Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ev yapımı çikolata

Şubat 2016'da yazmıştım blogda, hammaddesinden çikolata yapımı diye. Bugün dönüp okuduğumda, gereksiz uzun ve artık geçerli olmayan bilgilerle dolu olduğunu gördüm. Son dönem yaptığım çikolataları tattırdığım arkadaşların beğenileri üzerine, güncel bir tarif yayınlayayım dedim. Üşenmediğim bir gün, tarifin aşamalarını fotoğraflayıp bu yazıya ekleyeceğim. Aşamaların fotograflarını ekledim, ölçü soran da çok oldu. Ona da yanıt vereyim hemen.  Ev yapımı çikolatamızın, aşağıda ayrıntılarını vereceğim, malzemeleri basit: Kakao yağı, toz kakao ve fındık. Son olarak tatlandırıcı niyetine kullanacağımız bal/pudra şekeri. Üç ana malzemenin ağırlığı aynı. Erimiş haldeki kakao yağı (aşağıda anlatıyorum nasıl eritileceğini), toz kakao ve çekilmiş fındık... Hepsi aynı ağırlıkta. Son yaptığım tarifte 75'er gram olarak tarttım. Şeker, biraz keyfe kalmış. Gene son yaptığım tarifte, 100 grama yakın olarak ölçtüm, eklediğim sıvı hale getirdiğim balı.  Şimdi malzemeleri sıralayarak başlay

Kilo verme projesi takibi - 8 ve son

8 ay süren projemin, bu son yazı ile, neticelendiğini cümle aleme duyuruyorum. Ne cümlenin ne de alemin bu bilgiye zerre kadar ihtiyacı olmasa da :) 8 ay önce, 76'lara doğru tırmanmış bir rakamı aşağıya indirebilmek için çıktığım yol, 72'lerde tıkandı. Doğruyu söylemem gerekirse, tıkanıklığı aşmak için çaba harcamadım. Hayatta küçük keyifler de olmayınca, daha zor geçiyor günler. Kilo verebilmek için ise bu keyiflerden uzak durmak şart.  Neyse, uzun lafın kısası bu yolda bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim...

Talât Paşa / Hüseyin Cahit Yalçın

Yakın tarihimizi öğrenmek için okumaya devam ediyorum. İkinci meşrutiyet ve sonrasında yaşanılanların ayrıntıları, ne yazık ki gerektiği kadar anlatılmıyor okullarımızdaki tarih derslerinde. Hüseyin Cahit Yalçın, çok yönlü bir kişi. Tek kelime ile Hüseyin Cahit Yalçın'ı tanımla deseler, bugüne kadar okuduklarımdan hareketle, hiç düşünmeden: muhalif derim.  Talât Paşa adlı kitabı, aslında Siyasi Hatıralarım adlı çalışmasının içinde bir bölüm olabilecek kadar kısa. Talât Paşa'nın biyografisi ya da siyasi hayatının ayrıntılarını merak ederek okuyacaksanız, beklentilerinizi karşılamayacak bir eser. Toplam 120 sayfa. Benim okuduğum Ötüken Yayınları'nca 2018 yılında yapılan ikinci baskısıydı. İlk baskısı 1943 yılında Yedigün Neşriyat tarafından yapılmış. Dr. Mustafa Çalık'ın yazdığı önsöz çok kıymetli.  İttihat ve Terakki cemiyeti, fırkası, liderleri... Bu konuda her okuduğumda, okumam gerekenler listesi uzuyor. Bildiğim noktaysa, bilmediğim çevresi kadar... Nokta b

