Ana içeriğe atla

Kayıtlar

heryerde kar var

Başkentimizde uzunca süredir beklenen kar, geçtiğimiz haftasonu yağdı. Bu kışın ikinci kar yağışıydı aslında ancak ilki çok kısa kalmıştı yerde. Bu sefer öyle olmayacağı, meteor.gov.tr adresindeki tahminlerden anlaşılıyordu. Tahminler bizleri yanıltmadı. Kar, salı günü itibariyle çatılarda ve araba geçmeyen yerlerde kalmaya devam ediyor. Öğlen vakti güneş tepedeyken arabanın sıcaklık göstergesi sıfırın altında rakamları göstermeye devam ediyor. Akşama hal nice olur bilinmez. Bu ayaz günde iş yerinde masam hiç olmadığı kadar düzenli. İş yaşamının bunaltıcı olduğunu ilk farkedişim aklıma geldi nedensiz. 1995 yılının sıcak geçen Ağustos ayında, Ankara İskitlerde bir binanın 3. katında aynı odayı paylaşan 5 mühendis, ben dahil 3 tanesi yeni mezun. Hayatının baharında bir odada sabahtan akşama kadar beklemek , odada kapana kısıldığını hissetmek ve bu durumun benzerinin yıllar yıllar boyu süreceğini düşünmek.. Bir yaz günü sıcağında başlayan beklemek , kesintilerle de olsa 14 yıl 9 ay 26 gün

Şarap ve Din, Jean-Robert Pitte

Kitabın adına bakıp güncel tartışmalarla bir ilgisi olduğunu düşünenler için baştan söyleyeyim, doğrudan ilgi kurmak pek anlamlı değil. Toplam 10 kısa makaleden oluşuyor Jean-Robert Pitte'nin yazdığı ve Esra Özdoğan'ın çevirdiği kitap. Şarabın, daha doğrusu alkollü içkinin, din ile ilişkisi değerlendiriliyor her bir makalede. Üzümden yapılan şarabın yanı sıra arpa/buğday/pirinçten yapılan biralar, hurma şarabı gibi farklı içkilerin yıllar boyu toplumların yaşamlarındaki etkileri inceleniyor. İlginç bilgiler var makalelerde. Bir tanesini bu nota aktarayım:  "...Champagne'daki Benedikten Hauviller Manastırı'nın kilercisi Dom Perignon'un adı bu konuda son derece yetenekli bir keşiş olarak tarihe geçmiştir. XIV. Louis'nin çağdaşı olan Dom Perignon, olabilecek en iyi şampanyayı üretmek için farklı bağlardan gelen üzümleri bir arada kullanma tekniğinin geliştirilmesine katkıda bulunmuştur..." Günümüzde şişesi epey bir liraya satılan Don Perignon marka

Radyo dünyasında teknolojik gelişmeler (yazı henüz tamamlanmadı!!!)

Yayın sektöründe çalışan bir ar-ge mühendisiyim. Yeni yayın teknolojileri, özellikle etkileşimli televizyon temel araştırma alanım. Bu konuyla ilgili çeşitli sunumlar, dergi makaleleri, yüksek lisans bitirme projesi hazırladım. Televizyondaki yenilikler heyecan verici ve bir kısmı ülkemizde de başarı ile uygulanmakta. Sayısal uydu yayıncılığı ve sayısal uydu platform işletmeciliği yıllardır sürüyor. Sayısal kablo yayıncılığı yakın sayılabilecek bir tarihte Türksat tarafından sunulmaya başlandı. Sayısal karasal yayıncılığa ilişkin denemeler yapıldı. IPTV, TTNet tarafından sunuldu/sunulacak. Etkileşimli televizyon uygulama örneklerini sayısal uydu paltformunda görebiliyoruz. Televizyon sektörü teknolojik yenilikleri, biraz gecikmeli de olsa, takip ediyor. Ancak ülkemizde televizyondan daha eski, daha köklü olan radyo yayıncılığı için aynı tespiti yapamıyoruz. Bu yazıda Avrupa'da radyo yayıncılığının geleceğine ilişkin tartışılan konulardan bahsetmek istiyorum.  Sürekli ilk radyo yayı

televizyon izlemek ya da...

