Ana içeriğe atla

Kayıtlar

eski fotograflar

Eski fotografları karıştırırken Ankara kalesine çıkan dik yokuşta çektiğim iki pozu sayfaya koyayım dedim. Hasır sepet ve rengarenk kumaşlar satan iki dükkandan iki fotograf.

Kayseri Erciyes'e tebrikler

Trabzonlu olmadan Trabzonspor'u destekleyenlerden biri olarak kupadan elenmemiz üzüntü verici elbette. Yarı final kuraları çekildiğinde en şanslı kurayı çektiğimiz düşünülmüştü. Rakibimiz Galatasaray'ı eleyerek yarı finale çıkmış olsa bile Fenerbahçe ve Beşiktaş'a göre iyi bir kuraydı. İlk maçın Trabzon'da olmasından mıdır, rakibin beklediğimizden iyi oynamasından mıdır bilinmez penaltı atışları sonucu elendik. Önümüzdeki yıl UEFA kupasında Erciyes'e başarılar.

İnternet - televizyon

Televizyon izleyicisine yeni seçenekler sunulmaya devam ediliyor. Halen yapılmakta olan televizyon yayıncılığını ileride hatırladığımızda ne kadar sıkıcıymış diyeceğimiz günler yaklaşıyor. Joost isimli bir servis, internet ile televizyonu birleştirip yepyeni bir deneyim sunmayı vaadediyor. Joost'un heyecan verici özelliği, sistemin kurucularının önceki projelerindeki başarılarından kaynaklanıyor. Niklas Zennstrøm ve Janus Friis KaZaA ve Skype gibi alanında çığır açan iki uygulamanın kurucularının yeni servisi (hizmeti, sistemi artık adına ne derseniz :) Joost, televizyon deneyimini farklı boyutlara taşıyacak gibi. Sisteme ilişkin ayrıntılar ortaya çıktıkça yeni yazılarla tanıtmaya çalışacağım.

Bir Ömür Yetmez

Ferzan Özpetek 'in son filmini izledik. Filmi izlerken daha önce benzer bir film izlemiştim diye düşündüm. Hatta, daha önce izlediğim film de Özpetek'in bir filmiydi: Cahil Periler. Cahil Periler'deki keyifli toplu yemeklerin benzerlerini Bir Ömür Yetmez 'de de izledik. Elbette bir çok farklılık var iki film arasında. Ancak, ana konu benziyor: İlişkiler, aşk, hemcinse duyulan aşk. Güzel yüzlü insanlarla güzel müzikler eşliğinde güzel mekanlarda çekilmiş bir film. Bu dönem bir çok film gösterime girdiği için belki de, sinemanın küçük bir salonunda yer bulabilmiş kendine. Oysa gösterime gireli fazla zaman olmadı. İzleyicisinin fazla olmasını dilerim.

Artık dikili ağacımız var

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi üyelerinin dikili ağaçları var artık. Bu yıl, kuruluşunun 30. yılını kutlayan şubemiz, küresel ısınmanın, iklim değişikliklerinin konuşulduğu bu günlerde Ankara'nın Hasanoğlan Beldesi'nde 12.000 ağaçlık bir hatıra ormanı oluşturuyor. Fidanlarımızın dikiminin bir kısmını geçtiğimiz pazar günü meslektaşlarımız ve katılımcılarla gerçekleştirdik. Havanın kapalı olması ve zaman zaman yağan yağmur, etkinliğin neşesini bozamadı. Fidanların dikiminden sonra gezilen Hasanoğlan Köy Enstitüsü binası (halen Ankara Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesi olarak hizmet veriyor) ayrıca zaman ayrılması gereken bir mekan. Etkinliğe İvriz Köy Enstitüsünde öğrenim gören yazar Mahmut Makal 'da katıldı.

EMO Ankara Şubesi Hatıra Ormanı

Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi bu yıl kuruluşunun 30. yılını kutluyor. Çeşitli etkinliklerin yanı sıra, kalıcı bir eser olarak, hatıra ormanı yapılıyor. Ankara'nın Hasanoğlan beldesindeki alana toplam 12.000 fidan dikilecek. Bu hafta pazar günü ( 1 Nisan 2007 ) düzenlenecek şenlikle fidanların dikimi gerçekleştirilecek. Konu ile ilgili ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz...

