Ana içeriğe atla

Medya - 1

Uzunca bir süredir düşündüğüm "medya" başlıklı yazılardan oluşan dizinin ilk sayısından herkese merhaba. Siz ne zaman okuyorsunuz bilemem elbette, ancak ben, dünya sıcaklık rekorlarının kırıldığı senenin Temmuz ayında başladım yazmaya. Sıcaklık ile nem birleşince, klimalı bir ortamda medya yazıları hazırlamak, yapılabilecek en iyi şeylerden birisiydi.

Sözü fazla uzatmadan, iki haftada bir planladığım medya yazılarında işleyeceklerimi sıralayayım:

  • İçerik üretimi
  • İçerik dağıtımı
  • İçerik tüketimi
Başlıkları fazlasıyla genel tuttum ve bu ilk haftanın yazısında, başlıkların ne olduğunu detaylandırarak, medya diyerek neden bahsedeceğimi açıklamak istiyorum.

Yazılı basın dışında kalan tüm görsel ve işitsel içerikleri kapsayacak genişlikte bir dizi hazırlamaya çalışacağım. Buna radyo, televizyon, reklâm, film, dizi, animasyon, platformlar, internet üzerinden tüketilen içerikler, Instagram - TikTok gibi uygulamalar dahil. Yukarıdaki üç kaba başlığı, virgül ile ayrılan her bir kelime için yeniden oluşturduğunuzda ne kadar kapsamlı bir işe soyunduğumu görebilirsiniz. Radyo içerik üretimi, radyo içerik dağıtımı, radyo içerik tüketimi; platformlar için içerik üretimi, platformların içerik dağıtımı ve platformların içerik tüketimi...

Ben olsam, ilk sorum bu kadar farklı alanların hepsini biliyor musun ki onlara dair bilgiler aktarmaya kalkışıyorsun olurdu. 25 sene Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda mühendis ve başmühendis olarak çalışmamın ardından hâli hazırda bir vakıf üniversitesinde sürdürülmekte olan bir medya merkezi projesinde görev almaktayım. ODTÜ Elektrik - Elektronik Mühendisliği'nde lisans ve yüksek lisans yaptım. İngilizce, Fransızca ve Almanca biliyor, İspanyolca öğreniyorum. Medya sektöründeki gelişmeleri anlattığım ve son zamanlarda biraz ilgisiz bıraktığım TVTechTR.net adresli blogum sayesinde her sene, pandeminin olmadığı her sene demek daha doğru aslında, Amsterdam'da düzenlenen fuara basın akreditasyonu ile üç kez katıldım. Bu sene düzenlenecek olan fuar ve konferans için de akredite edildim. Yani uzun lafın kısası, anlatmaya çalışacağım konuların neredeyse tümünü iyi biliyorum. Neredeyse dedim çünkü uygulamalar başlığı ile anlatmaya çalışacağım TikTok, YouTube, Instagram, Picnic ve adını bile duymadığım başka App dünyasına uzağım. Yaşım gereği sanırım, bana fazlasıyla vakit hırsızı geliyor, ki haftası geldiğinde o konuyla ilgili tespitlerimi de aktaracağım.

Yöntem olarak nasıl bir yol izleyeceğimi de açıklayayım: Öncelikle konuları açıklarken, okuyucularımın sektör dışından, medyaya merak duyan ancak bilgi sahibi olmayan kişiler olduğunu varsayacağım. Bu sayede konuya ilgili ancak az bilgili kişilere işin arkasındaki teknolojiyi ve ekonomik boyutu açıklamayı umuyorum. Derdim sadece Ultra HD, DAB+, DVB-T2, HEVC gibi kısaltmalar ile teknolojiyi anlatıyormuş gibi yapmak değil. Ultra HD neden geliştirildi? HD bize yetmiyor muydu? HEVC ile neler kazanıldı? FM radyoda yeterli ses kalitesi yok mu ki Avrupa DAB ve sonrasında DAB+'a geçti? ve benzeri soruların yanıtlarına odaklanarak, teknolojinin ardındaki motivasyona dair tespitler yapabilmeyi umuyorum. Sadece teknoloji ile sınırlı kalmayıp, becerebildiğim ölçüde iş akışını, kim ne yapar, neden yapar, o kişi hangi eğitimlerden geçmiştir, işin ekonomik modeli nasıl çalışıyor gibi soruları da tartışmak. 

