Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Digital TV Central & Eastern Europe programı - 2

Digital TV Central & Eastern Europe programını değerlendirdiğim yazı dizisinin ikincisinde, öncelikle yeni fark ettiğim ve fark edince de üzüldüğüm bir gerçeği paylaşayım. Informa şirketininin sayısal televizyon teknolojileri konusunda düzenleyegeldiği etkinliklerden IP & TV World Forum serisinin doğu Avrupa - Avrasya ayağı son üç yıldır İstanbul'da yapılıyordu. 2010 ve 2011'de IP & TV World Forum adıyla düzenlenen etkinlik geçen yıl TV Connect olarak gerçekleştirilmişti. Etkinliğin tarihçesine bakarsanız, bu ayağın Prag, Budapeşte gibi orta Avrupa kentlerinde de düzenlendiğini görebilirsiniz. IPTV Derneği'nin büyük çabaları ve katkılarıyla İstanbul'a getirilen bu önemli etkinlik 2013'te ne yazık ki Krakow'da. İşin doğrusu Digital TV Central & Eastern Europe'un davet mektubunu açtığımda bunun TV Connect'in yeni ismi olduğunu fark etmemiştim. Hatta etkinliğe katılma kararı alıp başvurumu Informa'ya gönderdiğimde bile İstanbul'da

Balıkçı Erkanın Yeri, Yeşildere - İsabeyli - Aydın

Sayfamda, Ankara dışında mekan etiketli yazı sayısı yok denecek kadar azdır. Çocuklar büyüdükçe gezen, gezdikçe yiyen, yedikçe yazan bendeniz, bu durumu değiştirmeye karar verdim. İşte değişikliğin ilk işaretlerinden birisi: Balıkçı Erkanın Yeri. Adı üzerinde mekanımızın sahibi Erkan Bey. Mekanın özel yemeği ise balık. Peki, neredenbu mekan diye soru yağmuruna tutanlar için: İsabeyli'de. İsabeyli Nazilli'nin komşusu şirin bir yer. Nazilli'den küçük, sırtını dağlara yaslamış önünde ova. Erkanın Yeri, İsabeyli'den dağlara doğru giderken bir derenin kıyısında. Kır lokantası, mangal, kendin pişir kendin ye mekanı gibi. Ama mangalla uğraşmam, hem zaten uğraşmak istesem pikniğe giderdim diyenlerdenseniz başkası pişirsin beraber yiyeyim de mümkün. Beraber derken, pişirene de ikram etmeyi unutmayın. Erkanın Yeri'nde balık, kırmızı ve beyaz et ile mezeler mevcut. Ayran, diğer milli içkimiz (bekletilmiş üzün suyunun damıtılmasıyla yapılan) ile bekletilmiş üzüm suyund

2004'ten bu yana yaşanan en büyük değişiklik

Ne yapayım ben de okunmak için böyle abuk sabuk başlıklar koyan internet sitelerine özendim. Bu flaş gelişmenin üzerine internet haber sitelerine yansımayan başlıklardan bir seçmeyi aşağıya kopyaladım: Flaş haber: sadeceozgur, anonim olarak sürdürdüğü blog yazarlığına son verdi!  Sadeceozgur, gerçek kimliğini açıkladı! Meğer adı da Özgür'müş! Sadeceozgur'un Ankara'da yaşadığı ortaya çıktı! Sadeceozgur'un LinkedIn hesabında değişiklikler yaparak, halen çalışmakta olduğu şirketi gizlediği söyleniyor. LinkedIn'deki bilgilere göre sadeceozgur, 2004 yılından beri blogger olarak yaşıyor. Konunun uzmanları, Türkiye'de sadece blog yazarak bu kadar uzun süre hayatı idame ettirecek gelir elde etmenin mümkün görünmediğine dikkat çektiler. İsmini vermek istemeyen bir yetkiliye göre sadeceozgur, her sabah işine giden akşamları evine kapanan Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar romanının kahramanını andıran birisi. 

