Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
25 sene süren çalışma hayatının emeklilik keyfinin daha uzun olmasını dilerdim. Keşke ülkemiz emeklileri de Avrupa'dakiler gibi gelirlere sahip olsalardı. Ancak, neredeyse günlük artan fiyatlarla geçinebilmek için çalışmak şart. Neyse ki sevdiğim ve bildiğim konuda çalışabileceğim yeni işimi bulmuştum emekliye ayrılma kararından önce. Bu uzun, ama bu kez gerekli girişin ardından gelelim güzel haberlere. 1998 yılında girdiğim ve çok sevdiğim yayıncılık dünyasında hayal ettiğim bir işe sahip oldum sonunda. Onca yıl hobi olarak sürdürdüğüm, yeni yayın teknolojilerinin takibi, artık iş tanımım arasında. Hatta sistemin kuruluşu bitip, işletme oturunca, birinci işim olacak belki de. İstanbul'da Kadir Has Üniversitesi bünyesinde kurulmakta olan FabriKHAS adlı medya merkezinde teknik görevli olarak çalışmaya başladım. İşim, çalışma arkadaşlarımızla birlikte, kurulacak medya merkezinde doğru cihazların satın alınıp işletilmesi ve bu sistemlerin her an güncel tutulması, gelişmelere uygu...