Ana içeriğe atla

Siyasal Anılar / Hüseyin Cahit YALÇIN

Ankara Kalesi, 2014
Yakın tarihimiz ile ilgili kitapları okudukça bugün yaşananları daha iyi anlayabiliyorum. Neler anladığımı başka bir yazıya bırakıp Hüseyin Cahit Yalçın'ın İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan ve sahaflar sayesinde 1976 tarihli ilk baskısını bulduğum esere dair notlarıma geçeyim. 

Öncelikle belirtmek isterim ki gerçekten çok zamanımı aldı Hüseyin Cahit'in anılarına ulaşmak. Aslında siyasal anıları demek daha doğru, çünkü Edebiyat Anıları adını taşıyan kitabının yeni baskıları raflarda mevcut. Siyasi Anılar ise, yanlış bilmiyorsam, en son 2000 yılında basılmış. 

Hüseyin Cahit çok yönlü bir kişi. Siyasi kimliğinin yanısıra edebi eserleri ve gazeteciliği ile tarihimize damgasını vurmuş. Anılarını okuduktan sonra tek kelime ile Hüseyin Cahit'i tarif et deseler: Muhalif derdim. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girmemiş ancak partinin milletvekilliği teklifini kabul etmiş. İki kez İstiklal Mahkemelerinde yargılanmış. Sürgüne gönderilmiş. Hapis yatmış. Parasız kaldığı dönemler de olmuş Avrupa kentlerinde yaşadığı dönemler de. Düyun-u Umumiye Vekilliği görevini uzun yıllar sürdürmüş. Malta sürgünleri arasında da yer almış. 

Anıları çok ilginç ve öğretici. Bir kaç küçük alıntı yapmak istiyorum, aslında alıntılanacak bölüm epeyce fazla. Herşeyden önce bugünlerin tartışmalı konusu Kut-ül Amare kuşatması ile ilgili yazdıkları önemli. Birinci dünya savaşı devam ederken, Hüseyin Cahit başkanlığında bir grup mebus Almanya'yı ziyarete gitmişler:
"Alman hükümeti bizi Alman kamuoyunu avutmak, halkta savaşa karşı hevesi canlandırmak için bir araç saymış olacak ki Münich'ten başlayarak başlıca bütün Alman merkezlerinde dolaştırdı. Kent baştan aşağı Türk bayraklarıyla donanıyordu. Münich belediye dairesinde ihtişamlı bir kabul resmi düzenlendi. Belediyenin merdiveni donatılmıştı, iki yana beyaz tüller içinde küçük kız çocukları dizilmiş, biz basamaklardan çıktıkça çiçekler serpiyorlardı. Her şölende, her sofrada uzun Almanca söylevlerin içinde Türkiye'yle ilgili iki kelime ne olursa olsun bir çok kez tekrarlanacaktı: Kütülammare ve Çanakkale! Almanlar, İngilizlere karşı hınçlarını çıkarmak için bağlaşıkları Türklerin zaferleriyle övünüyorlardı. İşte ülkeler aldıktan sonra savaştan dönen eski zaman hükümdarları gibi bir zafer alayı içinde Alman hükümetleri başkentlerini dolaştıktan sonra Berlin'e geldik." s.229
Hüseyin Cahit, kaleminin gücüyle de ünlenmiş birisiymiş. Tanin gazetesinin kurucusu ve başyazarı olarak uzun yıllar çalışmış. 1908 - 1912 Meclis-i Mebusan'da İstanbul vekili olarak yer almış. Parti disiplini konusundaki tespitlerini, aslında her türlü meclis / topluluk ve zaman için geçerli olabileceği düşüncesiyle paylaşmak istedim:

Önemli yasaların önce partide görüşülmesi kararlaştı. Böylece parti kararı, mebuslar için zorunlu bir uyuştu.Böylece parti, Millet Meclisinin yerine geçmiş oldu. Örneğin 400 üyeli bir mecliste 201 kişilik bir çoğunluğa sahip bir parti, kendi arasındaki toplantılarda örneğin 101 kişiyle bütün ülke için yasa gücünde kararlara varabilir.Aslında 101 serbest oy da yoktu ortada. Asıl kararları verenler, Genel merkezi oluşturan dört beş kişiydi. Bunların meclisteki temsilcileri gerekli yollara baş vurarak gerekli çoğunluğu sağlamakta hiç güçlük çekmezlerdi. Bu yolla meclis kuklaya dönüştü; asıl kararlar dört duvar arasında veriliyor, mecliste onaylanıyor gibiydi. s.133

Kitapta Ermeni tehciri konusunda da gerçekçi tespitler var. Onlara dair de alıntı yapılacak çok yer olsa da bende bunu yapacak enerji yok. Yakın tarihe meraklıysanız mutlaka edinip okumalısınız Hüseyin Cahit Yalçın'ın Siyasi Anılar adlı kitabını... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...