Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kıran Resimleri, İnci Aral

İlk baskısını 1984 yılında yapan Kıran Resimleri adlı yarı belgesel öyküleri öyle kolay okunan, kolay hazmedilebilen kitaplardan değil. Uzunca bir süre önce alıp okumaya başlamama karşın bitirmem aylar sürdü. 104 sayfalık kitaptaki öykülerin yarı belgesel özelliklerinden haberdardım ve okumanın kolay olmayacağının da farkındaydım. Ama şu satırları okuyunca kitap elimden düşüverdi: "Dam kızmıştı, ayaklarımız yanıyordu. Evin altındaki odunluğu ateşlemişlerdi. Hepimize şahadet getirttiler, Fate'nin dört yaşındaki oğlunun dili dönmedi. Ağzına kurşun sıktılar..." Aradan aylar geçti. Araya kitaplar, teknik yazılar, seyahatler girdi. Ama Kıran Resimleri'ne elim gitmedi. Sonra dün, kitabı okuyup bir şeyler yazmadan, rüyalarıma giren görüntülerden kurtulamayacağımı anladım. Bir kaç saat içerisinde bitirdim Kıran Resimleri'ni.  Peki rüyalarım düzeldi mi?  Okuduğum kitapları biraz kendime, biraz başkalarına anlatıyorum. Kıran Resimleri'nden kimseye bahsedemedim.

geri sayım sürüyor:18 days 18 hours ...

Kendi imkanlarımla Londra'da düzenlenecek bir etkinliğe katılacak olmanın heyecanını duyuyorum. Bundan, çok değil, iki yıl önce gene bir mayıs gününde şöyle yazmışım: "Bu arada merak edenler olabilir düşüncesiyle açıklayayım Connected TV Summit , bu yıl ikincisi gerçekleştirilen bir etkinlik. Londra'da yapılıyor ve katılımı epey bir sterlin. Benim o parayı ödeme olanağım yok. İstanbul'da gerçekleşse bir şekilde yol parasını denkleştirip, katılımı ücretsiz sağlamanın yollarını bulup katılıyorum. Ancak aynı şeyi Londra için sağlamam olanaksız. Bu durumda olanları düşünerek belki de, etkinliği düzenleyen kuruluş önceden kayıt yaptırmanız durumunda ücretsiz online izleme şifresi veriyor. Bu şifre ile tüm sunumları ücretsiz izleyebiliyorsunuz. Etkinlikte fiziksel yer almanın getirdiği kişisel tanışıklık gibi şeylerden mahrum kalsam bile, başka türlü hiç haberdar olamayacağım konuları duymak/görmek güzel. Ne diyeyim, darısı ülkemizdeki etkinliklerin başına..." Ya

RTÜK, TV izleme eğilimleri anketinin üçüncüsünü yayınladı.

Yandaki fotografla yazının ilişkisini kuramamış olabilirsiniz. Şöyle bir ilgisi var. Televizyon karşısında beyninizi dinlendirmeye bırakacağınıza, kedi gibi bir güneş bulup bedeni dinlendirebilirsiniz. Kendisi Viyana'da yaşayan bir kedicik. Halen hayatta mı bilemiyorum. Fotografı çekeli epey zaman oldu... Gelelim başlığa ve yazıya... En son 2009 yılında yayınlanan RTÜK TV izleme eğilimleri araştırması / anketinin 3. iki gün önce açıklandı. Araştırmanın tam metnine  buradan  erişebilirsiniz. 17 Nisan 2013 tarihinde EMO Konferans Salonu'nda gerçekleşen ve benim de konuşmacısı olduğum  panelde  de dile getirdiğimiz TV yayınlarına erişim konusundaki bilgi eksikliği bu araştırma ile giderilmiş. Araştırmadaki bilgilere göre TV yayınını uydu üzerinden izleyenlerin oranı %72, analog karasal (normal anten) ise %17.  Kimi meslektaşlarım bana kızsalar bile gene işi paraya bağlayacağım. Çünkü bu rakamlarda bir sorun var. %17'ye düşmüş bir izlenme oranına 10 yıl için 50 milyon TL n

