Radyo yazısının yayınlanmasının ardından cesaret verici yorumlar geldi. Özellikle TRT'de çalışıp emekli olmuş meslektaşlarımın yazımı ve çabamı takdir etmeleri beni fazlasıyla mutlu etti. Umarım televizyon (TV) başlıklı yazım da aynı ölçüde ilgi çeker. Televizyon yazısını, yayınlanmasından 10 gün kadar önce tamamlayıp bir grup arkadaşıma gönderdim. Onlardan gelen yorumların birleştiği nokta, yazının sektör profesyonelleri için fazla basit, sıradan vatandaş için ise fazla karmaşık olduğu yönündeydi. Yorumları okuyunca yazı dizisine neden başladığımı açıklamam gerektiğini fark ettim. Medya yazı dizisinde amacım, dizi boyunca anlatmaya çalışacağım ortamları - yayınları - sistemleri kullanan ancak bunların geri planında ne gibi teknolojiler - yapılar olduğunu bilmeyen sıradan vatandaşları bilgilendirmekten ibaret. Zor bir işe giriştiğimin farkındayım. Konuların ele alınış biçimini fazla yüzeysel buluyorsanız, muhtemelen sektörde çalışan birisiniz. Haklısınız, yazılarda ayrıntıya...
Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır. Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor. Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...