Fırında köfteli patlıcan yemeği

Yemek tarifi veren onlarca youtube kanalı ve blog varken sadeceozgur'de tarif yayınlamak abesle iştigal belki. Gene de ilk kez denediğim ve tadanların da beğendiği bu yemeğin tarifini, siz kıymetli okuyucularım ile paylaşmak istiyorum. Malzemelerimizi sıralayayım öncelikle: Orta yağlı kıyma, Soğan, Sarmısak, Ekmek içi, Yumurta, Tuz, karabiber, kimyon, yeni bahar Patlıcan Salça Su Köftemizi hazırlıyoruz. Bu ifade sizin için yeterli gelmediyse üzülmeyin :) Soğanları rendeliyoruz. İncecik kıyarım, rendeden de küçük olur parçalar diyorsanız , bence daha iyi olur. İncecik yapılmış soğanları kıyma, ezilmiş sarmısak ve biraz ıslatılıp suyu sıkılmış ekmek içi ile derince bir kapta karıştırıyoruz. Bu karışıma bir adet yumurta kırıp baharatlarını ilave ediyoruz. Hazırladığımız köftelik karışımı iyice alt-üst edip, tüm malzemelerin homojen dağıldığından emin oluyoruz. Burası çok önemli, karışımı köfte formuna getirmiyoruz.  Patlıcanları alacalı soyup, yani şeritler halin

Yeni eğitim öğretim dönemi başlarken

Eskiden sıkışan trafik dışında bir etkisi olmazdı bu yeni eğitim öğretim dönemi başlangıcının. Yaklaşık 10 senedir durum değişti, hâliyle, insanın çocuğu olunca düşünmeden olmuyor; ne olacak bu çocukların eğitimi... Bizler onların yaşlarındayken, yani 1980lerin başlarında formül netti ve hatta bir yerde tekti. En azından bizler gibi "memur çocukları" için: iyi okuyup, kendimizi "kurtarmak". Her sınıfı, aslında o büyük sınava, üniversite sınavına hazırlık olarak görüyorduk.  Bugün ise resim o kadar net değil. Gene üniversitede istediği bölümü kazanabilmek uğruna gecesini gündüzüne katarak çalışıyor milyonlar. Ancak, acaba onca zorluk ile kazanılan o muhteşem üniversitenin çok istenilen bölümü bitirildiğinde öyle bir işi yapacak insana ihtiyaç sürüyor olacak mı?  IBM, Watson adlı yapay zekâ platformu ile birçok endüstriye özel çözümler üretiyor. İnternette kısa bir arama ile Watson hekimleri işinden edecek mi sorusunu tartışan onlarca makale bulabilirsiniz

Fransızca öğrenmek üzerine uçuşan fikirler

Sanırım yakında UF diye bir etiket oluşturmam gerekecek. U F  : U çuşan F ikirler, hatta oluşturdum bile :). Sayısal radyo , sayısal televizyon derken bu kez Fransızca öğrenmek üzerine uçuşan fikirlerimi paylaşacağım siz kıymetli okuyucularımla.... Öncelikle, Fransızca öğrenmek için 4 senedir uğraştığımı belirteyim. Uğraşıyorum yerine, belki aklımın bir köşesinde tutuyorum demem daha doğru olur. Bir kez Ankara'da Fransız Kültür'de bir kez de Paris'te Alliance Française'de başlangıç düzeyinde birer aylık kurs aldım. Paris'teki kursun ardından bir süreliğine Paris'te kaldım. Temel konuşma kalıplarını kullanabileceğim ortama sahiptim. Sonrasında ülkemize dönünce, Fransızca'nın peşini bırakmadım. Bu kez Fransız Kültür'den kiraladığım Fransız sinemasının güzide örneklerini Fransızca altyazı ile izlemeye başladım. Bu şekilde, öğrendiklerimi unutmayacağımı umdum. Ancak, hayat beklediğimiz gibi ilerlemiyor çoğunlukla.  Lafı uzattım belki, işte bu mücad

