Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Uzun süren anketin sonuçları

Yaklaşık 3 ay sürdü yan taraftaki anket. Hali hazırda okumakta olduğunuz bloga nasıl ulaştığınızı soruyordum. Anketin başlarında blog sahibini tanırım, arada uğruyorum seçeneği önde gidiyordu. o zamanlarda da yazmıştım. Bu durum geçicidir. Googleda başka bir şey ararken ulaştım diyenlerin sayısı geçecektir tüm diğer seçenekleri diye. Yanılmamışım. 62 yanıtın 40 adeti googleda başka bir şeyi ararken sayfama ulaştığını belirtmiş.  Belki sayfaya yazdığım yazıların belirli bir konusu olmadığından, belki ilgi çekici yazamadığımdan, belki kendine has bir dil geliştiremediğimden düzenli okuyucuya sahip değilim. Sadece gezi, sadece teknik, sadece yemek üzerine sayfalar gibi değil burası. Aklıma gelenleri yazıyorum. Bir yerde internet günlüğü gibi. Elbette otosansür uygulanmış bir günlük :) Düzenli okuyucu olan blogları kıskansam bile halimdem şikayetçi değilim. Her ne kadar yazdıklarım uzun metinler, kurgulanmış öyküler olmasa bile yazmak keyif veriyor. Keyif almaya devam ettikçede blogu yaş

Radyo İLEF FM 91.00

Radyo çalan bir cep telefonuna sahip olduktan sonra daha fazla dinlemeye başladım radyoyu. Bir dönem değişmez radyom haline gelen Power XL (98.8 Mhz) artık bu frekanstan yayın yapmıyor. Bu frekansta Fenomen adlı bir radyo çıkıyor. Sanırım Power XL Ankara vericisi susturdu hatta. Hani büyük gazetelerin herşeyi yönettiğine emin olan yazarları vardır ya. Köşelerinden çağrıda bulunurlar bilmem kim açıklamanı bekliyorum diye . Ben de Power XL'in açıklaması gelirse seve seve yayınlarım deyip asıl konuma döneyim :) Ankara Üniversitesi tam benim istediğim tarz müziklerle FM 91.00 Mhz'den yayın yapıyor. Bir ara dinlenmesi zordu. Ancak son dönemde daha net dinlenebiliyor. Tabii şanssızlıkları 91.20'de TRT, 90.80'de SüperFM'in yayınlarının olması. Tüm bu frekanslar elbette Ankara için geçerli. Sakin sakin, huzur dolu şarkılarla günün akışına eşlik ediyorlar. Artık Türkçe şarkılar da çalıyorlar. Belki baştan beri Türkçe şarkı çalınıyordu ama bana hiç denk gelmemişti :) Emekleri

Rus Devriminin Çöküş Nedenleri, Emma Goldman

Kitabı görünce, bu kadar az sayfada bir devrimin çöküş nedeni nasıl açıklanır ki demiştim. Arka kapağındaki bilgileri okuyup, bir de kitabın 1922'de yazıldığını öğrenince epey meraklandım. Devrimin 5. yılında sistemin çökeceği kehanetinde bulunup, bir de bu çöküşün nedenlerini yazmak herkesin harcı olmasa gerek. Emma Goldman 'ı bilenler bilir. Anarşizmin önde gelen kadın teorisyenlerinden sayılır. Goldman, 1919-1921 arasında dönemin S.S.C.B.'sini gezmiş ve ciddi hayal kırıklığına uğramış. Uğradığı hayal kırıklıklarını acilen yazıya dökmüş ve Almanca olarak Berlin'de yayınlamış 1922 senesinde. Kendini solda tanımlayan, özellikle S.S.C.B deneyimini merak eden herkesin okuması gereken bir eser. Daha 1922'de bürokrasi sınıfının oluştuğunu, bürokrasi dışında kalanların yaşadıkları ile bu ayrıcalıklı sınıfın yaşadıklarının farkını gözlemleyen Goldman, çarpıcı örneklerle durumu özetliyor: Teori ile uygulama arasında fark büyük. Farkın büyüklüğü soldan, sol düşünceden vazge