Paris fotograflar

Blog sayfamda etiketleri kullanırken cimri davranıyorum. Yazar adları dışında, 10-15 yazı yazmayacağım konular için ayrı etiket kullanmıyorum ve bildiniz, Paris ile ilgili kafamda epey yazı var. Bunlara başlamadan önce bir kaç fotograf ve kısa kısa Paris gezisi: evet ikizlerimizle birlikte gittik. kendileri haziran 2009 doğumlu. hayır zor olmadı. kendi ifadeleriyle "artık bebek değiliz, abla olduk" Studios Paris adlı şirketin Vue Imprenable (muhteşem manzara) adlı evinde konakladık. Rezervasyonu booking.com üzerinden yapmıştık. Montmarte'de yer alan "evimiz" Paris standartlarına göre büyükçeydi (70m2). İki oda (birisine salon derseniz 1 + 1) mutfak, banyo tuvalet ve bolca gömme dolaplı, 5 katta sevimli bir ev.  Evden Concorde meydanına, Louvre müzesine, Zafer Takı'na yürüyerek gidilebiliyordu.  çocukla gideceklere evde konaklamalarını hararetle öneririm. ev düzeninin devam ediyor olması gezinin huzuru için önemli. Paris Disneyland, bu y

1 mayıs çiçeği, Paris, Magdalalı/Mecdelli Meryem

Yazacak çok şey var, olmayan ise zaman. Onu da bulana/ayarlayana kadar bir kaç fotograf koymalı dedim. 

bölgesel lisans ulusal lisanstan pahalı olur mu?

Türkiye, kendine has dinamikleri olan bir ülke. Bu kendine haslığının son göstergesi, RTÜK'ün bir süredir devam eden karasal sayısal televizyon lisansları ihaleleri. Yazılarımı okuyan kimi meslektaşlarım konunun "para" boyutuna fazlasıyla odaklandığımı, aslında ihale edilenin "kapitalizmi yeniden yaratmak" amacına hizmet eden "televizyon" lisansı olduğunu ve benim bu durumu es geçtiğimi söyledi. Eleştiri ve tespit yerden göğe kadar doğru ve yerinde. Ancak, bu eleştiriye karşılık konuyu sosyal / toplumsal açılardan ele alacak birikimim olmadığından bir kez daha işin teknik / ekonomik boyutunu değerlendireceğim. Şu kadarını söylemekle yetineyim. Televizyon, "rızanın inşaası"nın en sadık hizmetkarıdır. Son dönemdeki "açılım" süreçlerine, kullanılan dile ve seçilen tabirlere bakarsanız bu "rızanın inşaası"nın somut örneklerini görebilirsiniz. Bir gün kendimi yeterli görürsem, bu konuyla ilgili de yazmak isterim. Bu aralar i

artık benim de bir portrem var

Çene kısmı dışında bana epeyce benzeyen bir portre oldu. Sokak ressamına çocukların portrelerini yaptırdıktan sonra ve özellikle ikinci portre, modeline hiç benzemeyince, aslına bakarsan çocuk portresi yapmak çok zordur. bu gerçeği Picasso da itiraf etmiştir deyip çok karakteristik bir yüzün var. Senin de portreni yapayım sözlerini kıramadım. Bir yanda 1 mayısı Paris komünün son kalesinde karşılamanın heyecanı, bir yanda komünden geriye neredeyse hiçbir izin kalmamış olmasının hüznü, yazarınız bir haftalığına Paris'te.  4 yaşına yaklaşan ikizlerle Paris, elbette klasik turlarla ilgisi olmayan bir programa sahip. İlk gün Paris disneyland, ikinci gün bebek müzesi, sonraki günler, neredeyse adım başında karşımıza çıkan dönme dolabı molalarıyla başka bir Paris. Fotograflar ve izlenimler ilerleyen günlerde...