Ana içeriğe atla

yeni pazar eğlencesi: yemek: Sütlü irmikli kabak çorbası

Ne zamandır kendime ait bir rutimin (tekrarımın) olmadığını fark ettim bu gün acıyla. Çok eskiden (bundan 15 yıl kadar önce) cumartesileri Express günüm olurdu. Sonra kendime ayrıdığım her ayın ilk perşembesi oldu. EMO danışma kurulu günü. Express, ne yazık ki, artık çıkmıyor, EMO'ya gitmek içimden gelmiyor. Yeni bir rutin bulmak elzem oldu. Sonunda buldum: Yemek artı blog yazısı. Rutin şu şekilde olacak. Pazar günü akşamları 21-22 saatleri arası o hafta seçtiğim bir yemeği pişireceğim TRT Müzik kanalında Türkü Söylemek Lazım programı eşliğinde gene hafta içi belirlediğim bir şarabı tadarken. Sonra pişirdiğim yemeğin tarifini sizlerle paylaşacağım. Bu gün biraz geç kaldım paylaşma işinde. Ertesi güne sarktı yazının tamamlanması. Yılların arkadaşı/dostunu çevrimiçi (online) görünce uzayan sohbet, yazıyı geciktirdi. Neyse, geç olsun güç olmasın...
İlk yemek kabak çorbası. Önce yemek ve işte malzemeler:
Haliyle kabak. Adı üstünde kabak çorbası kabaksız olmaz. 3 tane yeterli oluyor. Siz isterseniz daha çok koyun ancak tarifteki diğer maddeleri ona göre ayarlamanız gerekir. En iyisi 3 kabakla yapın. 
Soğan, yemeklerin olmazsa olmazı. Bir tane yeterli. 
Sarımsak, olsa iyi olur. Lezzet katar. Yoksa dert etmeyin. Bizde de kalmamış. Çorba sarımsaksız oldu.
İrmik, 2 çorba kaşığı kadar olmalı. Süt, ki birazdan miktarını yazacağım, ile birleşince çorbanın tadını veriyor. 
Süt, irmik gibi çorbanın olmazsa olmazı. 2 bardak kadar gerekli.
Zeytinyağı, tereyağı ikilisinin karışımını kullanacağız. Zeytinyağı soğanları kavururken, tereyağı lezzet katsın diye. Miktarları size kalmış, fazla yağ zararlı olur. Benden hatırlatması.
Başkaca malzememiz yok. Tuz, biber size kalmış. İstediğiniz kadar atın. 
Gelelim tarife. Öncelikle her yemekte olduğu gibi soğanları soyup, ufaltıp yağda çeviriyoruz. Sonra kabakları, bu çevirmekte olduğumuz soğanların üzerine rendeliyoruz. Ayrı kap kirletmeye gerek yok. Soğanların altını çok açmazsanız sorun olmuyor. Kabak, soğan ikilisini pişmeye bırakırken tencerenin kapağını kapatıyoruz. Kapatmazsak kabakların sulanması yetersiz kalabilir. Bu ikili tencerede iken, bir kaseye irmik ile bir bardak soğuk süt karışımı hazırlıyoruz. Sütü irmiğe yavaş yavaş yedirip bir süre karıştırıyoruz. Sütlü irmiği, tencereyle buluşturuyoruz. Kabak,soğan, süt ve irmik karışımını çevirip üzerine su ilave ediyoruz. Suyun miktarını, çorbanın kıvamına göre ayarlayabilirsiniz. Son olarak kalan bir bardak sütü, tereyağı ve tuzla birlikte çorbaya ekleyip bir iki taşım kaynatıyoruz. İşte size harika bir çorba. Blendardan geçirip tanesiz olarak da servis edebilirsiniz. 
Bu pazar bu kadar. Kısmet gelecek pazara...

Yorumlar

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gençlik, Mareş

Pazr günü eğlencesi: Eymir gölü etrafında bisiklet sürmek

Sadece ODTÜ öğrenci ve çalışanlarının bir de göl kartı sahiplerinin girebildiği düşünülür Eymir gölüne. Oysa, eskiden olduğu gibi bugün de arabasız girdiğiniz sürece, kimse kimlik sormaz kapısında. Birisi TRT'nin Oran yerleşkesinin yanından inen yolun sonunda, diğeri Gölbaşı'ndaki TEİAŞ tesislerini geçince olmak üzere iki kapısı bulunur bu küçük göl ve çevresinin. ODTÜ arazisidir ve içerisinde piknik yapmak yasaktır. Son düzenlemeler sonrası üniversite arazisi olduğu için içeride alkol satışı yasaklanmıştır. Yakın zamanda üniversite yönetiminin aldığı bir karar ile Eymir gölü çevresine haftasonları araç girişi tamamen yasaklandı. Her iki kapının yakınında, ODTÜ'de görev yapan güvenliklerin kontrol ettiği park alanları oluşturuldu. Ücretsiz olan bu alanlara aracınızı bırakıp yürüyerek göl çevresine girebiliyorsunuz. İçeride her 10 - 15 dakikada bir hareket eden ring servisleri bekliyor. Lokantaların olduğu yerlerde durakları var. Dönüş için de aynı araçları kullanabili

