Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bir de Baktım Yoksun, Yekta Kopan

"Yekta Kopan, okumakta geç kaldığım yazarlardan birisiymiş".  Dördünde doğrudan birinde dolaylı olarak baba oğul ilişkisine odaklanmış, altı öyküden oluşan  Bir de Baktım Yoksun 'u okumayı bitirdiğimde ilk düşündüğüm bu oldu. Bendeki kopyasının kaçıncı baskı olduğunu bilmiyorum. Can Yayınları tarafından yayınlanan kitaba ilişkin künye bilgilerini de veremiyorum. Çünkü Yekta Kopan'dan okuduğum bu ilk kitabın bir başka ilk olma özelliği de var: okuduğum ilk e-kitap. İdefix sitesi üzerinden satın aldığımız e-kitabı Adobe Digital Editions programıyla okudum. Başka e-kitap okuma programı kullanmadığımdan kıyaslama yapma olanağım yok. Digital Editions'ın ara yüzü kullanışlı. Karakter boyutunu rahat okunabilecek kadar büyütebiliyorsunuz. Sayfalar arası geçişleri ok tuşlarıyla yapabiliyorsunuz. e-kitap mı kağıda baskılı mı sorusunun yanıtını vermek ise zor. Her ikisinin de avantajları ve dezavantajları var. e-kitabı taşımak ve saklamak çok daha kolay. Kitap sayısı artt

Ticari Cemaatler, Kapitalizm Dininin Para Tarikatları mı? / Dr. ErdinçTEKBAŞ

"Çok katmanlı pazarlama" denildiğinde pek tanıdık gelmeyebilir. Ancak eminim hepiniz Amway ve/veya Herbalife şirketlerini duymuşsunuzdur. Hatta okuyanlar arasında bu şirketlerin ürünlerini pazarlayan "distribütörler" de vardır belki. İşin doğrusu bu şirketlerin tanıtım toplantılarına hiç katılmadım. Çevremde her iki şirkette de ürün pazarlayan arkadaşlarım var. Bu arkadaşların hayatlarından gözlemlediklerimden bu tip işlerden büyük paralar kazanmanın pek olası olmadığını biliyordum. Ne yalan söyleyeyim Dr. Tekbaş'ın kitabını okuyana kadar işin bu derece vahim olduğunun farkında değildim. Dr. Erdinç Tekbaş, elektrik-elektronik yüksek mühendisi bir meslektaşım. Mühendislik eğitimi dışında kamu yönetimi alanında yüksek lisans derecesine, sosyoloji alanında doktora derecesine sahip bir araştırmacı. Ticari Cemaatler, Dr. Tekbaş'ın doktora tez çalışmasından kitaplaştırılmış. 187 sayfalık çalışma, Mayıs 2011 tarihli ilk baskısı Seçkin yayınlarından çıkmış. Ki

Cermodern'de yeni sergi FUTUROTEXTILES MIX

Ankara'nın kültürel vahası olarak adlandırmıştım Cermodern'i bir yazımda. Gerçekten de adına yakışır etkinliklere ev sahipliği yapıyor. 2 Nisan - 12 Mayıs arası FUTUROTEXTILES MIX adlı sergi, Cermodern'de olacak. Türkiye Fransız Kültür Merkezi Ankara ve Cermodern işbirliği ile Ankara'ya gelen sergi ile ilgili ayrıntılı bilgileri serginin web sayfasından öğrenebilirsiniz.  Futurotextiles, bir üst isim aslında. Ankara'da düzenlenecek olan bu etkinliğin MIX olanı. Ankara'daki etkinlik için bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Benim açımdan serginin bir başka güzelliği, Fransızca bilgimi sınama olanağı. Henüz öyle sular seller gibi konuşamıyorum elbette, ancak derdimi anlatmayı başarıyorum. Anlatılanları anlamada ise çok daha iyi durumdayım. 

JÖNTÜRKLER / Ernest Edmondson RAMSAUR

Tam adı JÖNTÜRKLER 1908 İhtilalinin Doğuşu olan eser, Pınar Yayınları tarafından Muhsin Önal MENGÜŞOĞLU'nun tercümesi ile ilk baskısını Mayıs 2004 tarihinde yapmış. Benim okuduğum, eserin Mart 2011 tarihli ikinci baskısıydı.  Ernest Edmondson Ramsaur, 1940'lı yıllarda doktora tezi olarak seçtiği konuyu kitap haline getirmiş 1950'lerde. Kitabın taslak halini Halide Edip Adıvar, Dr. Adnan Adıvar ve Dr. Nihat Reşat Berger okumuş. Ramsaur'un eserinin biblografyası, tarihin bu alanına dair bu güne kadar okuduğum eserler arasında en kapsamlı olanı. Hatta kitabın sonunda biblografyayı değerlendiren bir bölüm bile koymuş yazar.  Kitap aşağıdaki sorulara net yanıtlar veriyor: İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) masonik bir yapı mıydı? İTC üyeleri arasında mason olanlar var mıydı? Tarikatların İTC ile ilişkisi neydi? Prens Sabahattin ve Ahmet Rıza arasındaki görüş ayrılığının temelinde ne vardı? Mustafa Kemal'in İTC ile ilişkisi neydi? 1908 devrimini Avrupal

