Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Cermodern'de yeni sergi FUTUROTEXTILES MIX

Ankara'nın kültürel vahası olarak adlandırmıştım Cermodern'i bir yazımda. Gerçekten de adına yakışır etkinliklere ev sahipliği yapıyor. 2 Nisan - 12 Mayıs arası FUTUROTEXTILES MIX adlı sergi, Cermodern'de olacak. Türkiye Fransız Kültür Merkezi Ankara ve Cermodern işbirliği ile Ankara'ya gelen sergi ile ilgili ayrıntılı bilgileri serginin web sayfasından öğrenebilirsiniz.  Futurotextiles, bir üst isim aslında. Ankara'da düzenlenecek olan bu etkinliğin MIX olanı. Ankara'daki etkinlik için bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Benim açımdan serginin bir başka güzelliği, Fransızca bilgimi sınama olanağı. Henüz öyle sular seller gibi konuşamıyorum elbette, ancak derdimi anlatmayı başarıyorum. Anlatılanları anlamada ise çok daha iyi durumdayım. 

JÖNTÜRKLER / Ernest Edmondson RAMSAUR

Tam adı JÖNTÜRKLER 1908 İhtilalinin Doğuşu olan eser, Pınar Yayınları tarafından Muhsin Önal MENGÜŞOĞLU'nun tercümesi ile ilk baskısını Mayıs 2004 tarihinde yapmış. Benim okuduğum, eserin Mart 2011 tarihli ikinci baskısıydı.  Ernest Edmondson Ramsaur, 1940'lı yıllarda doktora tezi olarak seçtiği konuyu kitap haline getirmiş 1950'lerde. Kitabın taslak halini Halide Edip Adıvar, Dr. Adnan Adıvar ve Dr. Nihat Reşat Berger okumuş. Ramsaur'un eserinin biblografyası, tarihin bu alanına dair bu güne kadar okuduğum eserler arasında en kapsamlı olanı. Hatta kitabın sonunda biblografyayı değerlendiren bir bölüm bile koymuş yazar.  Kitap aşağıdaki sorulara net yanıtlar veriyor: İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) masonik bir yapı mıydı? İTC üyeleri arasında mason olanlar var mıydı? Tarikatların İTC ile ilişkisi neydi? Prens Sabahattin ve Ahmet Rıza arasındaki görüş ayrılığının temelinde ne vardı? Mustafa Kemal'in İTC ile ilişkisi neydi? 1908 devrimini Avrupal...

Jacques Vergès adını duydunuz mu?

Bu blogun okuyucularının bir bölümü, blogun içeriğinden şikayetçi. Ev yapımı çikolata tarifinin üzerinde Kaan Arslanoğlu'nun son kitabı üzerine bir yazıyı, hemen sonrasında ise sayısal karasal televizyonun sıkıştırma formatı olarak HEVC'nin seçildiğinden bahseden bir yazıyı görmek istemediklerini belirtiyorlar bu kıymetli okurlar. Onları üzecek bir haberim var: ne yazık ki bu "karmaşa" daha da artacak bir süreliğine.  Yazının başlığındaki isim, Jacques Vergès nev-i şahsına münhasır bir kişi. "Kopuş savunması" olarak adlandırılan bir savunma stratejisinin literatüre girmesini sağlamış.  Vergès'in savunma stratejisi üzerine yazılmış ve dilimize de kazandırılan kitaplar bulunuyor. Şimdi  Vergès  de nereden çıktı diyorsanız, ne yazık ki bunu açıklamam olanaklı değil.  Vergès'in stratejisini inceleyen kitapları sipariş ettim bile. İlerleyen günlerde bu eserleri değerlendiren yazılar göreceksiniz. Bence siz de okuyun  Vergès'i. Genel kültür ol...

cep telefonu üzerine genel bir bilgilendirme

İstanbul, 2015 Kıymetli bir okuyucum, Recai Bey, geçtiğimiz günlerde iPhone SE üzerine yazdığım notun altına yorum paylaşmış. Bu vesileyle hem kendisine bir yazı ile teşekkür etmiş olayım, hem de belki yeni telefon seçerken bir kaç öneride bulunayım istedim.  Herşeyden önce belirtmeliyim ki ben "telefoncu" diye bilinen, her yeni modelin kaç piksel ön kamerası olduğunu, ekranın çözünürlüğünün ne olduğunu kataloglara bakmayan söyleyebilenlerden değilim. Hatta kimi kısaltmaların anlamını da bilmem. Çok merak edince açıp okuyup yorumlayabilecek teknik bilgime güveniyorum.  Lafı her zamanki gibi fazla uzattım. Kısaca söylemek istediğim aşağıda okuyacaklarınız, süreci uzaktan takip eden birisinin genel değerlendirmeleri olarak kabul etmeniz.  Öncelikli olarak satın almayı planladığınız telefonun kamerasının kaç piksel olduğundan ziyade, 4.5 G olarak adlandırılan teknolojiyi destekliyor mu onu sorgulamak gerekiyor. 4.5 G de ne diyorsanız buradaki yazımı okuyab...

