Ana içeriğe atla

Kayıtlar

YakınTarih etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir İmparatorluk Çökerken... Cahit Uçuk

1909 yılında Selanik'te dünyaya gelmiş, 95 yaşında İstanbul'da vefat etmiş ülkemizin ilk kadın yazarlarından Cahit Uçuk ile tanışmam Yapı Kredi Yayınları'nın Kızılay'ın merkezindeki mağazasında Bir İmparatorluk Çökerken... başlıklı anı/romanı ile başladı. 478 sayfalık eser, anı olmasına karşın roman diliyle yazılmış. Osmanlı'nın son dönemleri Selanik'te yaşayan varlıklı bir ailenin iki kızından birisi olan Hadiye Hanım'ın yaşamının izlerini sürüyoruz kitap boyunca. Cahit Uçuk'un annesi Hadiye Hanım'ın yaşadığı yıllar, büyük değişimlerin olduğu yıllar. Hadiye Hanım ve Diyarbakır eşrafından kocası İbrahim Vehbi Bey ile ailesinin yaşamları Selanik, İstanbul, Balıkesir, Malatya-Hekimhan, Alanya ve Antalya'da geçiyor. İbrahim Vehbi Bey, Osmanlı döneminde memurluğun ardından Meclis-i Mebusan'da Siverek vekilliği yapıyor. Milli mücadele döneminde Ankara ile eşgüdümlü çalışıyor. İstanbul'un işgalinin ardından kentte kaçak yaşamaya başlıyor ve ai

İttihat ve Terakki Cemiyeti / Kazım Karabekir

Yakın tarihimizle ilgili eserleri okumaya devam ediyorum. İş Bankası ve Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan çok sayıda anı kitabı var sırada bekleyen. Kazım Karabekir ismini, ASKİ Genel Müdürlüğü'nün yer aldığı cadde ismi olarak bilenler, ne yazık ki çoktur. Karabekir'i sadece doğu cephesi komutanı olarak bilenler de az değildir. Oysa Karabekir, Harp Okulunu ve Kurmay Okulunu birincilikle bitiren İttihat ve Terakki'nin ikinci kez kurulmasında aktif görev alan, Manastır'da örgütü Enver Bey ile birlikte oluşturan, deyim yerindeyse "beyin takımının" içerisinde bir Osmanlı zabitidir.  Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan İttihat ve Terakki Cemiyeti adlı eser, devrim tarihimizin köşe taşlarından olan örgütün kuruluşundan 31 Mart olayına kadar geçen süreyi anlatıyor. Aynı dönemi İbrahim Temo'nun anılarında ve daha bir çok kitaptan okuyunca çok daha öğretici oluyor. Karabekir'in bu kitabında bir dip not önemli. Dipnotta Mustafa Kemal'in Mart 1

1920 Yılı ve Sol Muhalefet / Hamit Erdem

Geçenlerde Facebook'ta Kayıp Halkayı Buldum Galiba başlığı ile duyurduğum Hamit Erdem'in, ezber bozan kitabını sonunda bitirdim. Öyle uzun bir inceleme kitabı değil. Çok özel bir tarihe odaklanmış, sağlam belgelerle desteklenmiş araştırma kitabı, ekleriyle birlikte 347 sayfa. Sel yayınlarından çıkmış. Benim okuduğum Şubat 2010 tarihli ilk baskısı. Hamit Erdem'in Mustafa Suphi / Bir Yaşam Bir Ölüm ve Osmanlı Sosyalist Fırkası / İştirakçi Hilmi adlı kitaplarını da aynı alışverişte edinmiştim. Aslında Mustafa Suphi'yi 1920'lerden ayrı düşünmek olanaklı değil elbette. Bu anlamda Erdem'in Osmanlı'nın son dönemi ile Cumhuriyet'in ilk yıllarına odaklandığı tespiti hatalı olmaz sanırım. Kitabın tam adı:1920 Yılı ve Sol Muhalefet. Yeşil Ordu Cemiyeti (Hafi) -gizli- Türkiye Komünist Partisi Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (Resmi) Türkiye Komünist Fırkası. Uzun bir isim, kabul. Ancak ismi bile insanı şaşırtıyor. Sene 1920 ve TKP kurulmuş mesela. Hem de 18

