Ana içeriğe atla

Kayıtlar

DVB-T2 lisansları

Uzun yıllardır beklenen sayısal karasal televizyon, sonunda kurulacak gibi görülüyor. Ulusal ve bölgesel lisanslar dağıtıldı. Yerel lisansların dağıtılmasına devam ediliyor. Ulusal ve bölgesel lisanslar için ne kadar bedel ödenecek? Toplam kaç ulusal, kaç yerel lisans dağıtıldı? Hangi bölgede kaç ulusal kaç yerel yayıncı olacak? Bu sorulara, RTÜK web sayfasından derlediğim bilgiler ışığında yanıt vereyim: 11'i HD, 22'si SD olmak üzere, toplam 33 adet ulusal lisans sahibi medya hizmet sağlayıcı şirket var. Bu 33 şirketin ödeyeceği toplam lisans bedeli 820 Milyon 850 Bin TL. 4'er tanesi Marmara ve Karadeniz, 3'ü Akdeniz ve Ege ile 2'şer tanesi İç Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere toplam 20 adet bölgesel lisans sahibi medya hizmet sağlayıcı şirket var. Bu 20 şirketin ödeyeceği toplam lisans bedeli ise 14 Milyon 760 Bin TL. Aslında her bölge için 4'er lisans planlandığını ve toplamda 28 bölgesel lisans için frekans planı hazırlandığını hatırlatayım. Anc

özgür ve akıllı telefon

Hayatımda ilk kez gerçekten akıllı bir telefon kullanıyorum. Korkarım ki uzun sürmeyecek. Nedeni basit. Bağımlılık tehlikesi. Çok keyifli ve en az o kadar bağımlılık yapıcı. Kendime böyle bir şey almam sanırım. Ama şimdi telefonu ile birlikte yaşayan insanlar şaşırtıcı gelmiyor. Merak edenler için söyleyeyim Samsung Note 2 kullanmaktayim.

Sayısal karasal televizyona dair aklıma gelenler

Elektronik marketlere gittiğimde televizyon satılan bölümleri ziyaret ediyorum. Bu günlerde Samsung satanlara sorduğum ilk soru DVB-T2 deneme yayınlarını izleyip izlemedikleri oluyor. F serisi Samsung televizyonlar DVB-T2 dahili alıcıya sahipler.  Ne yazık ki, halen DVB-T2'nin ne olduğunu bilmeyenler çoğunlukta.  Bu bilgi eksikliğinin sebebi çok elbette: Elektronik marketlerin üst yönetimleri, satılan ürünlerin Türkiye temsilcileri, radyo ve televizyon dünyasında çalışan sivil toplum kuruluşları ve tabii listenin başında düzenleyici ve denetleyici kuruluş. Katıldığım panellerde, oturumlarda rastladığım üst yöneticilerine de söyledim:  Sayısal karasal televizyon yayınının ülkemizde başarılı olması, halkın bilgilendirilmesine bağlıdır.   Uydunun, hatta daha doğru ifadesiyle FTA uydunun, bu kadar fazla pazar payına sahip olduğu başka bir Avrupa ülkesi yok.  Pay TV, abonelik ile izlenebilen platformlar, tekliflerinin bu kadar sınırlı olduğu başka bir Avrupa ülkesi yok. He

Aereo'nun modeli bizde tutar mı?

Biliyorum Digital TV CEE gözlemlerini, sunumlarını merak ediyorsunuz. İşin doğrusu yazıya böyle başlamak hoşuma gidiyor. Yoksa, kimsenin Özgür izlenimlerini yazdı mı acaba diye girip sayfama bakmadığının farkındayım. Olsun, zaten ben bunları anı olsun diye yaşadım. Gece yolculuğu yapınca uykumu düzgün alamıyorum. Öyle olunca da yazı böyle oluyor işte. Daha fazla uzatmadan konuya gireyim. Üç yazılık bir dizi hazırlamıştım. Televizyon dünyasında değişen iş modelleri diye. Kıymetli meslektaşlarımın uyarısıyla, farkında olmadığım bir başka model olduğunu gördüm. Aereo , New York'ta kurulmuş bir girişim. Evlerdeki çatı antenleriyle alınabilen yayınların tümüne, her zaman, her yerden ve her cihazdan erişim olanağı sunan bir iş modeli kurmuşlar. ayrıntısı şöyle: Aboone, Aereo TV'ye başvurup bir bulut anteniyle (aslında anten size verilmiyor, sanal anten diyelim buna, hepi topu bir tuner entegresinden bahsediyoruz, anten Aereo'nun headend'inde) internete bağlanabile

Ben Ankara'ya dönüyorum peki yayıncılık nereye gidiyor?

