Ana içeriğe atla

Yürek Söken / Boris Vian

Cemal Bali Akal'ın tercümesiyle Can Yayınları'ndan 1985 basımı Yürek Söken'i okudum geçenlerde. Bir haftalık köy tatilimiz, kitap okuma bakımından çok verimli geçti. İnci Aral, Kerem Işık, Nalan Türkeli'nin eserlerini bitirdim, Ece Temelkuran'ın son romanı Düğümlere Üfleyen Kadınlar'ı ise yarıladım. Yürek Söken'in okuduğum baskısında bir önsöz yer alıyor. Boris Vian'ı tanımayanlar olabilir düşüncesiyle yazarla ilgili bilgiler sıralanmış. 39 yaşında, Mezarlarınıza tüküreceğim romanından uyarlanan filmi izlerken geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Vian, bir çok türde bir çok eser bırakmış ardında. Romanları arasında Yürek Söken'i, diğerlerinden ayıran bir özellik var. Yürek Söken, yazıldıktan sonra gözden geçirilmiş bir roman. 
Değişik bir roman Yürek Söken. Köye ulaşan bir psikiyatr, üçüz çocukların doğumuna denk gelir. Psikiyatr, eve mi gelmiştir, geçerken mi uğramıştır romanda belirtilmemiş. Neden evde kalmaya karar verdiği, ev ahalisinin bu durumu neden doğal karşıladığı da açıklanmayan durumlardan. Çocukların annesi, bebek sahibi olan çoğu kadın gibi, doğum sonrası yeni hayatına uyum sağlamada sorunlar yaşıyor. Roman, kadının kendisini çocuklarına akıl dışı şekilde adaması, psikiyatrın köyde ve evde uyguladığı / uygulamaya çalıştığı psikanaliz seansları, çocukların babasının seçimleriyle sürüyor. 
Etkileyici iki alıntıyla bu değişik romanla ilgili yazımı bitireyim:
"Bazı insanları seviyoruz diye kalamayız yerimizde, başkalarından nefret ettiğimiz için gideriz. Yalnız çirkin şeyler insanı harekete zorlar" s.135
"Böyle, yanınızda sizi şımartan biriyle, sıcacık ve sevgi dolu küçük bir kafeste hep birlikte kalmak harika bir şey olmalıydı." s.240

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...