Ana içeriğe atla

Kayıtlar

555 yıl önce ve şimdi

Bundan 555 yıl önce, 1453'te, İstanbul fethedilirken Bizans ile ilgili anlatılan en çarpıcı hikayedir: meleklerin cinsiyeti tartışması. Günümüzde de hayat başka yere doğru akarken oturup incir çekirdeğini doldurmaya uğraşanlar için kullanılan bir benzetmedir. Bu günlerde yaşamakta olduklarımı bundan daha iyi tariflemek olanaksız :) Neler neler olurken bir grup cinsiyet tartışması benzeri işlerle meşgul. Buradan sesleneyim bare duyanlara: Osmanlı kapıda, kent düşüyor. Bırakın cinsiyet tartışmalarını :))) Anlayana

Zeki Müren

Türk Sanat Müziği'nin en iyi seslerinden birisi Zeki Müren. Yıllar geçtikçe değerini daha iyi anlıyor yokluğunu daha fazla hissediyorum. Bu satırları yazarken: Ne mektup geliyor ne haber senden Söylede bileyim bıktın mı benden Her akşam güneşin battığı yerden Gözlerin doğuyor gecelerime diyor Müren. Ne kadar içten, ne kadar duyarlı okuyor şarkıyı. Kalmadı sanki öyle okuyan belki biz yaşlandık artık aynı tadı vermiyor dinlediklerimiz.

boş gezen ve kalfası, Ferhan Şensoy

Ferhan Şensoy, Türkiye'nin Türkçe'yi en iyi kullanan tiyatrocularından. Bel altı kullanmadan gülderen nadir insanlardan. Boş gezen ve kalfası yıllar önce TRT ekranlarında izlerken çok sevdiğim bir diziydi. Oyun, diziden yola çıkmış ve günceli yakalamış. Epey uzun ve yer yer, ne yazık ki, sıkıcı olmaktan kurtulamayan oyunu Ankara'da turnedeyken izledik. Ferhan Şensoy'un yanısıra NEFRİN TOKYAY, RASİM ÖZTEKİN, ERKAN ÜÇÜNCÜ, ALİ ÇATALBAŞ, ORHAN ERTÜRK, ELİF DURDU, EBRU SOYUERDEN rol alıyor. Oyunun sonu beklenmedik şekilde bitiyor. Burada ima edip oyunun büyüsünü bozmamak lazım elbette. Gidenler görüşlerini paylaşırsa ne güzel olur.

Nuri Bilge Ceylan

61. Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülü alan Nuri Bilge Ceylan, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümü mezunu. Her ne kadar üniversitede eğitimini aldığı mesleğini yapmıyor olsa da meslektaşım. Fotograf ile başlayan sanat yaşamına sinema ile devam etmiş. Filmlerinde fotograf karesinde zor yakalanır kompozisyonlar bundan olsa gerek. Gerçek zamana yakın planlarla, alışık olmayanlar için sıkıcı gelen, ilk uzun metrajlı filmleri anlatmak istediği öyküyü/ortamı insanın iliklerine kadar hissettirir. Kasaba, Mayıs Sıkıntısı ve Uzak'tan oluşan üçleme, ülkenin küçük yerleşim bölgelerindeki durağanlığı (Kasaba-Mayıs Sıkıntısı), zaman zaman çıldırtacak derecedeki tek düzeliği (Mayıs Sıkıntısı), oralarda yaşayan insanlarla büyük kent insanının uzaklığını (Uzak) etkileyici bir şekilde yansıtır. Uzak filminde fotografçının kasabadan gelen hemşehrisi/akrabasıyla yaptığı tartışma çarpıcıdır. Uzak filminde kasaban gelen hemşehrisi ne iş olsa yaparım abi dediğ...

Bas konuş, telsizlerin pabucunu dama mı atacak?

