Ana içeriğe atla

Kayıtlar

kasım 2009 yazısı / Uluslararası İlişkilerde Tarih Boyunca Teoriler

Uluslararası ilişkiler çalışmalarında farklı teoriler görülür. Tarihsel süreç açısından incelendiğinde dönem dönem öne çıkan teoriler olsa bile, geri planda kalan teorilerin de yok olmadığı, olayları açıklamadaki eksikliklerinin giderilerek yeniden ortaya çıktığı söylenebilir. Bu bağlamda birbiriyle mücadele içindeki teorilerden bahsedilebilir. Uluslararası ilişkilerde öne çıkan teoriler incelendiğinde ilk ele alınan idealizm olmaktadır. Birinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkilerinin görülmesi üzerine yeni savaşların engellenmesi, barış içerisinde ortak çıkarların en çoklaştırılmasının sağlanabileceği düşünülmüştür. İdealistler, bireylerin rasyonelliğini vurgulayarak hukuka saygı, ortaklaşa güvenlik, ortak hukuk yapılarının oluşturulması yoluyla ülkelerin, müzakere ederek sorunlarını çözebileceğini ileri sürülmüştür. Uluslar üstü bir yapı olarak Milletler Cemiyeti’nin, olası anlaşmazlıkların giderilmesinde yeterli olacağı düşüncesi hâkimdir. Milletler Cemiyeti’nin uluslararası sorunla...

açık hava ısıtıcıları

Bugünlerde kafanızı nereye çevirirseniz açık hava ısıtıcısı reklamı görüyoruz. Kapalı alanlarda sigara içmek yasaklanınca, kış günlerini düşünen işletmecilere yönelik ürünlerin tanıtımları çok düşündürücü. Bir yandan en ucuz enerjinin tasarruf edilen olduğunu söyleyeceğiz, bir yandan açık havayı ısıtmaya çalışacağız. Meseleyi parasını veren düşünsün diyerek geçiştiremeyiz. Dünyanın kaynakları böyle yok oluyor demek ki.

3G ya da Türkçe adıyla 3N ve insan sağlığına etkileri

Hizmetin sunulduğu her yerden hızlı internet, görüntülü konuşma ve mobil televizyon gibi yeniliklerle hayatımıza giren, televizyon ekranlarını durmadan dönen reklamlarıyla işgal eden 3. nesil iletişimin sağlığımıza etkileri ne olabilir ki? 2 Mart 2008 tarihinde blog sayfamda tanıttığım Tehlikeli Oyuncak kitabında başta cep telefonları olmak üzere elektromanyetik dalga yayan cihazların insan sağlığı üzerine etkileri incelenmişti. O kitapta yazılanlar bile yeterince ürkütücüydü. 3N ile birlikte hem telefonların kullanım sürelerinin ve yerlerinin (internete bağlanma, televizyon izleme gibi) artması hem de yeni teknolojinin daha yüksek güçlere ihtiyaç duyması nedenleriyle sağlığımızı olumsuz etkileme olasığı büyük. Bu konuda Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ile Gazi Üniversitesi Non-İyonizan Radyasyondan Korunma Merkezi (GNRK) 3 Eylül 2009 tarihinde ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, alınması gereken önlemler konusunda uyarılarda bulundu. EMO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tarık ...

ağustosu yazısız geçirmeyeyim

Sayfayı ziyaret edenler uzunca bir süredir yeni yazı göremiyorlar. Daha önce tembellik hakkı demiştim bu yazısız geçen günlere mazeret olarak. Öyle görünüyor ki tembellik hakkı uzun sürecek. Arşiv bölümüne bakınca temmuz ayını tek yazı ile geçirmişim. Sigara yasağının başlamasına ilişkin bir yazımış o da. Ağustos ayında ise ilk yazı bu oldu. Belki eylül (hazan mevsimi) ile birlikte, televizyonların yeni yayın dönemine başlamaları gibi, yeniden yazmaya başlarım....O zamana kadar kalın sağlıcakla...

19 temmuz yaklaşırken

19 Mayıs 2008'de uygulanmaya başlayan sigara yasağı, 19 Temmuz 2009'da kapalı alanların tümünü içine alacak şekilde genişleyecek. Sigara dumanından çok rahatsız olan birisi olarak bu yasağı destekliyorum. Yasağın sigara içenlerin hayatını zorlaştıracağı bir gerçek. Belki bu zorluğun da katkısıyla sigara içmekten vazgeçenlerin sayısı artar. Umarım ki yasanın uygulaması, 15 Mayıs'ta yürürlüğe giren bölümünün uygulamasından daha sıkı takip edilir. Bir yıldan fazladır alış veriş merkezlerinde yasak sigara içmek. Ancak Ankara'daki bir çok alışveriş merkezindeki kafe-restaurantlarda sigara içiliyor.

blog yazılarında geçici durgunluk

Sayfamı ziyaret edenler, güncellenme sıklığında azalmayı fark etmiştir. Ay başına düşen yazı sayısı da son dönemde azaldı. Blog yazmanın güzelliklerinden birisi bu aslında:. Tembellik hakkı. Sanırım bir süreliğine bu hakkımı kullanacağım. Sayfam kapanmış, ölü bir blog değil. Yeni yazılar gelene kadar arşivdekileri okuyabilirsiniz :)

Çekmecelinin yeni çeşitleri

Geçen hafta yazmıştım çekmecelinin, yani Ülker'in napoliten çikolatasının antep fıstık dolgulusu çıkmış diye. Ülker'in web sayfasında fındık ve bademli türlerinin de üretildiğinden bahseden bir yazı görmüştüm. Sonunda bademli ve fındıklı çekmecelilerle de karşılaştık. Henüz tüm marketlerde bulunmuyor. Yakında yaygınlaşır umarım. Yaz ayları yaklaşırken, fazlalıkların kıyafetlerin altına gizlenemecek olmasının getirdiği endişe ile diyetlere hız verildi. Diyetlerin baş düşmanlarından olan tatlılara dayanamıyorsanız, tek tek kağıda sarılı küçücük çekmecilerden bir tanesi tatlı isteğinizi giderecektir.

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

e-imza

Elektronik imza sempozyumu vardı geçtiğimiz hafta Ankara'da. Gazi Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK) ortaklaşa düzenlemişler sempozyumu. Birbirinden ilginç deneyimler paylaşıldı iki gün boyunca. Görünen o ki e-imza ile ilgili temel sorun ne teknik, ne yasal. Sorun biraz yumurta tavuk sarmalı gibi. Yani uygulama olmadığı için e-imza almıyor kimse, e-imza yaygın olmadığı için uygulamalar yaygınlaşmıyor (özellikle bankacılık ve finans sektöründe). Bu sarmal nasıl kırılır? Bir başlangıç uygulaması bulmak gerekiyor. Sempozyumda dile getirilmeyen bir ilginç fırsat DVB-T ile birlikte satın alınması gerekecek Set Üstü Kutularla akıllı kartların okunabilecek olduğu gerçeği. Eğer doğru kutular ve konfigürasyon seçimi yapılırsa ve e-devlet uygulamalarının bir kısmı DVB-T platformuna taşınırsa beklenmedik bir hızla e-imzanın yaygınlaşması sağlanabilir. Bu konuda İtalya örneğinin iyi incelenmesi gerekiyor.

