Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Tea House, Kafe

Bahçelievler 7. cadde ve caddeye açılan ara sokaklar üzerinde bir çok kafe var. Bunlar arasında farklılık yaratabilenlerin sayısı fazla değil. Tea House, cadde üzerinde farklılık yaratabilen kafelerden birisi. 7. caddenin 6 numaralı binasının alt katında yer alıyor. Özellikle arka bahçesi, üzerinin kapatılması ile birlikte, güneşli kış günleri ile rüzgarlı bahar günlerinde ideal. Menüsü zengin sayılır. İçecek ve yiyecekler, Arjantin caddesindeki benzerleriyle kıyaslandığında ucuz fiyatlarla sunuluyor. Dekorasyonunda kullanılan malzeme ve renkler uyumlu. Mekanın tek sorunu çalan disko müziği. Kafelerde disko müziği, tam olarak disko, neden çalınır hiç anlayamamışımdır. Müzik ile ilgili problemin, her zaman yaşanmadığını umuyorum. Arkdaşlarınızla birlikte bahçelievlerde gidebileceğiniz güzel bir mekan. Adres ve telefon bilgileri ise; Tea House 7. cadde No:6/A Bahçelievler / ANKARA tel : (312) 221 32 20

Yüzüncü yazı sonrası

Öncelikle bir şeyi itiraf etmem gerekiyor; sayfamın bu kadar izlendiğinin farkında değildim. Tebrik gönderen herkese teşekkür ederim. Elimden geldiğince sık güncellemeye çalışacağım. Bu sayfaları oluşturmama vesile olan sevgili MartinMystere'e özel teşekkürlerimi gönderiyorum. Blog'unu en kısa sürede yeniden görmeyi istediğimi de sanal ortamlar aracılığıyla açıklıyorum. Sevgili Deniz'in yazdıkları yazma heyecanımı arttırıyor. Sağolsun. Sayfamı webde ararken, kendi sayfasında bağlantı vermiş olan herkese de çok teşekkür ederim. Hazır teşekküre başlamışken bana her konuda destek olan sevgili eşime, sabahları erken uyandıran sevgili kedikimiz Zeytin Bey'e de çoook büyük teşekkürler....İyi ki varsınız :)

100. yazı sebebiyle

Yazmaya başladığımda gün gelip sayının yüzü bulacağını düşünmemiştim. Daha nice yüzlere diyeyim. Sayfayı oluşturuken amacım editörün geri çevirmeyeceği yazılar hazırlamak ve bunları gönlümce yayınlamaktı. Editör kendim olunca, bu güne kadar, iknada sorun yaşamadım :) Yaşadıklarımı paylaşmak, güzelliklerden herkesin yararlanmasına sebep olmak gibi ulvi amaçların yanında ileride dönüp zamanında neler düşündüğümü hatırlamam için iyi bir yöntem blog. Hem yazması çok kolay, hem keyifli. google'a karşı oldum olası bir sevgim vardı. Blogger ile bu sevgim bir kat daha arttı. Ne iyi etmişim de yazmaya başlamışım... Mutlu pazartesiler....

ŞÖMİNE pide kebap

Mahallelerde, özellikle ara sokaklarda, gizli cennetler yer alır. Konu pide/kebapçı olunca tercihimi olabildiğince bu cennetlerden yana kullanırım. Hem lezzetli pide yersiniz hem de izzet ikram bol ve fiyatlar ucuz olur. Eskiden oturduğumuz Tuzluçayır'da birbirine yakın 3 pideci vardı. Aralarındaki rekabet en çok bizlere yarardı. Ücretsiz salata (mevsimine göre çoban ya da yeşil) hepsinin ortak ikramıydı. Farklılık yaratıp müşteriyi kendine çekmeye çalışan birisi salatanın yanında cacık ikram etmeye başlayınca diğerleri de onu izlemeye mecbur kalmıştı. Eski günler... Sizlere bu gün bahsedeceğim yer Dikmen İlker'de. Oran şehrine, dolayısıyla iş yerime yakın. Zaten genellikle haftaiçi öğlen yemeği için gidiyorum. Önce adını adresini vereyim. Şömine Kebap İlker 1. Cadde No:116/H tel: 482 40 40 / 481 41 42. Gelelim yiyecek ve ikramlara; öncelikle favori pidemi önermeyle başlayayım işe: Kuşbaşı-kaşarlı karışık. Gerçekten lezzetli yapıyorlar. Geçen gittiğimizde lahmacununu da çok b

Erdal Öz'ün ölümü üzerine

Can yayınlarının sahibi Erdal Öz 6 Mayıs 2006 tarihinde, yakalandığı akciğer kanserine yenik düştü. Gülünün Solduğu Akşam, Kanayan, Yaralısın isimli kitaplarını okumuştum. Hepsinin üzerimde çok etkisi olmuştur. Özellikle Kanayan isimli kitabın etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. İyiler erken mi ölüyor, yoksa biz mi yaşlanıyoruz bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey varsa eskiden babamın annemin tanıdıklarının ölüm haberlerini alırdık. Artık benim tanıdıklarımın ölüm haberlerini alır oldum. Barış Manço, Atıf Yılmaz, Erdal Öz... bu isimler hep bildiğim, eserlerini takip ettiğim insanlardı. Allah hepsine rahmet eylesin...

