Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Siyasal Anılar / Hüseyin Cahit YALÇIN

Ankara Kalesi, 2014 Yakın tarihimiz ile ilgili kitapları okudukça bugün yaşananları daha iyi anlayabiliyorum. Neler anladığımı başka bir yazıya bırakıp Hüseyin Cahit Yalçın'ın İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan ve sahaflar sayesinde 1976 tarihli ilk baskısını bulduğum esere dair notlarıma geçeyim.  Öncelikle belirtmek isterim ki gerçekten çok zamanımı aldı Hüseyin Cahit'in anılarına ulaşmak. Aslında siyasal anıları demek daha doğru, çünkü Edebiyat Anıları adını taşıyan kitabının yeni baskıları raflarda mevcut. Siyasi Anılar ise, yanlış bilmiyorsam, en son 2000 yılında basılmış.  Hüseyin Cahit çok yönlü bir kişi . Siyasi kimliğinin yanısıra edebi eserleri ve gazeteciliği ile tarihimize damgasını vurmuş. Anılarını okuduktan sonra tek kelime ile Hüseyin Cahit'i tarif et deseler: Muhalif derdim. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girmemiş ancak partinin milletvekilliği teklifini kabul etmiş. İki kez İstiklal Mahkemelerinde yargılanmış. Sürgüne gönder

Eymir Gölü

Gene tek cümlelik yazı, bırakalım fotograflar anlatsın Eymir'in güzelliklerini

NAB Show hakkında bir kaç bilgi

Ülkemizin ve dünyanın gündemi bambaşka olsa bile, Amerika Birleşik Devletleri'nin Las Vegas kentindeki NAB Show 2016 etkinliğinin fuar bölümü kapılarını açtı. NAB Show hakkında bir kaç bilgi paylaşmadan önce bu "N", "A" ve "B" harfleri neleri temsil ediyor oradan başlayayım: N ational (Ulusal) A ssociation of (Birlik) B roadcasters (Yayıncılar) kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor NAB . Bu bakımdan ülkemizdeki RATEM 'in ABD'deki benzeri diye düşünebilirsiniz. RATEM'in Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği olduğunu 800 üyesi olan bir kuruluş. NAB'nin televizyon, aslında daha geniş ifadesiyle video, dünyasının yeniliklerine odaklanmış NAB Show etkinliği dışında radyo dünyasına odaklanmış Radio Show adlı bir etkinliği de oluyor. Bu iki amiral gemisi etkinliğin yanısıra New York'ta Kasım ayında NAB Show New York ve aralık ayında NAB Show Şangay adlı buluşmaların da organizasyonunu yapıyorlar.  Dönelim yenide

1870 - 1930: dünyayı değiştiren 60 yıl

Gölgeler aydınlansın! İddialı ve bir o kadar saçma başlık. Dünyayı 60 yıl değiştirmedi elbette. Durmadan değişen, her gün farklılaşan hayatı, bir zaman dilimi ile sınırlamak anlamsız. Ancak, yaşadığımız coğrafyanın bugünkü kaderinin bu zaman diliminde büyük oranda değiştiği bir gerçek. İmparatorluklar çağının kapandığı ve ulus devletlerin, belki "masa başı devletlerinin" şekillendiği bir zaman dilimi. Bu döneme özel bir ilginiz yoksa, tarih derslerinde okuduklarınızla yetinenlerdenseniz, şu kadarını söyleyebilirim ki, bugün yaşadıklarımızı anlamlandırmanıza pek olanak yok.  Bir süredir bu konuları farklı kaynaklardan okuyorum. Okumaya devam edeceğim. Bugüne kadar okuduklarından ne anladın derseniz, yanıtım kısa ve net: Birileri bize kendi bakış açılarını tarih olarak öğretmiş . Bugüne kadar okuduğum kitapları YakınTarih etiketiyle işaretledim. Henüz tüm okuduklarımı etiketleyememiş olabilirim. Kısa süre içerisinde, YakınTarih etiketli kitap sayısında bir patlama ya

