Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Körfezin incisi Küçükkuyu'da: Baykuş Bar

Baykuş Bar kapandı. Söyleşiyi, bu güzel mekânı hatırlattığı için blogda tutuyorum . Küçükkuyu Belediyesi'nin sloganı "Ege'nin başladığı yer". Edremit Körfezi'nin en batı ucu Küçükkuyu. Bu şirin belediyelik, Çanakkale'nin güney doğu sınırını da oluşturuyor. Mıhlı çayını Edremit yönüne doğru geçtiğinizde artık Altınoluk'a, ki kendisi Balıkesir'e bağlı, girmiş oluyorsunuz.  Baykuş Bar, 2013 yılı yazının ortasında açıldı. İnşaatını gün gün izledik. Temmuz ve ağustos, Küçükkuyu'nun en dolu olduğu aylar. Baykuş, 2013 ağustosunun ortasında açıldı. Zaman zaman oturduğumuz ve güzel müzik çalan farklı mekanın sahibi Semih Göksel ile bir söyleşi gerçekleştirdim. Semih Abi, Ankara kaçkını. Söyleşide yer alan fotografları da kendisi gönderdi. Peynir tabağı fotografı bana ait sadece. Karşınızda Baykuş Bar.  Herkese iyi pazarlar. Bir önemli not, kıymetli sosyal medya takipçilerime. Evet, ülkede bunlar yaşanırken ben bunlarla uğraşıyorum. En azından bir

Cüneyt Ayral Söyleşisi volume 1

Cüneyt Ayral ismini, 2013'ün sonlarında bir yıl için Paris'e gideceğimiz kesinleşince, internetten, adında Paris geçen kitapları satın aldığımda öğrendim. Paris Notları 1 ve 2, okuyup benim de notlar çıkarttığım kitaplardı. Gidiş öncesi, elektronik ortamda tanışıp, karşılıklı e-postalar alıp/gönderdik. Paris benim hayal ettiğim gibi geçmeyince orada görüşmeyi planladığım kimseyi aramadım. Döndükten bir süre sonra, yeniden eski ben oldum. Yarım kalan işler eski bağlantılar derken, Ayral'ın üzerinde çalıştığı Benim Paris'im adlı eserinin bittiğini öğrendim. Aşağıda okuyacağınız söyleşi, henüz kitaba ulaşamamışken yapıldı. Ayral'dan söz aldım, kitabı bitirdiğimde yeni bir söyleşi yapacağız. Bu yazıdaki Paris fotografları Dilara KUTAY'a ait. Kitapta yazılana göre 1993 doğumlu genç bir sanatçı Kutay. Kitapta yer alan tüm fotograflar kendisine aitmiş. Ayral baskı kalitesinden çok tatmin olmamış olsa bile, kitabın genel havasını fotograf dilince anlatıyor her biri. Bu

bu yıl IBC'de

2004 yılından bu yana sürdürdüğüm Türkçe bloguma, 2013 yılında İngilizce bir kardeş oluşturdum. İçerikleri bakımından kıyaslarsak Türkçe KAPSAR İngilizce olur. Küme işaretini bulamayınca elle yazdım, artık kusuruma bakmayın. İkisinin kesişim kümesi ise Teknik etiketli yazılar. Çok matematiksel anlattım, demek istediğim teknik yazılarımı 2013'ten beri İngilizce olarak da yazıyorum. TVTechTR.blogspot.com adresli sayfayı oluştururken iki hedefim vardı.  Bunlardan ilkine henüz sayfayı oluşturduğum yıl ulaştım: Uluslararası bir konferansa davetli konuşmacı olarak katılmak. 2013 yılı Ağustos ayında, Fresh Connections adlı Sayısal Yayıncılık Konferans'ında Turkey: Finally Launching DTT başlıklı (Türkiye: Sonunda Sayısal Karasal Televizyona Başlıyor) bir sunum yaptım. Konferansı düzenleyen şirket otel masrafımı karşılamıştı. Yol parasını da banka puanlarıyla ödemiştim.  İkinci ve daha fazla önemsediğim hedefim ise blog yazarı olmam nedeniyle, 20 yıla yakındır çalışmakta old

HAFTANIN SORUSU: burası neresi?

