Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Dört mevsim boyunca festival keyfi: Başka Sinema

Kavaklıdere sineması kapandı. Yıllar önce Talip sinemasının, Eti Sanatın kapandığı / dönüştüğü gibi. Ardından Kızılırmak sinemasının salonları çoğalıp küçüldü. Gösterdiği filmler, düzenin / günün dayatmasına fazla direnemedi. Halen, zaman zaman gişesi olmayan filmler gösterse bile, bu dayatmaya dayanmak kolay değil.  Hal böyle olunca, alışveriş merkezlerindeki zincir salonlarda "gişesi" olan filmler dışında bir şeyler arayanlar için iş zorlaştı. Hele Ankara'da yaşıyorsanız işiniz daha da zor. Eskiden Ankara film festivali vardı. Son yıllarda onun da adını duyamaz olduk.  Bu umutsuzluk bulutunu dağıtan "başka türlü bir şey" isteyenler için yeni seçenek Başka Sinema. Ankara'nın göbeğindeki Kızılay Büyülü Fener sinemasının bir salonu, başka türlü filmler gösteriyor. Güncel programa başka sinema'nın web sayfasından ulaşabilirsiniz. Filmlerin gösterimleri sırasında ara verilmiyor.

okumak - yazmak - seçmek

İnsanlar artık okumuyor.  Okumak yerine yazıyor. Aslında "paylaşıyor" demek daha doğru belki de.  Mikro blog sitesi twitter, borsadaki ilk işlem gününde açılış fiyatını neredeyse ikiye katlamış.  Facebook'u en çok kullanan ülkelerin başında geliyoruz. Youtube'a yüklenen videoların izlenme sayılarına, facebook'a yazdığı yazıya gelen "like" sayısına bakıp seçim sonuçlarını anlayamayanlar için bir istastistiği hatırlatayım: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2013 verilerine göre ülkemizde interneti hayatı boyunca hiç kullanmamışların oranı %51,1 . Bu sayı ülkemizde iki kişiden birisinin interneti hiç kullanmadığını gösteriyor. Siz istediğiniz kadar internet üzerinden örgütlenin, çok doğru, çok akıllıca, çok etkileyici argümanlarla fikrinizi savunun / yaygınlaştırın ulaşabileceğiniz kişi sayısı ülke nüfusunun yarısından ibaret. Bu arada bu istatistiğin 16 - 74 yaş arası bireyleri kapsadığını da belirteyim. Bu % 51,1'lik oran ülke ortalaması. Ke

1 Kasım'da Ankara'da sayısal karasal televizyon yayınları başladı mı?

Son günlerde gerek yurt içinden gerekse yurt dışından tanıdıklar yukarıdaki soruyu yöneltiyorlar. Sektörü yakından takip etmeye çalışan kişiler, soruyu soranlar. Özellikle yurt dışında yaşayanların merak ettiği bu sorunun yanıtı ile başlayayım yazıma:  HAYIR. 1 Kasım'sa Ankara'da düzenli DVB-T2 yayınları başlamadı! RTÜK, ülkemizde sayısal karasal televizyona geçiş sürecinin yöneticisi ve uygulamacısı konumundaki üst kuruldur. Bu sürece dair en güncel açıklamaları RTÜK web sayfasından edinebileceğinizi düşünerek kısa bir arama yaptığınızda ulaştığınız metinde 1 Kasım 2013'te Ankara'da düzenli DVB-T2 yayınlarının başlayacağını görebilirsiniz. 1 Aralık'ta Bursa, 8 Aralık'ta İstanbul şeklinde devam eden listede Türkiye'nin 81 iline, hatta ilçe ayrıntısına kadar, tarihler yer alıyor.  Ne yazık ki bu tarihlerin hepsi geçerliliğini yitirmiş durumda. Nedenlerini hatırlatmama gerek var mı bilemiyorum. Tüm tarihçeyi yazmaya benim, okumaya sizin vaktiniz yetm

DVB-T2 deneyimleri İstanbul'da paylaşılacak

Sayısal karasal televizyon yayınları ile ilgili yazılacak, tartışılacak o kadar çok şey var ki. Ancak, bunları kendim söyleyip kendim okumak yerine bir çalıştayda tartışmak çok daha yararlı olacak. Blogumu takip edenler hatırlayacaktır. Bir ay kadar önce T2 sürecini tartışmak için bir çalıştayın toplanması çağrısında bulunmuştum . Çağrıma ülkemiz dışından bir yanıt geldi sonunda: DigiTAG 14 - 15 Kasım 2013'de İstanbul'da DVB-T2 çalıştayı düzenliyor.  Elbette DigiTAG benim çağrıma yanıt vermiş değil. O işin şakası. Çalıştay (workshop) iki günlük yüklü bir programa sahip. Giriş ücretli . DigiTAG üyesi olmayan kuruluşlardan katılanlar için, ki ülkemizde DigiTAG üyesi bir kuruluş yok, 25 Ekim sonrası kayıtlarda, ki 25 Ekim'i geçtik, 250 €. Ücret, benzer etkinliklerle kıyaslandığında oldukça hesaplı. Ancak, bireysel olarak konuyu takip eden bir mühendis için az para değil. Hele avronun son dönemdeki yükselişinden sonra. Etkinliği yerinde takip etme olanağı bulan şanslılard

CeBIT 2013'ün ardından

CeBIT 2013, bilgi iletişim sektörünün içinde bulunduğu durumu gözlemek açısından çok yararlı oldu. Sektörün Türkiye'deki en büyük buluşmasında kimler yoktu ki Türk Telekom, TTNet, Turkcell, Superonline, Avea, Vodafone. Bunların hiç birisi fuarda yoktu. Turkcell, Zirvenin yapıldığı salonda küçük bir stand ile yetinmişti. Bilgi iletişim dünyasının dışında yayıncılık alanında çalışan yerli firmaların da bir çoğu fuarda yer almamışlardı. Digitürk ve DSmart etkinlikte yoklardı. TRT dışında hiç bir yayıncı kuruluş da yoktu standlar arasında. CeBIT, İstanbul'da düzenlediği fuarlarla sektörün gelişmesinde katkıları olmuş bir marka. Bu markanın korunup geliştirilmesi, sektörün ve ülkenin yararınadır. Bu gerçeği Bakanlıklar, Belediyeler ve TRT gibi kamu kuruluşları fark etmiş ve fuarda büyük standlarla yerlerini almışlardı. Fuarlar, sadece firmaların tanıtımlarını yaptıkları bir arena değil aslında. Sektörün büyüklüğü hakkında fikir veren ortamlar. CeBIT'in bugün geldiği durum