Tüm bunları yaparken bulabildiğim ölçüde açık kaynaklardan yararlanacağım ve ileri okuma önerileriyle makalelere, sunumlara atıflarda bulunacağım. Her birisinin bağlantısı hem yazı içinde gömülü olarak bulunacak hem de yazının sonunda açık olarak yayınlanacak. 

Tüm dizi boyunca yapacağım tüm hatalar için şimdiden af diliyorum. Gördüğünüz hataları ve sizlerin katkılarını dilerseniz yorum dilerseniz eposta yoluyla bana bildirmenizi rica ediyorum.

İnsanız, can taşıyoruz. Yarın da hayatta olacak mıyız bile belli değilken geleceğe dair taahhütte bulunmak bana pek anlamı gelmiyor. Ancak, inşallah diyerek, aşağıdaki takvimi bugünden paylaşıyorum:

15 Temmuz Radyo

29 Temmuz Televizyon

12 Ağustos Reklâm

26 Ağustos Film

9 Eylül Dizi

23 Eylül Animasyon

7 Ekim Platformlar

21 Ekim App'ler (facebook, instagram, tiktok, picnic ve diğerleri)

4 Kasım genel değerlendirme...

15 Temmuz Cumartesi günü radyo başlıklı yazıda görüşmek dileğiyle...

Yorumlar

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...

IPTV World Forum İstanbul'un ardından

Bu satırları yazarken etkinliğin ikinci günkü programı devam ediyor. İki günlük, oldukça yoğun program tam zamanında başlaması, zaman çizelgesine uygun devam etmesi ile uluslararası bir organizasyon olduğunu belli etti. Katılım ücretinin yüksekliğinin getirdiği en önemli sonuç etkinlik izleyicilerinin gerçekten ilgili kişiler olmasıydı. Sadece ilk gününü takip edebildiğim etkinlikte TTNet ve AirTies CEO'ları gibi çok üst düzey konuşmacılar söz aldı. Oturumların araları, toplantı salonunun önündeki fuayede kurulan sergileri gezmek için yeterli uzunlukta tutulmuştu.  İstanbul'un en kolay ulaşılabilen otellerinden birisi olduğunu düşündüğüm Mövenpick'in seçilmiş IPTV Forum için. Levent metrosunun çıkışında yer alan otel, aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet köprüsünün dibinde. Levent metrosundaki otobüs duraklarında Sabiha Gökçen havaalanına direkt giden İETT otobüsü kalkıyor. Zaten Atatürk havaalanına raylı sistemle, aktarmalar yaparak ulaşılabiliyor. Sabah 6 uçağı Atatürk hav

IPTV World Forum Ardından, Teknik Değerlendirme - 1

Yazının başlığını Teknik Değerlendirme - 1 dedim. Bunun bir dizi yazının ilki olduğunu düşünerek öyle yazdım. Pek uzun yazmayacağı, dizi yapmayı düşündüğüm için. Öncelikle Türk Telekom ve TTNet üzerine görüşlerimi yazayım. Etkinliğin ana destekçilerindendi her iki şirket. Türk Telekom'un üst şirket olarak görürsek, ki öyle aslında, Argela, TTNet ile birlikte sergi alanında büyük yer almışlardı. Argela, yazılım geliştirme alanında çalışıyor. TTNet, malum internet servis sağlayıcısı. Türk Telekom'un etkinlikte açıkladığı stratejisine göre IPTV , internet ve Voice over IP (IP üzerinden ses:VOIP) hizmetini TTNet üzerinden sunacak. İnternet ve telefonu tek faturada birleştirmeyen Türk Telekom, üç hizmet için tek fatura dönemine geçmeyi planlıyor. IPTV'yi itici güç olarak kullanacak. 3 farklı ekrandan (telefon, televizyon ve bilgisayar) televizyon izlemenin olanaklı olacağı ileri sürülüyor. Planlaması kolay, uygulaması ise zor bir hizmet IPTV. Multicast broadband internet bağl