iPhone SE

Side, 2012 Bugüne kadar bin TL bile vermedim cep telefonu satın alırken. Bu yazdığım cümleden de anlayabileceğiniz gibi i, ile başlayan bir telefon da kullanmadım, gene bugüne kadar. Halihazırda kullanmaya keyifle devam ettiğim Lumia 820 model telefonu bulmak için epey araştırma yaptığımı hatırlıyorum. Hem akıllı hem küçük ekranlı bir telefon almak istediğimde karşıma iPhone'un dışında çıkan neredeyse tek makul telefondu. Samsung'un ve Motorola'nın kimi modelleri de vardı küçük boyutlu ekranlarıyla. Ancak firmaların genel yaklaşımı ekran boyutu küçük ise işlemci gücü ve belleği de küçük olmalı tarzındaydı. Yani ekranı küçük, işlevi büyük bir telefon, iPhone dışında yoktu.  Anlaşılan, benim gibi düşünenler hiç az değilmiş. Apple, ekran boyutlarını büyütmenin bir sınırı olduğunu, bu cihazlara "cep telefonu" denilmesinin arkasında, cihazların aslında cepte taşındığı gerçeğinin bulunduğunu hatırlamış görünüyor. Yeniden klasik ekran boyutuna dönerken, işlemci ...

Tarihi Başka Okumak / Turhan UTKU

Londra 2013, İki yöne de bakın uyarısı. Sadece trafikte değil. Hayatta da geçerli. Her iki yöne de bakmalı insan. Şubat 2015 tarihli kitabın tam adı Tarihi Başka Okumak / Osmanlının Sonu Cumhuriyetin İlk 40 Yılı. Ataç yayınlarından çıkmış, büyük formatlı 492 sayfadan oluşuyor.  1870 - 1930 arasındaki altmış senede neler olduğunu irdeleyen onlarca kitap okudum. Okunmayı bekleyen onlarca kitap edindim. Her okuduğum, okunması gereken kitaplar listemin uzamasına neden oldu. Turhan Utku'nun kitabını ise tesadüfen gördüm kitapçıda. İyi ki de görmüş ve edinmişim.  Utku, İTÜ İnşaat Fakültesini ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirmiş 15. dönem TBMM'de Çorum vekili olarak yer almış. Kitabının önsözünde şöyle yazmış Utku: Bu kitap Kemalizm'den Atatürkçülük'ten ve Devletin Resmi Tarih görüşünden bağımsız, b u kitap Atatürk hayranlığından, Vahdettin hayranlığından ve Osmanlı hayranlığından da bağımsız, v e bu kitap Atatürk düşmanlığından, Vahdettin düşma...

yarım kalanlar

Yatağın başında kimi 100. kimi 150. sayfaya kadar okunup arasına sıkıştırılmış kağıt parçaları ile üst üste duran kitaplar var. Dolapta okunmayı bekleyen onlarcasını da hesaba katarsam, bir yıl boyunca, haftada bir kitap bitirirsem anca tükenecek bir dağ oluşturuyor. Bu dağ da rahatsız etmedi beni. Dün akşama kadar. İşyerinde masam hep dağınıktır. Ne kadar toplamaya çalışsam da bir kaç gün sürüyor eski dağınık hale gelmesi. Her sabah, odamın kapısını açtığımda, karmaşık görüntü rahatsız etmedi beni.  Bu sabaha kadar. Evde eşimin ve çocukları söyledikleri şeyler oluyor. Kimisi birisini aramamı ister, kimi bir konuyu araştırmamı. Neredeyse her akşam isteklerin bir bölümünü unutmuş halde dönerim eve. Bugüne kadar onları üzüp, kızdırdıysam bile beni hiç etkilemedi bu genişliğim. Bugüne kadar. Dün, öğleden sonra gelen bir mesaj, 25 yıl önce tanıştığım, üniversiteden dönem arkadaşımın vefat ettiğini bildirdi.  Kalp krizinden vefat etmiş kıymetli arkadaşı...

