Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağda Zamanı, İnci Aral

Öykü kitabı okumayalı epey zaman olmuş. Ağda Zamanı, öykü okumayı ne kadar sevdiğimi hatırlattı bana. İnci Aral, ne yazık ki geç keşfettiğim öykü ve roman yazarı. Resim öğretmeni olarak çalışmış. Küçük yaşta babasını, ardından annesini kaybetmiş. Hayatın acılarıyla erken yaşta tanıştığından olsa gerek, tüm eserlerinde bir başkalık hissediliyor.  Kafka, Camus okurken duyulan cinsten bir başkalık bahsetmeye çalıştığım.  Bu başkalığı , karamsarlık olarak adlandırmak mümkün belki, ancak ben gerçeklik demeyi tercih ediyorum.   Ağda Zamanı, Aral'ın ilk eseri. Unutmak'ı okuyunca anladım ki aslında Ağda Zamanı öncesi yazarın kaleme aldığı uzun mektuplar var. 30-35 sayfalık mektuplar edebi çalışmalarının başlangıcı sayılabilir. 17 öykünün bir bölümü yazarın kendi hayatından izler taşıyor. Kapı adlı öyküsünü okurken insanın içi acıyor. Ödemede Kolaylık, Kirli Sarı gibi öyküler, Aral'ın eserlerinde sadece kendi hayatından yola çıkmadığının kanıtı niteliğinde. En beğendiğim öykü

Çocuklara özel şekersiz, yağsız, beyaz unsuz kek tarifi

Yazının başlığına bakıp, olmaz böyle bir şey demeyin. Çocukların sevebileceği, bir yandan lezzetli, bir yandan faydalı kek yapmak için aşağıdaki tarifi deneyebilirsiniz. Tarifte şeker yerine pekmez, yağ yerine tahin (aslında tahin de susamın yağı), beyaz un yerine tam buğday unu kullandım. Sonuç, keyifle yenilen bir kek. Malzemeler 2 bardak tam buğday unu, 1 bardak süt, 1 bardak pekmez, 1 bardak tahin, 3 yumurta, ceviz fındık karışımı, 1 çay kaşığı kabartma tozu Yapılışı Öncelikle 3 yumurtamızı, kekin hamurunu karıştıracağımız kabın içerisine kırıyoruz. Pekmezi, yumurtaların yanına ekleyip mikserle 10 dakika kadar çırpıyoruz. Tahini ve sütü

Tourist, Angelina Jolie / Johnny Depp

Uzun zamandır yapmaya vakit bulamadığım şeylerden birisi sinemaya gitmek. Evde, dvd izlemek ile sinemaya gitmek arasında çok fark olduğunu düşünenlerdenim. Bir şekilde vakit yaratınca, vizyonda görmek istediğim bir sürü film içerisinden Angelina ve Venedik hatrına Turist (Tourist)'i seçtim. Filmin afişlerinde başrol oyuncularının arasına Venedik de eklenmeli. Kentin tüm güzelliği, çekiciliği kullanılmış. Angelina ve Johnny'nin performansları vasat. Gerçi, film mısır patlağı tadında. Böyle bir filmde nasıl bir oyunculuk sergileyecekler? Neyse, güzellikler görmek için gidilebilir. Vizyonda daha öncelikli filmler varken, zamanınız kısıtlıysa, başka salonlara göz atın derim.

Ölü Erkek Kuşlar, İnci ARAL

İnci Aral'ın kitaplarını okumaya devam ediyorum. Bundan 3 yıl önce okuduğum üç romanının ardından Unutmak isimli anlatı tarzındaki kitabını okuyunca, yayınlanmış tüm eserlerini okumaya karar vermiştim. Üretken kalemlerden birisi olunca, bu kararı yaşama geçirmek için zamana ihtiyaç duyuyor insan. Bu günlerde, en fazla sıkıntısını çektiğim şey ise zaman.  Kadın erkek ilişkileri, evlilik, aşk, tutku, cinsellik üzerinde çokça yazılmış konular. Ölü Erkek Kuşlar ise bu çetrefilli konuları ustalıkla ele alan nadir eserlerden. Suna, Ayhan ve Onur arasındaki aşk üçgeni, karakterlerin geçmişlerine yönelik bilgilendirmeler ile anlatılıyor. Romanı, Suna'nın anlatımıyla okuyoruz. Su ve Na olarak iki ayrı anlatıcı oluyor yer yer. Klasik kız çocuk yetiştirilme kalıplarına göre şekillenmiş Suna'nın bir parçası. Evinin işlerini yapn, kocasını hoş tutmaya gayret gösteren, diğer yarısı ise bedeninin sahibi, duygularını özgürce yaşamak isteyen bir kadın. Bu iki yarının çatışmalarını tüm