Trabzon fotograflar...

Boztepe Trabzon'a hakim bir tepe. Öğrendiğime göre 1940'lı yıllara kadar adı gibi boz bir tepeymiş. 1944 yılında mahkumlar ağaçlandırmışlar. Şimdi çamlarla bezenmiş yemyeşil bir tepe olsa bile adı hala Boztepe. Trabzon merkezinden 5 dakika sürüyor araç ile çıkmak. Tepede semaver çay içmek, aile gazinosunda yemek-içki keyfi yapmak güzel olsa gerek. Hava soğuk olduğu için çay bahçesinde oturmak nasip olmadı, ancak rakı balık ve sohbet yaptık bir Trabzon'lu abim ile. Merkez'de İskenderpaşa Camisi görülmesi gereken eserlerden. Aslına bakarsanız Trabzon merkezindeki binaların tümü görülmeye değer. Buralı arkadaşlardan öğrendiğime göre zamanında merkezde opera binası varmış. Kafelerde kızlar piyano çalarmış. Şimdi piyano çalana rastlamasam bile günlük hayatın her alanında bayanlara rastlamak olanaklı. İskenderpaşa mahallesi de var Trabzon'da. Google'dan bakmadım ama Trabzon için önemli bir kişi olduğu adının sık geçmesinden anlışılıyor. Meydan, Trabzon'un önemli

Trabzon ve Trabzonspor

Trabzon kentini futbolsuz, futbolu T r a b z o n s p o r suz düşünmek olanaklı değil. En son lig kupasını 1984-1985 sezonunoa almış olsa bile taraftarın gönlünde her sezon şampiyon. Yanda görülen klubün lisanslı ürünlerinin satıldığı TS Club, kupaların yer aldığı müze ve klüp yönetim bürosunun yer aldığı binanın arkasındaki Bordo Mavi'nin girişi. Mesaimizin başlaması ile mekanın açılış saatlerinin uyuşmaması nedeniyle sadece girişinin fotografını çekmekle yetindim. Kendimi bildim bileli tuttuğum, neden tuttuğumu ise bilmediğim ve sorgulamadığım takımımın kentine 17 yıl önce geldiğiminde fazla gezme olanağı bulamamıştım. Trabzonspor caddesi üzerinde Trabzonspor Hüseyin Avni Aker stadında hangi takımlar dize gelmedi ki. Liverpool'dan İnter'e, Barcelona'dan Moskova'ya bir çok dünya devi beklemediği bir takımla oynayıp beklemediği skorlarla evine dönmüştü. Son lig kupamız 1984-1985 sezonunda almış olmamız, 1995 yılındaki Fenerbahçe kabusu dışında şampiyonluğa yaklaşama

Trabzon izlenimleri 2

Trabzon'da ikinci günüm. İlk gün sabaha karşı uyanmak zorunda kalınca gece kupa finalininin ikinci yarısını bile izleyemedim. Akşam on olmadan yatınca da sabah 5'de uyanmıştım. İyi ki de uyanmışım. 7 gibi yola koyuldum. Bir süre yürüyüp çevreyi tanımaya çalıştım. Baktım yolda çok görecek bir şey yok, dolmuşa binip Trabzon merkeze indim. Kaldığım yer Akçaabat'a yakın. Trabzon merkez 10 dakika kadar sürüyor dolmuşla. Bir YTL verince neredeyse sürekli araba bulunuyor. Merkeze giderken Hüseyin Avni Aker stadyumu yazısını görünce inip stadı göreyim dedim. Stad, Trabzonspor caddesi üzerinde, şehrin merkezine yakın bir yerde. Trabzon'u Trabzonspor'suz düşünmek olanaksız. İnanmakta zorlandığım bir şeyi sizlerle paylaşınca bana katılacaksınız eminimki. Trabzon merkezinin milliyetçi muhafazakar bir yapısı var. Siyasi olarak sağa daha yakın duruyor. Ancak son belediye başkanlığını CHP kazanmış. Nedenini sorunca farklı gerekçeler anlatılsa da Başbakan'ın Mehmet Ali Yılmaz t