Jacques Vergès adını duydunuz mu?

Bu blogun okuyucularının bir bölümü, blogun içeriğinden şikayetçi. Ev yapımı çikolata tarifinin üzerinde Kaan Arslanoğlu'nun son kitabı üzerine bir yazıyı, hemen sonrasında ise sayısal karasal televizyonun sıkıştırma formatı olarak HEVC'nin seçildiğinden bahseden bir yazıyı görmek istemediklerini belirtiyorlar bu kıymetli okurlar. Onları üzecek bir haberim var: ne yazık ki bu "karmaşa" daha da artacak bir süreliğine.  Yazının başlığındaki isim, Jacques Vergès nev-i şahsına münhasır bir kişi. "Kopuş savunması" olarak adlandırılan bir savunma stratejisinin literatüre girmesini sağlamış.  Vergès'in savunma stratejisi üzerine yazılmış ve dilimize de kazandırılan kitaplar bulunuyor. Şimdi  Vergès  de nereden çıktı diyorsanız, ne yazık ki bunu açıklamam olanaklı değil.  Vergès'in stratejisini inceleyen kitapları sipariş ettim bile. İlerleyen günlerde bu eserleri değerlendiren yazılar göreceksiniz. Bence siz de okuyun  Vergès'i. Genel kültür ol

cep telefonu üzerine genel bir bilgilendirme

İstanbul, 2015 Kıymetli bir okuyucum, Recai Bey, geçtiğimiz günlerde iPhone SE üzerine yazdığım notun altına yorum paylaşmış. Bu vesileyle hem kendisine bir yazı ile teşekkür etmiş olayım, hem de belki yeni telefon seçerken bir kaç öneride bulunayım istedim.  Herşeyden önce belirtmeliyim ki ben "telefoncu" diye bilinen, her yeni modelin kaç piksel ön kamerası olduğunu, ekranın çözünürlüğünün ne olduğunu kataloglara bakmayan söyleyebilenlerden değilim. Hatta kimi kısaltmaların anlamını da bilmem. Çok merak edince açıp okuyup yorumlayabilecek teknik bilgime güveniyorum.  Lafı her zamanki gibi fazla uzattım. Kısaca söylemek istediğim aşağıda okuyacaklarınız, süreci uzaktan takip eden birisinin genel değerlendirmeleri olarak kabul etmeniz.  Öncelikli olarak satın almayı planladığınız telefonun kamerasının kaç piksel olduğundan ziyade, 4.5 G olarak adlandırılan teknolojiyi destekliyor mu onu sorgulamak gerekiyor. 4.5 G de ne diyorsanız buradaki yazımı okuyabilir

iPhone SE

Side, 2012 Bugüne kadar bin TL bile vermedim cep telefonu satın alırken. Bu yazdığım cümleden de anlayabileceğiniz gibi i, ile başlayan bir telefon da kullanmadım, gene bugüne kadar. Halihazırda kullanmaya keyifle devam ettiğim Lumia 820 model telefonu bulmak için epey araştırma yaptığımı hatırlıyorum. Hem akıllı hem küçük ekranlı bir telefon almak istediğimde karşıma iPhone'un dışında çıkan neredeyse tek makul telefondu. Samsung'un ve Motorola'nın kimi modelleri de vardı küçük boyutlu ekranlarıyla. Ancak firmaların genel yaklaşımı ekran boyutu küçük ise işlemci gücü ve belleği de küçük olmalı tarzındaydı. Yani ekranı küçük, işlevi büyük bir telefon, iPhone dışında yoktu.  Anlaşılan, benim gibi düşünenler hiç az değilmiş. Apple, ekran boyutlarını büyütmenin bir sınırı olduğunu, bu cihazlara "cep telefonu" denilmesinin arkasında, cihazların aslında cepte taşındığı gerçeğinin bulunduğunu hatırlamış görünüyor. Yeniden klasik ekran boyutuna dönerken, işlemci