bir yılı daha uğurlamaya hazırlanırken

Blog yazmanın en iyi ve aynı zamanda en kötü yanı, yazılanların tarihi ile birlikte kayıt altına giriyor olması. Planlı, programlı birisiyseniz çok işinize yarayacaktır bu tarih ile kayıt. Ancak, günü yaşayıp yarın Allah kerim diyenlerdenseniz, ve bir de planlı/başarılı kişilere özenip zamanın birinde yapacaklarınızı yazdıysanız...İşiniz kötü. Dönüp eski yazılarınızı okurken bir mahcubiyet duymamanız zor. Başkasına söylemeseniz de kendi kendinize bu yıl da olmadı 'yı kabul etmek, gelecek yıl da olmayacağını için için bilmek... Neyse ki benim öyle gerçekleşmeyen büyük planlarım yok, uzun zamandır. Çünkü gerçekten plan yapmayanlardanım. Öyle arada gaza gelip bir şeyler çiziktirdiğim olduysa bile bunlar gerçekleşmese dünyanın sonunu getirmeyecek türden. Dönüp 2009'u, ki bizim için büyük sevinçler ve endişeler yılı olmuştu, uğurlamaya hazırlandığımız tarihlerde yazdığım yazıyı okudum. Aklıma Kayahan'ın söylediği şarkı geldi: Değişen hiç bir şey yok sevdiceğim. Bir telaş, bir h

Express, eski sayılarıyla internette, yeni sayılarıyla bayilerde

Blog sayfama 2007 yılında konu etmişim Express'i. Mühendis olarak mezun oluşum ile Express'in yayın hayatına başladığı yıl aynı sanırım. Öncelikle o ilk maaş ile alınan derginin kıymetinden, sonra yazılarından, duruşundan yıllardır bırakmadığım alışkanlığa döndü Express okumak. Ben onu bırakmasam bile onun okuyucularını bıraktığı dönemler oldu. Bir ara Post-Express olarak değişmiş biçimiyle ve adıyla selamladı bizleri.  Sanal ortamın yarattığı olanakları kullanma konusunda neden bu kadar geç kaldılar bilemiyorum. Neyse, geç oldu belki ama güç olmadı. Yeni internet sayfasının kullanımı kolay. Eski sayılara pdf formatında ve ücretsiz ulaşılabiliyor. Halen tanışmadıysanız Express ile bu sayısı iyi bir başlangıç olabilir. CHP Kurultay'ını bir de Express gözüyle okuyun. Kapaktaki ifade, Tüzük ve Büzük, Can Yücel'in vaktiyle TİP Kongresi'nde sosyalizm tüzük meselesi değildir, büzük meselesidir sözünden... http://birdirbir.org/x/

Sadakat, İnci ARAL

Türk edebiyatının üretken kalemlerinden İnci Aral'ın son eseri Sadakat . Şubat 2010 tarihinde Turkuvaz Kitap'tan birinci baskısını yapmış. Benim okuduğum gene Şubat 2010 tarihli 8. baskısıydı. Kadın ve erkeğin sadakat kavramına bakışının farklılığı üzerine kurgulanmış bir roman. Daha 3. sayfasında baş karakter olan Azra'nın kocasını öldürmekle suçlanarak tutukevine konulduğunu öğreniyoruz. Romanın sonu, başından belli yani bir yerde. Azra'nın kocası, ki ilk sayfalarda olmasa bile kısa sürede tanışıyoruz kendisi ile, romanın sonunda ölecek. Bunu bilmemize karşın romanı elimizden bırakamıyoruz. Benzer bir durumu Aral'ın okuyucuları Yeni Yalan Zamanlar üçlemesinin ikinci kitabı Mor 'dan hatırlayacaklardır. Orada da romanın başından belliydi sonu. Gerçi bir fark var elbette. Mor 'da cinayetin olduğu kesindi, Sadakat'ta ise cinayet ile suçlanan bir eş var. Neyse, romanı okumayanlar için okuma keyfini kaçıracak bilgiler vermeden bu bahsi kapatayım.  Kadın v