Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Video Yardımcı Hakem Uygulaması hakkında merak edilenler

güllaç günlerinin bitmesine az kaldı Ülkemizin gündemi seçim olsa bile dünya, 4 yılda bir düzenlenen futbol şölenine hazırlanıyor. Dünya Kupası, yayıncılık sektörünü de heyecanlandıran bir etkinlik. Hem tüketici elektroniğinde (televizyon - uydu alıcısı) hem de yayın zincirinde hareketlilik başlıyor. Bu sene, diğerlerinden farklı bir uygulama girecek hayatımıza: Video Yardımcı Hakem (İngilizce kelimelerin baş harfleriyle VAR: V ideo A ssistant R eferee) Hawk-Eye (şahin göz) adlı bir teknoloji şirketi, Rusya'da düzenlenecek organizasyonda VAR'ın kalbinde yer alacak. "Kalbinde yer alacak" ifadesini özellikle kullandım. Çünkü VAR, birden fazla uygulamayı içeren bir paket. FIFA'nın sayfasında yer alan bilgilere göre Crescent Comms (ses) and Hawk-Eye Innovations (video) ve Gol-Çizgisi Teknolojisi  (GLT): Hawk-Eye Innovations. VAR'ın üç bileşeninin ikisinin üreticisi Hawk-Eye. Unutmadan ekleyeyim, Hawk-Eye Sony tarafından satın alınmış. Şirketin hikayes

Türkiye'de payTV pazarı verileri üzerine

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) her çeyrek Pazar Verisi başlıklı bir rapor yayınlıyor. İletişim dünyasına dair oldukça ayrıntılı sayılara yer veriliyor bu raporlarda. Aynı raporda yer alan PayTV pazarı paylarından iki grafik ürettim.  İlk grafik Türkiye'de payTV abonelerinin (yani bir hizmet sunucusundan, para ödeyerek televizyon yayınlarına ulaşanlar) oranını gösteriyor. Bu grafiği 2016 yılında ürettiğimde payTV payı %30 idi. Bugün için bu oran %31 görünüyor. Toplam hane sayısını 20 milyon olarak varsaydım.  Yukarıdaki grafikte FTA olarak kısaltılan Free To Air: havadan ücretsiz olarak yayın izleyenler için kullanılan bir terim. Ülkemizde sayısal karasal televizyon yayınları bulunmadığından FTA, çanak anten ile televizyon izleyenleri temsil ediyor. PayTV içerisinde kablo TV, IPTV (TTNet ve Superonline), uydu platformları (Digitürk, D-Smart, Fillbox ve Tivibu) var.  Aşağıdaki grafikte bu %31'lik PayTV pazarında KabloTV, IPTV ve uydu platformlarının pay

haziranda ölmek zor: çok yaşa Nazım Usta

Blogumda güncel olaylara pek yer vermiyorum. Sonuçta "kişisel blog" burası, günlük gazete değil. Ne yazdığımı merak edip düzenli okuyucularım da olmadı bugüne kadar. Kısacası ne okuyucularda ne bende bu yönde bir istek yok.  Bugün ise, güncel olmasa bile, güne özgü bir yazı yazmak geldi içimden. Başlıktan anlamışsınızdır: Nazım Hikmet RAN'ın vefatının yıl dönümü 3 Haziran 63. 1997 yılından bu yana üyesi olduğum Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) da yazının bir diğer sebebi. Ne ilgisi var demeyin, sonuna kadar okumayı bekleyin. Ankara Sanat Tiyatrosu'nda düzenlenen etkinlikten bir kare 2 Haziran 1998 tarihinde EMO Ankara Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi Devrimci Ozan ve Yazarlarımızı Anıyoruz başlıklı bir etkinlik düzenlemişti. Haziran ayı içerisinde vefat eden Nazım Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal anılmıştı bu etkinlikte.  etkinliğin düzenleyicileri ve katılımcıları toplu halde EMO'nun web

