Ana içeriğe atla

Kayıtlar

grisiz bir hayat

Sadece siyah ve beyazdan ibaret bir hayat; "İyidir" diyemem.  Kimselere de önermem.  Hayatı, "dijital" gibi, sadece sıfır ve birden ibaret yaşamak...  Ya var, ya yok.  Az / birazcık / fazlaca gibi ölçülerden bağımsız... Dediğim gibi, iyidir diyemem, kimselere de önermem. Ara renkler gerek hayata.  Yaşadıklarımız ne tam iyi ne tam kötü aslında. Gri, hem biraz siyah, hem biraz beyaz... Hayattaki duruşumuz da öyle olmalı belki, duruma göre tonu değişen bir gri... Ancak, bazen, kimilerinde bu "gri" olmuyor, olamıyor.  Bu durumda uzman yardımı şart. Çekinmemek gerek. Güvenebileceğimiz bir uzman bulmak ve onun rehberliğinde, siyah - beyaz olarak algıladığımız dünyanın grilerinin de olduğunu keşfetmek... grilerin huzuruna sığınmak...  30 mart dünya bipolar günü kutlu olsun... yaşasın ara renkler :)

Yine yeniden

"Sıkılmak" galiba en büyük neden. Anlam yitimi ya da başta planlananların gerçekleşmediğini görmek bu sonuca yol açıyor. Bu kez amaçla aynıydı: Web sayfasına trafik oluşturmak. Sonuç da aynı oldu; neredeyse sıfır etki.  Bu durumda daha fazla beklemenin ve vakit kaybetmenin bir anlamı yok diye düşündüm. Instagram ve Facebook hesaplarımı kapattım. Sanırım daha doğru ifadesi ile sildim. Bu iki platformda gönderilerimi göremeyen ve merak edenler için bu yazıyı hazırladım. 15 senedir devam ettiğim Blog yazılarını sürdüreceğim. henüz kesinleşmedi yakında başka bir ortamda da yazılarım yer alacak. Muhtemelen kimseyi ilgilendirmeyen bu açıklama ile sanal çöplüğü bir katkı da benden olsun.

5G ve Yayıncılık

Malum, tüm dünya 5G ve 5G ile birlikte yaşanılacak değişime hazırlanıyor. Ülkemizde de gerek ULAK A.Ş. gerekse Ostim Haberleşme Kümelenmesi 5G teknolojisinde ürünler geliştirmek için çalışıyor. 5G'nin etkileyeceği sektörlerden birisi de yayıncılık. Hem mobil operatörlerin ses dışındaki hizmetleri çoğaltma çabası hem online videonun önlenemez yükselişi hem de klasik yayın dağıtımı için kullanılan frekans bantlarının 5G için kullanılması niyeti sayısal karasal televizyon yayını dağıtımının 5G şebekesi ile yapılması gibi bir seçeneği gündeme getiriyor. Dünyada, sayısal karasal televizyon yayıncılığına (digital terrestrial television:DTT) başlamamış çok az sayıda ülke kaldı. Avrupa kıtasında, henüz düzenli DTT yayını yapmayan tek ülkeyiz. DTT şebekesi kurmak yerine 5G yatırımını DTT'yi de kapsayacak şekilde mi yapsak diye bir tartışma oluşturmaya çabalıyorum bir süredir. Geçenlerde okuduğu ve bu yazıma konu olan rapor, tam da bu konuya odaklanmış.  Raporu hazırlayan kurulu...