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

Sokakbaşı Meyhane, nam-ı diğer Hüseyin'in Meyhanesi

Uzunca bir süredir izlediğim tek televizyon yayını Behzat Ç.'nin Hüseyin'in Meyhanesi mekanı olarak kullandığı Sokakbaşı Meyhanesi'ne sonununda gittim. Hatta yanda gördüğünüz üzere Behzat'ın masasında fotografım da var. Mekan, aslında Behzat Ç. öncesinde de bölgede bilinen sevilen yerlerdendi. Esat dörtyolda, köşebaşında yer alan burayı Behzat Ç.'de mekan olarak kullanmak, muhtemelen Erdal Beşikçioğlu'nun zamanında Sokakbaşı'nın çaprazında bir yer işletmesinden kaynaklanıyordur.  Sokakbaşı'na diziden aşinayız. Havalar iyi olduğunda açık havada büyükçe bir yerleri var. İçerisi de küçük sayılmaz. Mezeler lezzetli, fiyatlar pek ucuz sayılmaz. Dizinin etkisi fiyatlara yansımış görünüyor. Behzat'ın masası rezervasyonlu oluyormuş genelde. Yurt içi ve hatta dışından rezervasyon yapılıyormuş. Mekanın garsonları, kim bölümlerde rol almış. Duvarlarda gazete küpürleri ve diziden görüntülerin yer aldığı fotograflar var.  Yakında final yapacak olan Behzat

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve

bir kez daha, nedir bu sayısal karasal televizyon?

Blog sayfamda DTT etiketiyle yayınlanmış 100'e yakın içerik bulunsa da, geçenlerde buluştuğumuz lise arkadaşlarımın sorusu üzerine, bir kez daha yazmaya karar verdim. Bilenler, okumadan geçebilir. Bilmeyenler ve sektörün uzağındaki kişiler düşünülerek hazırlanmış bir yazıdır.  Soru - yanıt şeklinde kurgulanmış yazılarımın daha çok okunduğu gözlemi üzerine, buyurun sık sorulan sorularla Sayısal Karasal Televizyon: Şimdi tam olarak neden bahsediyoruz? Çanak ile izlediğimiz televizyon mu?

Sayısal radyo - Norveç FM yayınlarını sonlandıran ilk ülke olacak mı?

Blog sayfamda sayısal radyo yayınlarıyla ilgili yazdığım yazılar var. Bunlara bir yenisini eklemenin yeri geldi. Yazıya karar vermemin nedeni, Avrupa Yayın Birliği (European Broadcasting Union: EBU) teknoloji dergisi Tech-i'in Aralık 2013 sayısının başlığı "end in sight for FM?" Dergide FM yayınlarını kapatmayı planlayan Norveç'teki durumu irdeleyen bir yazı var.  Norveç, FM radyo yayınlarını 2017 yılında sonlandırmayı hedefleyen ve bunu açıklayan ilk ülke . Ülkede sayısal radyo yayınları ile FM analog radyo yayınları eş anlı olarak yapılıyor. Sayısal radyonun tanıtılması ve desteklenmesi için kamu yayıncısı NRK ile Norveç'in en büyük özel radyo yayıncısı P4 ortaklığında Digital Radio Norway (DRN) adlı bir yapı kurulmuş . Bu kamu - özel birlikteliği sayısal radyonun yaygınlaştırılması için önemli bir sinerji yaratmış. 2013 sonu itibariyle Norveç'in %90'ını kapsayan iki adet DAB+ multipleksi bulunuyor. Norveç kamu yayıncısının yükümlülüğü ise 2014 son

Genç Kızlar Labirentinin Esrarı / Eduardo Mendoza

Facebook, Trends ve Twitter hesaplarımdan #hergünebirkitap etiketiyle paylaşım yapmaya başlayalı okuyacağın kitapları nasıl seçiyorsun diye soranlar oluyor. İşin doğrusu özel bir yöntemim yok. Tanıtım yazıları, dergilerdeki söyleşiler yol gösterici olsa da nokta atışı öneriler, tanıdıkların tavsiyelerinden çıkıyor.  Bu kısa ve belki de gereksiz girişin ardından gelelim Eduardo Mendoza'dan okuduğum ilk eser olan Genç Kızlar Labirentinin Esrarı romanına. Öncelikle bu romanı okumama vesile olan sevgili kızıma teşekkür ediyorum. Onun isteği ile sahafta bulup satın aldım Mendoza'nın 1990 yılında Remzi Kitabevi'nden çıkan romanını. Fransızca'dan Hüseyün Boysan çevirmiş dilimize. Neden orijinal dilinden çevrilmemiş anlamadım.  Roman, İspanya yakın tarihini kısaca özetleyen bir önsöz ile yayınlansaydı çok iyi olurdu diye düşündüm okuduktan sonra. Franco kimdir, 1936 - 1939 arasında yaşanılan İspanya İç Savaşı neden çıktı, kim kiminle savaştı gibi temel bilgileri bilmeden de oku