Taksiciler, tüpçüler, su dağıtıcıları telsiz haberleşme ihtiyacı duyarlar ve bu ihtiyaçlarını gidermek için telsiz sistemleri satın alırlar(dı). GSM şebekesi üzerinden radyo haberleşmesine olanak tanıyan GPRS (general packet radio service), telsiz benzeri hizmeti ile cep telefonlarını bu amaç için de kullanılır hale getirdi. Bindiğiniz taksilerde dikkat edin eski telsizler yavaş yavaş sökülüyor. Yerine bas-konuş yeteneğine sahip cep telefonları kullanılıyor. Sistem, tıpkı telsizlerde olduğu gibi tek yönlü haberleşme sağlıyor. Yani karşılıklı konuşma olanağı yok. Basarak konuştuğunuz kişiyi seçebildiğini gibi bir gruba da sesinizi gönderebiliyorsunuz. Taksi durağının tüm abone araçlarına seslenmesi ihtiyacı da Bas-Konuş ile karşılanabilir durumda. Bas-konuş destekli telefonları görmek için operatörlerin kurumsal servisler bölümüne bakmak yeterli. Aylık sabit ücret karşılığında sınırsız konuşma olanağı sağlayan sistem el telsizlerine ciddi bir rakip olacak gibi görünüyor. Konu ile ilgil...

İtiraf, Zeki Demirkubuz

C Blok adlı filmini izleyip hayranlarından biri olduğum Demirkubuz'un İtiraf adlı filmini uzun aradan sonra izleyebilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Gerçekten çok etkileyici bir film İtiraf. Yedi yıllık evli çift, koca mühendis. Ankara'da yaşıyorlar ve film de Ankara'da çekilmiş. Bu açıdan da ilginç oluyor izlemesi. Kadın kocayı aldatıyor. Adam yıllar boyu ezik ezik yaşamış zaten. Mühendis, yani bir yerde yönetici pozisyonunda belki iş yerinde, ama ezik olmasını engellemiyor bu durum elbette. İlginçtir aslında, kendi hayatında iktidar olamayanlar iş yerinde iktidarı arar ya da tam tersi. Başak Köklükaya, soğuk güzelliği ile filmde canlandırdığı karaktere ruh katmış. Taner Birsel rolünün hakkını veriyor. Ezik mühendisi çok inandırıcı bir şekilde oynuyor. İtiraf, aldatmaya-sadakata farklı pencerelerden bakıyor. Özellikle evliliklerde yaşananları değerlendirirken tek pencereden bakmamamız gerektiğini söylüyor. İki kişinin aynı evde, aynı hayatı paylaşarak yaşamasının ilk v...

iş ilanları hakkında

İnternette gönderilen zincir e-postalardan birisi de olanaksız iş ilanlarıdır. Bu e-postaların en bilinen örneği yazılım çıkalı 1 sene olmamışken 5 sene deneyimli kullanıcısının arandığı ilandır. Bu günlerde, nedendir bilinmez (!) ben de iş ilanlarına bakıyorum. Bakarken gördüğüm bir ilanın, şirketi tanımlayacak bölümlerini çıkartıp bilgilerinize sunuyorum. Bakalım ve yorumlayalım ilanı birlikte. İşte ilan: Newly Graduated from electric-electronic, computer or similar departments of reputable universities Experience in managing large accounts and successful sales history at least one of the following market sectors: Government, Military, Education or Telecommunications Service Provider Fluency in English Excellent interpersonal skills No military obligation for male candidates The following qualifications will be preferred; Strong technical knowledge in networking Experience in marketing Project management and/or systems integration experience Gerçekten şaka gibi bir iş ilanı. Üzücü o...

Sigarasız yaşama merhaba

Başlığı görüp sigara içen talihsizlerden sanmayın lütfen. Hayatımın yaklaşık 6 ayında bu hatayı yaptıysam bile 10 seneyi aşkındır içmişliğim yok. Pasif içiciliği saymazsak tabii. Neyseki yürürlülüğe giren bir yasa(k) ile pasif içiçilik oranım azalacak gibi. Temmuz 2009'u iple çekiyorum. Lokantalar, barlar, kafeteryalarda da özgürlük, temiz hava istiyorum.