Beyninize Hoş Geldiniz / Sandra Aamodt - Sam Wang

NTV Yayınları'ndan Şubat 2011'de ilk baskısını yapan kitabın, aynı ay yapılan üçüncü baskısını okudum. Popüler bilim kitabı olarak adlandırılabilecek bir eser. İşin doğrusu, kitabın konusu, yani beyin, herkesin ilgisini çeken bir organ. Gizemli, mucizevi, etkileyici ve az bilinip çok konuşulan organların başında geliyor. Hâl böyle olunca beklenti yükseliyor, en azından benim beklentim epey yüksekti.  322 sayfa ve 6 bölümden oluşan kitap, haftalarca elimde süründü. Bu sürünmenin sebebi üzerine düşününce fark ettim ki kitap, dergi yazıları gibi hazırlanmış. Bu tasarımın bir adı da vardır muhtemelen. Ben adını bilmediğim için tarif edeyim: Dergi yazılarında, diyelim bir söyleşi yapılıyor, anlatıcının sözlerinin arasına farklı zemin rengi kullanılarak, ara bölümler eklenir. Bu ara bölümlerde, anlatıcının bahsettiği konulara ek bilgiler sunulur. Dergi ve gazetelerin pazar günlerindeki yazılarda keyif veren bu "ek bilgi pencereleri" söz konusu bir kitap olunca, okuma a...

İkinci PİK raporu. Kilo verme projesi nasıl gidiyor?

İlk ayın sonudaki değerlendirme raporunda, aşağıdakileri yazmıştım: Mâlum, 22 Ocak 2019'da, ilân ettiğim kararım ile kilo verme projeme resmen başladım. Hedefim öyle ulaşılmaz değil, en azından umutluyum :) Diyelim ilk kilom 75 olsun, bunun ilk ay sonunda, %2'sinden kurtulmuş olmak istiyorum. Başka bir değişle, bu sabah tartıda 73.5 kg görmek idi hedefim. merak ediyorsunuz biliyorum, ki ben de fazlasıyla merak ettim... ve, sonuç, 73.6 kg . hedef şaştı mı? kesinlikle,  ama en azından aşağı doğru bir hareket başladı. borsacı tabirleri ile bence 75 kuvvetli bir dirençti, aşağı yönlü harekette. O kırılınca, 70'e kadar inerim. Ancak 70'te çok güçlü bir destek var pastalar/börekler/simitler... Bakalım, hedef ilk günkü gibi, 5 ay sonunda toplam 7.5 kg, yani ilk kilomun %10'u kadar, zayıflamak... Bu ay boyunca, 73,6 ile başlayan ve 72'ye evrilmesini umduğum bir yolculuk oldu. Merak içerisinde, her hafta çıktığım tartıda, gördüğüm rakamlar, pek umu...

İttihat ve Terakki Tarihinde Esrar Perdesi / Mustafa Ragıp Esatlı

Kitabın tam adı İttihat ve Terakki Tarihinde Esrar Perdesi ve Yakup Cemil Niçin Öldürüldü? Alt başlık olarak, eserin ilk sayfasında, Balkan Savaşından Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar İttihat ve Terakki Komitesi'nde gizli çatışmalar ifadesine yer verilmiş. Yakın tarih merakım sayesinde bulup okuduğum bu eserin yazarı Mustafa Ragıp Esatlı, kitapta konu ettiği dönemin canlı tanıklarından. 1896 doğumlu Esatlı, İmge Kitabevi'nin web sayfasındaki bilgilere göre, Hürses, İkdam, Haber ve daha pek çok gazetenin çeşitli bölümlerinde görevler alarak çalışmış. Daha sonra Akşam gazetesine geçen Esatlı, 1928 yılından 1953 yılına kadar haber şefi olarak bu gazeteden ayrılmamış. Kitabın, Hürriyet Yayınları'nca 1975 yılında yapılan baskısını okudum. Esatlı, eseri 1930 yıllarında Akşam gazetesinden tefrika edilmesinin ardından kitap olarak yayınlamış. Yayınlandığı zaman, dönemin tanıklarının bir çoğu hayatta olduğu için çok ses getirmiş.  29 Mayıs 1913 çarşamba sabahı, Babıâli Baskını...

