Ana içeriğe atla

son dakika gelişmesi: RTÜK Ulusal Sayısal Televizyon Yayını Lisans İhalelerini İptal mi Etti?

hurriyet.com.tr'de yayınlanan bu habere göre RTÜK ulusal sayısal karasal televizyon yayını lisans ihalelerini iptal etmiş. Konuyu takip edenler bilecektir RTÜK ulusal yayıncılar için dört adet ihale açmıştı. Bunlar SD ve HD olmak üzere genel ve tematik yayınlar için düzenlenmişti. Tematik yayın yapan televizyon kuruluşlarının reklam pastasından az pay alacağı düşünülerek onların ödeyeceği lisans paralarının düşük kalması amacıyla yapılan bu düzenlemede bir takım gariplikler yaşanmıştı. Tematik yayın yapmakta olan kimi medya hizmet sağlayıcıları genel lisansa, genel yayın yapan kimi medya hizmet sağlayıcıları ise tematik lisansa başvurmuştu. İhaleler tamamlandıktan sonra tematik ihalelerinin iptali için mahkemeye başvurulmuştu. Mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararı ortalığı karıştırmıştı. Bir üst mahkemeye itiraz eden RTÜK, bu yürütmeyi durdurma kararını kaldırtmayı başardı. RTÜK, yaptığı açıklama ile durumu kamuoyuyla paylaştı ve sürecin aynen devam edeceğini bildirdi. 
Gelinen noktada Hürriyet internet sitesinin haberine göre işler tam anlamıyla karman çorman olacak. Maddeler halinde yaşanacak sorunları sıralamaya çalışayım:
  • En büyük sorun, ulusal yayın lisansına sahip medya hizmet sağlayıcılarca kurulacak olan ve  ülkemizde DVB-T2 şebekesini kurup işletmekle yükümlü tek şirket haline gelecek verici tesis ve işletim şirketinin kuruluşu gecikecek. Bu gecikme DVB-T2 şebekesinin kurulmasını da geciktirecek.
  • Ulusal lisans ihalelerinde oluşan fiyatlar, kimin nereye kadar fiyatı yükselttiği, kimin hangi aşamada çekildiği artık biliniyor. Bu durumda yeni ihalede asgari lisans bedellerinin belirlenmesi zorlaşacak. Ayrıca ihaleye giren şirketler açısından bu aleniyet sorunlar yaratacak.
  • 6112 sayılı kanuna göre RTÜK'ün ihaleleri 2 yıl içerisinde tamamlamış olması gerekiyordu. Kanunda, bu süre içerisinde ihalelerin bitmemiş olması durumu tanımlı değil. RTÜK'ün yeni ihaleye çıkması itirazları gündeme getirebilir. Kanuna ilave yapılması için ise TBMM'nin açılması beklemek gerekecek.
  • Ulusal lisans ihalesinde lisans sahibi olmaya hak kazanmış şirketler bu yeni karara itiraz edebilir. Özellikle 1 milyon TL asgari bedelle, kimi yerel yayıncılardan bile düşük lisans bedeli ile ulusal yayın hakkı elde etmiş şirketler yeni ihaledeki belirsizliği yaşamak istemeyeceklerdir. 
  • Kasım 2013'te Ankara'da başlayacak yayınların hangi tarihte hangi ilde başlayacağı, hangi tarihte hangi ilde analog yayınların kapatılacağı sıkı bir takvime bağlanmıştı. Yukarıdaki sebeplerle bu takvimdeki aksamalar tüm şebeke planını bozabilir. Bu durum 2015 Mart'ında tüm ülkede analog yayınların kapatılacağı taahhüdünü de zora sokacaktır. 
Tüm bu yazı hurriyet.com.tr'de yayınlanan haberin doğruluğu varsayımı ile 14.08.2013 tarihi saat 18.20'de yazılmıştır. Yazı hazırlandığı sırada RTÜK'ün ve Anadolu Ajansı'nın internet sayfalarında konu ile ilgili herhangi bir açıklamaya rastlanılmamıştır. 
Yazıda önemli bir güncelleme yapmam gerekiyor: güncelleme saati 21.25
Hürriyet, haberini ayrıntılandırmış. RTÜK üyesi Sn. Esat Çıplak'ın açıklamalarına da yer verilmiş. Habere göre Sn. Çıplak, RTÜK'ün önümüzdeki günlerde bir komisyon kurarak sayısal karasal televizyon yayınına geçilip geçilmeyeceğini değerlendirecek. Tabii bu tüm yukarıda yazdıklarımdan farklı bir boyut katıyor mevcut duruma. Henüz ihale yapılmadan önce Almanya'da sayısal karasal yayının durumuyla ilgili bir rapor okumuştum. Hatta söz konusu raporun önemli bölümlerini blog sayfamda konu etmiştim. O raporda Almanya'da, sayısal karasal televizyon yayıncılığının tamamen terk edilmesinin düşünüldüğünden bahsediliyordu. 
Bu gelişme ve haber daha çok tartışılacak anlaşılan. Öyle sanıyorum ki haber henüz yurtdışında duyulmuş değil. Benim şansım ve şansızlığım böylesi önemli bir gelişmenin hemen ertesinde Estonya'da düzenlenen Sayısal Yayıncılık konferansında Türkiye'de Sayısal Karasal Televizyon Yayıncılığı ile ilgili bir sunum yapacak olmam. Son dakikada bir terslik yaşanmazsa 22 Ağustos'ta Tallinn'de 12.15-12.30 arası Turkey...Finally launching DTT başlıklı bir sunum yapacağım. Böyle giderse sunumun başlığından başlayarak epey değişiklik yapmam gerekecek..