NAB 2016 başladı

Bir kez daha, yayıncılık alanında dünyanın en büyük fuar / konferansı Las Vegas'ta kapılarını açtı. NAB 'nin fuar ziyaretçilerinin bir gün daha beklemeleri gerekiyor gerçi. IBC 'de olduğu gibi NAB 'de de fuar başlamadan bir iki gün önce başlayan konferans bölümü var. Hatta NAB 'de eş zamanlı birden fazla konferans, yayıncılık dünyasının farklı alanlarına odaklananları bekliyor. 16 - 21 Nisan 2016 tarihleri arasında konferans, 18 - 21 Nisan 2016 tarihleri arasında ise fuar bölümleri düzenleniyor. Geçtiğimiz yıl sonunda, senelerin hayalini gerçekleştirip, IBC fuar / konferansına katılmıştım. Bir sabah IBC 'nin düzenlendiği alana doğru yola çıktığımda metroda, Amerika merkezli bir şirketin genel müdür teknik yardımcısı ile tanıştım. Ses konusunda, aslında sesin "loudness" olarak tanımlanan ses düzeylerindeki farklılıkları gidermek konusunda, çalışan bu firmanın üst yöneticisi NAB ve IBC arasındaki temel farkı söylemişti bana. IBC fuarı perşembe günü

İnsanı büyüleyen kent

Bu cümleden başka bir şey yazmayacağım, bu yazıda, fotograflar konuşsun, keyfini çıkartın :)

Gaziantep'i Ankara'ya taşımak: Beyran Entep Mutfağı Yıldız'da

Gaziantep, Zeugma müzesi, kalesi, çarşısı kadar mutfağıyla da ünlü bir kent. Tatlıları, kebapları, beyran, yuvarlama ve elbette lahmacunu çok özel. Ne mutlu ki artık bu özel tatları denemek için Antep'e kadar gitmenize gerek yok. Ankara'daysanız Yıldız'a gitmeniz yeterli.  Turan Güneş Bulvarı'nın paraleli olan cadde üzerinde, Hollanda elçiliğinin önünden geçip Çankaya yönünde aşağı doğru ilerlerken sol tarafınızda göreceksiniz Beyran - Entep Mutfağı adlı mekanı.  Antep usulü lahmacun Fazla çeşitli olmayan bir menüsü var. Odun ateşli taş fırında pişen lahmacunu Ankara'nın ne lezzetli Antep usulü lahmacunu. Malum, sarımsak da katılıyor içine Antep usulünün. Ancak Beyran'daki lahmacunu öne çıkartan sadece sarımsak değil, hamurun inceliği ve çıtırlığı.  Beyran Beyran, et suyu, sarımsak ve pirinç ile hazırlanan bir çorba. İçerisinde et de var. Antep'te harlı yanan ocağın üzerinden pense ile tutularak indirilip, olanca sıcaklığı ile servis

NAB yaklaşıyor

Göksu Park / Ankara Başlıktaki NAB, size NBA kısaltmasını hatırlattıysa, yazının devamını okumanıza gerek yok :) İkisi arasındaki tek benzerlik, her ikisinin de Amerika Birleşik Devletleri ülkesinde gerçekleşiyor oluşundan ibaret.  NAB, yayıncılık alanında dünyanın en büyük fuar ve konferansı. Dünyanın dört bir yanından, yayıncılık alanındaki son gelişmeleri merak eden profesyonellerin buluşma noktası bir yerde. Her yıl, Nisan ayının ortalarında Nevada çölünde, kumarhaneleriyle ünlü Las Vegas kentindeki bu etkinliğe bu yıl da 16 - 21 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek .  Bu yıl için etkinliğe katılmam olanaklı değil. Gene de etkinlikte yer alacak firmaların basın duyuruları posta kutuma düşmeye devam ediyor. Bu basın duyurularının tümünü olmasa bile büyük bölümünü TVTechTR.com adresinde, PRESS etiketiyle yayınlıyorum.  NAB, sadece bir fuar değil. Yayın mühendisliği eğitiminden sinemanın geleceğine, bir dizi eş zamanlı konferansından düzenlendiği bir buluşma. Fuarı

