Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ferit Giyim Sanayi

İstiklal caddesi, İstanbul'un sevdiğim yerlerinin başında gelir. Cadde üzerinde bir çok dükkan vardır. Bursa Kebapçısı'nda kebap yemek, Mephisto'da kitap okurken kahve içmek, İnci'de profiterol, Saray'da muhallebi yemek, caddenin sonundaki Gramofon'da caz dinlemek küçük keyiflerim arasında. Şimdi bunlara bir yenisi daha eklendi: Ferit'ten gömlek almak. İnsan hayatında en güzel hediyeyi kendinden alır. Ferit'ten aldığım keten gömlek de bu seyahat sırasında kendime hediyem. Normalde bu kadar paraya gömlek almam. Ancak rengi, kesimi ve özellikle yakası çok hoşuma gitti. Başka yerde şubesi olmaması talihsizlik bile olsa İstiklal caddesi No:203'te yer alan Ferit Bay Bayan Moda, kendine özgü tasarımları olan ender yerlerden birisi. Benim aldığım kısa kollu, hakime benzer ancak daha düşük yükseklikte yakalı ve çift cepli keten gömleğin uzun kollusu - normal yakalı olanı da var. Fiyatı ise kısa kollu için 75 uzun kollu için 85 YTL. Yazdığım gibi benim gömleğ

Eski bohçadan: Tiramisu tarifi

Eski sayfamı takip edenler hatırlayacaktır. Gezi foto ve yorumları, kültür sanat ve teknik bölümlerinin yanı sıra, aslında web sayfamın ilk bölümü, yemek tarifleriydi. Bu sayfalardaki tarifleri yavaş yavaş buraya kopyalıyorum. İlk tarif pek çoğumuzun severek yediği Tiramisu. Birden fazla şekilde yapılıyor olsa bile en kolay tariflerden birisi aşağıda... Malzemeler 500 ml Süt, 1 Adet Hazır Kek, 1 Adet Çikolata, 1 Kaşık Granül Kahve (neskafe), 1 Paket Labne Peyniri, 4 Yemek Kaşığı Un, Kakao, 4 Yemek Kaşığı Şeker, 1 Adet Yumurta Yapılışı Hazır keki tüm marketlerde bulabilirsiniz. İki parçaya ayrılmış olarak satılıyor. Öncelikle keki ıslatmamız gerekiyor. Bunun için bir su bardağına 1/3'ü süt, 2/3 su koyuyoruz. Bu karışımı ocakta ısıtırken içerisine 1-2 parça çikolata ve 1 yemek kaşığı granül kahve (neskafe olarak da bilinir) eklenir. Çikolata eriyince karışımı keki ıslatmakta kullanıyoruz. İsterseniz bu karışıma kanyak da ekleyebilirsiniz. Şimdi sosu hazırlayalım. Yarım litre sütün iç

Hız sınırlamaları

Ankara'da yaşayanlar yakından bilecektir. Ankara'yı Eskişehir'e, Konya'ya ve İstanbul'a bağlayan yollardan şehir merkezine doğru gelirken, neredeyse hiç, ışığa takılmıyorsunuz. Tüm ışıklı kavşaklar köprülerle aşılmış durumda. Her üç yolda da yaklaşık 4 gidiş 4 de geliş şeriti yapılmış. Hız sınırı ise 50 km / saat. Olabildiğince bu yollardan uzak durmaya çabalasam bile zaman zaman buralara yolum düşüyor. Yolun en sağ şeritinden saatte 60 km civarında hız ile seyretmeye gayret ediyorum. Ancak bunu başarabilmek pek kolay olmuyor. Dikkatinizi çekmek isterim; saatte 60 km, yani azami hız sınırının %20 fazlasıyla yolun en sağından ilerlememe izin verilmiyor. Nedeni çok basit. Bu yollarda trafik ortalama 90 km /saat hız ile akıyor. Bu gerçeği tüm denetim elemanları da biliyor. Ne zaman bir kaza olup 3-5 kişi ölüyor, kazanın ertesi günü herkes hızın ölüm getirdiğinden bahsediyor. Ardından arabalarına binip, sanki biraz önce hızın ölüm getirdiğinden bahsetmemiş gibi, 90-100