Nancy Andreasen'in Yaratıcı Beyin kitabını okuduktan sonra insan beyninin gelişimini her yaşta sürdürebildiğini öğrendim. Kitapta Londra taksi sürücüleri, senfoni orkestralarında çalan sanatçılar üzerinde yapılan araştırmalara yer verilmiş. Teknoloji bu kadar gelişmemişken, navigasyon cihazları henüz yaygın değilken, Londra'da taksi kullanmak öyle her babayiğidin harcı değilmiş. Yolları, deyim yerindeyse avucunun içi gibi bilmen beklenirmiş. En kısa yol, yoğun saatlerde en işlek yol bilgilerini edinmeden taksi kullanma hakkı kazanılmazmış. Bu bilgilere sahip taksi sürücüleri üzerinde yapılan çalışmalar, diğer insanlarla kıyaslandığında beynin kimi bölgelerindeki bağlantıların arttığını göstermiş. Şimdi hangi bölgeler olduğunu hatırlamıyorum, merak edenler kitabı edinip öğrenebilir. Senfoni orkestrasında çalanlarda da benzer durum gözlenmiş. Hem farklı bir alfabe olarak nitelendirilebilecek notayı okumak, hem kendi çaldığını dinlemek, hem şefin hareketlerini izlemek bir yandan

yakında blogda

Madem yayın sektörünün bir çalışanıyım yayıncılığın olmazsa olmazlarını kullanayım. Azz sonnra :) Yakında blog sayfasında görecekleriniz: Ankara'nın yeni ve özel/güzel mekanlarından birisi hakkında yorum, Radyonun geleceğine yönelik tahminleri derleyen teknik ağırlıklı bir yazı, Ülkemizin canavarlaştırılan sorunlarından birisi için Avrupa'da yıllardır uygulanan teknolojiyi tanıtıcı bir yazı, İlişkiler etiketli enteresan bir yazı... Azzz sonra ama peki ne kadar sonra? Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın...

Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları, Buket Uzuner

Sahaf gezmeyi oldum olası sevmişimdir. İstanbul'daki kadar fazla olmasa bile başkentimizde de sahaflar var. Nerede diye soranlar için bildiğim bir kaç adresi paylaşayım. Adreslerin tümü Kızılay civarında. K aranfil sokakta Birlik pasajı, Kızılay Sümer sokak-İzmir caddesinde Moda Çarşısının alt katı, İzmir caddesi-Atatürk bulvarında Kocabeyoğlu pasajının alt katı, Zafer çarşısının alt katı.  Bir sahaf gezmesi sırasında rafta diğer kitapların arasına sıkışmış halde gördüm Uzuner'in gezi notlarını. 14 öykü ve 7 mektup var, Uzuner'in akıcı dilini sevenler için bir oturuşta okuyacağı kitapta. Elimdeki 7. baskı Ağustos 1994'te çıkmış Gür yayınlarından. İlk baskı 1989 yılına ait. Kitabın adına bakıp içindeki öykülerin, sadece gezi notlarından oluştuğunu düşünmeyin. Siyah saçlı birisinin kuzey ülkelerinde gördüğü ayrımcılıktan, cinsel özgürlüğe, yabancı olmaktan, Cezayir'in yaşadığı dönüşümlere kadar bir çok konu gezi notlarına karışmış. Öykülerin gezi notunun ötesine

Serdar Turgut'un yazısından

Blog sayfamda çok nadir yaptığım bir şey köşe yazılarının bağlantılarını yayınlamak. Ancak gözden kaçırılmaması gereken birkaç yazı yayınladı Serdar Turgut geçtiğimiz hafta. Yazılar gözden kaçırılmayacak türden, ancak blogda paylaşmamın tek nedeni bu değil. Bir süredir üzerinde çalıştığım konuyla, televizyon sektöründeki gelişmelerle yakından ilgili olması. Özellikle 22 Ocak 2011 tarihli Beyaz Türk hayat tarzı değişmeli başlıklı yazı, televizyon sektörünün nerelere doğru gelişeceğini işaret ediyor.  Turgut'un yazısında teknolojik terimler yok elbette. Televizyon out, alt başlıklı paragrafta özetlediği durumun teknolojik karşılığı OTT olarak kısaltılan Over-The-Top Television. Konuyu açıklamaya çalıştığım yazıyı anımsatayım ...