Ankara'da caz keyfi: SAMM's Bistro

Ankara'da caz dinlemek için çok fazla seçenek yok. En azından benim bildiğim kadarıyla sınırlı seçenekler. SAMM's Bistro , her hafta düzenlediği program ile caz dinlemek isteyenlerin hizmetinde. Bugün (2 Haziran 2018) akşam Cazzip Project adlı grubu dinleyebilirsiniz. Çankaya'da Uğur Mumcu caddesi (eski adıyla Köroğlu) üzerinde SAMM's otelin girişinde yer alan mekanın adres ve telefon bilgileri şöyle:  Uğur Mumcu Cad. No:19 GOP Ankara TÜRKİYE  +90 312 447 9000

Malatya'dan Manisa'ya geçmek

Barselona - Sagrada Familia Başlık anlamsız geldiyse kusura bakmayın. Genelde Manisa'dan Malatya'ya geçilir, askerliğin sonuna doğru yaklaşılırken. Başlık da saymayla ilgili. Toplam süreyi bilmediğimiz için kalanların yerine geçenlerini sayıyoruz ömrümüzün.  Michael Foley ismini daha önce duymadıysanız büyük bir kayıp. Bu yazıyı okuduktan sonra, hatta daha okurken, Saçmalıklar Çağı adlı kitabını okuyun. Yıllar önce okuduğum bu önemli eseri yeniden gözden geçirirken, bir kaç alıntı yapmak istedim: Kapitalizmin en başarılı güven numaralarından biri herkesin milyoner olabileceği yanılsamasını yayabilmesidir. Oysa zirvede sadece birkaç kişiye yer vardır ve zirvede yer alabilecek beceriye çok az kişi sahiptir. s.11 Ama "karakter" sözcüğünün eski moda bir tınısı var. Hak görme çağı, sorumluluk gerektiren karakterin değil, hak talep eden kimliğin peşindedir. Kimlik parada, statüde veya şöhrette aranabilir ama bulunabileceği en kolay yer grup aidiyetidir ve grup,

Teknoloji ve gelecek

Teknoloji her alanda gelişiyor. Sadece birkaç çalışan ile işleyen fabrikalardan sürücüsüz araçlara bizi eşimizden iyi tanıyan cep telefonu uygulamalarına kadar bir çok yenilik ' hayatımızı kolaylaştırmak için ' hazır ve nazır.  Peki hayatımız daha mı kolay? Eskiden insanlar tarafından yapılan bir çok iş, artık akıllı sistemlerce yapıldığına göre daha fazla ' boş zaman 'a sahip olmamız gerekmez mi?  Peki boş zamanımız arttı mı?  Başka bir deyişle, mesai saatleri azaldı mı? Yukarıdaki sorulara benim verdiğim yanıtlar olumsuz. Peki neden böyle? 

Yok Bi'şey, Acımadı ki... / Filiz Ali

Anı kitaplarını okumayı çok seviyorum. Filiz Ali'nin kitabı Eylül 2017'de Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkmış. Benim okuduğum Kasım 2017 tarihli ikinci baskısıydı. 2011 yazında Filiz Hiç Üzülmesin adlı eserini okumuştum Filiz Ali'nin. Sabahattin Ali'nin hayatını, fotografları eşliğinde anlattığı bu eser beni çok etkilemişti. Filiz Ali bu kez, mücadeleler ile geçen kendi hayat hikayesini anlatıyor. 346 sayfalık kitabın sonunda, anı kitaplarında pek görmediğim iki bölüm var. Birincisi notlar, Filiz Ali, anlattığı olayların başka anı kitaplarında nasıl geçtiğine de yer vermiş. Notlar başlıklı bölüm bu alıntıların yer aldığı eserlerin dizisi, bir yerde kaynakça. İkinci bölüm ise kişi adları dizisi, tam 14 sayfa. Anıların hem sahibi akademik kariyer yapmış bir sanatçı hem de döneminin aydınlarından birisinin kızı olunca farklı çevrelerden bir çok kişi ile hayatı kesişmiş.  2011 yılı yazında Filiz Hiç Üzülmesin kitabı ile ilgili yazdıklarımı şöyle bitirmişim:  Karan