Trabzon ilk izlenimler

Trabzon'a 1989 yılından sonra ikinci gelişim. Kendimi bildim bileli tuttuğum takımın kentine ikinci gelişim iş için oldu. Mayıs'ın başı olmasına karşın soğuk ve yağışlı bir hava var. Ancak insanların sıcaklığı havanın soğukluğunu unutturuyor. Ne de olsa Trabzon... Havaalanından şehre gelirken bindiğim taksinin şöförü bir ay kadar geç kaldığını söyledi bu havaların. Eskiden Nisan ayı böyle geçermiş. Mevsimler kayıyor demek ki. Trabzon, Akçaabat'a doğru gelişiyor anladığım kadarıyla. Gene taksi şöförü amcanın anlattıklarından bu bölgenin (Akçaabat tarafının) son dönemde yapılan evlerle kıymetlendiğini öğrendim. Trabzon ile Akçaabat arası 8 km zaten. Köfte yemeğe gidip gelinebilir yani :) Burada 3 gün geçireceğim. Gündüzlerim iş ile geçeceğinden ancak mesai sonrası kenti gezebileceğim. İlk gözlemler bu kadar. Küçük bir not, Trabzon havaalanından servis aracı yok. Görebildiğim tek ulaşım aracı taksi. Belki minibüs vardır bölgeden geçen, ancak Havaş gibi bir servis yok. Taksi üc

Nükleer Karşıtı Miting Sinop 2006

Bir süredir devam eden nükleer santral yapacağız açıklamalarına en net yanıt geçtiğimiz Cumartesi günü Sinop'tan verildi. Her ne kadar büyük sermayenin haber araçları (televizyon ve gazeteler) olayı görmezden gelse, görenler ise 4000 civarındaki katılımcıdan bahsederek etkinliği gölgelemeye gayret etse de Sinop'tan yükselen "nükleer istemiyoruz, üniversite yapın" çığlığını duymamak olanaklı değil. Halka karşın bir şeyler yapmaya çalışanlar, geçmişte olduğu gibi gelecekte de başarısız olacaktır. Ankara'dan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu'nun organizasyonu ile Elektrik Mühendisleri Odası ankara Şubesi önünden Cuma gecesi 24'de kalkan otobüslerimiz 8 saatlik yolculuk sonrası Sinop'a ulaştı. Beklediğimden soğuk bir hava karşıladı cezaevi arkasına park edilen otobüsten çıktığımda. Havanın soğukluğu, Sinopluların kentlerine sahip çıkışlarının izlerini gördükçe hissedilmez oldu. Teknelerine, dükkanlarına, evlerine miting çağrılarını asmışlar. Nükleer karşıtı af

Manisa

Manisa'nın tepeden görünüşü çok üzücü. Beton tarlası haline dönmüş kent ya da en azından tepeden görünüşü öyle. Oysa İzmir'e 30 dakika mesafede, Vestel gibi sanayi devine ev sahipliği yapan, Türkiye birinci futbol liginde takımı olan, toprakları verimli kısacası her türlü olanağı olan bin kent Manisa. Bence tek derdi ya da yanlışı kent büyürken gerekli planlamaların yapıl(a)mamış olması. Hala geç kalmış sayılmaz. Yeşil alanları çoğaltıp, toplu taşıma sistemlerini (metro-tramvay gibi) gerçekleştirip şehri yaysa daha güzel bir kent olur Manisa. Manisa kebabı diye hep duyduğum ama tadını bir türlü hatırlayamadığım yemeği de yeniden yeme olanağı buldum. Tadını neden hatırlayamadığımı, kebabı yiyince anladım: Unutulmayacak bir tat değil :) Manisalılar kızacak bana belki ama Manisa kebabını yememişler için nasıl olduğunu anlatayım: Bursa'nın yoğurtlu kebabında döneri çıkartın yerine köfte koyun olsun Manisa kebabı. Yani yenilikçi ya da farklı bir kebap değil. Bir Manisa fotosu d

Nükleer Sizin Olsun, Sinop Bizim

Bu gece Sinop'a doğru yola çıkacağız. Tek amacımız var, bu doğa harikası yeri nükleer santral tehlikesinden kurtarmak. Büyük amaç, sadece Sinop'u değil tüm dünyayı bu tehlikeden kurtarmak elbette. Sürekli üret, daha fazla üret. İhtiyacın olmasa da tüket, paran olmasa da tüket, kredi al gene tüket, ne olursa olsun tüket. Bu boş, kimseye mutluluk getirmeyen sistemin değişmesi en büyük amaç... Sinop'a fotograf makinemi de götüreceğim. Çekeceğim fotografları yayınlamaya çalışacağım.

Ali Ekber Çiçek'i sonsuzluğa uğurladık...

Büyük usta, halk ozanı Ali Ekber Çiçek'i sonsuzluğa uğurladık. Hayat felsefesini kendi sözleri ile anlatmak en güzeli belki de... "Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile, küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelâmı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim... Bu icraatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim. " Ali Ekber ÇİÇEK