Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mobbing

Mobbing, özellikle bizim mesleğimizde sıklıkla karşılaştığımız sorunlardan. Belki bizim mesleğimizde demek çok doğru değil. Çünkü ülkemizde iş yerlerinde yönetici olanlar, kendilerine bağlı olarak çalışanlara karşı davranışlarında, kimi durumlarda farkına bile varmadan, mobbing uyguluyor. Anlam olarak bakıldığında: psikolojik şiddet, baskı, kuşatma demek oluyormuş Latince'de. Özgür Üniversite wikipedia'daki tanımlamaya göre: Kendini göstermeyi ve iletişim oluşumunu etkilemek: Sözünüz kesilir, yaptığınız iş sürekli eleştirilir, jest ve bakışlarla ilişki kesilir, yazılı ve telefonda tehditler vs. Sosyal ilişkilere saldırı: Kimse sizinle konuşmaz, diğerlerinden ayrılmış bir işyeri verilir, çalışanların sizinle ilişkiye geçmeleri yasaklanır, orada değilmişsiniz gibi davranılır. İtibarınıza saldırı: Arkanızdan kötü konuşulur, asılsız söylentiler çıkarılır, kararlarınız sürekli sorgulanır, özgüveninizi olumsuz etkileyen bir iş yapmaya zorlanırsınız. Kişinin yaşam kalitesi ve mesle

milli takımın şansı

daha ilk maçımızı oynamış ve 2-0 gibi net skor ile yenilmiş, üstelik kötü oynamıştık. adetim değildir pek ama gidip 5 ytl vererek iddia oynadım, turnuva şampiyonluğu için. milli takıma 1'e 60 veriyordu. kazanırsak 300 ytl kazanmış olacağım :) dün ilk yarı sonrası hem saatin ilerlemesinden hem de oyunumuzdan kaynaklı uykum geldi. neyse ki uyumamışım. son zamanlarda izlediğim en iyi milli takımdı son 20 dakika sahada oynayan. hepsi inanmış, hepsi hırslanmış.

Einstein, Düşünmenin Keyfi; Françoise Balibar

Yapı Kredi Yayınları'nın Genel Kültür Dizisi adlı küçük kitaplarından birisi Albert Einstein'e ayrılmış. 144 sayfada bol fotograf ve çizimlerle kolay okunan, herkesin anlayabileceği bir dil kullanılarak Einstein'in yaşamı ve teorileri açıklanmış. Genel görecelik kuramı, Bohr ile ilişkileri, olasılığın kuantum fiziği ile ortaya çıkışı karşısında determinizmi savunması ve bunu Tanrı zar atmaz diye dillendirmesi, Yahudiliği, tanrı tanımazlığı... kısacası insan olarak Einstein'ı okuyuculara anlatan bir yapıt. Herkese ama özellikle fizikle ilgililere tavsiye ederim.

sigara içenlere özel...

Aşağıdaki yazı, aynı liseden mezun olduğumuz tıp doktoru abilerimizden birisine (Dr. Kerim KABAN'a) ait. Lisemizin elektronik listesine göndermiş olduğu 2001 tarihli yazısını kendisinin izni ile sizlerle paylaşıyorum. Sigara içerken bir kez daha düşünmenizi rica ediyorum. Kendiniz için olmasa bile insanlığın genel çıkarı için: Akciğer kanseri, hem erkek hem de kadınlarda açık farkla en çok öldüren kanser. Akciğer kanseri, sebebi iyi bilinen az sayıda kanserden biri ve %90'dan fazlası doğrudan sigara yüzünden. 1920 yılında ABD'de toplam akciğer kanseri sayısının binden az olduğunu biliyor muydunuz? ABD'de kadınların sıklıkla sigara içmeye başladıkları 1960'lardan bu yana, akciğer kanseri yüzde 450 artarak meme kanserini çoktan sollamış durumda. Sigarayı bıraktığınız zaman yıllık risk sanılanın aksine değişmiyor. O güne kadar içtiğiniz sizinle kalıyor. Diyelim ki listemizin tüm üyeleri 15 yaşında sigara içmeye başlamış. 45 yaşında, listeden her bir buçuk yılda bir kiş