İmparator / Erol Toy

Sanayi, Sermaye ve Bir Roman: Fehmi Çok’un Hikâyesi Senelerdir okumayı ertelediğim bir romanı, İmparator 'u nihayet bitirdim. Erol Toy’un kaleme aldığı ve Fehmi Çok’un hikâyesini anlatan bu roman, evimizin kütüphanesinde hep bir köşede duruyordu aslında. Ancak taşınmalar, şehir değişiklikleri derken o kopyayı bulmak yerine, mahalle kütüphanesinden Doğu Kitabevi 'nin 3. baskısını ödünç almak daha kolay geldi. Roman, 1920 yılında, Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından hemen öncesiyle başlayıp, 1971 muhtırasına kadar geçen tam 51 yılı kapsıyor. Bu yarım asırlık dönemi, sanayici Fehmi Çok’un gözünden izliyoruz. Erol Toy, yerli sermayenin nasıl biriktiğini, konuya yabancı okurun da anlayacağı biçimde basitleştirerek aktarmış. Bu, romanı öğretici kılsa da kimi bölümlerde teknik ayrıntılar ağırlık kazanmış. Siyasetle iç içe geçmiş sanayi dünyası, roman boyunca gözler önünde. Ülkenin büyük iş insanlarının, daha fazla kâr uğruna siyaseti nasıl şekillendirdiği a...

Sayısal karasal radyo üzerine uçuşan fikirler

Zaman zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Araştır, oku, yaz, konuş, anlat...  Hepsi boş geliyor.  Okuyan yok, soran yok, dinleyen yok...  Sonra en azından " üzerime düşeni yaptım " diyebilmek adına devam etmem gerek diyorum. Kısa ve muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun : Konuyu takip edenlerin bildiği üzere Avrupa'nın kimi ülkelerinde 20 senedir süren bir "sayısal karasal radyo" macerası var. Teknik ayrıntısı çok olsa da işin özü kısa ve net: FM bandında büyük kentlerde bir sıkışıklık olduğu iddiası var. Aslında sonsuz bir kaynak olmayan frekansın "dolması" son derece doğal bir süreç.  88 - 108 MHz aralığında, birbirini rahatsız etmeyecek şekilde dizildiğinde 50-52 adet radyo istasyonu olabiliyor. Büyük kentlerde bu sayının aşılması durumda, ki bugün için İstanbul'da 100'ün üzerinde FM radyo istasyonu yayın yapmaya çalışıyor, işler karışıyor. Sayısal karasal radyo, temelde bu sorunu çözmeyi vaadediyor. Yayıncı için daha az ele...

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Ulus Heykelden Kaleye yürümek

Epey zaman önce bloga bir yazı yazmıştım . Heykelden kaleye yürüyüş boyunca görülmesi gereken yerlerden bahsetmiş ve ilk fırsatta bu güzergâhı fotograflayacağıma söz vermiştim. Kısmet bu sabahaymış.  Pazar sabahı saat 7.30'da Ulus Heykelde kimsecikler olmuyor. Hele bir de bayramın son günü olunca, Ulus güvercinlere kalıyor. Heykelin olduğu meydanda ne Mişmiş kalmış ne Evrensel kitabevi. Sanırım buradaki binalar yıkılacak. Dükkanlar boşaltılmış.  Dükkanların arasından yukarı doğru çıkan merdivenlerle kaleye doğru yolculuğumuza başlıyoruz.  Bu merdivenlerle ulaşacağımız yer, Seyran dolmuşlarının ilk hareket noktasından kalktıktan sonra geçtikleri cadde. Merdivenlerin sonunda, solunuzda kapalı otopark kalıyor. O tarafa doğru dönüp baktığınızda Ankara Valiliği'nin olduğu bölgeyi göreceksiniz. O bölgeyi ve Hacı Bayram Camii'sini başka bir geziye bıraktım. Yoksa yazı çok uzayacaktı. Merak etmeyin, bu kez fotograflarını çektim bile. Aslında Çankırı c...