Utanç / J. M. Coetzee

Barbarları Beklerken ve Yavaş Adam 'ın ardından Coetzee'den okuduğum üçüncü roman, Utanç oldu. Yazarın 1999 senesinde yayınladığı kitap, 2001 yılında Can Yayınları'nca İlknur Özdemir çevirisi ile Türkiye'de okuyucu ile buluşmuş. Benim okuduğum, kütüphaneden aldığım, 253 sayfalık bu ilk baskıydı.  Güney Afrika Cumhuriyeti doğumlu bir beyaz olan Coetzee, yaşadığı coğrafyadaki büyük değişimi, ırk ayrımı politikasının, ya da literatürdeki ifadesiyle Apartheid'in, sonrasını yazıyor Utanç'ta. Kitabın konusunu anlatmayacağım bu yazıda. Merak edenler basit bir internet araması ile onlarca sayfa bulabilir. Konuyu anlatmadan romanın düşündürdüklerinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle, Coetzee'nin daha önce okuduğum iki romanında da ana konu olmasa bile ele alınan cinsel iktidar, cinselliğe yaklaşımdaki kadın/erkek arasındaki farklılıklar, bu romanın temel meselelerinden birisi. Özellikle Utanç'ın ilk yarısı diyebileceğimiz kısmı, tam olarak buna odaklanmış

yaz bitti - geçmiş ay değerlendirmeleri - 8

ODTÜ Ağustos 2019 Kişisel günlüğe dönüşme tehlikesi yaşıyor, 14+ senelik blogum. Özellikle bu "geçmiş ay değerlendirmeleri" başlıklı içerikler, fazlasıyla kişisel ve muhtemelen bir o kadar gereksiz.  Neyse, bu kısa, kısa olsa da lüzumsuz girişin ardından bakalım Ağustos ayı nasıl geçmiş? Öncelikle, sene başındaki hedeflerin durumuna göz atalım. Aradan sekiz koca ay geçince, haliyle unutuluyor hedefler. Öyleyse, buyurun 2019 hedefleri diye yazdığım başlıklara: Çok çok uzun senelerdir istediğim ama bir türlü denk getiremediğim bir "öğrenme süreci" yaşamak istiyorum. Pek çoklarından farklı düşünüyorum eski alfabemiz hakkında. En azından harf devriminin üzerinden bir kuşak geçtikten sonra, eski alfabemizi de öğrenmeliydik. Bu sene eski alfabemizi ve dil ile ilgili bir kaç şeyi daha öğrenmek istiyorum. Evde, okumak isteyerek satın aldığım ve bir kısmına başlayıp yarım bekleyen tüm kitapları bitirmek istiyorum. Yarım bırakılanlar bile ondan fazla, satın alıp o

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor.  Fi

Seçilmiş Kişi / Lois Lowry

Seneler önce ikizlerlehayat etiketli yazılar yayınlamaya başlamıştım. İkiz bebekle tatile çıkacaklara öneriler başlıklı olanı, blogun en fazla okunan ilk 100 yazısının arasına girmiştir muhtemelen. Toplam 29 adette oluşan bu yazıların sonuncusunda Bir Valize Ne Sığar ki adlı Ankara Sanat Tiyatrosu'nun oyunundan bahsetmiştim. Çocukların büyüme sürecini, yazıların değişiminden de anlayabiliyoruz. Seçilmiş Kişi adlı roman, ikizlerlehayat etiketli son, cocukkitap etiketli ilk yazı. Etiketinden de anlaşılacağı gibi Seçilmiş Kişi, bir çocuk - genç romanı. Lois Lowry tarafından yazılan eser, 1993 senesinde Amerika Birleşik Devletleri'nde yayınlanmış. Benim okuduğum Arkadaş Yayınevi tarafından 2017 senesinde 6. baskısı yapılan eseri Esra Davutoğlu tercüme etmiş. 1884 yılı doğumlu yazar Yevgeni Zamyatin'in Biz adlı romanıyla fazlasıyla benzerlikler bulunan bir distopya, Seçilmiş Kişi.  Romanda herşeyin steril olduğu, kimin hangi işte çalışacağının, kimin çocuk yetiştirmek