Sayısal karasal televizyon yayıncılığında format DVB-T2 HEVC

Paris, 2013 İtiraf ediyorum, benim eksikliğim. Sayısal karasal televizyon yayıncılığını bu kadar yakından takip eden birisi için affedilmeyecek bir eksiklik. Neyse, geç olsun güç olmasın diyerek bu eksikliği gidereyim.  Malum, Avrupa ülkelerinde artık konuşulmayan sayısal karasal televizyon yayıncılığı, ülkemizde halen yok. Ne zaman başlayacağı konusu ise belirsizliğini koruyor. Konu hakkında yayınladığım tüm yazılara DTT etiketi aracılığıyla ulaşabilirsiniz. Sürecin idari ve yönetimsel boyutundan sorumlu olan kuruluş RTÜK. Frekans tahsis ihalesinden yönetmeliklerin hazırlanmasına, yetki verilmesinden denetlemesinin yapılmasına kadar tüm işlemler RTÜK tarafından yerine getiriliyor. İdare hukuku alanında eğitim alanlar, kanunlar hiyerarşisi terimini iyi bilir. Anayasa ile başlayan bu hiyerarşi, yönetmelik ile sonlanır. Yani en ayrıntılı tanımlar yönetmeliklerde yer alır. Sayısal karasal televizyon yayıncılığı alanında da en ayrıntılı tanımlamalar yönetmelikler aracılığıyla...

Evrimci Açıdan Din, Psikoloji, Siyaset / Kaan Arslanoğlu

Londra 2013 Bir konuya odaklanıp, o konu üzerine uzun seneler boyunca çalışıp, birden fazla kitap yazmış olmak, akademik çalışmalar yapanlar dışında, fazlaca rastlanan bir durum değil. Kaan Arslanoğlu, evrimci bakış açısıyla insanı, seçimlerini, siyasi tercihlerini anlamaya, açıklamaya çalışıyor uzunca bir süredir. Solda gördüğünüz fotografı 2013 yılında Londra'da çekmiştim. Bir kilisenin girişine konulan afişten. İngilizce bilmeyenler için yazayım, öncelikle God, Allah kelimesinin İngilizce'deki karşılığı. iGod ise, iPhone'a bir gönderme. Apple'ın i ile başlayan herşeyin isim hakkını aldığını okumuştum bir yerde. Bu anlamda bir telif ihlaline yol açar mı kilisenin yaptığını bilemiyorum. Afişte, meşgul ve zamanı kısıtlı kişiler için tasarlanmış, akıllarına takılan sorulara yanıtların verileceği sohbet toplantılarının tanıtımı yapılacağı yazılı. Arslanoğlu'nun son kitabında din konusuna bir bölüm ayrıldığını düşününce, bu fotografın uygun olduğuna karar verdim...

Sayısal karasal radyo gerekli mi? FM bize yetmez mi?

Radio France binası @Paris, 2014 Sayısal karasal radyo yayınları macerasını uzunca bir süredir takip ediyorum. Ülkemizde sayısal radyo (DAB) denemelerini de yakından gözlemleme olanağım oldu. İşin doğrusu, 2014 yılında bana sorsalardı "sayısal karasal radyo bir gerekliliktir" derdim. Hatta dedim işin gerçeği. 2014 yılının Şubat ayında Paris'te katıldığım Fransızca Radyo Günleri etkinliğinde bu fikrimi beyan etmiştim sohbet ettiğimiz bir yetkiliye. Ancak, insanın bilgisi arttıkça fikri de değişiyor zamanla.  Blogumu takip edenler bilecektir, bugüne kadar sayısal radyo konulu beş e-söyleşi gerçekleştirdim. WorldDAB başkanı , DRM başkanı , DVB Proje Ofisi CEO'su , T & C Holding CTO'su ve U-Media Aps şirketinin CEO'su ile yaptığım bu söyleşiler ve son dönemde gelen haberler fikrimi değiştirdi.  Son dönem haberlerinden ikisi çok önemliydi bence. İsveç'in sayısal karasal radyo yayınlarına devam etmeyeceğini açıklaması ve IMB5 adlı girişim.   ...