Spam iletilerin ulaştığı boyut

Spam olarak adlandırılan, reklam amaçlı-elektronik posta adresi toplama amaçlı-zararlı içerikleri bilgisayarınıza göndermek amaçlı iletilere her gün bir yenisi ekleniyor. Kimilerinin altına, yazılanların doğruluğunu göstermek/kanıtlamak amacıyla gerçek kişilerin adları, telefonları da ekleniyor. İnternet kullanımı için en azından okur-yazar olmanın zorunlu olduğunu düşününce, Microsoft bedava para dağıtıyormuş , Nokia bedavaya telefon verip denetecekmiş , bilmem kim havadan ne kazandırıyormuş gibi ipe sapa gelmez iddiaları içeren iletilere inanıp sağa sola gönderenlerin aklına şaşıyorum. Bu durumun en önemli nedeninin, gittikçe yaygınlaşan, çalışmadan/emek harcamadan bir şeylere sahip olunabileceğine yönelik inanç olduğunu düşünüyorum. Aslında bu durumun günde 5 dakika spor yaparak formda kalabileceğine , istediğini sınırsızca yiyerek alacağı hap ile zayıflayabileceğine inanlarla hiç farkı yok. Kıymetli varlığımız aklımızı kullanalım, kullanmayanları uyaralım...

Ankara - trafik - tramvay

Turan Güneş Bulvarı, Yıldız'dan başlayıp Konya yoluna kadar uzanan uzun bir bulvar. Bu bulvarın asfaltıyla ilgili yaz sonu gibi başlatılan çalışmalar bu sabah tüm trafiğin tıkanmasıyla neticelenmeye yüz tuttu. İnsanları değil araçları taşımaya yönelik tasarlanan yolları, bir türlü bitirilemeyen raylı sistemleri, gittikçe yok edilen kaldırımları ile başkentimiz iyice yaşanır (!) hale geliyor . Bu güne kadar gittiğim tüm Avrupa kentlerinde gördüğüm tramvay, neden Ankara ulaşımında düşünülmez? Bu soruyu hep soruyorum kendime. Bu güne kadar doyurucu bir yanıt bulamadım. Bilenler varsa paylaşsalar, öğrenmiş olurum...

Datça'da Zaman, Nihat Akkaraca

Datça'nın kendine has bir havası var. Gidip de büyülenmeyen yoktur sanırım. Yolunun bozukluğundan ve büyük bölümünün sit alanı olmasından kaynaklı bozulmamışlığı sadece doğasına ait bir özellik değil. İnsanı da bozulmamış. Anadolu insanının sıcaklığı ve içtenliği Datça'da halen hissediliyor. Datça'da Zaman adlı kitap Nihat Akkaraca tarafından yazılmış-derlenmiş. Öyküler, yöre insanının anılarından oluşuyor. 20 öykü içerisinde güldüren de var ağlatan da. Emine Teyze ve Bilgisayar gibi günümüzde geçen öyküler olsa bile çoğunlukla eskileri anlatıyor. Datça'nın eski yaşantısına ait bir çok bilgi içeriyor. İlçe merkezinin şimdiki yerinden önce Reşadiye'de olduğunu, İstanbul'dan İskenderun'a giden bir vapur olduğunu kitaptan öğrenmiş oldum. Ayrıca Umuda Yürüyenler adlı öyküde Köy Enstitüleri'nin ne doğru bir model olduğunu bir kez daha anladım. Nihat Akkaraca , Eski Datça mahallesinde 1931 yılında doğmuş. İlkokulu Datça'da okumuş, ilçede ortaokul olmad

500. yazı

Kasım 2004'ten bu yana 500'ün üzerinde yazı yazdım bloguma. Çeşitli sebeplerle silinenler olunca 500. yazı bu oldu. İleride eski yazılardan sildiklerim olursa sıra tekrar değişecek. Gene de 500. yazıya aşağıdaki fotograf iyi gider diye düşündüm. 2008 ağustos ayında Turunç- Marmaris sahili. Dolunay: