Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Çocuk Davamız 1 / Kazım Karabekir

Ankara'da sahaf denilince pek akla gelmez Küçükesat tarafları. En bilindik mekanlar Kızılay'daki pasajlar olsa da aslında Küçükesat, kitap meraklıları için önemli adresler barındırır. Bu adreslere başka bir yazıda değinmek üzere başlığa döneyim, bir not ekleyerek. Kazım Karabekir, Osmanlı'nın son dönemi ile Cumhuriyet'in ilk yıllarına tanıklık etmiş isimler arasında en çok anı bırakanlardan birisi sanırım. Anıların çokluğu ile 1925 - 1938 arası zorunlu yalnızlığının etkisi büyüktür gibi geliyor bana. Bu durum da ayrı bir yazı konusu olsun... Çocuk Davamız 1, Emre yayınları'nın Cumhuriyet Tarihi Serisi'nin 9. kitabı olarak yayınlanmış. Bende 2000 yılında yapılan beşinci baskısı var. İlk baskısı ise 1995 yılında. 330 sayfalık kitap sert bir cilde sahip. Kitabın ikincisi de var. Geçenlerde bu Küçükesat civarındaki bir sahaftan Karabekir'in yazdıklarının 10 cildini satın aldım 100 TL karşılığında. Sanırım Yapı Kredi Yayınları bu eserleri yeniden düzenleye

Tale, bildiğiniz tur şirketlerinden epeyce farklı

Facebook'ta gelen bir reklam ile gördüm  Tale 'yi. Şirketin kurucusu ve sahibi Onur Bey ile bir söyleşi yaparak sizlerin de bu ilginç şirketi, farklı turizm anlayışını öğrenmenizi istedim. Henüz Tale'nin bir turuna katılmış değilim. Yakın zamanda da pek olanaklı görünmüyor açıkçası. Ancak, benim katılamayacak olmam elbette söyleşi yapmama engel değil. Onca işi arasında söyleşiye vakit ayıran Onur Bey'e teşekkürlerimi iletirken, aylardır sorularımı bekleten sevgili arkadaşlarıma da ince sitemlerimi göndereyim :) Bu arada, söyleşide henüz görseller yok. Yakında onlar da eklenecek :) Şirketin web sayfası: http://www.tale.company   1. Tale'den önce neler yapıyordunuz? Ben aslında Bilgisayar Mühendisi’yim. Çocukluk hayalim olan bu mesleğe toplamda 13 yılımı  verdim. Aslına bakarsanız ilk yıllarda çok da severek yapıyordum bu işi ve oldukça parlak bir  kariyerim vardı. Kazandığım tüm parayı seyahat etmeye harcamış olsam da 28 yaşıma kadar  seyahat benim için bü

Dikimevi - Kızılay arası kaç sene?

2015, Ankara Soru abes gelebilir kimilerine. Aslına bakarsanız başlığı, yazıya başlarken akıl ettim. Yazıyı okuyunca siz de hak vereceksiniz, bu yazıya en uygun başlık budur. Anlatayım efendim: Üç yaşından bu yana Ankara'da yaşayan ve kente aşık bir insanım. Şaka ya da kinaye değil sözüm. Gerçekten aşığım bu kente. Aslına bakarsanız, kişiler arasındaki aşk ilişkisi için geçerli olmasa da bu söyleyeceğim, kente aşk için tek sebep, kenti tanımak. Dediğim gibi bir kişiye aşık olmak için tanımamak gerek belki de, neyse konuyu dağıtmayayım şimdi. Zaten bir süredir pek toplu da durmuyorum, bu konuya ise hiç girmeyeyim. Ne diyordum, evet ben Ankara'ya aşığım, çünkü Ankara'da kendimi rahat hissediyorum. Her semtini biliyorum, her semtte neyle karşılaşacağımın farkındayım. Sürpriz yapmıyor bana, caddeler, sokaklar... Kendimi hatırladığımda Tuzluçayır mahallesinde oturmaya başlamıştık. Aslında İncesu mahallesinden de hatırladıklarım var ancak asıl anılarım yolağzına

Belki Defne / Nihal Yeğinobalı

Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden birisi Nihal Yeğinobalı. Belki Defne, yazarın yakın tarihte yayınladığı romanın adı. Romanın benim okuduğum kopyası ile ilgili bilgileri paylaşamıyorum ne yazık ki, aslında ne mutlu ki. Romanı geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiğim İstanbul seyahatinde, okumaya fırsat bulursam diye bavula koymuştum. Daha İstanbul'a gittiğimin ikinci gününde roman bitmişti bile. Seneler sonra görüştüğüm ve kızlarının adı Defne olan arkadaşlarıma hediye edeyim diye düşündüm, ancak unuttum. Kısmet gene senelerdir görüşmediğim ve bu uzun ayrılığın artık bitmesi gerektiğini düşünüp harekete geçmem sonucu görüştüğüm bir arkadaşımınmış. Umarım benim kadar keyif alarak okur. Gelelim romana. Yeğinobalı, 1970'lerin İstanbul'unda, aslında Kadıköy / Moda civarlarında geçen bir hikaye anlatıyor bizlere. Açılışında kahramanlardan birisinin öldüğünü öğreniyoruz, aradan yıllar geçmiş elbette. Kadın kahraman, bir dönem ilişkisi olup olmadığını bilemediğimiz, ancak ke

