Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bükreş'in Doğusu, film

Romanya'da 1989 yılında yaşanan devrim sonrası Bükreş'in doğusunda bir kasabada neler değişmiş? Devrim acaba buraya gelmiş mi? Yoksa burdan mı başlamış? Halk, Çavuşesku götürüldükten sonra mı sokağa dökülmüş, önce mi? Kasvetli hava, griye boyalı dökük binalar, eski arabalar, heyecandan uzak tek düze hayatlar. Bükreş'in doğusunda yaşam çok renkli görünmüyor. Filmin başında yaşamın sıkıcılığını hissediyoruz. Kasaba televizyonundaki açık oturumu izledikçe ülkemizdeki programları hatırlamamak olanaklı değil. Teknik imkanlar daha gelişmiş olsa bile konuşulan konuların absürdlüğü, telefon bağlantıları, sıkıntıdan kağıt gemiler yapan konuşmacı filmin kasvetli havasını dağıtıyor. Öyle görünüyor ki sıradan insanların yaşamlarında bir şey değişmemiş devrim ile. Hayatları değişenler önceki rejim zamanında da bir yerlerde olanlar. Eskiden istihbaratçı olarak çalışan şimdinin fabrikatörü olmuş mesela. 2006 yapımı film ne yazık ki Ankara'da tek salonda ve sadece bir hafta oynayaca

Elizinn patisserie restaurant

Adını okuyunca yurt dışında bir yer sanabilirsiniz. Ancak, Ankara'da Tunalı Hilmi caddesi üzerine açılan mekanlardan birisi Elizinn . Neden böyle isimler konulur bu tip mekanlara ayrı yazıların konusu. 2006 yılı başlarında açılmış web sayfasından öğrendiğime göre. Yargıcı mağzasının karşısına denk geliyor yeri. Bülten sokak ile Tunalı Hilmi'nin kesiştiği köşede iki katlı bir mekan. Özellikle hafta sonları ve öğlen saatlerinde dolu oluyor. Menüsü zengin. Hem pasta ve tatlı çeşitleri var hem ızgaralar, pizzalar var. Servisi hızlı ve özenli. Yiyecekler lezzetli, porsiyonlar doyurucu. Tavuklu dürümünü denemiştim ve öneririm sizlere de. Fiyatlar, o bölgedeki benzerleriyle kıyaslandığında farklı değil. Adres ve telefon bilgileri Elizinn Tunalı Hilmi Caddesi No: 81 / A 06700 Kavaklıdere - Ankara Tel: 0 312. 427 40 45

DLNA

Açık adı Digital Living Network Alliance (Sayısal Yaşam Ağı Birliği - çeviri bana ait, daha uygun bir Türkçe için önerilere açığım) olan DLNA , 2003 yılının haziran ayında çeşitli sektörlerden 25 kurucu üye tarafından oluşturulmuş bir yapı. Amacı, her geçen gün artan ev içi elektronik cihazların (DVD göstericiler, televizyon, mp3 çalar, taşınabilir bilgisayar [laptop], masa üstü bilgisayar [desktop], mobil telefonlar, oyun konsolları vs. ) aralarında haberleşmesi için ortak bir dil oluşturup bunun standartlarını tanımlamak. DLNA 'in kendi sitesindeki metinden yararlanırsam: GOAL: DLNA members share a common goal of establishing a platform of interoperability based on open and established industry standards to complete the cross-industry convergence DLNA 'in Ocak 2007 itibariyle 23 ülkeden 225 üyesi var. Bu üyeler , tüketici elektroniği, ağ, mobil, PC, ar-ge, yarı iletken, komponent ve telekomünikasyon endüstrilerini temsil ediyor. DLNA sertifikalı cihazlar satışa sunulmuş duru

Bahar başlıyor

Bugün baharın ilk günü. Ayın ortalarına doğru saatlerin yeniden ayarlanmasıyla, iş çıkışı hava kararmamış olacak. Kışın kasvetli havasından kurtulacağız yakında. Her ne kadar bu yıl geçmiş yıllara kıyasla fazla soğuk olmadıysa bile gene de baharın gelmesini sevinçle karşılıyorum. Doğa gibi, her bahar yenileniyor insanlar da. Bu aralar Flying Carpet adlı albümü dinliyorum. Claude Challe imzalı derleme bir albüm. Oryantal müziğin çok iyi örnekleri var albümde. İki CD'den oluşuyor. Darbuka, klarnet, keman karışımlarından hoşlanıyorsanız Flying Carpet (Uçan Halı) adlı bu albümden de çok hoşlanacaksınız.