İstanbul İstanbul

Gezmeyi çok sevdiğim kentlerden birisi İstanbul. Yaşaması ne kadar keyifli olur bu konuda ciddi şüpheler taşısam bile gezmek keyifli. Gene bir fuar-konferans nedeniyle geldim. Kısa da olsa bildiğim mekanların son hallerini görme olanağı buldum. Şansımıza hava son günlerin en sıcak halini almış. Lahana misali giysimin kullanışlığını gördüm bir kez daha. Ankara'dan yol çıkarken üzerimdeki montu otobüse bırakıp, kazağı da çıkartınca işte kısa kollu :) Dolmabahçe Sarayının önünden Beşiktaş'a kadar yürümek en sevdiğim işlerden. Yolu Ortaköy-Bebek'e doğru uzatınca daha da keyifli oluyor aslında. Bu kez Beşiktaş'ta durduk. Denizi olan kentlere hep özenirim. Deniz kenarında oturup dalgaların sesini dinlemek bile terapi gibi geliyor bana. Kendini terapiye vermiş gençler soldaki fotografta :) Motor ile Üsküdar'a geçmek, meydanın son halini görmek istedim. Motora binince farkettim, eskiden parayı motorda toplarlardı. Şimdi binmeden veriliyor. Üsküdara inince, inşaat ve kalabal...

manifesto benzeri açıklama

Yazıya geçmeden özgür üniversite wikipediadan manifestonun tanımını vereyim: Toplumsal bir hareketin duyurulması ve savların belirtilmesi üzerine kurulan, bir akımın, bir hareketin oluşunu bildiren yazılara manifesto ya da bildiri denmektedir. Aşağıdaki açıklama elbette manifesto değil. Zaten ben de benzeri diyerek öyle olmadığını itiraf ettim :) Bir hareketin oluşumunu falan açıklamıyorum çünkü. Tek yaptığım kendimle ilgili aldığım bir takım kararları kamuoyuna (ne kadar da ilgilendiriyordur ya kamuoyunu bu konu :) açıklamak. Gerekçesini yazının sonunda okuyacaksınız... Demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, sendikalar daha geniş düşününce partiler hatta apartman yönetimleri hatta arkadaş grupları kısaca insanların bir arada bir şeyler yapmak için gruplaştıkları her yerde tespit ettiğim bir iki konu var. Onları paylaşmak istedim okuyanlarım ile. Aslında bu tespitler mutlaka başkalarınca çoktan yapılmış, herkesce bilinen gerçekler haline gelmiştir eminim...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Fatih Tekke ile Trabzonspor

Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır.  Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor.  Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...

Zemberek Kuşu'nun Güncesi / Haruki Murakami

Zemberek Kuşu'nun Güncesi 2019 senesinin sonuna doğru yaklaşırken keşfettiğim bir yazar, Haruki Murakami. Aslında seneler önce 1Q84 adlı romanını okuduğum Japon yazarı yeniden okumaya başlamamı, koşmaya başlamam sağladı. Koşmasaydım Yazamazdım adıyla Türkçe'de yayınlanan kitabı ile başladı, son aylara damgasını vuran Murakami tutkusu.  Zemberek Kuşu'nun Güncesi, yeni dönem Murakami okumalarımın ilk romanı. Kütüphaneden ödünç aldığım romanın Doğan Kitap'tan çıkan Mayıs 2017 tarihli 11. baskısı. Türkçe'ye Fransızca'dan Nihal Önol çevirmiş. 740 sayfalık uzun roman, baskıda kullanılan kağıdın bir özelliği sayesinde, tahmin edildiği kadar kalın ve ağır değil. Roman ile ilgili notlarıma geçmeden bir ilginç tartışmayı bilgilerinize sunmak isterim. Roman, Japonya'da üç ayrı kitap olarak yayınlanmış. İlk iki kitap aynı tarihte, üçüncü kitap ise bir sene sonra. Romanın İngilizce çevirisi, Japonca orijinaline kıyasla 60 sayfa kadar daha kısaymış. Kimi bölümlerin...

