Ana içeriğe atla

Net olan tek şey: Netflix değiştirir

SOHO'da Karl MARX'ın kaldığı ev
Sektör etkinliklerini 2011 yılından bu yana takip eden birisi olarak Netflix'in Türkiye pazarına girişini, uzunca bir süredir bekliyordum. 2013 yılında Londra ve Talin'de takip ettiğim iki sempozyumda da en çok konuşulan konu Netflix'ti. Aslında Netflix ile ilgili ilk yazımı, Avrupa'da esen OTT rüzgarını değerlendirdiğim 2011 yılında yazmışım

2013 yılında, televizyon yapımları için verilen ödülleri toplayan House of Cards da Netflix için üretilen bir içerikti. Belki haber bundan ibaret olsa, televizyon dünyası açısından çok önemli olmayabilir. Sonuçta Digitürk'ün platform kanalı için ürettirdiği Bir Erkek Bir Kadın adlı uyarlama da çok tuttu örneğin. Ancak House of Cards, TV pazarını ve işleyişini kökten sarsıcı özellikler taşıyordu. Öncelikle, yapımcıları dizideki ilişkiler ağının bir pilot bölümde anlatılamayacak kadar karmaşık olduğunu bu yüzden bir sezon için sipariş verilmesini istediler, pilot bölüm olmaksızın. Ülkemizdeki işleyişin ayrıntılarını tam bilmiyorum işin doğrusu. Böyle pilot bölüm uygulaması ne kadar yaygındır emin değilim. Ancak, ABD'de, pilot bölüm ve denek izleyicinin bölümü sevip sevmemesi, yapımcının ve projenin kaderini etkiliyor(muş). Netflix ise yapımcıya güvenip, pilot bölümsüz 13 bölümlük siparişi vermiş. Aslında, öykü burada bitse, gene pazarı sarsıcı sayılmaz. Bana kalırsa, Netflix'in dönüştürücü öyküsü buradan sonra başlıyor: House of Cards'ın 13 bölümü aynı gün platforma ekleniyor. Doğru okudunuz, bir sonraki haftayı beklemeden, tüm sezonu aynı gün platformda buluyor aboneler. Sonuç derseniz, 2013'teki yazımı okumanızı öneririm. 

Peki, Türkiye TV pazarına Netflix'in etkisi ne olur? 

Bu sorunun kısa bir yanıtı yok. Öncelikle Netflix'in Türkiye pazarından beklentilerini öğrenmek gerekiyor. Tüm dünyada sunduğu içeriği Türkiye'de de pazara sunup, ne gelse kardır diye mi yaklaşacaklar. Yoksa, yerel içerik üreticileriyle, yerel pazara göre özelleştirilmiş bir içerik ile piyasayı zorlayacaklar henüz bilmiyorum. Ancak, başlıkta da belirttiğim gibi Netflix değiştirecek, orası kesin. 

İlerleyen günlerde daha ayrıntılı değerlendirme yazısı ile konuyu irdelemeye devam edeceğim. Bu yazıyı, düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar açısından bir tespit ile bitirmek istiyorum. Malum, ülkemizde radyo / tv yayıncılığı üst kurul tarafından denetleniyor ve düzenleniyor. İlgili yasa maddesi 6112. Yasanın tanımlar bölümüne dikkatli bakmanızı öneririm. 

MADDE 2 – (1) Bu Kanun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altında, her türlü teknik, usul ve araçlarla ve her ne isim altında olursa olsun elektromanyetik dalgalar veya diğer yollarla yapılan radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetleriyle ilgili hususları kapsar. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altındaki medya hizmet sağlayıcılar, ikinci fıkra gereğince Türkiye’de yerleşik kabul edilenler ile üçüncü fıkra hükümlerine tabi olanlardır.

Bu tanımlar bölümündeki ifadelere göre hangi teknolojiyi kullanırsanız kullanın ülkemizde radyo/tv/isteğe bağlı tv yayını yapmak üst kurul denetimine ve yetkilendirmesine bağlı. Bir başka gerçek ise yasalarda yazılı kurallar, ancak uygun alt düzenlemeler (yönetmelikler/yönergeler/usül ve esaslar vb) yayınlanırsa uygulanabilir. Şimdilik başka bir şey eklemeyeyim...

Yorumlar

  1. Özgür bey merhaba,
    Anadolu Üniversitesi TV Yapım Merkezi'nde TRTOKUL'a televizyon programı hazırlayan ekibin/birimin teknik taraftan bir parçasıyım. Blogunuzu tesadüfi olarak bulmuştum ve çok memnun kalmıştım. Bizim alanda bu şekilde düzenli olarak yazı yazan ve güncel bilgiler veren pek kimse yok. Umarım bundan sonra da yazılarınız/blogunuz devam eder. Sayenizde birşeylerin farkına varmak güzeldi..

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Murat Bey,
    Böyle yorumları okumak, yazdıklarımın birilerinin işine yaradığını öğrenmek mutluluk veriyor.
    Yazmaya devam edeceğim, orası kesin. Ancak, yazabilmek için öğrenmek, öğrenmek için de özellikle yurtdışında düzenlenen konferansları takip etmek gerekiyor. İşin bu "takip" kısmında ciddi sorunlar var.
    Bakalım, Allah büyük. Bir çözüm bulabilirsem, yazdıklarım daha da ilgi çekici olacaktır umarım.
    Selamlar, saygılar

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...