Eymir Gölü - bisiklet

Eymir Gölü Eymir Gölü rehberi çalışmam sürüyor. Eymir mekânlarını ayrı yazılarda ele almaya devam ediyorum. Bu arada, Eymir'de yapılabilecek etkinlikleri de ayrı yazılarda anlatmam gerektiğini düşündüm. Buyurun bisiklet yazısına... Eymir'e nasıl girebilirim? Göl çevresine aracınız ile giriş belli kurallara tabi. Kimi meslek mensupları, herhangi bir kart almadan göl çevresine araçları ile girebiliyor. Basın kartı sahipleri, kartsız giriş yapabilenlerden. Araç kartı satın alarak da, belli aylar arasında, Eymir çevresine aracınız ile girebilirsiniz. Giriş kartları ODTÜ'den alınıyor . Bu mesleklerin neler olduğunu tam olarak bilmiyorum. Öğrendiğimde bu bilgiyi de ekleyeceğim. Göl çevresine araçsız giriş için ise herhangi bir koşul yok. Ateş yakmak ve göle girmek yasak.   Bağevi - Eymir Gölü Mesafe Göl çevresinin uzunluğu konusunda farklı rakamlar dolaşıyor ortalıkta. Oldukça gelişmiş bir GPS'li akıllı saat ile bir tam tur bisiklet sürüşü 10 km 300 metre sü...

2019 hedefleri, 2. ay değerlendirmesi

Öyle büyük hedefler koymamıştım kendime 2019 için . Zaten koysam da pek bir şey değişmediğinden belki de :)  Neyse, madem hedefleri ve ilk ay değerlendirmesini paylaştım, ikinci ayda durum ne minvalde onu da yazayım: Yeni kitap satın almama kararımı uygulamaya devam ediyorum. Bu süreçte kütüphane can simidim oldu. Şubat ayında istediğim kadar kitap okuyamadım ne yazık ki. Mart ayından umutluyum. Spor, istediğim yoğunlukta ilerliyor. Öğlen arası boşluğunda Eymir yürüyüşleri ve gün içerisinde olabildiğince hareket halinde olmak... Benim için yeterli. Bu yaştan sonra herkül gibi görünmeyi istemem zaten.  Eski yazı için girişimim henüz yok. Aslında bu konuyu başka bir şekilde çözmeyi planlıyorum. Sonbaharı beklemem gerekiyor. Bakalım, eğer tahmin ettiğim gibi ilerlerse süreçler, sizlerle de paylaşırım... Teknik etiketli yazıları, biraz daha özenli ve referanslı yazmaya gayret ediyorum. Bu yüzden eskisi kadar hızlı eklemeler olmuyor. Ancak beklediğinize değeceğini umu...

Orfoz Restaurant / Eymir Gölü - ANKARA

Eymir Gölü yazılarına devam. Bu kez gölü ikinci kattan izlemek isteyenler için sobalı, sıcak kapalı alan sunan, havalar ısındığında ise gölün içindeymiş hissi uyandıran bahçesi ile gönüllere taht kuran ORFOZ.  Mekân, TRT tarafındaki kapıdan göl çevresine girdiğinizde Çobanoğlu Restaurant sonrasında yürümeye devam ettiğinizde 10-15 dakika içerisinde karşınıza çıkacak. Çobanoğlu ile Orfoz arasındaki yol iki tane.  İçeride iki tane soba var. Sohbetin sıcaklığı yetmediği durumlarda ortamı ısıtıyor. Hakan Bey, hep gülen yüzü ile mekânı daha keyifli hale getirenlerden Yukarıdan çekince pek belli olmuyor ama bahçedeki oturma alanı da keyifli Birisi göl kenarından dolaşıyor, diğeri tepeye çıkıp iniyor. Göl kenarından dolaşan yol daha mâkul eğimli. Diğer yol ise epeyce dik. Gene göl kenarından ilerleyen yolu tercih ederseniz, Orfoz'a gelmeden önce sağ tarafta, gölün içine giren bir burun olan İnce Burun'u görebilir, küçük tepeye çıkıp göle farklı bir açıdan ba...