Evrim Açısından Devrim, Kaan Arslanoğlu

Bugüne kadar yayımlanmış tüm kitaplarını okuduğum ender yazarlardan birisi Kaan Arslanoğlu. Romanları gibi inceleme kitaplarını da ilgiyle okudum. Arslanoğlu'ndan ilk okuduğum kitap Kimlik adlı romanıydı. Epey sene geçmiş üzerinden. Arslanoğlu'ndan okuduğum kitapların üç tanesiyle ilgili kısa notlar düşmüşüm blog sayfama. Merak edenler için: Karşı Devrimciler , Sessizlik Kuleleri 2084 , Politik Psikiyatri  ile 5. Sanattan 5. Kola Orhan Pamuk Son kitabı İthaki yayınlardan Ocak 2010'da çıktı: Evrim Açısından Devrim. İdefix sayesinde yazarın imzalı kitabına Şubat 2010'da erişmeme karşın günlerin koşuşturmacası, bebeklerin bakımı derken okumayı bitirip hakkında bir şeyler yazmam bugüne kadar kaldı. İthaki yayınlarının Tarih, Toplum, Kuram dizisinden yayınlanan kitap, diziye uygun şekilde içinde hem tarihe hem topluma hem kurama ilişkin yorumlar, tespitler barındırıyor. Dört bölümden oluşuyor Evrim Açısından Devrim. İlk bölüm Dr. Hikmet Kıvılcımlı'ya ayrılmış. Bö...

Amerika'da Türk Olmak

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), ikinci kanalında sessiz sedasız devam etmekte olan bir belgeselin ismi "Amerika'da Türk Olmak". Sayın Z. Tülin SERTÖZ tarafından hazırlanmış 13 bölümlük bir seri. TRT'nin hazırladığı programların hepsi gibi bu da oldukça fazla emek harcanarak üretilmiş. Doğrusu harcanan emeğe değmiş. Amerika'da Türk olmak konusunu her yönüyle ve tüm ülkeyi içine alacak şekilde incelemiş değerli yapımcı. Montaj, müziklerin seçimi, kameranın, ışığın kullanılışı harika. Dün izlediğim bölümü beyin göçü ile ilgiliydi. Elektrik-elektronik yüksek mühendisi olarak çok yakından bildiğim bir konu bu ne yazık ki. Benim de bir çok dönem arkadaşımın dünyanın çeşitli yörelerine dağılmış durumda. Onları suçlamak da kolay değil. Ülkemizde teknoloji geliştiren firma sayısı fazla olmayınca bir mühendisi tatmin edecek işler bulmak çok zor oluyor. Bir tercih yapmak gerekiyor bu durumda, ya herşeye karşın ülkenin size harcadığı paranın karşılığını vermek için ül...

Altı Üstü Tasarım

İnternette Türkçe içeriğe fazla rastlanmıyor. Sayfalarda yer alan içeriğin bir kısmı, diğer sayfalardan alıntılardan oluşuyor. Yani 'orijinal' Türkçe içerik daha da az. Kaliteli, orijinal diye kıstasları çoğalttığınızda sayı daha da düşüyor. Altı Üstü Tasarım, yukarıdaki iki kıstasa da fazlasıyla uyuyor. Sayfanın mimarı Sn. Mehmet Doğan, Kanada'da (o soğuk memlekette nasıl yaşanır Akdeniz iklimine alışmış birisi hiç bilemesem bile :) yaşayan bilgi işlem merkezi yöneticiliği yapan bir ağabeyim. Kendisi ile tanışmam, tahmin edebileceğiniz üzere internet üzerinden tanışmam elbette, google'da ismimi aratırken oldu. Sayfama ( o zamanki blog'uma) bağlantı verdiğini görüp sevinmiştim. Bu sabah aynı aramayı yapınca sevgili Mehmet Abi'nin yazdığı bir kitap için hazırladığı Mehmet Doğan'ın kitabını henüz edinmedim. En kısa sürede (bugün) edinip, okuyup yorumlarımı siz değerli okuyucularımla paylaşacağım. Kitabın ismi "Teknoloji Kimin Umrunda". Kitap ile ilgi...