1 Mart 1935

Büyük bir keyifle kullanmakta olduğum Nazım Kültür Ajandası 2007'ye göre 1 Mart 1935 tarihinde 18 kadın milletvekili TBMM'ye girmiş. 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününe bir hafta kala, 1935 yılında, bir çok ülkede kadınların seçme ve seçilme hakkı yok iken, 18 kadın vekilimizin TBMM'ye girmiş olması etkileyicidir. Kadınların toplumun her alanında daha fazla temsil edilmesini dilerim.

Triple play

Telekom sektöründe yaşanmakta olan gelişmelerle birlikte, Avrupa'da sıkça duyulmaya başlanan ifadelerden biri: triple play . Yani 3'lü hizmet. Başka bir değişle telefon ile birlikte televizyon ve internet hizmetlerinin de aynı operatör tarafından verilmesi ve bu 3 hizmet için (çoğunlukla) tek fatura gönderilmesi. 30 Ocak 2007 tarihli habere göre Fransa'da Orange firması telefon, televizyon ve ADSL internetten oluşan paket için 39,90 € fiyat istiyormuş. Farklı ülkelerden farklı fiyat örnekleri bulunabilir. Ülkemizde triple play uygulamasını yapabilecek şirket sayısı fazla değil. Türk Telekom A.Ş. ve TürkSat bu tip bir hizmeti verme olasılığı en yüksek olanlar bence. Aslında Türk Telekom internet ve telefon hizmetini verebiliyor hali hazırda. TürkSat ise TV ve interneti birlikte sunabiliyor. Türk Telekom IPTV hizmetine başladığında, TürkSat ile telefon hizmetine başladığında (veya yaygınlaştırdığında voip hizmeti veriyor çünkü) triple play diye adlandırılan hizmeti sağlamış

Futbolda ilginç durum

Bu yıl futbol ligi ilginçliklerle dolu. Geçtiğimiz yıllarda üçe bölünmüş olarak görürdük ligi. Bir grup takım tepeye oynardı. Sayıları 5'i geçmezdi bu takımların. 5-8 takım da ligde kalma mücadelesi verirdi. 18 takımlı bir lig oynandığını düşünürsek 10 takımın ne yukarıya yetişecek kadar fazla puanı olurdu ne de düşme tehlikesi hissedecek kadar az. Bu yıl ise çok daha farklı bir puan tablosu ile karşı karşıyayız. Konyaspor 31 puanla 6. sırada yer alıyor. 15. Çaykur Rizespor'un ise 24 puanı var. Sondaki 3 takım ile baştaki 3 takımın diğerlerinden biraz uzaklaştığını düşünsek bile (ki bu gözlemin de doğruluğu tartışılır, 4.durumdaki Kayserispor ile 3. Beşiktaş arasında 2 puan fark var) geriye kalan 12 takım, 34 ile 24 puan arasına yerleşmiş durumda.

Polis, film

Türk sinemasında fazla alışık olmadığımız filmlerden olan Polis , 16 Şubat 2007 Cuma günü vizyona girdi . Haluk Bilginer'in son derece başarılı oyunculuğu, ilginç kurgusu, güzel çekilmiş sahneler, Özgü Namal'ın oyunculuğu filmi kurtarmaya yetmiyor. Kara film tarzında olduğu ileri sürülen, absürt film denilen ancak, benim herhangi bir kategoriye sokamadığım deneysel bir film Polis .

Kısık Ateşte 15 Dakika

Ülkemiz sinemasında fazla örneğini bilmiyorum tek mekanda geçen filmlerin. Kısık Ateşte 15 Dakika'yı izlerken aklıma hep Mustafa Altıoklar'ın Banyo adlı filmi geldi. Orada da birbirleriyle bir şekilde bağlantılı olaylar, kapalı mekan, dekor gibi duran banyo. Bu filmde de olaylar lüks Fransız restaurantı Le Chic'te geçiyor. Birbiriyle bir şekilde ilişkili öyküler, fazlasıyla zorlama finalle beklenmedik sona bağlanıyor. Kimi karakterler inandırıcılıktan uzank. Metin Akpınar'ın canlandırdığı oymacı, restaurantın kadın düşkünü sahibi ve sanki final sahnesi için filme monte edilmiş gibi duran komiser bunlardan. Öte yanda Haluk Bilginer, oyunculuğu adeta ile büyülüyor. Aysun Kayacı, filmde söylediği şarkılarda kendi sesini kullanmış. Bir çok ses sanatçısından başarılı, belki bu yeteneğini ileride kullanır. Ata Demirer'in performansı iyi olsa bile, oyuculuğu ile ilgili yorum yapabilmek için farklı karakterlerde izlemek gerekiyor. Başta da yazdığım gibi örneğine sık rastla