Kıymetli okurlar, bu kez gene Ankara'nın pek bilinmeyen bir binasının fotografını paylaşıyorum.  Google fotograf kelimesinin "ğ" ile yazılacağını düşünse bile ben grafiden geldiğine inandığım bu kelimeyi "g" ile yazmaya devam edeceğim. Neyse, Google'a sonra kızarım :) Fotograftaki mekan ile ilgili ayrıntılı bir yazı da hazırlamak istiyorum.  Henüz inşaatı bitmeyen bu bina nedir? Yani bittiğinde ne olarak kullanılacaktır? Nerededir? Semt bilgisi yeterli. ve son olarak bu camın bir sebebi hikmeti var mıdır?  Bu 3 soruya da doğru yanıtı ilk veren okuruma Alberto Godenzi'nin Cinsel Şiddet adlı kitabını hediye edeceğim. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmeyen ülkemizde aslında dilimize ve benliğimize (erkekler anlamında olarak çoğul kullanıyorum) işlemiş bir cinsiyetçilik var.  İster evli olun ister sevgili hayat arkadaşınıza karşı tavır ve söylemlerinizi bu kitabı okuduktan sonra bir tartın derim. "Şoke" olacaksınız ve

yaz içeceği: "ev yapımı" "organik" "tam doğal" "anneanne tarifi" LİMONATA!!!!

Başlığı bilerek böyle uzun tuttum. Eminim aklıma gelmeyenler vardır. Dışarıda şık mekanlarda bir kaç kilo limon parası vererek içtiğiniz o "şeyi" evde hakkıyla yapmak çok kolay aslında. Tarifi şöyle: 1 adet limon 2 dal taze nane (bir saksıya dikerseniz her daim elinizin altında oluyor taze nane, kullanacağınız zaman koparıyorsunuz) 1 şişe maden suyu Varsa buz ve su Tatlandırmak isterseniz 1 top sade veya limonlu dondurma Yapılışı ise malzemelerin hepsini çift bıçağı bulunan bir parçalayıcıya dolduruyoruz. Limonu bir kaç parçaya bölüp tümünü birlikte, kabuğunu falan soymadan, koyuyoruz. Karışımı bir süzgeçten geçirip afiyetle içiyoruz...

Emre Çınar ile medyada yeni düzen konulu söyleşi.

Blogda yeni yayın döneminde biraz dışarıdan görüşlere ağırlık veren bir yapıyı denemeye kararlıyım. Hem yaz yaz hep aynı şeyler, kendim yazmaktan sıkıldım, siz okumaktan. Farklı bakışlara da yer vereyim istiyorum. Ana eksen değişmeyecek. Gene radyo / televizyon teknolojileri, kitap, mekan ve arada pazar yazıları... Bu kez konuğum Tivilogy.com internet sitesinin kurucularından Emre ÇINAR. İnternet sayfası sahibi olduğum için tanıştığım kıymetli arkadaşlardan birisi. Emre ile yüzyüze de tanıştık. Ayaküstü sohbet ettik. O İstanbul'da ben Ankara'da olunca uzun boylu sohbetlere fırsat bulmak kolay olmuyor. Neyse ki beni kırmadı ve onca yoğunluğunun arasına 4 yanıtı sıkıştırdı. Kendisine bir kez daha teşekkür ederim.  1. Seni tanımayanlar olabileceğini düşünerek kısaca kendinden bahsetmeni rica ediyorum.  Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarımı bölümünü onur derecesi ile bitirdim; sonrasında aşık olduğum sektörü yakından tanımak ve ticari anlamda

