Şampiyonlar Ligine katılamadık. Avrupa Liginden elendik. Geriye kupa 3'te devam için play-off oynamak kaldı. Ligde Fenerbahçe galibiyeti ile umutlansak bile Karagümrük hezimeti, yeşeren umutları söndürdü. O zaman, bu sene o sene demenin tam zamanı. Madem geçen sene şampiyon olan takımı bozduk, bu sene kurduğumuz takımın bir şey yapabileceği olanaklı görülmüyor... Tam neşter vurma anıdır bence... Sahada istediği topları alamayan ve bu yüzden verimsiz görülen Maxi Gomez ve geldiğinden beri istikrar tutturamayan Umut Bozok başta olmak üzere maliyeti yüksek katkısı düşük tüm oyunculardan kurtulmanın tam zamanı... Öze dönüp altyapıya bakmanın, çevre illerin alt Lig takımı kadrolarını değerlendirmenin tam zamanı... Bütçeyi artıya geçirip borçları azaltmanın, takımı finans kuruluşlarının cenderesinden kurtarmanın tam zamanı... Bunu başarabilecek bir ruh var Trabzon şehrinde.... Tek gereken "o sene bu sene" diyebilecek bir irade....
Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden. Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm. Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...