Kadın Matematikçiler, Ercan Kumcu

Matematik, birçok bilimde kullanılan temel araçlardan birisi. Matematik alanında önemli çalışmalara imza atmış, adını tarihe mal etmişler arasında kadınların sayısı hiç de az değilmiş. Ercan Kumcu'nun Kadın Matematikçiler adlı kitabını okuyana kadar bu gerçeğin farkında değildim. Kitapta, 370 ile 415 yılları arasında yaşamış İskenderiyeli Hypatia'dan başlayarak kronolojik sırayla kısa hayat öyküleri verilen 113 kadın matematikçi var. Kadınların matematikle uğraşmaları Immanuel Kant gibi ünlü düşünürlerce bile yadırganmış. Kant "Madem güzel kafalarını geometriyle meşgul edecekler, sakal da bırakabilirler" demiş. 1666 yılında kurulan Fransız Bilimler Akademisi ilk kadın üyesini 1979 yılında kabul etmiş. Kadınların mücadeleleri okula gitmeyle başlamış. Lisans eğitimlerini alabildikten sonra yüksek lisans eğitimi için uğraşmışlar yıllarca. Çoğu üniversite, yüksek lisans için kabul etmemiş kadınları. Dışarıdan dersler alıp gerekli koşulları sağlayanlara ise unvan ver

Coşkun Can Aktan'ın bilgi hazinesi

Türkçe içerik bulmanın hala çok kolay olmadığı sanal alemde, bu kadar kapsamlı içeriği olan bir sitenin varlığından haberdar değildim. Hemen adresi vereyim: http://www.canaktan.org/ Gerek sayfa tasarımındaki güzellik ve özen, gerekse zengin ve Türkçe içeriğiyle Can Aktan'ın sayfası, sık kullanılanlara eklenecek kaynaklardan birisi. ANTİ-LEVİATHAN 'dan Merkez Bankacılığı 'na, AB Kriterleri 'nden Kamu Tercihi Teorisi 'ne farklı konularda kendi yazdığı kaynaklarla zenginleştirdiği sitesinde aynı zamanda farklı kaynaklardan derlediği bağlantılar da var. Halen Dokuz Eylül Ünivesitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde çalışmakta olan Atkan'ın öz geçmişine de buradan ulaşabilirsiniz. Ülkemizde bir çok farklı alanda geniş bilgilere sahip kişiler var. Ancak, zaman ayırıp bu bilgilerini başkalarının kullanımına açanlara pek sık rastlanmıyor. Sayın Aktan'a Sosyal Bilimler Sayısal Arşiv'i için çok teşekkürler. Umarım benzer çalışmalar artar...

Uygunsuz Gerçek

ABD'nin son seçimlerde başkan adayı, daha önce başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş Al Gore'un, Küresel Isınma konusunda yıllar boyu sürdürdüğü mücadelenin özetlendiği bir film Uygunsuz Gerçek . Filmde de örneklendiği gibi sigaranın sağlığa zararlı olduğunu kabul etmemek için senelerce direnen sermaye, dünyanın sonunu hazırlayan karbon gazı emisyonu konusunda da adım atmamakta ısrarlı. Filmde sorunların tespiti doğru bir şekilde yapılmış olsa bile çözüm için doğru yöntemlerin önerildiğini söylemek güç. Günümüzde dünyanın böylesine kirletilmiş olmasının en önemli sebebi dünya genelinde (istisnaları kenara koyarsak) uygulanmakta olan ekonomi yönetimi. Sadece kar güdüsü ile hareket eden şirketleri çevreye saygılı olmaya davet edip, onların da bu davete uyacağını beklemek fazla iyimserlik. Filmi izleyene kadar küresel ısınmanın bizden sonraki kuşaklar için yaşanılmaz bir dünya yaratıyor olduğunu düşünürdüm. Oysa, filmi izledikten sonra anladım ki, bizden sonraki kuşakları bile b

Ya sonra?