Tunalı Hilmi caddesinde farklı bir kafe: Kafe Stokholm

Dünyanın neresine giderseniz gidin aynı lezzeti bulabilirsiniz. Her yerde, sizinle aynı dili konuşan servis elemanları olacak. Alıştığınız lezzet, istediğiniz hızda. Yukarıdaki sloganlar hiç bir kafenin, kahve zincirinin, hamburgercinin değil. Öyleyse bile bunu bilerek kullanmadım. Yazdıklarım, gördüklerimden ibaret. Ben dünyanın bir ucuna gittiğimde "alıştığım lezzet"i aramadım hiç bugüne kadar. Hep burada "yerel ne var, farklı ne var"ın peşine düştüm. Siz de benim gibilerdenseniz Kafe Stokholm'ü seveceksiniz. TBMM'nin ilk vekillerinden Tunalı Hilmi Be y'den adını alan cadde üzerinde Esat kavşağına doğru ilerlerken sol kolda yeralan bu kafe, duvarları süsleyen İsveç manzaraları, çeşit çeşit dökme çayları, ev yapımı lezzetindeki (belki de ev yapımıdır, sormadım aslında) kurabiyeleri ve pastaları ile keyifli ve farklı bir mekan. Çalışanlarından öğrendiğime göre sahipleri Stokholm'de yaşıyorlarmış ve orada da bir kafeleri varmış. Oradaki kafen

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gençlik, Mareş

Digital TV Central & Eastern Europe programı - 1

Bu yıl sekizincisi düzenlenecek etkinlik için geri sayım sürüyor. Bugün itibariyle 15 gün kaldı. 25 Haziran'da OTT Özel günü ile başlayacak ve 26 - 27 Haziran tarihlerinde düzenlenecek oturumlarla sürecek. Blog yazarı kontenjanından yararlanarak, katılım ücreti epey bir Avro olan etkinliği, yerinde takip edeceğim, eğer son dakika aksiliği yaşamazsam. Etkinliği, ülkemizde de son bir kaç yıldır etkinlikler düzenleyen Informa organize ediyor. Avrupa'da, televizyon dünyasının önemli şirketlerinin yetkilileri konuşmacı olarak katılacak. Eğer sonradan bir ekleme yapılmazsa, ülkemizden konuşmacı görünmüyor. Oysa hem nüfusunun hem sektörün büyüklüğü açısından, Avrupa'nın önemli oyuncularından birisi Türkiye. Sanırım bu tür etkinlikleri takip konusunda bir alışkanlık eksikliği var. Konuşmacı olarak kimsenin gelmeyeceği etkinliğe dinleyici olarak da ülkemizden çok katılan olacağını zannetmiyorum. Dediğim gibi sanırım bir alışkanlık eksikliği, yoksa benim kişisel olanaklarımla ka

İstanbul Televizyon Fuar ve Forumu

Blog sayfamı takip edenler bilir. Televizyon dünyasındaki gelişmelerin konuşulduğu etkinlikleri takip ediyorum. Bu yıla kadar sadece ülkemizdeki etkinlikleri takip ederken, bu yıl Avrupa'yı da dahil ettim rotama. Geçtiğimiz ay içerisinde Londra'da, bu ay içerisinde Krakow'da iki önemli toplantıya davetli olarak katıldım/katılacağım. Sektörü yakından takip etmeme karşın 20-22 Haziran 2013 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenecek fuar ve forumdan, neredeyse son dakikada haberdar oldum. Ülkemizde yayıncılık dünyasının tek buluşması Cebit Broadcast fuarıydı. Benim de iki yıl sunumlarımla katkıda bulunduğum etkinlik, son yıllarda Bilişim fuarının içerisinde eritilince içimi derin bir hüzün kaplamıştı. Bu yıl gerçekleşecek iTVF ile boşluk dolacak gibi görünüyor. Sabah baktığımda, henüz programın ayrıntıları web sayfasına yüklenmemişti. Ancak, etkinliğin forum bölümünün organizasyonunda görev yapan değerli Hocamın gönderdiği programı görünce, bu kez olmuş dedim. Ne yazık ki