Paris'te Son Osmanlılar Mediha Sultan ve Damat Ferit / Hıfzı Topuz

Yakın zamanda Osmanlı imparatorluğunun son dönemini anlatan çok sayıda anı kitabı okudum. Aynı dönemi farklı anılardan okumak çok yararlı oluyor. Amacım tarihi daha iyi öğrenmek değil. Böyle bir amaç edinsem anı kitaplarının yanında makalelere, tezlere de başvurmam gerekir sanırım. Ben tarihsel gerçeklerden çok o dönemin günlük yaşantısını merak ediyorum. İstanbul işgal edildiğinde sıradan vatandaş neler hissetti ya da koca imparatorluk çökerken memurlar ne yapıyordu? Hıfzı Topuz'un akıcı dili, roman formunda yazdığı Paris'te Son Osmanlılar, dönemin bir çok karakterini anlatıyor. Romanın adı her ne kadar Paris'te Son Osmanlılar Mediha Sultan ve Damat Ferit olsa bile Topuz, bu iki isme romanın girişinde ve sonucunda yer veriyor. Abdülhak Hamit'ten Namık Kemal'e Necip Paşa'dan Sultan Abdülhamit'e ve daha bir çok paşaya, elçiye kadar insanların hayatlarından kesitler aktarıyor. Remzi Kitabevi'nden ilk baskısını Kasım 1999'da yapan kitabın Kasım

İttihat ve Terakki Anılarım / İbrahim TEMO

Şerif Mardin'in önsözünü yazdığı bir anı kitabı, İttihat ve Terakki Anılarım. Alfa yayınlarından Eylül 2013 tarihinde ilk baskısı yapılan kitap aslında 1937 yılında yazılmış. Dr. İbrahim TEMO, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurucusu ve 1 numaralı üyesiymiş. Osmanlı zamanında imparatorlu toprakları arasında yer alan Struga'da doğan TEMO, olağandışı çabalarla okumak için İstanbul'a gelip memleketlilerinin destekleri ve şansının yaver gitmesiyle Kuleli Askeri Tıbbıye İdadisi'ne girmiş. Fakültede okurken kurduğu ittihat ve terakki cemiyeti faaliyetlerinden dolayı cezalar almış, hatta okuldan atılma durumuna gelmiş. Anılarından okuduğum kadarıyla şansı, zekası ve dönemin yönetiminin beceriksizliği sonucu zorluklar yaşasa da okulu bitirip askeri doktor olmayı başarmış. TEMO'nun okuduğu ve yaşadığı dönem öylesine büyük değişimlere gebe bir dönem ki. 1865 doğumlu TEMO, 1892'de tıp fakültesini bitirmiş. Avrupa'da savaş öncesi huzursuzlukları, Osmanlı'da m

Hüzün / Ayşe Kulin

Ayşe Kulin’in dört kitaplık serisinin sonuncusu Hüzün adını taşıyor. Kitabın tam adı Hüzün 1964-1983 Dürbünümde Kırk Sene . Everest Yayınları’ndan Ocak 2011’de çıkan kitabın ilk baskısı 100.000 adet yapılmış. 281 sayfalık kitabın sonunda Kulin’in aile albümünden fotograflara yer verilmiş. Hayat, Kulin’in ikinci evliliğinin ilk yıllarında son buluyordu. İlk evliliğinden olan çocuklarının velayeti konusunda yaşadıkları, ikinci evliliği ve bu yeni evlilikten doğan iki erkek çocuk, 1971 darbesi, 1980 darbesi ve bolca hüzün. Bu son kitabı okurken Kulin’in hayatının mücadele ile geçtiğine şahit oldum. Uzaktan bakıp, kolej mezunu, çocuklarını yurt dışında okutmuş, hayatının bir bölümünü Yeniköy’de saray yavrusu bir yalıda geçirmiş diye düşünebilir insanlar. Oysa, dedesinin rüyasında dediği gibi, hayatı hep çok çalışarak geçmiş Kulin’in. Hüzün, Ankara ve İstanbul anılarıyla dolu. Sen masa kurmayı bilirsin diye çağrıldığı bir reklam setinden sanat yönetmeni ünvanı ile ayrılması, çevirile

Hayat / Ayşe Kulin

İki kitaplık anıların ilk cildi diyebileceğimiz Hayat, 1941-1964 yılları arasını içeriyor. Veda ile başlayan Umut ile devam eden anlatılarda bu kez kahraman yazarın kendisi. Ayşe Kulin, İstanbul doğumlu olsa bile çocukluğunun önemli bir bölümünü Ankara'da geçirmiş. Şimdilerde Soysal pasajı olarak bildiğimiz, Kızılay'ın merkezindeki Soysal apartmanında. Kızılay meydanı manzaralı küçük dairelerinde idealist mühendis babası Muhittin Kulin ve annesi Sitare Kulin ile birlikte geçirdikleri yılları anlatırken, bir yandan da ülkenin geçirdiği dönüşüme tanık ediyor bizleri. Kulin'in Hayat ve ardından Hüzün isimli kitaplarını okurken düşündüm anı okumayı neden bu kadar çok seviyorum diye. Anılar, başka yerlerden öğrenemeyeceğim ayrıntılar içeriyor. Mesela Demokrat Parti'nin iktidara geldiği dönemlerde erkek ve kız öğrencilerin ayrı kaldırımlarda yürümeleri şartının getirildiği bilgisine tarih kitaplarında rastlamadım. Zaten benim öğrencilik dönemimde yakın tarihimize ilişkin

