Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar / Sabahattin Özel - Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu

İş Bankası Kültür Yayınları'nca basılan, yakın tarihimize dair bir çok eser okudum. Özel ve Çakan Hacıibrahimoğlu'nun çalışması, türü bakımından en sıradışı olanlarından. Anı kitapları, anı sahibinin olayların üzerinden bir süre geçtikten sonra kaleme aldığı metinler. İncelemeler ise olayların tümü yaşandıktan sonra, deyim yerindeyse filmin sonunu gördükten sonra, yaşanılanlar üzerine yapılan araştırmalara dayanıyor. Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar ise yirminci yüzyılın başında, gazetelere verilmiş söyleşilerden oluşuyor. Dönemin kimi ayrıntıları tarih derslerinde anlatılmıyor ne yazık ki. Örneğin 23 Nisan 1920'de Ankara'da Millet Meclisi kurulduğunda, Mustafa Kemal Paşa, son Osmanlı Meclisi'nin Erzurum mebusu. Gerçi Meclis, İngiliz baskını sonrası 18 Mart 1920'de tatile girme kararı almış ve M.Kemal, Erzurum'u temsilen seçildiği bu son meclise hiç katılamamış. Başka örnekler de verebilirim, tarih derslerinde bizlere anlatılmaya

İngilizce'nin ardından bu kez Fransızca blog ile karşınızdayım

Malum 2004 senesinden bu yana SadeceOzgur adıyla blog yazıyorum. 27 Mart 2013 tarihinde aşağıdaki paragraf ile TVTechTR macerasını başlatmıştım.  First of all I would like to mention that you can be sure that what you read in this blog is not copied from somewhere else. They are personally written by me. I am working as an R & D Engineer in Turkey. After graduated from electrical & electronics engineering department in 1995 I am working in television industry since 1998. TVTechTR , İngilizce olarak yazmaya devam ettiğim blogum. Sadece radyo ve televizyon teknolojileri konusunda yazılar yayınlıyorum. Blogu kurarken yurtdışı etkinliklerine blog yazarı olarak katılabilmek tek hedefimdi. 2015 ve 2018 senelerinde IBC fuarlarına basın akreditasyonu ile katıldım. 2019 için konuşmacı olmam yönünde davet alsam bile bütçemin denkleşmesi zaman alacağı için bu yıl böyle bir plan yapamayacağım.  Bu kez bambaşka bir motivasyon ile Fransızca yazacağım radyo ve televizyon teknolojisin

yayıncılık - bilgi teknolojileri

Ne iş olsa yapmaya hazır olmak yerine bir konunun uzmanı olmak her zaman daha iyidir. Ancak ikincisini, günümüzde çoğunlukla, iş dışı zamanlarda gene çoğunlukla, kendi cebinden para harcayarak yapmak zorunda kalıyoruz. Bu durumun nedenleri ve sonuçları ayrı yazıların konusu, bu yazıda, yayıncılık dünyası ve bilgi teknolojilerinin "yakınsaması" üzerine bir kaç şey yazmak istedim. Bilgi teknolojileri ( I nformation T echnology:IT), işlerin daha kolay ve daha hızlı yapılmasına olanak sağlayan çözümler üreterek bir çok sektörü dönüştürdü. Daktilograf diye bir kadro vardı bir zamanlar meselâ. IT çözümleri, yayıncılık dünyasında da bir çok alanda uzun senelerdir kullanılıyor. Kurgu setlerinde, kayıt ve kaydın gösterimi için kullanılan cihazlarda, kameralarda, ses ve görüntünün taşınmasında, aktarılmasında... Bu kadar fazla alanda IT cihazlarının kullanılması, senelerce yayıncılık için özel üretilmiş cihazlarla çalışmaya alışmış teknik personelin IT "jargon"unun öğr

Yayıncılık dünyasında "ses" değişecek: Next Generation Audio (NGA)

Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seven birisiyim. 20 seneden uzun süredir çalıştığım yayıncılık dünyasının video (görüntü) tarafında bir çok yeniliğe tanıklık ettim. Standart tanımlamalı (SD) yayınlardan yüksek tanımlamalı (HD) ve son olarak ultra yüksek tanımlamalı (UHD-4K) görüntüler ilk akla gelenler. Ses ise temelde fazla değişmedi. Mono - stereo, ben sektöre girmeden var olan teknolojik yenilik. Sıkıştırma teknikleri gelişse de sesin ele alınışına farklı bir yaklaşım, 5+1 - 7+ 1, 10+1 - 22+2'leri saymazsak, yaşanmadı denilebilir. İşte bu durum Next Generation Audio ile birlikte değişecek gibi görünüyor. Next Generation Audio (NGA) nedir? Kısaca tanımlamak gerekirse NGA öncesi dünyada sesin son hali, yapım esnasında, yapımcı tarafından veriliyor. Farklı kaynaklardan gelen sesler, bir ses karıştırıcısından (audio mixer) geçirilerek tek ses (peki stereo için sağ ve sol sesler, 5+1 - 7+1, vb için farklı hoparlörden farklı sesler) halinde yayınlanıyordu. Alıcı tarafta izleyic

Cafe de Pizza, Kırkpınar Mahallesi - Sapanca

"Mekân" etiketli yazı yazmayalı epey zaman olmuş. Hem burayı yazmalıyım dediğim yer çıkmıyor karşıma, hem de sadece mekân yazan bloglar var ve bu işi çok iyi yapıyor. Muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun Cafe de Pizza'ya.  Web sayfalarında, 2010 senesinden bu yana hizmet verdikleri yazılı . Adından da anlaşıldığı üzre, pizza konusunda iddialılar. Mekânda, pizza ile ilgili bir yarışmada alınan gümüş madalya sergileniyor.  "Gerçek İtalyan pizza"sı yapıyorlar ama diğer pizzalarla İtalyan pizzasının farkını sormayın bana, bilmiyorum. İnce sayılabilecek hamur üzerine, özenle seçilmiş malzemelerin konulduğu, kenarında hamur  çerçevesi olmayan bir pizzaydı yediğim. Menü, pizza ve makarna çeşitleriyle zengin. Makarnalarını da kendileri üretiyormuş. Makarnalardan tadına baktıklarımızı çok beğendik. Menünün  ayrıntılarına bakabilirsiniz. Tatlı olarak, gene kendilerinin yaptığı, profiterol ve cheesecake yedik. Profiterol kolayca yapılabileceği düşünülen an

Sayısal karasal radyo üzerine uçuşan fikirler

Zaman zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Araştır, oku, yaz, konuş, anlat...  Hepsi boş geliyor.  Okuyan yok, soran yok, dinleyen yok...  Sonra en azından " üzerime düşeni yaptım " diyebilmek adına devam etmem gerek diyorum. Kısa ve muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun : Konuyu takip edenlerin bildiği üzere Avrupa'nın kimi ülkelerinde 20 senedir süren bir "sayısal karasal radyo" macerası var. Teknik ayrıntısı çok olsa da işin özü kısa ve net: FM bandında büyük kentlerde bir sıkışıklık olduğu iddiası var. Aslında sonsuz bir kaynak olmayan frekansın "dolması" son derece doğal bir süreç.  88 - 108 MHz aralığında, birbirini rahatsız etmeyecek şekilde dizildiğinde 50-52 adet radyo istasyonu olabiliyor. Büyük kentlerde bu sayının aşılması durumda, ki bugün için İstanbul'da 100'ün üzerinde FM radyo istasyonu yayın yapmaya çalışıyor, işler karışıyor. Sayısal karasal radyo, temelde bu sorunu çözmeyi vaadediyor. Yayıncı için daha az ele

İttihat ve Terakki'nin Son Yılları (1916 Kongre Zabıtları)

Yakın tarihimize ilgimi artık biliyorsunuz. Özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti dönemini anlayabilmek adına okuyorum sürekli. Bu sayede, araştırmacıları heyecanlandıracak bir kütüphaneye sahip oldum diyebilirim. İleride akademik çalışma yaparsam, bu birikim çok işime yarayacak. Merakım bu kez beni Nehir Yayınları tarafından 1992 yılında basılan Hatıralarla Yakın Tarih serisinden İttihat ve Terakki'nin Son Yılları adlı esere götürdü. Kitabın yazarı yok, haliyle. Ancak yayına hazırlayan ve sadeleştiren bir isim var: Eşref Yağcıoğlu. İttihat ve Terakki Cemiyeti, toplam 8 kongre gerçekleştirmiş. Her kongresi, ülkemiz tarihi için son derece önemli sonuçlar içeriyor. Kitapta konu edilen 1916 yılında, yani Birinci Cihân Harbi'nin üçüncü senesinde, düzenlenen yedinci kongresi. Hem Kongre zabıtları hem de Kongre sonrası Tanin gazetesinde çıkan yazılardan derlemeler yer alıyor kitapta.  Yağcıoğlu'nun sunuş yazısı, konuya yabancı olanlar için yetersiz. Belki böylesi bir kit