blogda en çok görüntülenen teknik etiketli yazılar

Teknik etiketine sahip, büyük çoğunluğunu radyo - televizyon yayınlarının karasal ortamda iletimine ilişkin yazdıklarımın oluşturduğu, 314 içerik arasında 19 Mayıs 2018 22.00 itibariyle en çok görüntülenen ilk 5 yazı: 1. tariflerden tekniğe dönüş: Over-the-top TV (OTTTV) (4 Ocak 2011 - 1180) 2011 yılında Over The Top TV (OTT) bugün olduğu kadar hayatımıza girmemişti. Konu hakkında Türkçe bilgilendirici yazı da fazla değildi. Muhtemelen bu yüzden 2011 tarihli yazım listenin başında. 2. Net olan tek şey: Netflix değiştirir (8 Ocak 2016 - 1075) Netflix'in Türkiye pazarına giriş yapmasının hemen ardından iki yazı yayınlamıştım. Hem OTT'nin ne olduğunu özetleyen hem Netflix'in sektöre etkilerini değerlendiren bu iki yazı ilk 5 listesinin 2 ve 4 numarasında. 3. Dahili DVB-T2 alıcılı (tunerli) televizyonlar: Samsung F serisi mi acaba? (19 Mayıs 2013 - 810) Yazıyı hazırladığım dönemde ülkemizde sayısal karasal televizyon yayınlarının (DTT) DVB-T2 MPEG4 forma

TV yayıncılığında değişen iş modeli 2018 güncellemesi

2013 yılı haziranında üç yazılık bir dizi şeklinde yayınlamıştım, televizyon yayıncılığı dünyasında değişen iş modellerini. Aradan beş yıl geçmiş neredeyse. 2013'te yaptığım tespitler ne kadar gerçekleşmiş, bugün için yeni neler var sorularına yanıt bulabilmek adına bir güncelleme gerekliydi.  Klasik televizyon yayıncılığında yayın süresinin reklam verene kiralandığı ve bu kira geliri ile içeriklerin parasının ödendiği arada kalan miktarın ise televizyon şirketinin karı olduğu bir düzen vardı. Bu klasik dönem internetin hayatımıza girmesi ile değişmeye başladı. 2013'te özetlemeye çalıştığım yeni modelde televizyon kanalının ürettiği içeriklerin dağıtımı şekil değiştirmeye başlamıştı. Platformlar ve OTT ile tüketici elektroniği üreticileri dağıtım kanallarının yeni aktörleri haline geliyordu.  O dizide iki olasılıktan bahsetmiştim. Birincisi tüketici elektroniği üreticilerinin kendi yayın dağıtım şebekelerini kurup sektöre gireceği şeklindeydi. Vestel, Samsung, LG gibi ü

bir kez daha sayısal karasal televizyon

Barselona yayın kulesi Tibidabo Barselona Bu konu üzerine blogda bugüne kadar 99 yazı yazdım. Yüzüncü yazıda ilk 99 yazıda savunduğum herşeyi bir kez daha mı düşünsek diyorum. Fazla merakta bırakmadan başlayayım derdimi anlatmaya: İlk 99 yazıyı okumanızı beklemediğim için kısacık bir özet geçeyim. Daha kolay okunacağını umarak maddeler halinde yazayım dedim. Konu neydi? Karasal ortamda, yani çatımızdaki "kılçık" anten ya da televizyonlarımızın üzerindeki "tavşan kulağı" anten ile aldığımız, televizyon yayınlarının yeni teknolojiye uygun hale getirilmesi. Teknik ifadesiyle analog karasal televizyon yayınlarının sayısallaştırılması.  Neden böyle bir şeye gerek duyuldu? İki nedeni var. Öncelikle televizyon yayınlarının kalitesi arttı. Daha net görüntüler, daha büyük ekranlarda izlenebilecek kadar net görüntüler ve daha daha büyük ekranlarda daha daha ayrıntılı renklerin izlenebileceği kadar net görüntüler. Teknik ifadesi ile PAL yayınlar önce standart