Durdu Usta Katmer Künefe / Ankara

fıstıkzade Seneler önce, Kumrular sokak üzerindeki küçük bir dükkânda yemiştim ilk katmerimi. Seksenli yılların ortaları olmalı. Aradan seneler geçti, katmerin ünü Gaziantep'i aşıp Ankara'ya ulaştı bir kez daha. Özellikle Emek ve Balgat'ta, bir çok mekân açıldı, katmer ve künefe üzerine.  Ülkemizin kimi yörelerinde, katmer, tava böreğine benzeyen, tuzlu bir yufka işiyken, Gaziantep'te, yağlı hamurdan açılan incecik yufkanın içine bol Antep fıstığı, şeker ve kaymaktan oluşan, tatlı bir yufka işi. Künefeyi anlatmaya gerek yok aslında, katmerden çok daha önceleri Ankara'da bir çok kebapçıda bulabildiğimiz, kadayıf ve peynirin lezzetli buluşması.  Durdu Usta , Ankara'da, eski adıyla Emek 8, yeni adıyla Bişkek caddesi üzerinde 181 numarada hizmet sunuyor. Mermer katmer tezgahı ve açık mutfağı ile lezzetleri, hazırlanırken izleyebiliyorsunuz. Geçenlerde mekânı ziyaret ettiğimizde fark ettim ki, menüyü oluşturan tatlıları ikiye ayırabilirsiniz: Kadayıf tabanlı

Harikalar Diyarı, Eryaman, Sincan / Ankara

Zamanında bataklık benzeri bir yer olan arazi, büyük bir gölet etrafında düzenlenen park haline getirilmiş. Harikalar Diyarı adlı park, fotografta gördüğünüz Masal Adası ile ünlü. Şirinlerden, atıl kurta, pamuk prenses ve 7 cücelerden, keloğlana bir çok masal-çizgi film karakterinin heykelleri ile dolu bir ada. Adanın sembolü ise devasa Guliver heykeli. Park içerisinde keyifli saatler geçirebileceğiniz kafeler var. Semaver, gözleme keyfinin bedeli, Ankara'nın diğer mekanlarına kıyasla daha ucuz. Çocukları eğlendirmek için kaydıraklar, salıncakların yanısıra uzun sayılabilecek güzergaha sahip minik tren seferleri de var. Alışveriş merkezlerinin kısacık turları 4 TL / kişi iken, 10 dakika kadar süren mini tren turu Harikalar Diyarı parkında 3 TL / kişi. Bebekler bu turdan keyif almaz sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bizim 14 aylık yumurcaklar inmek istemiyordu...Ankara merkezinden Sincan'a giderken Eryaman sapağından sonra yolun sağ tarafında göreceğiniz büyük parkın birden çok giriş

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor.  Fi

İş Hayatında Dönen Filmler / Esra Nihal İNCE

Esra Nihal İnce'nin ilk eseri, İş Hayatında Dönen Filmler'i bir solukta okudum. Önsözünde kısa roman olarak belirtilmiş eserin türü. Yazarı böyle söyleyince, okuyucu olarak bana düşen okuduklarımın kurgu olduğu bilgisini aklımda tutmak oluyor. Türkiye'de ve aslında tüm dünyada kadın olmak zor. Barbie filminde, Barbie'nin hayal dünyasında gördüklerimizin tümü ve fazlasını, Ken'ler olarak her gün yaşıyoruz. Ne yazık ki kadınlar, dünyanın tümünde varolma mücadelesi vermek zorunda kalıyor.  Kadın, çalışma hayatında da sadece cinsiyetinden ötürü türlü zorluklarla yüzleşiyor. Hele yazar gibi inşaat sektöründe çalışan beyaz yakalı bir kadınsanız, karşılaştığınız zorlukların sayısı ve türü çeşitleniyor, katmerleniyor. Yazar, tüm bu zorluklarla mücadelesini esprili bir dille anlatmış. Yazılanların kurgu olduğunu aklımızdan çıkartmadan, romanda gözlemlerinden yararlandığını düşünüyorum.  Her iş yerinin bir filmle özdeşleştirilmesi zekice bir buluş. Kısa tutulmuş bir eser, İş

bir kez daha, nedir bu sayısal karasal televizyon?

Blog sayfamda DTT etiketiyle yayınlanmış 100'e yakın içerik bulunsa da, geçenlerde buluştuğumuz lise arkadaşlarımın sorusu üzerine, bir kez daha yazmaya karar verdim. Bilenler, okumadan geçebilir. Bilmeyenler ve sektörün uzağındaki kişiler düşünülerek hazırlanmış bir yazıdır.  Soru - yanıt şeklinde kurgulanmış yazılarımın daha çok okunduğu gözlemi üzerine, buyurun sık sorulan sorularla Sayısal Karasal Televizyon: Şimdi tam olarak neden bahsediyoruz? Çanak ile izlediğimiz televizyon mu?

Bayram Usta Yaprak Kebap, Yıldız / ANKARA

Ünü kulaktan kulağa yayılan mekanlardan birisi Bayram Usta. Çankaya'dan Oran yönüne giderken solunuzda Korman sitesini gördüğünüzde sol tarafa yanaşın. İlk kavşaktan sola döneceksiniz, Ukrayna caddesi, bu döndüğünüz yokuş aşağı doğru giden caddenin adı. İşte Ukrayna caddesinde sol kolunuzda kalacak Bayram Usta / Yaprak Kebap adlı mekan.  Oran yönünden Yıldız'a doğru inerken ise Yıldız dolmuşlarının son durağını referans noktası olarak alabilirsiniz. Yıldız dolmuşlarının son durağının olduğu kavşaktan sağa dönmeniz gerekiyor. Bir başka referans noktası ise elbette Hollanda Elçiliği. Elçilik ile yolun ters taraflarında kalıyor, buna dikkat etmek gerekli.  Bayram Usta, aslında Konya yolu üzerinde açılmış ilk olarak. Lezzetli kebaplarına ilişkin ilk yorumlar o günlerden. Yıldız'daki mekana gittiğimde servis oldukça hızlıydı.  Humus, yoğurtlu semiz, salata ve ezme ikram olarak sunuluyor Meşhur yaprak kebabı Adından anlaşılacağı üzere yaprak kebabı ile ünlü. Ant

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş