Ana içeriğe atla

Onlar yapıyor da bizde neden olmuyor? DAB üzerinden bir örnek.

Hasbelkader bir şekilde yurtdışına gitmiş her yurttaşımızın başlıktaki soruyu sorduğunu duyarsınız: bizde neden olmuyor? Benim yanıtım kısa, net ama açıklayıcı olmaktan ziyade yeni bir soru şeklinde: neden olsun ki? Bu açıklayıcı olmaktan uzak belki sorgulatıcı yanıtı açayım.
Malum, son dönemlerde sayısal radyo yayıncılığı konusunda yazıyorum. Bu kapsamda Birleşik Krallık'taki duruma ilişkin çarpıcı bir çalışma gördüm. Bu yazının çıkış noktası da işte bu çalışma. Birleşik Krallık (United Kingdom yerine ülkemizde İngiltere kullanılagelmiştir. Oysa ikisi farklı şeyleri ifade ediyor. Yazının geri kalanında BK kısaltması kullanılacaktır) Hükumetinin yayınladığı 14 Şubat 2013 Digital Radio Action Plan (sayısal radyo eylem planı) başlıklı çalışma, yazının başlığındaki sorunun da yanıtı. Son güncellemesi 9 Ocak 2014'te yapılmış olan bu çalışmada sayısal radyonun BK'daki durumu tespit ediliyor öncelikle. Daha önceki çalışmalara atıflar yapılarak onların sonuçları değerlendiriliyor. Ardından takvime bağlanmış bir eylem planı var. Eylem planında yer alan maddelerin büyük bölümünün karşısında Completed (Tamamlandı) yazılı. Tüm çalışmaya ve güncellemelerine internete bağlanabilen herkes kolayca ulaşabiliyor. Belirsizlik yok. Dün ne olduğu biliniyor, yarın ne olacağı, neler gerçekleşirse hangi yönde ilerleneceği kesin olarak ortaya konuyor. Çalışmanın sunuş bölümündeki ifade ise ders niteliğinde:
The Government cannot, nor should it, tackle these issues alone. The broadcasters, manufacturers and, importantly, consumers must have a role in shaping the Government’s thinking and future polices. 
Gene benim çevirimle:
Hükumet bu konularla tek başına ilgilenemez ve ilgilenmemelidir. Yayıncılar, üreticiler ve özellikle tüketiciler Hükumetin düşüncesine ve gelecek politikalarına şekil vermede rol sahibi olmalıdır. 
Peki bizde işler nasıl yürüyor? Siz dinleyiciler, bir anlamda tüketiciler olarak, sayısal radyoya ilişkin hükumetin politikası hakkında ne biliyorsunuz? Hükumet politikasını geçtim, sayısal radyo denilince aklınıza ne geliyor? Cep telefonundan dinlediğiniz radyo mu? Karnaval.com mu mesela? Peki düzenleyici denetleyici kuruluş RTÜK'ün bu konudaki görüşlerini diliyor muyuz? RTÜK'ü geçtim, siyasi partiler nasıl yaklaşıyor konuya? Sonuçta RTÜK'teki üyeleri seçen TBMM'deki grupları oluşturan dört parti var. Onlar ne düşünüyor sayısal radyo ile ilgili? 
Geçe geçe bir şey kalmadı elimde. 
Son olarak DAB/DAB+ konusunda WorldDMB'nin Başkanı Patrick Hannon ile yaptığım e-söyleşiyi hem Türkçe hem İngilizce olarak iki ayrı blogumda yayınladım. Söyleşide ağırlıklı olarak Türkiye'de sayısal radyoya geçişte izlenmesi gereken sürece ilişkin tespitler vardı.  Okunma sayıları ise şöyle: Türkçe olanı 10, İngilizce olanı 75. 
Ne diyeyim: İnsan BU!

Yorumlar

  1. ingiltere (dil alışkanlığı :) ile türkiye'yi ben de derslerimde çok karşılaştırırım, ama bunu fizikteki extremum kuralı adına yaparım. birbirine benzer unsurlar (toplum-lar) arasındaki farkı daha iyi gösterebilmek için. o yüzden, türkçesini okuyan 10 kişi gayet iyi bile olabilir.

    YanıtlaSil
  2. belki de haklısınız. şunu anlamıyorum, klasik iktisatta rasyonel tercihler teorisi diye bir şey vardı yanlış hatırlamıyorsam. bizim yayıncılık dünyasına uymuyor bu teori. rasyonel insan kendi çıkarını en çoklayacak tercihlerde bulunur, hizmetleri talep eder. ama çoğunlukta ya hiç ses yok, ya da "ne gerek var ki" diyor...

    YanıtlaSil
  3. hala frekans isini cozemedi memleket neredeyse 25 yili gecti...rtuk mu durum ortada ....

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...