Bu güncelleme de bir sonraki gün (15 Ağustos 2013) saat 11.50'de yapılıyor.
RTÜK, suskunluğunu bozup bir açıklama yayınlamış internet sitesinde. Açıklama şöyle:
" Ulusal Karasal Sayısal TV Yayın Lisansı Sıralama İhalesi İşlemleri Durdurulmuştur
           
           Ulusal karasal sayısal TV yayın lisansı sıralama ihalesinin iptal edildiğine ilişkin olarak bazı basın yayın organlarında yer alan haberler üzerine aşağıdaki hususların açıklanması zorunluluğu doğmuştur.
           Ankara 8. İdare Mahkemesinin 11.07.2013 tarih ve 2013/495 E. Sayılı yürütmenin durdurulması kararıyla; 22.03.2013 tarihli 28595 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ulusal (T1) Karasal Sayısal Televizyon Yayın Lisansı Sıralama İhalesi İlânı’nın yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
            Anılan mahkeme kararının uygulanması kapsamında, Üst Kurul'un 14.08.2013 tarihli kararı ile; 16-17-18 Nisan 2013 tarihlerinde yapılan ulusal karasal sayısal televizyon yayın lisansı sıralama ihaleleri işlemlerinin durdurulması ve bu ihalelere teklif vermiş ve teminat yatırmış kuruluşların talepleri halinde teminatlarının iade edilmesi kararlaştırılmıştır.
           Dolayısıyla kamuoyuna yansıdığı şekilde ihale iptal edilmiş olmayıp, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının uygulanması bağlamında işlemlerin durdurulması söz konusudur.
           İlgililerin dikkatine sunulur."
Yukarıdaki açıklama, kafamdaki soruların yanıtlarını vermiyor ne yazık ki. En önemli soru ortada halen:
Bundan sonra ne olacak?
Bir diğer soruyu da sizlerle paylaşayım. Öncelikle bir hatırlatma yapmam gerekiyor. Yürütmesinin durdurulmasına karar verilen ve ardından RTÜK'çe bu kararın uygulanması sonucu işlemlerin durdurulduğu ihalenin büyüklüğü ne kadardı? Tamı tamına 820.850.000 TL yazıyla sekizyüzyirmimilyonsekizyüzellibin Türk Lirası. Parayla çok haşır neşir bir işte çalışmıyor olsam bile bu rakam öyle çok azımsanacak bir rakam değil gibime geliyor. Mesele elbette sadece parasal büyüklük değil. İhalenin işlemlerinin durdurulmasıyla birlikte ülkemizde bir türlü kurulamayan sayısal karasal televizyon şebekesi de belirsizliğe kurban oluyor. Çünkü şebekeyi kuracak şirketin ortaklarının ulusal sayısal karasal lisanslara sahip olması gerekiyor. İhalenin işlemleri durdurulduğuna göre, yeni ihalenin yapılmasına kadar beklemek gerekecek. Yeni ihale için ise öncelikle TBMM'nin toplanıp 6112 sayılı yasada değişiklik yapması gerekecek. Yani benim tahminlerime göre en erken tarih bu yıl sonu. 
Şimdi sıra geldi soruya. Bu önemsiz bir gelişme midir? Tamam, gündem yoğun. Mısır'da olanlar, Suriye'de yaşananlar ortada. Ancak, ekonomi haberi olarak bile görülemez mi? Hürriyet ve TRT dışında bu konuyu haberleştiren medya organına rastlamadım. Bu sessizliğin başka bir nedeni olmasın sakın??? 