Yeni yayın teknolojileri

Yayıncılıkta yeni gelişmeler olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda Ankara ve İstanbul'da deneme yayınlarına başlanan DVB-T (Digital Video Broadcasting-Terresterial) Sayısal Karasal Yayın bunlardan birisi. İlk duyurusu sırasında bir takım yanlış anlaşmalara sebep olsa bile yavaş yavaş ne olduğu ve ne olmadığı anlaşılıyor. Takip edenlerin hatırlayacağı gibi sayısal uydu yayını sektöründe çalışan firmalar, çanak anten ve sayısal uydu alıcısı üretenler, ortak ilanlar vererek yeni başlayan DVB-T yayınlarının uydu yayınları ile ilgisi olmadığını, uydu yayıncılığının yerini alamayacağı açıkladılar. İşin teknolojisine fazlaca girmeden, olabildiğince sade açıklamaya çalışayım neler olup bittiğini. Öncelikle belirtmekte yarar var: DVB demek sayısal yayın demektir. DVB sonrası gelen harf yayının hangi ortamdan gönderildiğine göre değişir: DVB-S : En çok bilinen ve bir çoğumuzun kullandığı sayısal uydu yayınlarıdır (Satellite) DVB-C : Ülkemizde bir türlü uygulamaya geçememiş sayısal kablo ...

Eski bohçadan: Tiramisu tarifi

Eski sayfamı takip edenler hatırlayacaktır. Gezi foto ve yorumları, kültür sanat ve teknik bölümlerinin yanı sıra, aslında web sayfamın ilk bölümü, yemek tarifleriydi. Bu sayfalardaki tarifleri yavaş yavaş buraya kopyalıyorum. İlk tarif pek çoğumuzun severek yediği Tiramisu. Birden fazla şekilde yapılıyor olsa bile en kolay tariflerden birisi aşağıda... Malzemeler 500 ml Süt, 1 Adet Hazır Kek, 1 Adet Çikolata, 1 Kaşık Granül Kahve (neskafe), 1 Paket Labne Peyniri, 4 Yemek Kaşığı Un, Kakao, 4 Yemek Kaşığı Şeker, 1 Adet Yumurta Yapılışı Hazır keki tüm marketlerde bulabilirsiniz. İki parçaya ayrılmış olarak satılıyor. Öncelikle keki ıslatmamız gerekiyor. Bunun için bir su bardağına 1/3'ü süt, 2/3 su koyuyoruz. Bu karışımı ocakta ısıtırken içerisine 1-2 parça çikolata ve 1 yemek kaşığı granül kahve (neskafe olarak da bilinir) eklenir. Çikolata eriyince karışımı keki ıslatmakta kullanıyoruz. İsterseniz bu karışıma kanyak da ekleyebilirsiniz. Şimdi sosu hazırlayalım. Yarım litre sütün iç...

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve ...

New York'ta Beş Minare

Yazmaya sondan başlayayım. Hep ileri sürülen Hacı, Gülen'dir iddiası, filmi izlememiş olanların söyleyebileceği bir şeydir. Gülen'i filmdeki karakterlerden birisine benzetmek zorunluysa, Ali Sürmeli'nin başarıyla canlandırdığı, filme ismi olmayan bir hoca doğru seçim olacaktır. Kırmızıgül'ün daha önceki filmlerini izlememiş birisi olarak, sinema dili, anlayışı konusunda ahkam kesemem. Tek film ile yönetmeni değerlendirmek haksızlık olur. New York'ta Beş Minare'yi (NY5M), Ankara'da Kızılırmak sinemasında izledim. İzlediğim kopyada tüm karakterlerin konuşmaları dublajlanmıştı. FBI görevlisinin Mustafa Sandal ile Türkçe konuşmasını Kırmızıgül'ün anlamaması, başka garip geliyor insana. Sonradan ağız senkronuna bakınca ikilinin aslında İngilizce konuştuğu ortaya çıkıyor. Filmde Türkçeye çevrilmeyen tek konuşma ise Kırmızıgül ile FBI görevlisinin Kürtçe konuşmaları.  İnsanı sıkmayan bir film NY5M. Mesajlarını çekinmeden, insanın gözüne sokarak vermeyi tercih e...

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gen...