Erkekler Dünyasında Bir Kadın Yazar, Silsilename I / Cahit UÇUK

Hani derler ya yazsam hayatım roman olur diye.  Cahide Üçok'un, kendine uygun gördüğü ismi ile Cahit Uçuk, gerçekten roman gibi bir hayat yaşamış. Şanslıyız ki kalemi güçlü bir yazar kendisi. Bu roman gibi hayatını üç kitapta toplamış. Yapı Kredi Yayınları, Uçuk'un hayat hikayesinin başlangıç bölümünü oluşturan Bir İmparatorluk Çökerken'i yeniden basıyor. Ne yazık ki hikayenin devamının yer aldığı Silsilename I ve II'nin yeni baskıları yapılmıyor. Belki bu yazı vesile olur, çokca sorulan bu iki kitabın yeni baskıları yapılır. Cahit Uçuk, ilk kitabın bıraktığı yerden devam ediyor hayatını anlatmaya. İlk kitap, çoğunlukla annesinin başından geçenlere ayrıldığı için üçüncü tekil kişi dilinde yazılmıştı. Bu kitap ise birinci tekil kişi dilinde. Kitabı okurken düşünmeden edemedim yazar bir kadınla evli olmanın ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu :) İnci Aral'ın kitaplarını okurken de aynı şeyi düşünmüştüm. Sonuçta iki kişinin yaşadıklarını biz tek kişinin gözüyle i

Kitap etiketli 100. yazı: Leyla AÇBA, Bir Çerkes Prensesinin Harem Hatıraları / Harun Açba

Baştan itiraf edeyim. Her ne kadar blog sayfama reklam falan almamış olsam bile okunma sayısını takip ediyorum. Okunmak, yorumlanmak, takip edilmek sanırım tüm blog yazarlarını mutlu ediyor. Güncel haberlere ilişkin blogumda bir şeyler yer alıyorsa o dönemde okunma sayısında ciddi artışlar oluyor. Göksu Restaurant gibi Ankara'nın beğenilen mekanlarından birisine ilişkin ilk sayılabilecek yazılardan birisini yazmış olmam blog sayfama ulaşılma nedenlerinin başında yer alıyor. Bu gerçekten hareketle bugünlerde gündemde olan bir konu hakkında zamanında alıp kütüphanede unuttuğum bir kitap, pazar akşamı keyfi oldu. Leyla Açba, son Osmanlı padişahı Sultan Vahideddin'in ilk eşi olan Emine Nazikeda Kadınefendi'nin 5. nedimesi olarak 1919-1924 yılları arasında saray görevinde bulunmuş bir Çerkes prensesiymiş. Sarayda yaşadıklarına ilişkin hatıralarını kaleme alan ender kişilerden birisiymiş. Leyla Saz, Safiye Ünüvar ve Prenses Ayşe Osmanoğlu dışında hatıralarını kaleme alan yok

Tarihimizle Yüzleşmek, Emre Kongar

Emre Kongar 'ı Cumhuriyet gazetesinde yazdığı makaleler ve televizyondaki söyleşileriyle tanıdım. Son dönemlerin en çok satanlar listelerinden inmeyen kitabını okuyalı epey oldu. Ancak kitap ile ilgil düşüncelerimi yeni yazıyorum. Öncelikle fazla okumayan ülkemiz insanına yönelik iyi düşünülmüş bir kitap. Tarih ile ilgili çoğunlukla hatalı bilgilerimiz (ya da ezberlerimizi) sorgulatan bir çalışma. Bu açıdan oldukça yararlı. Fazla derinlemesine inmeden deyim yerindeyse hap haline getirilmiş bilgi içeriyor. Ülkemizde yaşanmış darbelerle ilgili yazarın yorumlarına katılmam olanaklı olmasa bile kendi düşüncesini açıklamak için kullandığı gerekçeler ikna edici. Belki fazla idealist olmam, belki genç olmam, büyük olasılıkla Kongar kadar bilgili olmamam nedeniyle darbelerin hepsine karşıyım.