Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2006 yazının keşfi: Twister

Algida, her yaz (ve aslında kış aylarında da) birbirinden lezzetli ürünleriyle bizleri büyülemeye devam ediyor. Son keşfim Twister. Meyveli, lezzetli, soğuk ve az kalorili bir dondurma. Denemenizi öneririm. Fiyatı Magnum ile kıyaslayınca ucuz oluyor. Afiyet olsun...

Başka türlü bir şey

Akşamın bir saati olmuş. Oturmuş, müzik dinliyor ve düşünüyorum. Düşünecek o kadar çok şey var ki. Düşündükçe içim daralıyor, bunalıyorum. En iyisi düşünmemek diyorum. Her koyun kendi bacağından asılır ne de olsa. Sağlığım yerinde. İşim gücüm var. Keyfim yerinde. Geri kalanına ilişkin yapabileceğim ne var ki zaten. Altta kalanın canı çıksın diyor yaşadığımız sistem. Doğaya bile aykırı düşlediğiniz dünya diyor birisi. Beş parmağın beşi bir değilken, tüm insanlar, sadece insan oldukları için, hatta tüm canlılar, sadece var oldukları için belli haklara sahip olmalıdır demek olsa olsa düştür, diyor bir başkası ve ekliyor: Uyanırsın geçer, ama benim ki uyanınca ortaya çıkıyor. Lüks şehirlerarası otobüste oturup yaşadığım şehre doğru yola çıkmışken, aldığı aylığın yedide biri karşılığında oturduğum koltukta bana hizmet etmesini beklerken hostun, yanındaki belediye otobüsünde sıkış tepiş binmiş yorgun yüzleri görünce düşüm aklıma geliyor. Ya da sakin huzurlu evimde otururken televizyon ekranı...

Tadilat bitti bitiyor

Ustalar ile uğraşmak zor iş. İyi niyetle yaklaşıp, sadece insan oldukları için değerli olduklarını bilip ona göre davranınca, kafalanacak biri olarak görülüyorsunuz. Kafasına vur ekmeğini al deniyor ardınızdan. İşin özü insan yönetmek zor zanaat. İyi davransanız tepenize çıkarlar, höt zöt ile davranmak üslubunuza ters olur. Zor iş zor. Neyseki yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik artık. Mutfak ve banyo dolaplarımız da gelince 1 aydır süren sıkıntılar bitecek. En azından hafifleyecek.

Marks Döndü, Howard Zinn

Howard Zinn Boston Üniversitesi'nde tarih profösörü olarak çalışmış. Brooklyn'de büyümüş. Yazarın kitabına yazdığı önsözden bir bölüm aktarmak istiyorum: ...Babam Avusturya'dan gelmiş Musevi bir göçmendi. İlkokul dörtten terkti. O kadar çok çalışmasına rağmen eşine ve dört oğluna güç bela bakabildiğini görüyordum. Bu arada annemin de karnımızı doyurmak, üstümüze giyecek bir şeyler alabilmek ve hastalandığımızda bakımımızı sağlayabilmek için gece-gündüz çalıştığının farkındaydım. İkisinin de yaşamı sonu gelmeyen bir hayatta kalma mücadelesinden başka bir şey değildi. Ama aynı zamanda şunu da biliyordum ki, bu ülkede inanılmaz zenginlikte insanlar da vardı. Ve onlar hiç de annem babam kadar çok çalışmıyordu. Sistem adeletli değildi... Yazar gördüğü adaletsizliklerle büyüdükten sonra bin bir güçlüğe katlanarak okumayı başarmış ve tarih profösörlüğüne kadar yükselmiş. Marks Döndü! isimli tek kişilik oyunda Marks, günümüz New York'una bir saatliğine dönerek kendisini sa...