Sayısal Karasal Yayına Geçiş

Uzun süredir yazmak istediğim ancak fırsat bulamadığım Sayısal Karasal Yayına geçiş konusunda Avrupa ülkeleri için belirlenmiş tarihlerini duyurayım istedim. Burada yazdığım tarihleri Natalie Mouyal'in EBU (Avrupa Yayın Birliği) toplantısında yaptığı sunumdan aldım. Aslında gönül isterki yazının tümünü tercüme edip bloga koyayım. Ancak, yazarından izin almadan böyle bir şey yapmamın olanaklı olmadığını takdir edersiniz. Neyse, bir iki çarpıcı sayıyı vererek başlayayım bilgilendirmeye; Ülke DVB-T Girişim Düzeyi Süre (*) İngiltere %25,7 7 İsveç %14,5 6 İspanya %04,7 4 Finlandiya %25 4 Hollanda %01 2 Almanya

11 yıl sonra gelen terfi

Bir kaç gündür yazamıyordum. Bir türlü fırsat bulup iki kelime yazamamak çok üzücü gerçekten. Hele ki hayatımda önemli gelişmeleri sizlerle paylaşamamış olmak rahatsız edici. 11 yıldır elektrik elektronik mühendisi olarak çalışıyorum. Şu an 4. iş yerimdeyim. Bu 4. iş yerinde 3 farklı birimde çalıştığımı düşününce toplam 7 farklı yerde çalıştım diyebilirim. İlk 3 iş yerinde 1'er yıl, kimisinde 1 yıldan bile az, çalıştım. 11 yıllık meslek hayatımda bu yıla kadar hiç terfi etmedim. İlk kez bu yıl (hatta geçen haftalarda) terfi ettim. Mühendis iken Başmühendis oldum. Oldum da ne oldum; brüt maaşım 50 YTL / ay arttı. Vatana millete ve bana hayırlı uğurlu olsun :)

Teknoloji Kimin Umurunda, Mehmet Doğan

Mehmet Doğan'ın Alfa Yayınları'ndan çıkan kitabı Teknoloji Kimin Umurunda, yazarın Altı Üstü Tasarım isimli web blogunda yer alan yüzü aşkın yazısından yaptığı derlemelerden oluşuyor. Kitabın isminin çok iyi seçilememiş oluşu ve özellike arka kapakta kitabın içeriği ile ilgili bilgilere yer verilmemiş olması nedenleriyle gözden kaçabilecek önemli bir eser. Önsözünde ...kısa bir kitap özeti vermek istiyorum: kullanıcı deneyimi çok önemli. demiş yazar. Gerçekten de isminden anlaşılması zor olsa da kitap, özellikle web üzerinden geliştirilen, projelerin nasıl tasarlanması gerektiğini, pek çoklarımızın okurken nereye bağlanacağını anlayamayacağımız konu dışı öykülerle açıklıyor. İsveç Kralı Gustav Adolf'un başarısızlıkla sonuçlanan Vasa Savaş Gemisi projesinden yola çıkarak günümüzde proje yönetimine ilişkin çok önemli dersler çıkartabiliriz. Yazar, bu ve benzeri bir çok öyküyle zenginleştirdiği kitabında çok akıcı ve duru bir dil kullanmış. Kitaptan ve yazarın web s

küçüğüm daha çok küçüğüm

Sezen Aksu'nun seslendirdiği efsane şarkılardan birisi. Trafik kazasında kaybettiğimiz Uzay Heparı isimli genç yeteneğin yazdığı bir şarkı bildiğim kadarıyla. Zaman zaman yaptıklarımı durup düşününce tam şarkının sözlerine uygun olduğunu düşünüyorum. 32 yaşımı yeni bitirip 33'ümünden gün almış olmama karşın halen : küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden bütün hatalarım öğünmem bu yüzden bu yüzden kendimi özel, önemli zannetmem küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden bütün saçmalamam yenilmem bu yüzden bu yüzden kendime hala güvensizliğim ne kadar az yol almışım ne kadar az yolun başındaymışım meğer elimde yalandan, kocaman, rengarenk, geçici, oyuncak zaferler küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden bütün korkularım gururum bu yüzden bu yüzden çocuk gibi korunmasızlığım küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden sonsuz endişem savunmam bu yüzden bu yüzden bir küçük iz bırakmak için didinmem ne kadar az yol almışım ne kadar az yolun başındaymışım meğer elimde yalandan, kocaman, rengarenk, geçici, oyun