Kısa sürdü twitter maceram. Vaktimden çaldığını fark ettiğim herşeyi hayatımdan çıkartıyorum. Twitter, vakit hırsızlarının önde gideniydi, hesabımı kapattım. Bazen, keşke böyle durum güncellemesi gönderdiğim bir platform olsaydı diyorum. İşte bu yazı, öyle bir yazı. Yani "durum güncellemesi" var sadece. Krakow havaalanı, uluslararası terminalinde Frankfurt'a gidecek Lufthansa uçağını bekliyorum. Trabzon dönüşü uçağı göz göre göre kaçırınca ve sonra Paris dönüşü ucu ucuna yetişince artık saatler öncesinde yola çıkıyorum. Bu kez de öyle yaptım. Digital TV CEE etkinliğinin son gününde, diğer iki günde olduğu gibi, bir çok ikili görüşme gerçekleştirdim. Bir firmayı temsilen gelmiş olsaydım eminim epey iş bağlantıları yaparak dönüyor olacaktım. Oysa, İngilizce yazmakta olduğum bloğumun reklamını yapıp ilerleyen etkinliklerde Türkiye televizyon pazarının durumu hakkında sunum yapabileceğimi belirtmekten ileri gitmedi görüşmelerim. Bağlantı bağlantıdır deyip geleyim bu duru

Krakow fotografları - 3

Krakow'un bir bölgesi, Sovyetler Birliği döneminde "düzenli kent örneği" diye inşaa edilmiş. Yarın fırsat bulabilirsem gidip göreceğim. Cetvelle çizilmiş gibi düzgün caddeler, meydanlar ile değişik bir yermiş. Bu yeri Krakow'un hemen her noktasında bulabileceğiniz turizm bürolarının düzenlediği "Komünizm Turu" ile de görebilirsiniz. Yukarıdaki fotoğraf o dönemden kalma bir minibüse ait. Bahsettiğim turda bölgeyi bu minibüslerle gezdiriyorlarmış. Büyük pazar meydanında bir heykel. Anlamına ilişkin bir şeyler okuyunca ekleyeceğim buraya. Heykeltraşı İgor Mitoraj ve heykelin adı Eros Bendato (yıkılmış Eros). Wikipedia'daki bilgilere göre heykelin bir benzeri Valencia'da da varmış. Krakow'dakinin yılı 1999. Mitoraj, 1944 Almanya doğumlu, Polonya'lı bir sanatçı. Hasar duygusunu öne çıkartıyormuş.  Kumaşçılar pazarı bir başka açıdan.  Kumaşçılar pazarının içi.  St. Mary kilisesi.  Kurumuş dalların üzerinde yeni açmış çiç

Krakow fotografları - 2

Benden Digital TV CEE yazısı bekleyenler, biraz daha bekleyecekler ne yazık ki. Gördüklerini, duyduklarımı hazmetmem zaman alacak. 4 €'ya 30'dan fazlası HD olmak üzere 100'ün üzerindeki televizyon kanalının verilebildiğini öğrendim mesela. Televizyon izlemeyen, izlenmesine bile karşı olan biri olsam bile ülkemizde en az 20 €'ya, çok daha azı sunulan hizmetin 5'te bir fiyatına Romanya'da sunulduğunu öğrenmek sarstı beni. Konya büyüklüğündeki İsviçre'de 200'ün üzerinde kablo TV operatörü varken, ülkemizde tek kablo TV operatörü olması gerçeğinin sarstığı gibi. Ya da Orta ve Doğu Avrupa'da servisleri olan SPI şirketi ile, ki etkinlikte sunum yapan tek Türkiye şirketiydiler, bu etkinlikte tanışmak da üzdü beni. Aramızda 450 km varken tanışamamış olup Krakow'da tanışmamızı gene de şanstan saymak gerek belki. Gördüğünüz gibi epey doluyum. Nasıl olmayayım ki. Herkes OTT OTT deyip duruyor Türkiye'de. Peki OTT için özel gün düzenleyen böylesi bir e