Eski bohçadan: Hurma Sürprizi tarifi

Malzemeler 2 Adet Trabzon Hurması (4 porsiyon için), 8 Tatlı Kaşığı Bal, 4 Tatlı Kaşığı Labne Peyniri, Dövülmüş Ceviz, Hindistan Cevizi Yapılışı Tarif için sevgili eşime teşekkürler. Trabzon hurması, dış görünüş olarak elmayı andıran, lezzet olarak şeftaliye benzeyen güzel bir meyva(ymış). Ben de yeni keşfettim. Hurmaların kabuklarını soyup ikiye ayırdıktan sonra çekirdeklerini çıkartıyoruz. Her yarımın ortasına bir tatlı kaşığı labne peyniri koyuyoruz. Kilo ve kolesterol sorunu olmayanlar kaymak da koyabilir. Balı istediğiniz kadar koyabilirsiniz. 1-2 tatlı kaşığı yeterli oluyor bence. Ceviz ve hindistan cevizi ile süslüyoruz. Afiyet Olsun ...

Erol Evgin'le geçen bir gençlik

Erol Evgin abimin, Barış Manço benim favori şarkıcımızdı. Manço'nun zamansız ölümü ve benim yaşlanıyor olmam beni de Evgin tutkunu yaptı. Nasıl olmam ki; Herkes bir şey aldı götürdü benden Kimi umutlarımı Kimi inançlarımı Kimi en güzel duygularımı Sen, başkalarına benzeme sakın Hep böyle kal Hep böyle kal Heep Bana yakın Bu sözleri dinleyip Çiğdem Talu'yu hasretle anmamak olanaklı mı? Bu şarkıları Evgin kadar iyi yorumlayan olmadı ve olamaz. Ancak, Evgin'in talihsizliği Talu'nun zamansız kaybı oldu. Talu sonrası Evgin'in çıkarttığı albümler eski tadından çok uzak.

Ferit Giyim Sanayi

İstiklal caddesi, İstanbul'un sevdiğim yerlerinin başında gelir. Cadde üzerinde bir çok dükkan vardır. Bursa Kebapçısı'nda kebap yemek, Mephisto'da kitap okurken kahve içmek, İnci'de profiterol, Saray'da muhallebi yemek, caddenin sonundaki Gramofon'da caz dinlemek küçük keyiflerim arasında. Şimdi bunlara bir yenisi daha eklendi: Ferit'ten gömlek almak. İnsan hayatında en güzel hediyeyi kendinden alır. Ferit'ten aldığım keten gömlek de bu seyahat sırasında kendime hediyem. Normalde bu kadar paraya gömlek almam. Ancak rengi, kesimi ve özellikle yakası çok hoşuma gitti. Başka yerde şubesi olmaması talihsizlik bile olsa İstiklal caddesi No:203'te yer alan Ferit Bay Bayan Moda, kendine özgü tasarımları olan ender yerlerden birisi. Benim aldığım kısa kollu, hakime benzer ancak daha düşük yükseklikte yakalı ve çift cepli keten gömleğin uzun kollusu - normal yakalı olanı da var. Fiyatı ise kısa kollu için 75 uzun kollu için 85 YTL. Yazdığım gibi benim gömleğ...

Eski bohçadan: Tiramisu tarifi

Eski sayfamı takip edenler hatırlayacaktır. Gezi foto ve yorumları, kültür sanat ve teknik bölümlerinin yanı sıra, aslında web sayfamın ilk bölümü, yemek tarifleriydi. Bu sayfalardaki tarifleri yavaş yavaş buraya kopyalıyorum. İlk tarif pek çoğumuzun severek yediği Tiramisu. Birden fazla şekilde yapılıyor olsa bile en kolay tariflerden birisi aşağıda... Malzemeler 500 ml Süt, 1 Adet Hazır Kek, 1 Adet Çikolata, 1 Kaşık Granül Kahve (neskafe), 1 Paket Labne Peyniri, 4 Yemek Kaşığı Un, Kakao, 4 Yemek Kaşığı Şeker, 1 Adet Yumurta Yapılışı Hazır keki tüm marketlerde bulabilirsiniz. İki parçaya ayrılmış olarak satılıyor. Öncelikle keki ıslatmamız gerekiyor. Bunun için bir su bardağına 1/3'ü süt, 2/3 su koyuyoruz. Bu karışımı ocakta ısıtırken içerisine 1-2 parça çikolata ve 1 yemek kaşığı granül kahve (neskafe olarak da bilinir) eklenir. Çikolata eriyince karışımı keki ıslatmakta kullanıyoruz. İsterseniz bu karışıma kanyak da ekleyebilirsiniz. Şimdi sosu hazırlayalım. Yarım litre sütün iç...