yeni düzen... yeni beyaz yakalı

Yaklaşık 25 senedir, çalışma hayatının içerisindeyim. Bu süreçte epey değişiklikler gördüm. Çok daha radikal bir takım değişikliklerin de yaşanacağını düşünüyorum. Bu yazımda, bu değişikliklerin neler olabileceğine dair öngörülerimi paylaşmak istedim. Maddeler halinde sıralayacağım: Üniversite mezunu olmanın getirdiği avantajlar kayboldu ya da kaybolmak üzere. Artık o kadar çok üniversite ve o kadar çok üniversite mezunu var ki, üniversite mezunuyum demek, bugün için okuma yazmam var demek kadar doğal ve sıradan. Uzaktan çalışma, esnek zamanlı çalışma, proje bazlı çalışma gibi isimler altında süren dağıtık ve atomize iş gücü çalıştırma modeli yaygınlaşacak.  Bu model, kapitalizmin sıkıntıya giren sermaye birikim modeline can suyu verse bile sorunu çözmek için yetersiz kalacak.  Birbirini fiziksel olarak hiç görmemiş ekipler, gelişmiş iletişim olanakları sayesinde, gene fiziksel olarak hiç bulunmadıkları bir ülkedeki X şirketi için hizmet üretecekler. Bu arada son derece...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

e-imza

Elektronik imza sempozyumu vardı geçtiğimiz hafta Ankara'da. Gazi Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK) ortaklaşa düzenlemişler sempozyumu. Birbirinden ilginç deneyimler paylaşıldı iki gün boyunca. Görünen o ki e-imza ile ilgili temel sorun ne teknik, ne yasal. Sorun biraz yumurta tavuk sarmalı gibi. Yani uygulama olmadığı için e-imza almıyor kimse, e-imza yaygın olmadığı için uygulamalar yaygınlaşmıyor (özellikle bankacılık ve finans sektöründe). Bu sarmal nasıl kırılır? Bir başlangıç uygulaması bulmak gerekiyor. Sempozyumda dile getirilmeyen bir ilginç fırsat DVB-T ile birlikte satın alınması gerekecek Set Üstü Kutularla akıllı kartların okunabilecek olduğu gerçeği. Eğer doğru kutular ve konfigürasyon seçimi yapılırsa ve e-devlet uygulamalarının bir kısmı DVB-T platformuna taşınırsa beklenmedik bir hızla e-imzanın yaygınlaşması sağlanabilir. Bu konuda İtalya örneğinin iyi incelenmesi gerekiyor.

Ulus Heykelden Kaleye yürümek

Epey zaman önce bloga bir yazı yazmıştım . Heykelden kaleye yürüyüş boyunca görülmesi gereken yerlerden bahsetmiş ve ilk fırsatta bu güzergâhı fotograflayacağıma söz vermiştim. Kısmet bu sabahaymış.  Pazar sabahı saat 7.30'da Ulus Heykelde kimsecikler olmuyor. Hele bir de bayramın son günü olunca, Ulus güvercinlere kalıyor. Heykelin olduğu meydanda ne Mişmiş kalmış ne Evrensel kitabevi. Sanırım buradaki binalar yıkılacak. Dükkanlar boşaltılmış.  Dükkanların arasından yukarı doğru çıkan merdivenlerle kaleye doğru yolculuğumuza başlıyoruz.  Bu merdivenlerle ulaşacağımız yer, Seyran dolmuşlarının ilk hareket noktasından kalktıktan sonra geçtikleri cadde. Merdivenlerin sonunda, solunuzda kapalı otopark kalıyor. O tarafa doğru dönüp baktığınızda Ankara Valiliği'nin olduğu bölgeyi göreceksiniz. O bölgeyi ve Hacı Bayram Camii'sini başka bir geziye bıraktım. Yoksa yazı çok uzayacaktı. Merak etmeyin, bu kez fotograflarını çektim bile. Aslında Çankırı c...