Yorumlar

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Uyku İstasyonu / Nazlı Eray

Gerçekle düşün birbirine karıştığı; kahramanın Bursa'dan Paris'e, Sinop'tan Alanya'ya dolaştığı; geçmiş sorgulamaları, hayal kırıklıkları, hüzünler ve mutlulukların birbiriyle yarıştığı 160 sayfalık bir roman Uyku İstasyonu. Duraklarda, silik de olsa, Nazlı Eray'ın hayatına dair izler sezdim. Hangi izin hangi gerçekliğe işaret ettiğini edebiyat eleştirmenlerine bırakayım. İşin aslı, bulduğumu sandığım izlerin doğruluğundan da emin değilim. Ayrıca böylesi bir romanı okurken neden yazarın gerçek hayatıyla bağları düşünür insan sorusunu kendime not olarak ekleyeyim. Romanı tek oturuşta bitirdim. Elimden bırakmadan okumama neden olan şey sanırım büyülü atmosferdi. Bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin bile edememenin gizeminin yanı sıra hikayenin gelişiminin neye işaret ettiğini çözmeye çalışmak da çok keyifliydi. Keyifli okumalar diliyorum. Sizler de görüşlerinizi paylaşmak isterseniz, yorum yazabilirsiniz. 

5. Sanattan 5. Kola: Orhan Pamuk

Cevdet Bey ve Oğulları adlı kitabını okumuştum yıllar evel. Kara Kitap adlı romanından uyarlanan filmi, Gizli Yüz, iki kere izlemiş ve anlamamıştım. Benim Adım Kırmızı ve Kar romanlarını okumayı düşünüp bir türlü vakit ayıramadım. Sonradan açıklamaları, Nobel'i kazanması, Nobel sonrası açıklamaları ile birleşince romanlarını okumaktan vazgeçtim. Taa ki her kitabını okuduğum az sayıdaki yazarlardan Kaan Arslanoğlu'nun blogunu okuyana dek. Arslanoğlu blogunda yazdıkları inceleme kitabından bahsediyordu. Kitaba yönelik bilinçli ilgisizliğe karşın ilk baskısının tükenmekte olduğundan, okuyucuların yorumlarından bahsediyordu yazıda. Ergin Yıldızoğlu, Nihat Ateş ve Ali Mert ile birlikte hazırlamışlar kitabı. Dört yazar da Pamuk'un farklı yönlerini değerlendirmişler. Nihat Ateş yazısında romancı Pamuk'u değerlendiriken, Yıldızoğlu ve Arslanoğlu yazarın edebi kişiliği ile hayattaki duruşunu birlikte ele almışlar. Oldukça yararlı bir inceleme olduğunu düşünuğum kitap ithaki...

Almanya'da televizyon yayınlarına erişim

Televizyon yayınları kablolu ve kablosuz olmak üzere iki ortam kullanılarak evlere ulaştırılır. Her iki ortam için de farklı uygulamalar bulunmaktadır. Kablonun kullanıldığı durumlarda Kablo TV, IPTV seçenekleri mevcuttur. Kablosuz ortam için ise uydu ve karasal vericiler kullanılabilir. Her ortamın kendisine göre avantajı, dezavantajı vardır. Daha ayrıntılı analizlerde, yayıncı için ve izleyici için avantajlar ve dezavantajlar olduğu görülecektir. Hatta ülkelerin düzenleyici denetleyici kuruluşlarının desteklediği ve/veya kösteklediği televizyon dağıtım yöntemleri olduğu söylenebilir.  Bu uzun girişi yazmamın sebebi, Arthur D. Little adlı araştırma kuruluşunun yakın tarihte yayınladığı bir araştırma. Lars Riegel ve Julien Duvaud-Schelnast imzalı   Almanya'da TV Platformları 2014 ve sonrası başlıklı 10 sayfadan ibaret rapor, Almanya'da son dönemin sıcak tartışma konusu durumundaki sayısal karasal televizyonun geleceğine ilişkin önemli analizler içeriyor. Geçti...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Ulusal Seramik Müzesi, Sevr / Paris

Paris denilince akla gelenleri sıralasak neler sayabiliriz? Eyfel kulesi, Notre Dam katedrali, Şanzelize caddesi, Saint Germain...Aklımıza Sevr gelmez. İşin doğrusu 9 numaralı metro hattının son durağını görmeden önce benim de aklıma Sevr gelmiyordu. Dün 9 numaralı hattın son durağını okuyucunca ve kısa bir Google araması sonucu tarih derslerinden hatırladığımız, zaman zaman ruhunun hortlatılmaya çalışıldığına dair açıklamalara rastladığımız o ünlü Sevres anlaşmasının Paris'in banliyösünde imzalandığını öğrendim. Siz kıymetli okuyucularım için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan bendeniz, onca işin gücün arasında, Sevres'e gidip antlaşmanın imzalandığı Seramik Müzesi'ni gezdim ve fotoğrafladım. Baştan söyleyeyim, antlaşmanın yapıldığı tarihte de şimdi de seramik müzesi olarak kullanılan binada, antlaşmaya dair hiçbir bilgi yer almıyor. Binada ülkemizle ilgili tek belge / anıt / heykel aşağıda fotoğrafını da göreceğiniz anma anıtı. Osmanlı İmpatorluğu'nu fiili olarak bi...