Ne zaman ki hızlı tren yatırımları başladı, demiryolları yeniden gözde oldu. Benzer bir süreci karasal yayın için de bekleyebiliriz. Yıllar boyu doğru düzgün çekmeyen karasal analog yüzünden farklı ortamlara mecbur bırakılan insanlar, "cam gibi" çeken ve üstelik balkondu, çatıydı, kabloydu, abonelikti, paraydı uğraştırmayan sayısal karasalı görünce piyasanın dengelerini bozacak işler olabilir. Bu süreçten en çok etkilenecek olan, bana kalırsa abonelik satan şirketler olacaktır. 
  • Yerel / bölgesel yayıncılar, sürecin bir başka derinden etkileneni olacak. Aslına bakarsanız şimdi lisanslanan sadece karasal ortamdaki yayınlar. Uydu ve kablo (IPTV de kablo olarak değerlendiriliyor) ortamlarında lisanslamalar zaten yapılmıştı. Bence yerel / bölgesel yayıncılar, karasalın ileride eski günlerine geri döneceğini görmüş durumda. Bu yüzden Marmara bölgesinde 4 lisans için 13 başvuru var. Yayıncılar bugüne kadar uydu operatörüne verdikleri ile RTÜK'e reklam gelirlerinden verdikleri pay dışında düzenli ödeme yapmıyorlardı. Karasal lisansı alırlarsa daha önceki ödemelerine ek olarak ANTEN A.Ş.'ye, multipleks operatörüne ve RTÜK'e (frekans kullanım bedeli olarak) ödeme yapmak durumunda kalacaklar. Ulusallar açısından durum biraz daha farklı. Onlar ANTEN A.Ş.'nin hem ortağı hem müşterisi. Bir yandan verirken, belki verdiğinden fazlasını alıyor olacaklar. İzleyiciyi neden ilgilendirsin televizyon yayıncılarının sorunları derseniz, sonuçta giderleri artan yayıncıların bir bölümü bu çarkı döndüremeyecek ve dükkanı kapatacak belki. Bu da medyada çok sesliliği azaltacak. Bir başka etkisi yerel/bölgesel yayınların azalmasıyla buralara özgü haberlerin/programların azalması olabilir. O da kültürel anlamda kayıplara yol açar. 
Benim aklıma gelenler şimdilik bunlar. Sürece ilişkin benim de kafamda bir sürü soru işareti var. Onları, bir terslik olmaz ise, 17 Nisan 2013'teki panelde soracağım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...