Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Avrupa mobil televizyon (mobileTV) için standartını seçti: DVB-H

Uzun süredir beklenen açıklama 12 Mart'ta Budapeşte'de yapıldı. Bir haftalık gecikme ile de olsa, özellikle yayın sektöründeki, teknolojik gelişmeleri sizlerle paylaşmayı görev edinen bendeniz bloguma haberi eklemiş oluyorum. Haber ile ilgili ayrıntıları buradan ve açıklamanın kendisini buradan görebilirsiniz. Haber üzerine kısa bir iki yorum yapmadan geçemeyeceğim. Özellikle bu kararın ülkemize olası etkilerini yazmak istiyorum. Mobil televizyon hizmeti için hangi standartın seçileceği son kullanıcıları iki şekilde etkiliyordu. Birinci etkisi doğrudan, ikinci etkisi ise dolaylı. Doğrudan etkisi hangi cihazı alması gerektiğinin belli olmasıydı. DMB alıcı mı alacak? 3G ya da 4G cep telefonu mu alacak? yoksa DVB-H alıcı mı alacak? Bu soruların yanıtı netleşti. Dolaylı etkisi ise seçilecek standart ile birlikte ortaya çıkacak olan bu hizmeti kim verir? Lisans kaç para olur / lisans olur mu? sorularının yanıtlarına dayanıyor. Dana ve kuyruk arasındaki ilişki bu noktada kopuyor

Teknosohbet.tv

İnternette bir çok site var. Hepsinde birbirinden farklı bilgiler, geyikler, değişik içerikler... Bir kısmı zaman kaybı, bir kısmı eğlencelik, bir kısmı bilgi verici. Hem bilgi hem geyik isterseniz bir de ne okuyacağım bana anlatsınlar diyorsanız işte size uygun adres: http://www.teknosohbet.tv Serdar Kuzuloğlu ile Timur Sırt hem bilgi veriyorlar hem de eğlendiriyorlar. İnternet üzerinden televizyon, ipTV falan derken bu yöntemle içerik dağıtımının iyi örneklerinden...

Mangal

Bir keebapçı düşünün. Siparişinizi verdikten sonra size sormadan küçük atışmalıklar getirsin sıcacık balon lavaş ile birlikte. Siz yavaş yavaş onlarla açlığınızı bastırıken siparişiniz en leziz haliyle hazırlansın. Keyifli yemeğinizin ardından şöye demli çay olsa diye düşünürken semaverinizi getirip 2-3 dakika kadar bekleyip içebilirsiniz desin. Siz şaşkınlıkla etrafınıza bakıp çayınızı yudumlarken bir yandan da şimdi bunlar kuver müver diye hesaba eklenecektir zaten, bedava ne var ki dünyada endişesini taşıyıp gene de hesap deseniz ve gelen hesapta siparişini vermediğiniz hiç bir şey olmasa....Ne semaver, ne gelen atıştırmalıklar ne küver. İşte böyle bir yer var artık. Mangal . Hem de 24 saat açık. Nerede mi? Bestekar sokak No:78 Kavaklıdere Ankara adresinde. Orası neresi diyenler için hatırlatayım. Bestekar sokak (hani Tunalı Hilmi caddesi ile Tunus Caddesi arasında kalan yeni bir sürü barın açıldığı sokak) üzerindeki Kebap 49'u veya Şençam Köftecisi'ni bilirsiniz. Onların

5. Sanattan 5. Kola: Orhan Pamuk

Cevdet Bey ve Oğulları adlı kitabını okumuştum yıllar evel. Kara Kitap adlı romanından uyarlanan filmi, Gizli Yüz, iki kere izlemiş ve anlamamıştım. Benim Adım Kırmızı ve Kar romanlarını okumayı düşünüp bir türlü vakit ayıramadım. Sonradan açıklamaları, Nobel'i kazanması, Nobel sonrası açıklamaları ile birleşince romanlarını okumaktan vazgeçtim. Taa ki her kitabını okuduğum az sayıdaki yazarlardan Kaan Arslanoğlu'nun blogunu okuyana dek. Arslanoğlu blogunda yazdıkları inceleme kitabından bahsediyordu. Kitaba yönelik bilinçli ilgisizliğe karşın ilk baskısının tükenmekte olduğundan, okuyucuların yorumlarından bahsediyordu yazıda. Ergin Yıldızoğlu, Nihat Ateş ve Ali Mert ile birlikte hazırlamışlar kitabı. Dört yazar da Pamuk'un farklı yönlerini değerlendirmişler. Nihat Ateş yazısında romancı Pamuk'u değerlendiriken, Yıldızoğlu ve Arslanoğlu yazarın edebi kişiliği ile hayattaki duruşunu birlikte ele almışlar. Oldukça yararlı bir inceleme olduğunu düşünuğum kitap ithaki