Anket sonuçları

Ankara'lı içme suyunu nasıl sağlıyor anketim bitmek üzere. Bu güne kadar 47 kişi oy kullanmış. Bunlardan 41'i damacana kullanıyor. Musluktan akan suyu içtiğini söyleyen 3 kişi olmuş. Kalanlar ise artıma cihazı sahibi ve kaynaktan kendim dolduruyoru diyor. Blogspot'un sağladığı bu olanağı (anket) daha sık kullanmayı planlıyorum. Bundan sonraki anketim sayfam ile ilgili olacak. Ziyaretçi trafiğinden görebildiğim kadarıyla tarayıcıya (internet explorer-firefox ve benzeri yazılımlar) sayfanın adresini yazarak ulaşan sayısı devede kulak :) Ezici çoğunluk internetteki meşhur arama motoru google'da bir konuyu ararken (bazen çok ilgisiz sonuçlar da çıkabiliyor) sayfaya düşenler :) Anket sayfaya erişim şekline ilişkin. Açık uçlu soru sorma olanağım yok ne yazık ki. Yoksa anahtar keliminiz neydi? Neyi ararken sayfama geldiniz diye sorardım. Yanıtlarınızı bekliyorum...

tüm yasakların sonu

Araç kullanma ehliyeti olanlar yandaki işaretin anlamını bilirler. Daha doğrusu bilmeliler. Ehliyet sahibi olmayanları düşünerek açıklayayım anlamını. Yol boyu bir çok yasak levhası konur. Hız sınırlamalarına yönelik, sollama yapmaya yönelik. Sonra bu levhayı görürsünüz. Tek başına tüm yasakların sonunun geldiği anlamını taşır. En sevdiğim levhalardandır. Keşke hayatımız için aldığımız kısıtlayıcı kararların ardından böyle bir levha gösterilse bize. Başkalarının koyduğu yasaklar için böylesi levhaları görmek pek olanaklı görünmüyor. Ancak, kendi kendimize koyduğumuz yasaklar için uygulanabilir olduğunu düşünüyorum. En azından ben uygulayacağım. Çeşitli tarihlerde kendi kendime koyduğum yasakları sona erdirdim :) Sizlere de öneririm...

yaşadığımız dünya

yaşamakta olduğumuz dünya bize mutluluk getiriyor mu? istediğimiz konuda, alanda çalışma olanağımız var mı? eğitim alacağımız alanı, konuyu seçme özgürlüğümüz var mı? bir şekilde aldığımız eğitim sonrası çalışmakta olduğumuz işimizden (ki şanslıysak ve iş bulabildiysek) mutlu muyuz? para kazanma gereksinmemiz olmasa kaçımız işimizi sürdürmeyi düşünürüz? bu soruları zaman zaman sorarım kendime. özellikle son soru en önemlisi bence. gerçekten kendinize sorun: para kazanma gereksinimim olmasa (piyangodan milyon dolarlar kazansanız mesela) yapmakta olduğunuz işi devam ettir miyim? eğer yanıtınız hayırsa durup düşünmek gerekli. ben ne mi yapıyorum? oturup düşünüyorum. bir çoğunuz gibi :)

Chiko, film

Hamburg'da geçen karanlık, bildik bir hikaye. Almanya'ya uyum sağlayamamış, doğru düzgün işi olmayan iki arkadaşın büyük dram ile biten macerası. Denis Moschitto (Chiko), Temmuz'da adlı Fatin Akın filminden hatırladığımız Moritz Bleibtreu (Brownie) ve Volkan Özcan (Tibet) çok başarılı oyunculuk çıkardığı Özgür Yıldırım adlı genç yönetmenin oldukça kanlı şiddet sahneleriyle Pulp Fiction'ı anımsatan filmi. Para, statü, rahat hayat, anneye böbrek, lüks araba hayalleriyle girişilen uyuşturucu satışı işi su testisi su yolunda kırılır atasözüne uygun olarak sonuçlanıyor. Filmin sonlarında Volkan Özcan ve Denis Moschitto'nun karşılıklı oynadığı sahne çok etkileyici. Uzun zamandır film izlememiş birisi olarak verdiğim paraşı sonuna kadar hakettiğini düşünüyorum. Kanlı sahnelerden hoşlanmayanlara önerilmez...

Gülhan’ın Galaksi Rehberi

TV8, ilginç programlara ev sahipliği yapmasıyla, düzeyli haberciliği ile ilgimi çeken bir kanal olmuştur. MNG Holding'e ait kanal ilk kurulurken, açıkçası, pek uzun ömürlü olacağını düşünmemiştim. Beni yanılttı, iyi ki de yanılttı. TV8'de kanal değiştirirken görüp takıldığımız Gülhan'ın Galaksi Rehberi'ni sonuna kadar izledik. Çok sık yaptığımız bir şey değildir. Kanal değiştirirken karşılaştığımız yapımlara, genellikle 3-5 dakika bakıp kanal değiştirmeye devam ederiz. Ancak Gülhan Şen'in soyadı gibi şen ve sıcak tarzı ilgimizi çekti. Programın post prodüksiyonu da gayet başarılı. Grafikler, müzikler, geçişler ilgiyi sürekli kılıyor. Kasıntısız, rahat sunuş tarzı başka gezi programlarında da denenmiş ve izleyicinin genelde beğendiği bir tarz olarak sıklıkla kullanılmıştır. Ancak, sunucunun bunu tarz olsun diye yaptığı hissedilirse o zaman uzun soluklu olmuyor yapılanlar. Şen'in web sayfasını okuyunca bu doğallık ve rahatlığın program için oluşturulmuş bir tarz