Kızıla Boyalı Saçlar, Kostas Mourselas

Yazardan okuduğum ilk kitap Kızıla Boyalı Saçlar . Yunanistan'ın yakın tarihi arka planı oluşturuyor, anlatılan öykü ise (Konstandis Manolopulos adlı kahramanın ağzından anlatılıyor) bir grup arkadaşın zaman içindeki değişimleri. Değişik bir tarz var kitapta. Roman, geri dönüşlerle, birbirinin içine girmiş öykülerle ilerliyor. Kimi yerlede, özellikle anlatılan öyküden çok uzaklaşıldığında, nerde kalmıştık, hatırlayın gibi uyarılar konulmuş. Sürükleyici bir roman olmakla birlikte, çok karakterli ve karakterlerin isimleri birbirine benziyor olması okunmasını zorlaştırıyor: Anargiros, Andigoni, Andoniadhis, Anestis, Aristos, Athanasia, Athina...Yazarda bu isim benzerliklerinin ve karakter çokluğunun sorun olabileceğini düşünmüş olmalı ki kitabın başına Romandaki Başlıca Kişiler adlı bir bölüm koymuş. Romanı okurken yer yer dönüp bakmak gerekiyor, kimdi bu adı geçen diye. Yunanistan yakın tarihini çok fazla bilmem. Albaylar cuntası olarak bilinen bir dönem yaşadığını, ikinci düny...

Göksu Park

Havalar bir kapalı bir açık bugünlerde. Henüz ortalık tam ısınmamış ve aydınlanmamış da olsa gökyüzü, kışın kasvetli karanlıklarından iyidir gene de. Geçtiğimiz günlerde Eryaman'daki Göksu Park'a gittik. Mangal alanları, göl kenarında küçük kafeler, gölde ördekler. Soldaki fotograf, kafelerin birinde içtiğimiz demlik çayın görüntüsü. Demlik olarak satılması iyi bir uygulama. Özellikle çayı sevenlere. Fiyatlar, merkezi yerlerdeki kafelerle kıyaslandığında hesaplı. Güzel bir park olmuş. Ağaçların büyümesi ile daha da güzelleşecek. Göl manzaralı evlerin inşaatı hızla sürüyor. Umarım inşaatlar bitip oturanların sayısı artmadan metro biter. Yoksa İstanbul yolu ne kadar genişlerse genişlesin yükü kaldıramayacak...

Mobil televizyon: içerik

Farklılaşan ve çoğalan yayın gönderme ortamları, içeriğin kıymetlenmesine yol açıyor.İnternet bağlantı hızlarının artması ile duymaya başlayacağımız IPTV, yakın zamanda bir yenisi eklenen uydu platform işletmeleri, sayısal karasal yayın ile birlikte çoğalacağı düşünülen yerel kanallar, internet üzerinden yayın yapan kanallar hepsi içeriğin peşindeler. Eski filmler, diziler artık arşivlerde saklanmayacak. Bu ortamlarda birisi diğerlerinden çeşitli yönleriyle farklılık gösteriyor. Geçtiğimiz günlerdeki yazımda mobil televizyonun teknik boyutunu ele almaya çalışmıştım. Uygulanan teknik ne olursa olsun herhangi bir yayını izlenilir kılan hiç kuşkusuz içeriktir. Mobil televizyon uygulamaları bir çok özelliği ile diğer yayın gönderme ortamlarından farklılık gösterir. Bu farkların en önemli iki tanesi yayınları almak için kullanılan cihazların ekranlarının küçük olması ve yayını izleyenlerin uzun süreli olarak bu yayını izlemeye uygun olmamaları. Hatırlarsak mobil televizyondan bahsediyoruz....

Mercan Balık

Sakarya caddesinde balıkçıları bir arada bulabilirsiniz. Birbiriyle yanyana dükkanlarda, benzer fiyatlı benzer balıklar satılır. Şimdilerde bu dükkanlara, balıkların pişirilmişlerinin satıldığı balık fast foodları eklendi. Eskiden Kemer'in olduğu köşeden (gene eskiden) Yeni Sahne'nin olduğu tarafa doğru ilerlerken sol tarafınızda kalıyor Mercan Balık . Balık döner, balık kokoreç (ki şiddetle tavsiye edilir) gibi özel lezzetlerin yanı sıra çeşitli balıkların çeşitli pişirilme yöntemleriyle sunulduğu, güzel dekorlu bir mekan Mercan Balık . İki katlı oturma salonunun bir katını sigara içmeyenlere ayırarak takdirimizi kazanmış mekan. Fiyatlar, balık restaurantlarıyla kıyaslandığında oldukça makul. Adres ve telefon bilgileri aşağıda... Mercan Balık Selanik Caddesi No:10/2 Kızılay / ANKARA tel (312) 430 12 47