Krzysztof Kieślowski

Kieślowski 'den izlediğim ilk film Üç Renk:Mavi 'ydi. Filmi izlediğimde üniversitede öğrenciydim. O zamanlar henüz kapanmamış olan Kavaklıdere sinemasında bir pazar günü izlemiştim. Film ve o güne ilişkin epey hatırladığım var, tek sebep film olmasa da. Neyse, başlığa dönersek dün Ankara Film Festivali kapsamında Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nin 3. katındaki sergi salonunda açılışı gerçekleştirilen Kieślowski sergisi ilgi çekiciydi. Açılışına katılma olanağı bulmuşken Kieślowski hakkında aklıma takılan bir kaç sorunun yanıtını öğrenmiş oldum. Yönetmenin meşhur üçlemesini neden Fransız devriminin renklerine ilişkin çektiğiydi. Öyle ya kendisi Polonyalı, Fransızca bilmeyen birisi. Sorunun birden fazla yanıtı varmış. Birinci ve öncelikli neden yönetmenin kafasındaki projeye finansmanı Fransızların sağlamış olması. Diğer nedenler ise Fransız devrimini aydınlanma devrimi olarak algılayıp üçlemeyi, mavi: özgürlük, beyaz: eşitlik ve kırmızı: sevgi konularını, yorumla

Ankara Film Festivali, pazar önerileri

Ülkemizin başkenti, gelenekselleşen festivalleri ile kültürün de başkenti olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. İstanbul gibi boğazı, İzmir gibi denizi olmasa da kültürün ve sanatın güzellikleri ile bu eksiklerini kapatıyor bir yerde. Bu yıl 19. düzenlenen Uluslararası Ankara Film Festivali kültür başkentinin önemli etkinliklerinden birisi. Pazar günü programınızı yapmadıysanız henüz ve sayfamı okuyorsanız sizlere iki önerim olacak. İkisi de aynı mekanda: Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde. Yani eskiden İş Bankası'nın Genel Müdürlük Binası'nın olduğu gökdelenin karşısında. Birinci etkinlik saat 16'da başlayacak. Kazım Koyuncu Anısına adlı anma töreni Şevval Sam, Volkan Konak ve Ümit Kıvaç'ın katılımıyla gerçekleşecek, saat 17.30'da Ümit Kıvanç'ın yönetmenliğini üstlendiği Şarkılarla Geçtim Aranızdan filminin gösterimi ile devam edecek. İkinci etkinlik gene aynı mekanda Kieslowski: İzler ve Hatıralar Sergisi Açılışı. Üç Renk adlı üçlemesi ile bi

Belgesel Oyun Sivas 93

2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta yaşanan insanlığın yüz karası olay ile ilgili bir çok kitap, şiir yazıldı. Türküler yakıldı. Genco Erkal'ın Dostlar Tiyatrosu en zorlarından birini başarmış. Bu acıyı tiyatro sahnesine taşımış. Dile kolay tam 15 yıl geçmiş 2 Temmuz 93'ten beri. Acılar hala taze, çaresizlik belki o günlerde hissedilenden daha ağır. Öyle ya 1993'te iktidar ortağı olan sol, şimdi ana muhalefete düşmüş, ki onun da ne kadar sol olduğu tartışmalı hale gelmiş. Oyun belgesel nitelikte. Video görüntüleri ile anlatıcı oyuncu olarak görev yapan sanatçıların gösterisi oldukça iyi harmanlanmış. Oyunun yazarı ve yönetmeni olan Genco Erkal'a sahnede Meral Çetinkaya, Yiğit Tuncay, Nilgün Karababa, Murat Tüzün, Çağatay Mıdıkhan ve Saliha Şirvan Akan eşlik ediyor. Müzikler Fazıl Say'a ait. Film yapımını Ajans 21'den Nurdan Arca üstlenmiş. Giysi tasarımı (ki tahmin edilebileceği üzre siyah) Özlem Kaya'ya ait. Oyun, insanın içine işliyor. Tek perde olarak planl