Batılının Ölüm Karşısında Tavırları / Philippe Aries

Ölüm, düşündükçe içinden çıkılmaz bir hal alan kavram. Eğer din inancınız yoksa hele iyice kavranması, kabullenilmesi zor bir durum. Bu durumu, dünya üzerinde deneyimlediğimiz diğer durumlardan ayıran temel farklılık ise kendi ölümümüzü yaşadığımızda, aslında yaşamıyor oluşumuz. Başkasının ölümünü görüp, ölünün ardından yaşanılanlar ile ilgili bilgi ve deneyimimiz var sadece. Tarih boyunca da ölümün kavranışı ve kabullenişi değişiklikler göstermiş. Bugün bildiğimiz mezarlıklar mesela, tarih içerisinde bir dönem ortadan kaybolmuş. İnsanlar, mezar taşları bile olmadan gömülmüş. Günümüzde Amerika'daki cenaze törenleri ve kimi ülkelerde ölülerin yakılarak küllerinin savrulmaları, bugün de ölüm ve sonrasının algılanışında farklılıklar olduğunu gösteriyor.  İşin doğrusu Mehmet Ali Kılıçbay'ın çevirmekle kalmayıp açıklayıcı bir önsöz ve sonsöz ile zenginleştirdiği bu kitabı okuyana dek yukarıda yazdıklarımı fark etmiş değildim. Gece yayınlarından Ocak 1991'de ilk baskısını ya...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Uyku İstasyonu / Nazlı Eray

Gerçekle düşün birbirine karıştığı; kahramanın Bursa'dan Paris'e, Sinop'tan Alanya'ya dolaştığı; geçmiş sorgulamaları, hayal kırıklıkları, hüzünler ve mutlulukların birbiriyle yarıştığı 160 sayfalık bir roman Uyku İstasyonu. Duraklarda, silik de olsa, Nazlı Eray'ın hayatına dair izler sezdim. Hangi izin hangi gerçekliğe işaret ettiğini edebiyat eleştirmenlerine bırakayım. İşin aslı, bulduğumu sandığım izlerin doğruluğundan da emin değilim. Ayrıca böylesi bir romanı okurken neden yazarın gerçek hayatıyla bağları düşünür insan sorusunu kendime not olarak ekleyeyim. Romanı tek oturuşta bitirdim. Elimden bırakmadan okumama neden olan şey sanırım büyülü atmosferdi. Bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin bile edememenin gizeminin yanı sıra hikayenin gelişiminin neye işaret ettiğini çözmeye çalışmak da çok keyifliydi. Keyifli okumalar diliyorum. Sizler de görüşlerinizi paylaşmak isterseniz, yorum yazabilirsiniz. 

Durdu Usta Katmer Künefe / Ankara

fıstıkzade Seneler önce, Kumrular sokak üzerindeki küçük bir dükkânda yemiştim ilk katmerimi. Seksenli yılların ortaları olmalı. Aradan seneler geçti, katmerin ünü Gaziantep'i aşıp Ankara'ya ulaştı bir kez daha. Özellikle Emek ve Balgat'ta, bir çok mekân açıldı, katmer ve künefe üzerine.  Ülkemizin kimi yörelerinde, katmer, tava böreğine benzeyen, tuzlu bir yufka işiyken, Gaziantep'te, yağlı hamurdan açılan incecik yufkanın içine bol Antep fıstığı, şeker ve kaymaktan oluşan, tatlı bir yufka işi. Künefeyi anlatmaya gerek yok aslında, katmerden çok daha önceleri Ankara'da bir çok kebapçıda bulabildiğimiz, kadayıf ve peynirin lezzetli buluşması.  Durdu Usta , Ankara'da, eski adıyla Emek 8, yeni adıyla Bişkek caddesi üzerinde 181 numarada hizmet sunuyor. Mermer katmer tezgahı ve açık mutfağı ile lezzetleri, hazırlanırken izleyebiliyorsunuz. Geçenlerde mekânı ziyaret ettiğimizde fark ettim ki, menüyü oluşturan tatlıları ikiye ayırabilirsiniz: Kadayıf tabanlı...