blogda en çok görüntülenen söyleşiler

En çok görüntülenenler serisi yapmaya karar vereli epey zaman oldu. Serinin ilk yazısı kitap etiketliler için oldu. Ancak devamı gelmedi. Bugünlerde, 20'nin üzerinde yazı barındıran diğer etiketliler için de bu listeleri yapacağım. Tüm listelere ayrı bir menüden erişebileceksiniz. Gelelim söyleşi etiketli yazıların TOP 5'ine: 1. Acıbadem'in tatlı mekanı Sihirli Tatlar Dükkanı'nın ortağı Esin Aydınhan ile söyleşi (29 Aralık 2015 - 809) İstanbul Acıbadem'im cupcake mekanı, Sihirli Tatlar Dükkanı'nın kurucu ortağı ile yaptığım söyleşi en çok okunanlar arasında ilk sırada. Yolunuz Acıbadem taraflarında düştüğünde özellikle çikolatalı cupcake'in tadına bakmanızı öneririm. "Kiş"ini de çok övüyorlar.  2. Pariste.Net kurucusu Ahmet Öre söyleşisi (1 Ağustos 2015 - 797) Birçoklarının hayallerini süsleyen bir işi var Ahmet Öre'nin. Paris'i ve çevresini gezip, gördüklerini ve fotografladıklarını paylaşıyor Pariste.Net'te. Blogu herge

Yüzü Silinenler romanı üzerine Kaan Arslanoğlu ile e-söyleşi

Şubat 2017 tarihli birinci baskısı İthaki yayınlarından çıkan Yüzü Silinenler Darbe Günlükleri adlı romanı yayınlandığı ay okumuştum. 2 Mart 2018 tarihinde Kitapeki.com sayfasında Can Ahıskra'nın yazısını görünce, romanı tanıtmak için daha iyisini yazamayacağımı düşünerek, Arslanoğlu ile bir e-söyleşi yapmaya karar verdim. Aşağıda okuyacağınız söyleşi, umarım İnsanBu.com adresli internet sitesini keşfinize yardımcı olur. Bu vesile ile vakit ayırıp sorularımı kısa sürede yanıtlayan Kaan Arslanoğlu'na tekrar teşekkürlerimi sunarım.   Son romanınızda bir kez daha ana kahramanlardan birisiniz. Reenkarnasyon Kulübünde benzer bir tarz. Savunduğunuz fikirleri dolaysız aktarma olanağı sunduğu için mi tercih ediyorsunuz bu türü? Savunduğum fikirleri dolaysız aktarma olanağı sunması nedenlerden sadece biri. Başka birkaç nedeni daha önde gidiyor. Siyaset-erdem-gerçek arayışı ve kendini sorgulama… Bu dört atlının ilişkisini devamlı ele alan, hep bu alanda araştırı

İşe Yarar Bir Şey

Az sayıda salonda vizyona giren, çok kişinin izlemesini dilediğim filmin adı: İşe Yarar Bir Şey . Barış Bıçakçı ve Pelin Esmer'in senaryosunu yazdığı filmi Pelin Esmer yönetmiş. Leyla (Başak Köklükaya) ile Canan'ın (Öykü Karayel) tren yolculuğuyla başlayan filmin, hayatının ortalarında olanlara, mesela lise mezuniyetinin üzerinden 25 yıl geçmişlere, anlattığı çok şey var.  http://iseyararbirseyfilm.com/basin/ bağlantısından alıntı Bol diyalog, az hareket ile geçse bile izleyicisini sıkmayan, temposunu yitirmeyen bir film yapmış yönetmen. Kurgusu sağlam, müzik (çello) etkileyici. Trende geçen sahnelerde camdaki yansıma ile camdan görünenin eşanlı çekimini çok beğendim. Görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki'yi tebrik ederim. Benim sözle anlatmaya çalıştığımın bir örneğini yukarıdaki fotografta görebilirsiniz.  Diyaloglar, şiir okuma, bir şeyler yazma isteği uyandırdı. Uzun süre sonra, bloga ekleme yapmamın nedeni de bu istek. Yazının başında da dediğim gibi, az say