Hız sınırlamaları

Ankara'da yaşayanlar yakından bilecektir. Ankara'yı Eskişehir'e, Konya'ya ve İstanbul'a bağlayan yollardan şehir merkezine doğru gelirken, neredeyse hiç, ışığa takılmıyorsunuz. Tüm ışıklı kavşaklar köprülerle aşılmış durumda. Her üç yolda da yaklaşık 4 gidiş 4 de geliş şeriti yapılmış. Hız sınırı ise 50 km / saat. Olabildiğince bu yollardan uzak durmaya çabalasam bile zaman zaman buralara yolum düşüyor. Yolun en sağ şeritinden saatte 60 km civarında hız ile seyretmeye gayret ediyorum. Ancak bunu başarabilmek pek kolay olmuyor. Dikkatinizi çekmek isterim; saatte 60 km, yani azami hız sınırının %20 fazlasıyla yolun en sağından ilerlememe izin verilmiyor. Nedeni çok basit. Bu yollarda trafik ortalama 90 km /saat hız ile akıyor. Bu gerçeği tüm denetim elemanları da biliyor. Ne zaman bir kaza olup 3-5 kişi ölüyor, kazanın ertesi günü herkes hızın ölüm getirdiğinden bahsediyor. Ardından arabalarına binip, sanki biraz önce hızın ölüm getirdiğinden bahsetmemiş gibi, 90-100 ...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor....

İnsanlığımı Yitirirken / Osamu Dazai

Japon edebiyatının en önemli yazarlarından biriymiş Osamu Dazai ya da gerçek adıyla Şuuci Tsuşima. İnsanlığımı Yitirirken, ölümünden önce yazdığı son eseri. Japoncadan çevirisini Peren Ercan yapmış.  Yazar 1909 - 1948 yılları arasında yaşamış. İlkinde yaşı küçük olsa da, iki dünya savaşını da görmüş. Hayatına dair ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz.  İnsanlığımı Yitirirken bir  kurgu roman, ancak otobiyografik özellikleri oldukça baskın olan bir kurgusu var. İthaki yayınları, eserin sonuna Mark Gilbeau'nun yazdığı ve Elif Kılıç tarafından çevrilen bir Sonsöz eklemiş. Romanı bitirmeden bu sonsözü okumamanızı öneririm.  Toplumla uyumlu yaşamak, sıradışı yeteneklere sahip olan bireyler için daha zor. Dazai de ömrü boyunca bu zorluklarla boğuşmuş. Teselliyi kimi zaman alkolde kimi zaman kadınlarda aramış. Ancak "hayata tutunmayı" başaramamış.  Tarihin farklı bir kesitinde yaşasaydı farklı olur muydu Dazai'nin hayatı? 1950'lerde dünyaya gelseydi mesela, ikinci düny...

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nde SoleMare Cafe

SoleMare Cafe ile 2015 senesinde tanıştık. O tarihlerde Küçükkuyu'nun büyük sürprizi başlıklı bir yazı ile blogda tanıtmaya çalışmıştım. 2016 yazında ise cafenin kurucuları ile söyleşi yayınladım. Mekânlara dair yazılara artık blogda çok yer vermiyorum. Sebebi ise basit: Google Haritalar.  Gittiğim mekânları Google Haritalar'da yorumluyor ve puanlıyorum. Hem daha pratik geliyor hem de daha çok kişiye ulaşıyor yazdıklarım. Ben de bir yere gideceğimde öncelikle Google Haritalar'daki yorumları okuyorum.  Yukarıdaki iki paragrafı yazma nedenim birazdan anlaşılacak. Bir kaç gün önce, çevrede yeni açılan bir yerler var mı diye Google Haritalar'da dolaşırken Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nin bahçesinde SoleMare Cafe 'nin yeniden açıldığını gördüm. Uzun zamandır ayrı kaldığım bir arkadaşla karşılaşmış kadar sevindim. Web sayfalarını incelediğimde ise hem çok şaşırdım hem de çok mutlu oldum. Web sayfasında iki kişiye teşekkür mesajı paylaşılmış. Birisi logolarını tasarlaya...