Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
- Kebapçıların büyük çoğunluğunda sadece kebap yapılıyor. Yani pide / lahmacun fırınları yok. Haliyle lahmacun bulunmuyor. Çorba da yok. Kaşık salata, yoğurt ve içecekler kebapla birlikte istenirse sunuluyor. Kebaplar metal tabaklarda, yanında közlenmiş biber ile servis ediliyor. Etler bir yaşında erkek koyun. Toklu deniliyor. Büyükbaştan kebap yapılmıyor. Bizim gittiğimiz Halil Usta ve Mehmet Usta, ki ikisi kardeşmiş, kebabın sonunda birer küşneme ikram ediyor.
- Kent, turizmin gelişmesi için epey yatırım yapmış. Sadece Zeugma müzesini görmek için bile kente gelmek gerekir. Esnaf yardımsever ve gözü gönlü tok insanlar. Gezimiz boyunca karşılaştığımız tüm esnaf için bu tespitim geçerli.
- Baklava, kadayıf ve şöbiyet kentte en çok karşılaştığımız tatlılar. Baklavanın muska, kare, havuç dilimi gibi çeşitlemeleri var. Şöbiyet Ankara'da bildiğim şekillerde değil. Zeki İnal'ın şöbiyeti gerçekten çok lezzetli. Ankara'da padişah / sultan diye satılan tatlıdan bir imalatçıda gördüm sadece. Onunla sohbetimizde Gaziantep'te bu tatlıyı tek yapanın kendisi olduğunu öğrendim. Ağızlı kadayıf, belli tarihlerde bulunabilen yöreye özel bir kadayıf. Ağız, yeni doğum yapan hayvanın ilk sütüne deniliyor. yavrunun gelişimi için çok özel olan bu sütün kadayıfta kullanılması insanı üzüyor. Tabii kebapları yerken, yediğimizin henüz bir yaşındaki hayvanlar olduğunu pek hatırlamıyoruz. Bu da vejeteryan olmayan bizlerin tutarsızlığı sanırım.
- Merkezi bir otelde kalırsanız, kent içinde ulaşım aracı kullanmanıza gerek yok. En uzak yerde Zeugma müzesine yürüyerek 20-25 dakikada gidilebiliyor.
- Ayıntab'ın Fransız işgalinden kurtulma mücadelesinde önemli katkıları olan Karayılan'ın mezarı kent merkezinde, Şıh Fettullah Camii bahçesinde. Bu notları Karayılan için yakılan bir türkünün sözleriyle bitireyim:
Kilis yollarından kelle getirek
Nerde düşman varsa orda bitirek
Vurun Antepliler namus günüdür
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.