kilo verme projesi

Otuz yaş, metabolizma hızında bir dönüm noktası. Otuz öncesi bir kaç hafta yediğime içtiğime dikkat ettiğimde, aldığım kiloları kolayca verebiliyordum. Kırk yaş ise neredeyse U dönüşü gibi oldu. Artık, bir kaç hafta yediğime içtiğime dikkat ettiğimde, elde edebildiğim tek şey kilo alışı durdurabilmek.  Hal böyleyken bir de kek günleri, hamur işleri resme eklenince, durum vahim bir hale doğru evrildi. Henüz geç değil diye düşünerek, kilo verme sürecini bir proje olarak ele almaya karar verdim.  Baştan söyleyeyim, tıp doktoru değilim, yapmaya çalıştığım mantıklı mı tıbbi açıdan bilmiyorum ve projelerden / planlardan nefret ederim. Gene de, bir süreliğine, planlı yaşamaya gayret edeceğim.  Projemin hedefi net olarak tanımlandı. Her ay, mevcut kilomun %2'si kadarından kurtulmak.  22 Ocak 2019'u 75 kabul edersek,  22 Şubat 2019 günü 73,5 22 Mart 2019 günü 72 22 Nisan 2019 günü 70,5 22 Mayıs 2019 günü 69 22 Haziran 2019 günü 67,5 olmayı hedefliyorum.  Belki

Beyaz Geceler / Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

İş Bankası Kültür Yayınları, Hasan Âli Yücel Klasikleri ismiyle çıkarttığı diziyi herkese önermekle başlamak istedim bu tanıtım notuna. Cumhuriyetin ilk döneminin, aydınlanma amaçlı yaptığı adımlardan birisidir sanırım bu çeviriler. İş Bankası, kitapları yeni çeviriler ile sunuyor okuyucularına. Beyaz Geceler adlı kitabın çevirisi Barış Zeren'e ait.  Beyaz Geceler adlı kitap diye yazdım, çünkü Mart 2018 tarihli 9. baskısını okuduğum kitap, sadece Beyaz Geceler novellasını değil, Başkasının Karısı, Noel Ağacı ve Nikâh, Haysiyetli Hırsız ve Yufka Yürekli adlı öyküleri de içeriyor.  Beyaz Geceler, dört gece ve bir sabahlık sürede geçen, kısa ve çarpıcı bir novella. Uzun öykü ile kısa roman arası yapıtlar için kullanılıyor bu "novella" tabiri. St. Petersburg'a gitmeyi düşünenlerin, öncesinde Beyaz Geceler'i okuması şart. Kitapta yer alan Yufka Yürekli adlı öykü Çehov'un Memurun Ölümü adlı kısa öyküsünü anımsattı. Hangisi önce yazılmış bilemedim, pek önemi

DAB, makûs talihini değiştirebilecek mi?

DAB için sis dağılıyor mu? Sayısal karasal radyo yayınları Avrupa'da DAB/DAB+ ve Rusya'nın son kararı ile birlikte DRM+ teknolojileri kullanılabiliyor. Rusya, Avrupa Birliği (AB) üyesi olmadığı için AB Parlamentosu'nun aldığı ve bu yazıyı yazmama neden olan kararını değerlendirirken, sayısal karasal radyo denilen yerleri DAB/DAB+ olarak okumak doğru olacaktır.  AB Parlamentosu " Directive " olarak yayınladığı metinde, ki bu "directive" (bence en uygun tercümesi yönetmelik, bundan sonra yönetmelik diyeceğim) 558 sayfalık bir metin, geçen bir paragraf DAB/DAB+ piyasasını hareketlendirdi. Paragrafın İngilizce aslı şöyle: 3. INTEROPERABILITY FOR CAR RADIO RECEIVERS Any car radio receiver integrated in a new vehicle of category M which is made available on the market for sale or rent in the Union from … [two years after the date of entry into force of this Directive] shall comprise a receiver capable of receiving and reproducing at least radio servi

