Ana içeriğe atla

Kayıtlar

özel okullar üzerine uçuşan fikirler

Dizi/etiket olma yolunda emin adımlarla ilerliyor "uçuşan fikirler" başlıklı yazılarım. Sayısal radyo ve sayısal televizyon ile başlayan seri, "özel okul" ile sürüyor.  Öncelikle, eğitim/sağlık/adalet ve güvenlik alanında hizmetin devlet ve sadece devlet tarafından üretilmesi gerektiğine inandığımı yazarak başlayayım. Bu dört alanda aldığınız hizmetin kalitesi sizin ödemeye hazır/râzı olduğunuz bedelden bağımsız olması gerekiyor bence. Daha fazla para ödeyerek daha kaliteli bir elbise almak isteyebilirsiniz, ki bu sizin tercihinizdir, ancak daha fazla paranız yok diye ultrason çektirmek için altı ay beklemek zorunda olmak kabul edilemez. Aynı durum eğitim, adalet ve güvenlik için de geçerlidir. Bu tespiti yaptıktan sonra yaşadığımız hayatın dayattıkları üzerinden devam edebiliriz.  Herkes çocuğunun iyi eğitim almasını ister. Bu " iyi "nin ne olduğu ise kişiden kişiye değişiyor. Ülkemizde bu iyi'nin karşılığı, üniversite giriş sınavında çocuklar...

Sayısal karasal televizyon üzerine uçuşan fikirler

Sapanca, 2019 Teknolojinin gelişmesine paralel olarak, her sektörde, büyüklü küçüklü dönüşümler meydana geliyor. Televizyon yayınlarının dağıtımı da teknolojik gelişmelerden nasibini aldı. Ülkemizde televizyon yayınlarına ulaşım için kullanılan ortam, %90 civarında pay ile, uydu. Kablo TV şebekesi ve IP'nin payı ise kabaca %10. Uydu şebekesine bu kadar bağımlı olmanın doğurabileceği sakıncaları yaşayarak gördük. Yayınların verici istasyonlarına fiber kablolar kullanılarak iletildiği bir sayısal karasal televizyon yayını şebekesi, uydu bağımlılığı sorununu ve ülkemizin yayın güvenliği sorununu çözecektir.  Lale Butik Otel / Sapanca Yazının devamını okumadan önce sayısal karasal televizyon nedir sorusunun en anlaşılır dille yanıtını vermeye çalıştığım iki yazımı okumanızı öneririm: Bir kez daha nedir bu sayısal karasal televizyon (2016) Bir kez daha sayısal karasal televizyon (2018) Sayısal karasal televizyon yayınının epey ayrıntılı bir geçmişi var ülkemizde. DVB-T ...

2019 hedefleri - ilk ay durum değerlendirmesi

2019 yılında yapmayı umduklarımı bir yazı ile ilan etmiştim. Benim neler yapmak istediğim kimi neden ilgilendirsin diye düşünmeden yaptığım bu paylaşımın devamını getirmek gerekir :) O zaman ilk ay değerlendirmesine buyurun: Yeni kitap satın almadım. Birisi kütüphaneden olmak üzere 6 kitap okudum. Bu 6 kitabın 4 tanesi uzun süredir evde duruyordu. Sporu daha ciddi yapıyorum. Özellikle uzun yürüyüşler ve yeni başladığım Tai Chi. Tai Chi üzerine ayrı bir yazı yayınlayacağım. Teknik etiketli yazılar henüz istediğim düzeyde değil. Ancak bu konuda çalışmaya devam ediyorum. Eski alfabe öğrenme isteğim sürüyor. Henüz bir girişimde bulunmadım.

Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar / Sabahattin Özel - Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu

İş Bankası Kültür Yayınları'nca basılan, yakın tarihimize dair bir çok eser okudum. Özel ve Çakan Hacıibrahimoğlu'nun çalışması, türü bakımından en sıradışı olanlarından. Anı kitapları, anı sahibinin olayların üzerinden bir süre geçtikten sonra kaleme aldığı metinler. İncelemeler ise olayların tümü yaşandıktan sonra, deyim yerindeyse filmin sonunu gördükten sonra, yaşanılanlar üzerine yapılan araştırmalara dayanıyor. Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar ise yirminci yüzyılın başında, gazetelere verilmiş söyleşilerden oluşuyor. Dönemin kimi ayrıntıları tarih derslerinde anlatılmıyor ne yazık ki. Örneğin 23 Nisan 1920'de Ankara'da Millet Meclisi kurulduğunda, Mustafa Kemal Paşa, son Osmanlı Meclisi'nin Erzurum mebusu. Gerçi Meclis, İngiliz baskını sonrası 18 Mart 1920'de tatile girme kararı almış ve M.Kemal, Erzurum'u temsilen seçildiği bu son meclise hiç katılamamış. Başka örnekler de verebilirim, tarih derslerinde bizlere anlatılmaya...

İngilizce'nin ardından bu kez Fransızca blog ile karşınızdayım

Malum 2004 senesinden bu yana SadeceOzgur adıyla blog yazıyorum. 27 Mart 2013 tarihinde aşağıdaki paragraf ile TVTechTR macerasını başlatmıştım.  First of all I would like to mention that you can be sure that what you read in this blog is not copied from somewhere else. They are personally written by me. I am working as an R & D Engineer in Turkey. After graduated from electrical & electronics engineering department in 1995 I am working in television industry since 1998. TVTechTR , İngilizce olarak yazmaya devam ettiğim blogum. Sadece radyo ve televizyon teknolojileri konusunda yazılar yayınlıyorum. Blogu kurarken yurtdışı etkinliklerine blog yazarı olarak katılabilmek tek hedefimdi. 2015 ve 2018 senelerinde IBC fuarlarına basın akreditasyonu ile katıldım. 2019 için konuşmacı olmam yönünde davet alsam bile bütçemin denkleşmesi zaman alacağı için bu yıl böyle bir plan yapamayacağım.  Bu kez bambaşka bir motivasyon ile Fransızca yazacağım radyo ve televizyon tek...