Daha iyi bir dünya için mühendislik

Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 40 yıldır başlıktaki slogana uygun çabasını sürdürüyor. Tıpkı TMMOB'ye bağlı diğer odalar gibi. Dün 40.yıl sebebiyle Aziz Konukman ve Yavuz Önen'in konuşmacı olduğu bir söyleşi ve Yeni Türkü konseri vardı. Bendeniz de her iki etkinliğe katılan şanslılardandım. Etkinliklerden bir kaç kare yukarıda...

Kyoto protolü dünyayı kurtarır mı?

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak yaygın bir durum. Özellikle de ülkemizde. Kulaktan dolma bilgilerle, genellikle sloganlarla ilerleyen insanların sıklıkla düştüğü bir durum. Slogan, savunulan fikri kısa ve vurucu bir şekilde ifade eder. Adı üzerinde kısadır, vurucudur ve fikrin tamamını içermez. Eğer sadece sloganları öğrendiyseniz ve onları tekrarlayarak kendinizi konunun uzmanı adleder hale geldiyseniz vay halinize... Kyoto protokolü konusunda benzer bir durum var. Bir grup, Kyoto'yu imzala dünyayı kurtar diyor. Konuyu daha iyi bilenler, Kyoto'yu imzala ama tek başına bu yetmez. Dünyayı kurtarmak istiyorsan başka işler de yapmanız gerekir, bunların içinde şehirler arası yolculuklarınızda uçak kullanmamak da var mesela diyor. Dönüp sözleşmeyi imzalayan ülkelerin sayısına, dünyadaki dağılıma, sözleşmenin kalan süresine (2012-2008=4 yıl) bakan Özgür ise işin içinde başka iş var galiba demekten kendini alamıyor :) Aşağıdaki grafik özgür üniversite wikipedia'dan. Kyo

Anket devam ediyor

Sayfanın sağ tarafında anketimiz sürüyor. Sonuçları ben de sizler kadar merak ediyorum. Ankete yanıt verebilmek için internete ulaşabilmenin ön koşul olduğunu akılda tutmakta yarar var elbette. Yani musluk suyu içtiğini belirtecek bir grup insan, böyle bir anketin varlığından haberdar değil, haberdar olsa bile internete erişim olanağından yoksun. Bununla birlikte son dönemlerde her sokak başında açılan damacana su satıcıları, neredeyse her hafta iş yerlerine gelen arıtma cihazı tanıtıcıları Ankara'lıların bir bölümünün içme suyundan endişe ettiğinin göstergesi. Türkiye'de yaşayanların belleklerinin güçlü olmadığından dem vurulur, ülkeyi kurtarmak üzere kurulan (genellikle rakı) içki sofralarında. Bellek ne kadar zayıf olursa olsun Çernobil ve ardından çay içen yöneticiler unutulmadı. Şimdi suyun güvenli olduğuna ikna için ekranlarda su içmek inandırıcı gelmiyor. Yapılacak şey basit. Konunun taraflarını dinlemek, aynı masa etrafına toplayıp ortak akılı işletmek.

Ankara'lı suyuna güveniyor mu?

Bu günlerde Başkent'imizin suyu, Kızılırmak'tan gelen su ile karıştırılmış olarak sağlanıyor. Belediye Başkanlığı'nın açıklamalarına bakılırsa suyla ilgili tek sorun sülfat oranı, ki bu da seyreltilerek aktarıldığı için sorun olmaktan çıkıyor. Meslek odalarına bakılırsa ise ağır metallerle kirlenmiş olan Kızılırmak, içmek için uygun değil. Kim haklı, kim değil anlamak zor. Peki Ankara'lılar ne düşünüyor? Sorunun yanıtını bulabilmek için ben sağ tarafa basit bir anket yerleştireceğim. Anket sonuçlarını sizlere de açıklayacağım. Bu arada etrafınızda sayısı her geçen gün artan damacana su satıcıları ve arıtma cihazı tanıtıcılarına bakınca halkın su konusunda endişeli olduğunu anlamak olanaklı.