DAB mı DRM mi yoksa sayısal radyo mu?

Kimileri kısaltmalara bayılır. Kısaltmalarla, hele bunların İngilizce telaffuzlarıyla konuştukça, daha bilgili göründüğünü düşünür. İşin acısı, kendisini dinleyenler de aynı fikirdedir. Di Ey Bi mi Di Ar Em mi demek yerine sayısal radyoda hangi standart seçilmeli sorusunu sorduğunuzda aynı karşılığı alamazsınız ülkemizde. İlla, Di Ey Bi Pılas demeniz gerekir öncelikle.  Bu, büyük olasılıkla gereksiz girişin ardından gelelim konumuza. Konumuz radyoda, özellikle İstanbul ve Ankara'da artık dinlenemez hale gelmiş FM bandının alternatifleri; sayısallaştırılmış FM ya da herkesin aşina olacağı ifadesiyle dinlenebilir, kaliteli, cızırtısız radyo... İşin teknik ayrıntılarına girmeyeceğim. Biliyorum ki teknik ayrıntılarla dolu yazılar, blogumun okuyucu kitlesi için gereksiz. Bu arada, bu yazının  daha teknik ayrıntı içeren bir sürümünü bir kaç güne kadar TVTechTR.blogspot.com adresli İngilizce blogumda yayınlayacağım. Orada parametrelerden, multistandard chipset'ten falan d

Şeref Stadının başına gelenleri anlamdan frekans nedir anlayamayız

Şeref Stadyumu Beşiktaş Jimnastik Kulübünün ilk sahası olarak da bilinir. Sahanın yapılması konusunda çok uğraşan Şeref Bey, ne yazık ki saha bittiğinde gerçeğe ulaşmış ve yalan dünyaya veda etmiş. Şeref stadı, Boğaz kenarında, bugünlerde kapısından içeriye adım atmanızın bile zor olduğu Çırağan Kempinski otelinin temellerinin olduğu alan aslında. 1985 yılına kadar bir şekilde saha olarak kullanılan bu mekan, ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca  Sanbar grubuna tahsisi gerçekleştirilmiş.  Peki kıymetli okuyucularım, bu Şeref Stadı ile Ultra High Frequency (UHF) bandının, karasal yayıncılık için kullanılan bölümüyle (470 - 862 MHz) ilgisi ne derseniz, hemen onu anlatmaya çalışayım.  UHF bandı, açık adıyla Ultra High Frequency 300 MHz - 1 GHz aralığındaki frekans bandına verilen isim. Bu aralar pek sık tartışılan ise 470 - 862 MHz bandı. Bu aralık, karasal televizyon yayınlarının yapılageldiği bant. Karasal televizyon yayını ise, eskiden "kılçık anten" ile

Türkiye Kurulurken Kürtler (1916-1920) / Sinan Hakan

Cumhuriyetin ilk yılları ve Osmanlı'nın son yıllarına ilişkin okumalarıma devam ediyorum. Bir fırsat bulduğumda, bu konuya ilişkin kitapları ayrı bir etiketle belirlemek iyi olacak. Hem benim için, hem sizler için.  Sinan Hakan, Van'ın Gevaş ilçesi doğumlu bir inşaat mühendisi. Hali hazırda Ak Parti'den seçilen Gevaş Belediye Başkanı. 2013 yılında çıkan kitabının, aynı yıl yapılan ikinci baskısını okudum. İletişim Yayınları'nca basılan kitap 380 sayfa. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Atatürk'ün Bütün Eserleri ve Kazım Karabekir'in anıları başta olmak üzere çok sayıda kaynak gösterilmiş. Bunların yanı sıra Hakan, yorum ve tespitlerde de bulunarak, sadece belgelerden oluşan bir kitaptan fazlasını ortaya koymuş.  Günümüzde yaşadığımız en kanlı sorunların başında gelen ve farklı adlarla anılsa bile insanların ölmesine neden olan sürecin nüvelerinin geçmişte, hatta muhtemelen 1916'dan da önce var olduğunu gördüm eseri okuyunca. Sonuçta biz unutmuş olsak