Yakın tarih okumaları

Paris, 2013 Bu başlık pek açıklayıcı olmadı aslında. "Yakın tarih" ne demek? Ne kadar yakın ve neye yakın? Bahsettiğim ülkemizin kuruluş süreci ve öncesini içeren, hepi topu 60 yıllık bir zaman dilimi aslında. 1876 ile başlayıp 1936 ile biten bir tarih kesiti. Bu 60 yılı öğrenmeye çalışıyorum son bir kaç senedir. Öyle görünüyor ki bu süreci anlatan kitapları okumam daha bir kaç yılımı alacak. Ardından tüm okuduklarımdan çıkardıklarımı bir çalışmada değerlendirmek istiyorum.  1876 - 1936 arası, sadece Türkiye Cumhuriyeti açısından değil, tüm dünya açısından büyük dönüşümlerin yaşandığı bir tarih kesiti. Bir çok imparatorluk yerini onlarca devlete bırakmış. Avusturya Macaristan, Osmanlı ve Rusya imparatorlukları tarihe karışırken, Afrika, Asya ve Balkanlarda yeni devletler kurulmuş. Ortadoğu'da ve dünyanın bir çok başka bölgesinde haritalar yeniden çizilmiş.  Yaşadığımız ülkemizin tarihsel mirasını üstlendiği Osmanlı İmparatorluğu'nda büyük dönüşümlerin baş...

Netflix'in amiral gemisi House of Cards'ın ilk üç sezonu Netflix Türkiye ekrannlarında

Netflix Türkiye'nin hizmete girmesinin ardından deneme aboneliğimi başlatmıştım. Televizyon ve daha genel anlamda, video içeriği izlemeyen birisi olarak, sektördeki gelişmeleri değerlendirmek amacıyla yaptığım işlerden birisiydi Netflix'e abone olmak. House of Cards'ı da izlemişliğim yoktu, ancak elbette sektörü alt üst eden bir kült haline gelişini ilgiyle takip etmiştim.  Deneme aboneliğine başladığımda ilk merak ettiğim, içerik oldu. House of Cards, Netflix Türkiye'de mevcut değildi. İçerikler oluşturulurken yapılan anlaşmalara göre hangi ülkelerde yayınlanabileceği belirleniyor. Kimi içerikler belli sürelerle belli bölgelerde yayınlanabiliyor. Muhtemelen House of Cards için de böyle bir anlaşma bulunuyordu ve bu yüzden, yıl başından itibaren başlatılan Türkiye hizmetlerinde, House of Cards izlemek olanaklı değildi.  Dün Netflix'ten gelen bir e-postada House of Cards'ın ilk üç sezonunun izlenebildiği bilgisi paylaşılıyordu. Henüz Türkçe dublaj ve Tür...

Fıtrat Pedagojisi / Hatice Kübra Tongar

Kitaba ilişkin notlarıma geçmeden, yayın evine dair bir iki satır yazmak istiyorum. Tam adı Fıtrat Pedagojisi Adetlerle Değil Ayetlerle Çocuk Eğitimi olan bu eserin yayıncısı HayyKitap. HayyKitap'tan çıkan eserler arasında en bilinenleri Canan Efendigil Karatay'a ait olanlar sanırım. Selim Şeker'in cep telefonlarının zararlarına dair yazdığı iki eser de HayyKitap'tan çıkmıştı. Bugüne kadar okuduklarım arasında beni hayal kırıklığına uğratan olmadı. Başka yayınevlerinin es geçeceği eserleri bizlerle buluşturuyor bir bakıma. Bu bağlamda, HayyKitap'a teşekkürlerimi sunarım. Gelelim Fıtrat Pedagojisi adlı esere. Anne - baba olmak, insanın sırtına bir sorumluluk yüklüyor. Öncelikle bebeğe, ardından çocuğa iyi bakmak, onun iyi yetişmiş, düzgün bir insan haline gelmesini sağlamak anne - babanın görevi sayılıyor bir yerde. Hatice Kübra Tongar, kitabında bu bakışı sorgulayarak yola çıkıyor. Tongar'a göre, anne - baba, yeni doğanın gözeticisinden fazlası değil. Kit...

geçen ay en çok okunan 10 yazı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Hac / Paulo Coelho

Kurguyla Gerçek Arasında Bir Yolculuk Bugüne kadar hiç Paulo Coelho kitabı okumamıştım. Siz sormadan söyleyeyim: Evet, Simyacı hâlâ okunacaklar listemde. Ama ilk adımı, Hac ile attım. İlginçtir ki bu kitap, Simyacı ’nın da yazılmasına vesile olan gerçek bir hac yolculuğunu konu alıyor. Bu yolculuk, İspanya'da "El Camino de Santiago" yani Santiago Yolu olarak bilinen yüzlerce kilometrelik bir yürüyüş rotası boyunca geçiyor. Farklı yönlerden, farklı duraklardan başlayan ama aynı amaca çıkan bu rota, hem fiziksel hem de ruhsal bir yolculuk sunuyor. Kitabın arka kapağını okuduğumda aklıma Nermin Yıldırım ’ın Ev adlı romanı geldi. Orada da kahraman, Santiago yolunu farklı bir yönde yürüyordu. Coelho’nun Hac ’ı ile bu iki kitap arasında, hem benzerlik hem de yaklaşım farkı görmek mümkün. Kurgu mu, Anı mı? Kitabı okurken en çok düşündüren şeylerden biri şu oldu: Bu yaşananlar gerçekten oldu mu, yoksa metaforların içine mi gizlendiler? Roman, yer yer o kadar ...

