1Q84 adlı roman, Murakami'den okuduğum ilk eserdi. Ancak Murakami tutkumu başlatan Koşmasaydım Yazamazdım adıyla çevrilen anı-deneme tarzındaki kitabı oldu. İlk iş kütüphanede ödünç alınabilir durumdaki iki roman ve bir öykü kitabını edindim. Ardından, okuyucu üzerindeki Kadınsız Erkekler'i, bir AVM'deki kitabevinden satın aldım.
Neredeyse tek oturuşta bitti 7 öyküden ve 219 sayfadan oluşan Kadınsız Erkekler. Murakami'nin kitaplarını Türkçe'de Doğan Kitap yayınlıyor. Kadınsız Erkekler'in yayın tarihi 2014. Türkçe'ye Japonca'dan Ali Volkan Erdemir çevirmiş. Oldukça özenli bir çeviri yapmış Erdemir. Gerekli tüm yerlerde dipnotlara eklediği açıklamalar ile aydınlatıcı bilgiler sunmuş. Türkçe ilk baskısı Ocak 2016 tarihli. Benim okuduğum ise Mart 2019 tarihli 22. baskı. Her baskının 2000 adet olduğu bilgisi verilmiş kapak içinde.
Gelelim öykülere ve Murakami'nin diline. Aslında eserin adı, ki 7. öykünün de adı aynı zamanda, neden bahsedeceğini yeterince açık bir şekilde ifade ediyor: terk edilmiş erkekler. Yan tarafta gördüğünüz arka kapaktaki alıntı, Kadınsız Erkekler başlıklı 7. öyküden.
Murakami'nin öykülerinin kimilerindeki karakterin yaşadıkları ile kendi hayatı arasında benzerlikler olsa bile yazılanların anı olduğunu ileri sürmek doğru olmaz. Okuma süreme bakarak bile, ne kadar akıcı bir dil tercih edildiği anlaşılabilir. Öyküler, Japonya ve Japon kültürü ile ilgili de bir çok bilgi içeriyor. Kansai lehçesinin varlığından Murakami'nin eseri sayesinde haberdar oldum. Daha önce okuduğum ve an itibariyle okumaya devam ettiğim Murakami eserlerinde olduğu gibi Kadınsız Erkekler'de de müzik ve plaklar önemli bir yer tutuyor. Son öyküde asansör müzikleri ile ilgili satırlar etkileyici. Kafka'ya selam niteliğindeki ters dönüşüm, böcekken insan olan Gregor Samsa'nın öyküsü kitabın en sıradışı öyküsü.
Öykülerin ortak teması aşk, terk edilmek ve tutku. Aslında belki aşk demek de yeterli, sonuçta bana göre aşk, tutku ve terk edilme sözcüklerinin ifade ettiklerini de kapsayan bir kelime.
Murakami'nin öykülerinin kimilerindeki karakterin yaşadıkları ile kendi hayatı arasında benzerlikler olsa bile yazılanların anı olduğunu ileri sürmek doğru olmaz. Okuma süreme bakarak bile, ne kadar akıcı bir dil tercih edildiği anlaşılabilir. Öyküler, Japonya ve Japon kültürü ile ilgili de bir çok bilgi içeriyor. Kansai lehçesinin varlığından Murakami'nin eseri sayesinde haberdar oldum. Daha önce okuduğum ve an itibariyle okumaya devam ettiğim Murakami eserlerinde olduğu gibi Kadınsız Erkekler'de de müzik ve plaklar önemli bir yer tutuyor. Son öyküde asansör müzikleri ile ilgili satırlar etkileyici. Kafka'ya selam niteliğindeki ters dönüşüm, böcekken insan olan Gregor Samsa'nın öyküsü kitabın en sıradışı öyküsü.
Öykülerin ortak teması aşk, terk edilmek ve tutku. Aslında belki aşk demek de yeterli, sonuçta bana göre aşk, tutku ve terk edilme sözcüklerinin ifade ettiklerini de kapsayan bir kelime.
"Kadınsız erkeklerden biri olmak çok kolaydır, önce bir kadına tüm kalbinizle âşık olun, sonra o bir yerlere gitsin, hepsi bu." s.215Murakami'nin eseri kesinlikle çok etkileyici. Eser hakkında daha fazla yorumda bulunup başıma iş açmayayım :)
"Sonrasında yeni bir kadınla karşılaşsan ve o kadın ne kadar harikulade bir kadın olsa da (hayır, ne kadar harikulade olursa olsun o kadar çok) sen o andan itibaren o kadınları yitirecek olmayı düşünmeye başlarsın." s.216Herkese öneririm.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.