yayıncılık - bilgi teknolojileri

Ne iş olsa yapmaya hazır olmak yerine bir konunun uzmanı olmak her zaman daha iyidir. Ancak ikincisini, günümüzde çoğunlukla, iş dışı zamanlarda gene çoğunlukla, kendi cebinden para harcayarak yapmak zorunda kalıyoruz. Bu durumun nedenleri ve sonuçları ayrı yazıların konusu, bu yazıda, yayıncılık dünyası ve bilgi teknolojilerinin "yakınsaması" üzerine bir kaç şey yazmak istedim. Bilgi teknolojileri ( I nformation T echnology:IT), işlerin daha kolay ve daha hızlı yapılmasına olanak sağlayan çözümler üreterek bir çok sektörü dönüştürdü. Daktilograf diye bir kadro vardı bir zamanlar meselâ. IT çözümleri, yayıncılık dünyasında da bir çok alanda uzun senelerdir kullanılıyor. Kurgu setlerinde, kayıt ve kaydın gösterimi için kullanılan cihazlarda, kameralarda, ses ve görüntünün taşınmasında, aktarılmasında... Bu kadar fazla alanda IT cihazlarının kullanılması, senelerce yayıncılık için özel üretilmiş cihazlarla çalışmaya alışmış teknik personelin IT "jargon"unun öğr...

Yayıncılık dünyasında "ses" değişecek: Next Generation Audio (NGA)

Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seven birisiyim. 20 seneden uzun süredir çalıştığım yayıncılık dünyasının video (görüntü) tarafında bir çok yeniliğe tanıklık ettim. Standart tanımlamalı (SD) yayınlardan yüksek tanımlamalı (HD) ve son olarak ultra yüksek tanımlamalı (UHD-4K) görüntüler ilk akla gelenler. Ses ise temelde fazla değişmedi. Mono - stereo, ben sektöre girmeden var olan teknolojik yenilik. Sıkıştırma teknikleri gelişse de sesin ele alınışına farklı bir yaklaşım, 5+1 - 7+ 1, 10+1 - 22+2'leri saymazsak, yaşanmadı denilebilir. İşte bu durum Next Generation Audio ile birlikte değişecek gibi görünüyor. Next Generation Audio (NGA) nedir? Kısaca tanımlamak gerekirse NGA öncesi dünyada sesin son hali, yapım esnasında, yapımcı tarafından veriliyor. Farklı kaynaklardan gelen sesler, bir ses karıştırıcısından (audio mixer) geçirilerek tek ses (peki stereo için sağ ve sol sesler, 5+1 - 7+1, vb için farklı hoparlörden farklı sesler) halinde yayınlanıyordu. Alıcı tarafta izleyic...

geçen ay en çok okunan 10 yazı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Uykusuzluğun nedeni sıcaklar mı?

Başlıktaki soru dışında ne yazabilirim bilmiyorum. 02.20'de uyanık olduğum gece sayısı fazla değil. Kafam yastığa bir karış kaldığında uykuya dalmamla öğünürüm oysa.  Peki bu uykusuzluğun nedeni ne? Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık mı? İzlemeyi çoktan bıraktığım ama Google'ın "harika" algoritması nedeniyle maruz kalmaktan kurtulamadığım haberler mi? Yoksa, Yoks, Yok, Yo, Y.

İstanbul Modern İzzet Keribar sergisi

İstanbul Modern'de 2024 Kasım ayında açılan İzzet Keribar'ın fotoğraflarından oluşan seçkiyi ziyaret etmek istiyorsanız 25 Mayıs 2025'e kadar vaktimiz var.  Farklı dönemlerde ve mekânlarda çekilen birbirinden etkileyici kareleri incelerken Keribar'ın notlarını okumayı ihmal etmeyin. İyi fotoğrafın, belki de herşeyin "iyi"si için geçerli olan, özen ve sabır gerektirdiğinin kanıtı gibiydi sergi. İstanbul Modern'in terasında martı, Galata Kulesi ve şehri yıkayan yağmuru tek karede sabitlemeye çalıştığım fotoğraf için aynı özen ve sabrı gösterdim mi bilemiyorum.

Boğaz'da erguvanlar

İstanbul’un baharı, erguvanların açmasıyla başlar. Boğaz’ın yamaçlarında, morun en güzel tonlarıyla süzülen bu ağaçlar, kente özgün bir hava katar. Erguvanlar, sadece doğanın değil, şehrin ruhunun da bir parçasıdır. Peki nedir bu erguvan? Erguvan ( Cercis siliquastrum ), Akdeniz iklimine özgü, ilkbaharda mor-pembe çiçekler açan bir ağaçtır. Anadolu'da yüzyıllardır bilinen bu ağaç, hem mitolojik hem de kültürel anlamda derin semboller taşır. İstanbul Boğazı çevresinde doğal olarak yetişen ender türlerden biridir. Erguvanın İstanbul’daki Yeri Erguvan, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok dönemde İstanbul’da zarafetin ve geçiciliğin simgesi olmuştur. Rivayetlere göre Bizanslılar erguvanı imparatorlukla özdeşleştirirken, Osmanlı’da "erguvan cemiyetleri" adı verilen bahar eğlenceleri düzenlenirmiş. Osmanlı döneminde saray mensupları, Boğaz kıyılarındaki yalılarından erguvanların açmasını izler, bu manzarayı şiirlerle ölümsüzleştirirdi. Erguvan Nerelerde Görülür? ...