Yirmi Yıl Sonra Gelen Misafir

Kuşlar, horozlar, eşekler hepsi kendi dilinde güneşi selamlarken, biraz daha uyuyabilsem diye uğraşmak boşunaydı.  Haydi kalk bakalım, diyor hepsi. Güneş doğdu, gün başladı. Yapılacak onca iş seni bekliyor. Misafirin de gelecek, hem de. Gözlerimi ovuşturarak doğruldum yer yatağından, serin sabah havası yüzüme hafifçe çarpıyordu. Çaydanlığın içinden yükselen buhar sesini duyunca mutfağa yöneldim. Annem erkenden kalkmış, sobayı da yakmış, her şey hazır gibiydi. Misafirin kim olduğunu hâlâ söylememişti ama yüzündeki gizemli gülümseme merakımı daha da artırıyordu. Bahçeye çıkıp tavuklara yem verirken aklım hep o yaklaşan misafirdeydi. Evin küçüğü olsam da benim de yapmak zorunda olduğum şeyler vardı. Tavukların yemlenmesi sabah rutinim arasında. Yemlerini verdikten sonra yumurta var mı kontrolü de bende. Abim ve ablam gibi okula gitmiyorum henüz. Misafir kaçta gelecek acaba? Saat sekizi biraz geçiyordu, uzaklardan tozlu bir araba sesi gelmeye başladı. Yokuştan çıkan eski model minibüsü...

Klasik televizyonlar ne zaman biter?

Yayıncılık dünyasında uzun süredir büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşüm üzerine 2013 ve 2018 yıllarında görüşlerimi paylaşmış, klasik televizyon yayıncılığının giderek sönümleneceğini ve dijital platformların baskın hale geleceğini öngörmüştüm. Bugün, 2025'e geldiğimizde bu öngörümün büyük ölçüde gerçekleştiğini söylemek mümkün. Ancak bazı detaylar hâlâ dikkat çekici bir dengeyi sürdürüyor. Yeni Neslin Tercihi Belli: Platformlar ve YouTube Artık genç izleyicilerin büyük çoğunluğu içerik tüketiminde Netflix, Disney+, Amazon Prime  gibi dijital platformları ve YouTube 'u tercih ediyor. İçeriğe istedikleri zaman, istedikleri cihazdan ulaşabiliyor olmak bu tercihin temelinde yatıyor. Lineer yayın akışına bağımlı olmak, gençler için oldukça uzak bir kavram haline geldi. Ama Klasik TV Hâlâ Burada Buna rağmen, 50 yaş üstü izleyici kitlesi için klasik televizyon hâlâ önemli bir yer tutuyor. Alışkanlıklar, haber ve canlı yayınlar gibi içerikler, bu grubun televizy...

İstanbul Ansiklopedisi: Sessiz Çatışmaların ve Görünmeyen Yansımaların Hikâyesi

Bu yazı, Netflix ’te Nisan 2025’te yayınlanan İstanbul Ansiklopedisi  dizisi hakkında olacak. Hem bir izleyici olarak düşüncelerimi paylaşmak hem de spoiler vermeden bir bakış sunmak istiyorum. Diziler hakkında yazdığım ilk blog yazısı olacak, bu yüzden heyecanlıyım. 📚 Genel Bilgiler Sekiz bölümlük mini dizi formatında sunulan yapımın senarist ve yönetmen koltuğunda Selman Nacar oturuyor. Başrollerde ise genç oyuncu Helin Kandemir  (Zehra) ve deneyimli isim Canan Ergüder (Nesrin) yer alıyor. Zehra, üniversite eğitimi için Amasya’dan İstanbul’a gelirken; Nesrin, Fransa’da kariyerine devam etmeye hazırlanan, Zehra’nın annesinin yıllardır görüşmediği eski bir arkadaşı. İkili arasındaki etkileşim dizinin en güçlü yanlarından biri. 💭 Dikkatimi Çekenler (Spoilersız): Kimlik arayışı teması  güçlü bir şekilde hissediliyor. Zehra’nın İstanbul’a gelmeden önceki hayatıyla, büyük şehirde yaşadığı değişim arasındaki gelgitler oldukça etkileyici yansıtılmış. Nesrin’in şehir ve ülk...

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.