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nde SoleMare Cafe

SoleMare Cafe ile 2015 senesinde tanıştık. O tarihlerde Küçükkuyu'nun büyük sürprizi başlıklı bir yazı ile blogda tanıtmaya çalışmıştım. 2016 yazında ise cafenin kurucuları ile söyleşi yayınladım. Mekânlara dair yazılara artık blogda çok yer vermiyorum. Sebebi ise basit: Google Haritalar.  Gittiğim mekânları Google Haritalar'da yorumluyor ve puanlıyorum. Hem daha pratik geliyor hem de daha çok kişiye ulaşıyor yazdıklarım. Ben de bir yere gideceğimde öncelikle Google Haritalar'daki yorumları okuyorum.  Yukarıdaki iki paragrafı yazma nedenim birazdan anlaşılacak. Bir kaç gün önce, çevrede yeni açılan bir yerler var mı diye Google Haritalar'da dolaşırken Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nin bahçesinde SoleMare Cafe 'nin yeniden açıldığını gördüm. Uzun zamandır ayrı kaldığım bir arkadaşla karşılaşmış kadar sevindim. Web sayfalarını incelediğimde ise hem çok şaşırdım hem de çok mutlu oldum. Web sayfasında iki kişiye teşekkür mesajı paylaşılmış. Birisi logolarını tasarlaya...

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

İnsanlığımı Yitirirken / Osamu Dazai

Japon edebiyatının en önemli yazarlarından biriymiş Osamu Dazai ya da gerçek adıyla Şuuci Tsuşima. İnsanlığımı Yitirirken, ölümünden önce yazdığı son eseri. Japoncadan çevirisini Peren Ercan yapmış.  Yazar 1909 - 1948 yılları arasında yaşamış. İlkinde yaşı küçük olsa da, iki dünya savaşını da görmüş. Hayatına dair ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz.  İnsanlığımı Yitirirken bir  kurgu roman, ancak otobiyografik özellikleri oldukça baskın olan bir kurgusu var. İthaki yayınları, eserin sonuna Mark Gilbeau'nun yazdığı ve Elif Kılıç tarafından çevrilen bir Sonsöz eklemiş. Romanı bitirmeden bu sonsözü okumamanızı öneririm.  Toplumla uyumlu yaşamak, sıradışı yeteneklere sahip olan bireyler için daha zor. Dazai de ömrü boyunca bu zorluklarla boğuşmuş. Teselliyi kimi zaman alkolde kimi zaman kadınlarda aramış. Ancak "hayata tutunmayı" başaramamış.  Tarihin farklı bir kesitinde yaşasaydı farklı olur muydu Dazai'nin hayatı? 1950'lerde dünyaya gelseydi mesela, ikinci düny...

yapay zekasız içerikler

Okuduğunuz LinkedIn paylaşımlarından blog sayfalarına, akademik makalelerden whatsapp mesajlarına neredeyse tüm içerikler yapay zeka araçlarınca hazırlanıyor. Artık doğru arama cümlesi, prompt, ile yapay zekayı çalıştırmak bile ayrı bir iş hâline dönüşmüş durumda.  Neredeyse tüm içeriklerin hazırlanmasında yapay zeka kullanılıyorken, akıntıya kürek çekmek gibi bir işe soyunmak, yapay zeka kullanmadan yazılar oluşturmaya çabalamak pek akıllıca değil diye düşünülebilir ilk bakışta.  Oysa blog yazmanın en keyifli yanı, duygu ve düşüncelerini kendi kelimelerinle not etmek ve bir süre geçtikten sonra dönüp onları okumak. O günlerde neler hissettiğini hatırlamak. Yapay zeka ile oluşturulan içeriklerde alamayacağınız bir tat.  Bu yüzden, arada yazım hataları olsa da, kimi zaman okunması zor olsa da kendi zekam ile oluşturmaya devam edeceğim. Bu kararımı paylaştığım 16 Haziran öncesi içeriklerin kimilerindeki yapay zeka katkılarını ise düzelmeden korumaya karar verdim. ...