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Sayısal karasal radyo üzerine uçuşan fikirler

Zaman zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Araştır, oku, yaz, konuş, anlat...  Hepsi boş geliyor.  Okuyan yok, soran yok, dinleyen yok...  Sonra en azından " üzerime düşeni yaptım " diyebilmek adına devam etmem gerek diyorum. Kısa ve muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun : Konuyu takip edenlerin bildiği üzere Avrupa'nın kimi ülkelerinde 20 senedir süren bir "sayısal karasal radyo" macerası var. Teknik ayrıntısı çok olsa da işin özü kısa ve net: FM bandında büyük kentlerde bir sıkışıklık olduğu iddiası var. Aslında sonsuz bir kaynak olmayan frekansın "dolması" son derece doğal bir süreç.  88 - 108 MHz aralığında, birbirini rahatsız etmeyecek şekilde dizildiğinde 50-52 adet radyo istasyonu olabiliyor. Büyük kentlerde bu sayının aşılması durumda, ki bugün için İstanbul'da 100'ün üzerinde FM radyo istasyonu yayın yapmaya çalışıyor, işler karışıyor. Sayısal karasal radyo, temelde bu sorunu çözmeyi vaadediyor. Yayıncı için daha az ele...

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Durdu Usta Katmer Künefe / Ankara

fıstıkzade Seneler önce, Kumrular sokak üzerindeki küçük bir dükkânda yemiştim ilk katmerimi. Seksenli yılların ortaları olmalı. Aradan seneler geçti, katmerin ünü Gaziantep'i aşıp Ankara'ya ulaştı bir kez daha. Özellikle Emek ve Balgat'ta, bir çok mekân açıldı, katmer ve künefe üzerine.  Ülkemizin kimi yörelerinde, katmer, tava böreğine benzeyen, tuzlu bir yufka işiyken, Gaziantep'te, yağlı hamurdan açılan incecik yufkanın içine bol Antep fıstığı, şeker ve kaymaktan oluşan, tatlı bir yufka işi. Künefeyi anlatmaya gerek yok aslında, katmerden çok daha önceleri Ankara'da bir çok kebapçıda bulabildiğimiz, kadayıf ve peynirin lezzetli buluşması.  Durdu Usta , Ankara'da, eski adıyla Emek 8, yeni adıyla Bişkek caddesi üzerinde 181 numarada hizmet sunuyor. Mermer katmer tezgahı ve açık mutfağı ile lezzetleri, hazırlanırken izleyebiliyorsunuz. Geçenlerde mekânı ziyaret ettiğimizde fark ettim ki, menüyü oluşturan tatlıları ikiye ayırabilirsiniz: Kadayıf tabanlı...

Uyku İstasyonu / Nazlı Eray

Gerçekle düşün birbirine karıştığı; kahramanın Bursa'dan Paris'e, Sinop'tan Alanya'ya dolaştığı; geçmiş sorgulamaları, hayal kırıklıkları, hüzünler ve mutlulukların birbiriyle yarıştığı 160 sayfalık bir roman Uyku İstasyonu. Duraklarda, silik de olsa, Nazlı Eray'ın hayatına dair izler sezdim. Hangi izin hangi gerçekliğe işaret ettiğini edebiyat eleştirmenlerine bırakayım. İşin aslı, bulduğumu sandığım izlerin doğruluğundan da emin değilim. Ayrıca böylesi bir romanı okurken neden yazarın gerçek hayatıyla bağları düşünür insan sorusunu kendime not olarak ekleyeyim. Romanı tek oturuşta bitirdim. Elimden bırakmadan okumama neden olan şey sanırım büyülü atmosferdi. Bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin bile edememenin gizeminin yanı sıra hikayenin gelişiminin neye işaret ettiğini çözmeye çalışmak da çok keyifliydi. Keyifli okumalar diliyorum. Sizler de görüşlerinizi paylaşmak isterseniz, yorum yazabilirsiniz. 

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...