Ermeniler ve İttihat ve Terakki / Arsen Avagyan - Gaidz F. Minassian

Yakın tarihimize dair kitapları okumayı sürdürüyorum. Daha önce bir kaç kez yazdığım gibi, " bildiğim bir noktaysa - bilmediğim çevresi kadar ." Okudukça, daha çok okumam gerektiğini görüyorum. Sanırım ömrümün geri kalanını bu 70 seneyi (1876-1946) anlamaya çalışarak geçireceğim :) Kitabın tam adı biraz daha uzun: "Ermeniler ve İttihat ve Terakki / İşbirliğinden Çatışmaya".  Avagyan, Erivan doğumlu ve Moskova Devlet Üniversitesi'nde "Osmanlı İmparatorluğu ve Kemalist Türkiye'nin Devlet - İktidar Sisteminde Çerkeslerin Rolü" başlıklı doktora tezi sahibi. Bu çalışma Belge yayınlarınca kitap olarak basılmış.  Minassian ise Paris doğumlu. Paris Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde doktora eğitimi yapmış.  Kitap aslında Avagyan tarafından yazılan İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Ermeni Siyasi Partileri Arasındaki İlişkiler başlıklı makale ile Minassian tarafından yazılan Birinci Dünya Savaşı Öncesinde İttihat ve Terakki Cemiyeti ile

Hatıralarım / Hilmi URAN

Tarihimizi iyi öğrenmemiz gerektiğine inanıyorum. "iyi öğrenebilmek" için çok çaba harcamak gerekiyor, ne yazık ki. Okullarımızda anlatılan yakın tarih fazlasıyla yetersiz ve özensiz. Tarih dersleri konusu, ayrı bir yazıda ele alınacak kadar uzun.  Hilmi Bey, 1886 doğumlu. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine denk gelen öğrencilik yıllarında İstanbul'da Mülkiye Mektebi'nde eğitim görmüş. Menemen ve ardından Çeşme Kaymakamlığı ile başlayan çalışma hayatı boyunca Antalya ve Adana valiliği ile Kars mülkî amirliği yapmış. Siyasi hayatında ise Cumhuriyet Halk Partisi müfettişi, Adana ve Muğla mebusu ile Adalet, Nafia ve Dahiliye Bakanı olarak hizmet sunmuş. Oldukça ayrıntılı ve belgelerle dolu bir anı bırakmış Uran. İlk baskısı, Ayyıldız Matbaası tarafından 1959 senesinde yapılan ve Hatıralarım adını taşıyan anılarında, Osmanlı'nın dağılması, Birinci Cihân Harbi ve Millî Mücadele senelerinde sivil hayata dair çok ilginç anektodlar var. Eserin yeni baskıl

blogda pek yakında - kitap

Bunu daha önce bir kaç kez yaptım. Sonrasında sıkılınca bıraktım. Muhtemelen aynı şeyler yaşanacak. Bir kaç ay, heyecan ile yazacağım. Sonra sıkılıp devam etmeyeceğim :) Bir kaç hafta içerisinde blogda yer vermek istediğim 4 kitap: Hatıralarım / Hilmi URAN   (16 Ocak 2019 tarihinde bloga eklendi) Osmanlı döneminde dünyaya gelmiş Hilmi Bey. Mülkiye mezunu. Osmanlı zamanında başladığı kamu yöneticiliği hayatında Cumhuriyet döneminde milletvekilliği ve bakanlıklar yaparak devam etmiş. Anılarının tarihi 1959. Dönem araştırmacılarına eşşiz kaynaklar sunuyor. İş Bankası Kültür yayınlarında yeni baskıları bulunan bu önemli eserin ilk baskısından (1959 tarihli)  okumak ayrı bir keyif. Beyaz Geceler / Dostoyevski   ( 21 Ocak 2019 tarihinde bloga eklendi) Dostoyevski okumak her zaman ayrı hazlar veriyor. Öykülerden oluşan bir kitap. Beyaz Geceler, bu öykülerden birinin adı.  Ermeniler ve İttihat ve Terakki İşbirliğinden Çatışmaya / Arsen Avagyan - Gaidz F. Minassian   (17 Ocak 2