Ajda Pekkan'ın söylediği efsane şarkılardan birisi Ya Sonra. Ne yaptılar yıllar sonra? Levent Yüksel yeniden söyledi. Pekkan kadar iyi söyleyememiş olsa bile klipteki İstanbul görüntüleri çok güzel. Şarkının en beğendiğim bölümü ise müziğin devam ettiği, arada Ya Sonra...Senden sonra... Ya sonra Ne yaparım senden sonra Kal.... şeklinde devam eden bölümleri. Orijinali, belki Türkçe aranjmanından da iyi bu arada.  Kendime sorarım başlıktaki soruyu; Ya sonra? Herkesin arada bir yapması gerekir.

İnternet canavarı

Son günlerde bir panik havası estiriliyor internetteki içerikle ilgili. Konuyla yakından ilgilenenlerin şaşkınlıkla izlediği haberler, açıklamalar akıllara başka sorular ve nedenler getiriyor. Teknoloji Kimin Umurunda adlı kitabın da yazarı olan Altı Üstü Tasarım adlı blog yazarı Mehmet Doğan çok iyi bir yazı yazmış konu ile ilgili. Mutlaka okumanızı öneririm. Yorumlarla daha da gelişen yazılarıyla okumaktan büyük keyif aldığım Sn. Doğan'ın sitesini sık kullanılanlarınıza ekleminizi de öneririm. Ayrıca yan tarafta izlediklerim bölümünde sayfasının adresini görebilirsiniz... Sansürsüz, özgür bir dünya özlemiyle.

Express

Yıllar önceydi Express dergisini ilk okumam. Tam olarak hatırlayamasam bile neden baksanız 10 yıldan fazla olmuştur. O zamanlar haftalık çıkıyordu. Sonra iki haftada bire düştü sıklığı. Sonra kapandı, kayboldu. Herhalde 3-4 yıl önceydi. Kitapçıda Post Express adıyla tekrar karşımda görünce şaşırdım önce. Artık aylık çıkmaya başlamıştı. Post pek uzun kalmadı adının başında. Tekrar Express olunca daha bir sevindim. Şimdi her ay, neredeyse hiç aksatmadan alıyorum. Zaten ben okumayı bitirene kadar yenisi çıkmış oluyor. Ne mi var içinde. Hayatta ne varsa. Politika, sanat, kültür, söyleşiler, haberler, kitap, kaset tanıtımları. Dergi hakkında daha fazla bilgiyi Ekşi Sözlük'ten bulabilirsiniz . Henüz tanışmadıysanız kendisiyle 5 YTL karşılığında Dost, İmge gibi kitapevlerinde sizi bekliyor.

Modigliani, Işığın ve Hüznün Ressamı

Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi? adlı oyun için bilet almıştık. Oyunculardan birisinin rahatsızlığı nedeniyle Modigliani'yi izledik. Geçtiğimiz aylarda izlemeyi çok istediğim, bir türlü denk getirip izleyemediğim oyunlardandı Modigliani . İtalyan ressam Modigliani'nin (1884-1920) Paris'te sefalet içinde geçen hayatından bir kesit sunuluyor oyunda. Modigliani'nin çevresi, kendisi gibi değeri sonradan anlaşılan ressamlarla çevrili. İki buçuk saat kadar süren oyunun ilk perdesinde, ressamların hayatının zorlukları, bunaltıcılığı ve çaresizlik, son derece başarılı bir şekilde sergileniyor. Öyle ki izlerken bunalıyor insan. Modigliani rolünde Olcay Kılavuzlu, Modigliani'nin sevgilisi şair Béatrice Hastings rolünde TRT'nin uzun soluklu dizisi Bizim Evin Halleri'nden tanıdığımız Berfu Öngören rollerinin hakkını veriyor. Oyuncuların hepsi başarılıydı aslında, gene de benim en çok beğendiğim Modigliani'nin ressam arkadaşı Maurice Utrillo 'yu oynayan Orhan Özyiği

Avrupa Artistik Buz Pateni Şampiyonası

Buzda Dans adlı yarışma / şov programı ile birlikte ülkemizde buz patenine ilginin artmış olduğunu varsayarak, TRT 3 'te yayınlanmakta olan Avrupa Artistik Buz Pateni Şampiyonası'nı hatırlatmak isterim. TRT tarafından yıllardır yayınlanan ve ne yazık ki, meraklıları dışında, fazla ilgi çekmeyen buz pateni, ünlü isimlerin yarışmacı ve jüri üyesi olduğu Buzda Dans 'ın izlenme oranlarına bakınca, makus talihini bu yıl kırabilir. Buz dansı ile ilgili oldukça geniş bir arşive sahip, iyi hazırlanmış bir site arıyorsanız Ceyhun Ergüven'in hazırladığı http://www.buzpateni.com sitesini öneririm. Fotograflar ve videolarla zenginleştirilmiş site, bir çok bilgi de içeriyor.

