Ana içeriğe atla

Almanya'da televizyon yayınlarına erişim

Televizyon yayınları kablolu ve kablosuz olmak üzere iki ortam kullanılarak evlere ulaştırılır. Her iki ortam için de farklı uygulamalar bulunmaktadır. Kablonun kullanıldığı durumlarda Kablo TV, IPTV seçenekleri mevcuttur. Kablosuz ortam için ise uydu ve karasal vericiler kullanılabilir. Her ortamın kendisine göre avantajı, dezavantajı vardır. Daha ayrıntılı analizlerde, yayıncı için ve izleyici için avantajlar ve dezavantajlar olduğu görülecektir. Hatta ülkelerin düzenleyici denetleyici kuruluşlarının desteklediği ve/veya kösteklediği televizyon dağıtım yöntemleri olduğu söylenebilir. 
Bu uzun girişi yazmamın sebebi, Arthur D. Little adlı araştırma kuruluşunun yakın tarihte yayınladığı bir araştırma. Lars Riegel ve Julien Duvaud-Schelnast imzalı Almanya'da TV Platformları 2014 ve sonrası başlıklı 10 sayfadan ibaret rapor, Almanya'da son dönemin sıcak tartışma konusu durumundaki sayısal karasal televizyonun geleceğine ilişkin önemli analizler içeriyor. Geçtiğimiz Nisan ayında blog sayfamda gündeme getirdiğim bir makale ile farklı bir boyuta taşınan bu tartışmaya, tüketiciler açısından bakan Arthur D. Little araştırmacıları ilginç sonuçlara ulaşmışlar. Raporun sonuçlarına geçmeden önce bilmeyenler ve unutanlar için bu sıcak tartışmayı hatırlatayım. 
Almanya, televizyon yayınlarının dağıtımında uydu ve kablonun neredeyse eşit ağırlıkta kullanıldığı bir ülke. Ülkenin genişliği, kablo altyapısının güçlü olması, dağlık bir coğrafyaya sahip olması gibi nedenler sayılabilir bu durumun sebebi olarak. Sebep ne olursa olsun sonuç değişmiyor: sayısal karasal vericilerden yayın izleyenlerin sayısı fazla değil. Bu tespiti yapan RTL Grubu sayısal karasal vericilerden yaptığı yayını sonlandırma kararını açıklıyor. Zaten fazla olmayan sayısal karasal vericilerden yayın izleyenlerin oranı, bu açıklamanın gerçekleşmesinin ardından daha da düşecek muhtemelen. 2013'ün ilk çeyreğinde Avrupa Yayın Birliği (EBU) teknik dergisinde yayınlanan bir makalede Almanya'da DVB-T2 ile kurulması planlanan yeni nesil sayısal karasal televizyon sisteminin üç yıl süren testlerinden beklenilen verimin alınamayacağı sonucunun çıktığı ileri sürülüyor. Söz konusu makalede, sayısal karasal için kullanılan frekansların mobil servislere tahsisinin kamu yararı açısından daha olumlu sonuçlar vereceği, sayısal karasal televizyon yerine hibrit bir modelin kullanılabileceği önerisi de yer alıyor. 
Almanya'da başlayan tartışma, yayıncılık dünyası için çok önemli. Kar marjları düşen ve yüksek rekabetle boğuşan mobil hizmet sunucular sayısal karasal yayıncılık için kullanılan frekans bandına göz dikmiş durumda. Bu bant, altın / platin gibi değerli madenlerle isimlendiriliyor. Google'da "470 - 790 mhz mobile" anahtar kelimesini yazdığınızda konu ile ilgili bir çok rapora erişebilirsiniz. Az bir nüfusun izlediği sayısal karasal televizyon için bu frekansların heba edilmesi yerine kendilerine verilmesini dillendiriyorlar ne zamandır. 
Arthur D. Little'ın yazımda konu ettiğim raporu bu açıdan çok önemli ve değerli. Raporda, Almanya'da televizyon dünyasının ayrıntılı analiziyle birlikte Total Cost of Ownership (TCO) olarak ifade edilen toplam sahip olma maliyeti şeklinde dilimize tercüme edebileceğimiz bir kavrama yer veriliyor. Bu analize göre Almanya'da beş farklı yayın izleme ortamının TCO değerleri şöyle:
  • Web TV              169 € / Hane
  • IPTV                     89 € / Hane
  • Kablo TV               86 € / Hane
  • Uydu TV                33 € / Hane
  • Sayısal Karasal TV   20 € / Hane
Raporu ücretsiz olarak internetten indirip, analizin ayrıntılarına bakabilirsiniz. Ayrıntılarda, rakamların nasıl hesaplandığı yazılı. Transfer ödemeleri analizi, raporun ilgi çekici bölümlerinden. Televizyon dağıtım zincirinde kim ne kadar para ödüyor sorusuna net yanıt veriliyor. 
Sayısal karasal televizyon yayınları kapatılırsa ne olur diye merak edip bir simülasyon çalışması yapılmış. Bu çalışmanın sonuçları, yayınların kapatılmasını savunanların yüzünü asacak gibi görünüyor. Rapordan orijinal dilinde aktarayım:
Nevertheless, Web-TV should not be considered as a viable opportunity for TV content distribution without a business model that enables fair reimbursement for use of network infrastructures, which is not the case at the moment. The migration of terrestrial TV to Web-TV is inefficient from a macroeconomic point of view
Türkçesi ise karasal televizyonun yerine Web TV'yi koyamazsınız. Bu ikisi, en azından bugün için birbirinin yerini tutamaz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...