HAFTANIN KİTABI: YEMEZLER! / Dr. Yavuz DİZDAR

Kitabın tam adı biraz daha uzun aslında: YEMEZLER! Bilimsel Verilerle Gıda - Hastalık İlişkisi. Hayy Kitap yayınlarından çıkmış. İlk baskısı Kasım 2013, benim okuduğum üçüncü baskının tarihi ise Ocak 2014. 14 bölümden oluşan kitap 303 sayfadan ibaret.  Bir dönem benim de yazarları arasında yer aldığım, şimdilerde ise sadece okuyucu olarak takip ettiğim İnsanBU adlı internet sitesinde kitabın yazarı Dr. Dizdar, endüstriyel tavuk konulu bir dizi yazı yayınladı. Okuyunca göreceğiniz gibi aslında kitabın tartıştığı konuların bir bölümü tavuk / yumurta ilişkisi. Kitabın özü ise endüstriyel gıdanın toptan eleştirisi.  Dr. Dizdar, zor bir işe kalkışmış. Kitabında örnekleri olan doktorlar tarafından kurulan derneklerin birisine üye olup, bilmem ne derneği bilmem ne ürününü destekliyor demek yerine farklı bir yol seçmiş. Elindeki olanaklar kısıtlı, deneyler ampirik çoğu kez. Ancak büyük bir emek var ortada. 14 bölümlük kitabın her bölümünde 50'den fazla referans var. Bir çoğumuzun

European Broadcasting Union (EBU), Ultra HD hakkında görüşlerini açıkladı

4K Ultra HD televizyon alınması için erken olduğunu düşündüğümü yazmıştım. Halen aynı fikirdeyim. Konu hakkında okurken denk geldiğim ancak paylaşmayı unuttuğum bir belgeyi fark ettim. EBU, ülkemizde şarkı yarışması ile bilinir. Erovizyon şarkı yarışması, bize verilen ve verilmeyen puanlarıyla gençliğimizin, çocukluğumuzun tatlı bir anısı haline geldi gerçi. Aslında üye ülkelerin kamu yayıncıları arasında görüntü / bilgi / deneyim paylaşımlarıyla çok önemli bir kuruluş olan EBU, 4K UHD hakkında politika belgesi olarak Türkçeleştirebileceğimiz bir yayın çıkartmış. 21 Haziran, kuzey yarı küre için en uzun gündüz, 2015 tarihli belge bir çok bakımdan önemli. Belgenin kapak sayfasında şöyle bir ifade var: This document contains an important and fairly complex statement. It may only be reproduced and distributed in its entirety. Partial quotation is strictly forbidden. This instruction must accompany the document at all times. Yani öyle önemli ve teknik bir konu ki bu açıklama yaptığ

Bu Hafta Blogda - 3 Ağustos 2015

Bugün yeni yayın döneminin ilk pazartesi. Söz verdiğim gibi hafta boyu blogda okuyacaklarınızı maddeler halinde yazıyorum: çarşamba günü Dr. Yavuz Dizdar'ın endüstriyel gıdaya ve paketli ürünlere bakışınızı değiştirecek YEMEZLER! adlı kitabıyla ilgili tanıtıcı notlar olacak. Eğer perşembeye kadar yetişirse DVB-T2 Lite profili üzerinden sayısal radyo yayını yapmak ile ilgili bir söyleşi. Pazar günü, bugüne değin tanıdığım en sıradışı insanlardan birisi Cüneyt Ayral ile son kitabı Benim Paris'im vesilesi ile yaptığım e-söyleşi.

yeni dönem ilk pazar yazısı: Pariste.NET / Ahmet ÖRE söyleşisi

Blogda yeni dönem ve ilk pazar yazısı, sevgili Ahmet ÖRE ile Pariste.Net 'i konuştum. Konuştum pek doğru bir ifade değil aslında, Ahmet Bey'in sesini duymuşluğum bile yok. Elektronik ortam sağolsun, teknik söyleşiler gibi oldu herşey. 4 soru gönderdim, 4 yanıt geldi. Ahmet Bey soruları beğenmiş ben yanıtları. Bakalım sizler ne düşüneceksiniz... Yazıdaki fotograflar Ahmet Bey'in çektikleri. Profesyonel bir elden çıkmışa benziyor. Yeni dönem, bloga ve ülkeye huzur getirir umarım. Bloga yönelik temenninin gerçekleşeceğine olan inancım, ülke için dileğimden daha gerçekçi olsa bile ne demişler: Umut fakirin ekmeği.... Bir sonraki yazıya kadar enseleri karartmayalım!... 1. Kısaca Pariste.Net'i tanıtmanızı istesem. Paris’e ilk yerleştiğim zaman, hatta yerleşmeden önce araştırma yaparken Paris hakkında elle tutulur bir Türkçe kaynak bulamamanın sıkıntısını çok çektim. O zamanlar Fransızca da bilmediğim için hep İngilizce kaynaklardan şehri tanımaya çalıştım ve daha