İş, Aşk ve Kadınlara Dair, Seda Kaya Güler

İş hayatında belli konumlara gelmiş, 10 farklı kadının ağzından bulundukları konuma gelene kadar yaşadıkları, mücadeleleri, bulundukları konumdan hayata bakışlarını anlatıyor Seda Kaya Güler . Kadınlar için iş hayatının getirdiği zorlukları anlatmak için ilginç bir tarz seçmiş yazar. Beş bölümden oluşan kitabın her bölümü akademisyenden kafe sahibine, gazeteciden finans sektöründe genel müdüre farklı sektörlerde başarıya ulaşmış toplam 10 karakterin buluştuğu yemeklerde konuştukları şeklinde kurgulanmış. Son buluşma dışındaki dört buluşmada kadınların hepsi bir arada değil. Bölümler, neden iş hayatı, kariyer yapma isteği, kocalar kadına destek mi, köstek mi?, kadın kadının kurdu mu? ve erkekler olarak adlandırılmış. Yazış şekli nedeniyle kolay ve hızlı okunabilen bir kitap. Kimi bölümleri okurken erkeklerin tavrından iğrenirken, kimi bölümlerde böyle düşünen kadınlar olabilir mi demekten kendimi alamadım. Kitapta sorunlar ortaya konuyor, durum tespiti yapılıyor. Yer yer, özellikle a

Eski bohçadan: Sebzeli Börek tarifi

Malzemeler Acı Biber Salçası, 3 Adet Hazır Yufka, 1 Adet Havuç, 1 Adet Patlıcan, 1 Adet Domates, Biber, Kekik, Kimyon, Tuz, 1 Adet Soğan ve Sarımsak, 1 Adet Yumurtanın Sarısı, Sızma Zeytin Yağı Yapılışı Sebzeleri yıkayıp ince ince doğruyoruz. Patlıcanın acısını almak için tuzlu suya koyup bir süre bekletiyoruz. Sudan çıkardıktan sonra iyice sıkıyoruz. Soğanı ve biberi yağda çeviriyoruz. Havuç ve sarımsağı da karışıma ekliyoruz. Birlikte bir süre daha çeviriyoruz. Ocaktan almaya yakın bir kaşık acı biber salçasını ve domatesi de koyuyoruz. Baharatlardan istediğimiz kadar katıyoruz. Yufkaları üçgen şekilde kesiyoruz. Hazırladığımız malzemeleri yufkanın içine koyup yufkayı dilediğimiz şekilde katlıyoruz. Ben köşesine doğru sarıp, sonra gül şeklini veriyorum. Üzerine yumurtanın sarısını sürüp orta hararetli fırında pişiriyoruz. Afiyet Olsun...

Sayısal Karasal mı Uydu mu?

Sayısal karasal yayıncılık (DVB-T=Digital Video Broadcasting-Terresterial) denemelerinin resmi başlangıcının yapıldığı 3 Şubat 2006'nın yıl dönümüne yaklaşırken, 3 büyük ilimizde (Ankara, İstanbul ve İzmir) deneme yayınları sürerken, TRT dışında havada sinyali olan ikinci bir yayıncının olmayışı düşündürücü. Uydu yayınları ile ilgili yeni girişimler yapan özel yayıncılar, 2014 yılında sonlanması beklenen ve şu an için nüfusun en az yarısının yayınları izlediği analog karasal yayının yerini alacak teknolojiyle ilgilenmiyor oluşunu nasıl yorumlamak gerekli bilemedim. Deneme yayınlarına başlayalı bir yıl olmasına karşın kamuoyunda bilgi eksikliği gözlenmektedir. Sektör içindeki kişilerin bile konu hakkında doğru bilgilere sahip olmadığını üzülerek görüyoruz. Kamuoyunu bilgilendirme konusunda daha planlı çalışmalar yapılmalı. Ne uydu karasal sayısal yayıncılığın rakibi, ne karasal sayısal uydunun. İkisinin kullanım yerleri ve yöntemleri farklı. Sayısal karasal yayın, uydu yayıncığı,