Yavaş Adam / J. M. Coetzee

2109'un ilk yarısını geride bırakalı bir kaç ay oldu. Bu yılı, yeni yazarları keşif senesi olarak hatırlayacağım. Kitap üzerine sohbet edebilecek arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım.  Bu kısa ve fazlasıyla gerekli girişten sonra, gelelim Coetzee'nin Yavaş Adam adlı romanına. Can Yayınları'nca Temmuz 2006 yılında ilk baskısı yapılan romanı, Dost Körpe tercüme etmiş. 232 sayfalık romanın İngilizce baskısı ise 2005 senesinde yapılmış. Coetzee, 2003 yılında Nobel Edebiyat ödülünü kazanmış.  Barbarları Beklerken adlı etkileyici romanını bir kaç ay önce okumuş ve blogumda kitap ile ilgili düşündüklerimi paylaşmıştım . Yavaş Adam romanında, eşinden boşanmış, çocuksuz, yalnız yaşayan, altmış yaşındaki Paul Rayment, bir bisiklet kazasında sağ bacağını kaybediyor. O yaşa kadar, kendince tutarlı, bir hayat kurup yaşayan Rayment, kazanın ardından yaşadıklarıyla, bu yalnız hayatın doğruluğunu sorgulamaya başlıyor. Özbakımına yardımcı olmak için tutulan Marijana, hem Rayment

Kilo verme projesi takibi - 7

Ayten Usta  / Eskişehir - Cennet Çamuru  Yazının başlığına bakıp ortada bir proje olduğunu düşünseniz bile, ortada bir hüsran var sadece. Yedi aydır, güya süren, bir "mücadele" ve sonuç: elde var hüzün... Girişten de anlayacağınız üzere, yedi aylık "büyük mücadele", hedeflerin çok uzağında sürüklenmeye devam ediyor.  Ancak bardağın dolu tarafından da bakınca: 7 ay öncesinden 3 kg daha hafifim, 7 ay öncesinden daha fit görünüyorum, ve hâlâ, ilk hedefime sadığım :) Tatil döneminde yazın lezzetleri, Ayten Usta'nın cennet çamuru, Balıkesir'in kaymaklı - tahin ve cevizli höşmerimi, Çanakkale Kadir Usta'nın dondurmalı peynir helvası derken bu sonuca çok da şaşırmamak gerekiyor... Önümüz sonbahar ve sonbahar demek, Eymir yürüyüşlerinin başlaması demek bir yerde.  Eylül ayından umutluyum...

Boğazkesen / Nedim Gürsel

Tam adı: Boğazkesen Fâtih'in Romanı olan eser, Eylül 1995 yılında Can Yayınları tarafından basılmış. Benim okuduğum, 231 sayfalık eserin, Haziran 1998 tarihli 6. basımıydı.  Nedim Gürsel'den  Öğleden Sonra Aşk , Kadınlar Kitabı ve İlk Kadın adlı öykü kitaplarını okudum bu yaz, Boğazkesen ise bir roman. Anlatıcı ve yazar olan kahramanın Boğazkesen adlı bir romanı yazma macerasını okuyoruz, Boğazkesen'i okurken. Yazılım ile ilgilenenler bilirler, kendisini çağıran fonksiyonlar vardır: İngilizcesi recursive , Türkçesi özyineli . Gürsel'in romanı da öyle bir yerde, Boğazkesen'i okurken, Boğazkesen'in yazılış öyküsünü okuyoruz.  Tahmin ettiğimden çok daha uzun sürdü Boğazkesen'i bitirmem. Araya başka romanların girmesi, bu uzunluğun nedenlerinden birisiydi belki ancak asıl neden Boğazkesen'in kendiyle ilgili. Nasıl yazsam bilemedim, Boğazkesen, romandan ziyade, roman taslağı ile yazarının güncesinin birleşimi gibi, bitmemiş ve yazarın üzerinde çalışm