4,5 G asıl evdeki bağlantıları değiştirecek

Sonunda tüm ülkenin merakla (!) beklediği gün geldi. 1 Nisan 2016'de bambaşka bir sabaha uyandık. Artık uyumlu cep telefonu ve yenilenmiş SIM kart sahipleri, telefonlarında L, 4G, LTE ibareleriyle birlikte, gene telefonuna göre değişen, 30 MB/s'den başlayan hızları görmeye başladı. 4,5G ile ilgili haberlerde dile getirilen hızları görene rastlamadım henüz. Ancak, sistem oturdukça, cihazlar güncellendikçe haberlerde dile getirilen 300 MB/s gibi hızlara ulaşabileceğiz. Peki bu neleri değiştirecek? Sabit bağlantı hızları ve kotalar Bugünlerde sabit bağlantı tekliflerinin, taahhüt sürelerinin 12 aydan 24 aya doğru uzatıldığını fark ettiniz mi bilmiyorum. Yakın dönemde sanırım fiber bağlantı hızları ve kotalarda ciddi artışlar göreceğiz. 4,5 G, mobil olarak fiberle yarışacak hızlar sundukça ve şebeke genişledikçe, sabit bağlantı için de mobil modemleri tercih edenler artacaktır. Bu gelişmeyi elbette operatörler de tahmin ediyordur. Bakalım, ilerleyen günler neler gösterecek. 

1 Nisan 2016, 4,5 ile ilk hız testi

Bu yazıyı hazırladığım saate bakıp, yememiş - içmemiş ve hatta uyumamış, 4,5 G'nin aktif hale gelmesini bekleyip yazıyı hazırlamış diye düşünenler için söyleyeyim hemen: gecenin ortasında uyandıran ne yazı yazma aşkı ne de 4,5 G. Bu saatte uyanık olmamı zamanında eksik yapılmış bir diş tedavisine borçluyum.  Madem, 4,5 G'nin ilk gününün ilk saatlerinde ayaktayım, bari bir hız testi yapayım. Hatta bir ile yetinmeyip bir kaç kez tekrarlayayım bu testi mobil telefon ile.  Öncelikle teste dair bir kaç bilgi: Mobil telefonun marka / modeli Nokia Lumia 820 Operatör Türk Telekom (eskiden bildiğimiz adı AVEA) Peki bu sayılar neyi ifade ediyor? Öncelikle hemen belirteyim, hızlanmışız. Bu kesin. Hatta bizim evimizdeki sabit bağlantıdan fazla bu hız. Evde 10 MBit / s hız her işimize yeterken mobil telefonda bunun iki katı hız ile ne yapabiliriz? Aslında sorunun yanıtını ben değil siz vereceksiniz. Bugüne değin, internet bağlantı hızınız yetmediği için gerçekleştiremediğ

Kanallar, Demir Özlü

Demir Özlü'den okuduğum ikinci kitap Kanallar. Amsterdam'da geçen bir arayış öyküsü. Öykünün kahramanı, anlaşıldığı kadar Özlü'nün kendisi. Çünkü kitabın anlatı türünde olduğu belirtilmiş. Böyle bir bilgiye sahip olmasak uzun öykü gibi okuyabiliriz eseri. Ana'yı arayışın uzun öyküsü. Ana kim, hikayesi ne bilmiyoruz. Belki önemi de yok böyle bir bilginin. Ana'yı arayışına tanık olurken, bir yandan geçmişte hayatına giren kadınları okuyoruz. Sürükleyici bir kitap. Yazarın karşısına çıkan arayış içinde olan başkaları da oluyor kitap boyunca. Bu arayış Ana'yı mı yoksa yazarın kendi kendisini mi araması? Bir önemi var mı? Can yayınlarından çıkmış Kanallar'ın baskısı tükenmiş. Ben Kızılay'da sokak sergisinde bulup aldım. 1 TL'ye satılıyordu orijinal kitap. Aynı sergide Berlin Güncesi 1989 İlkbaharı adlı eserini aldım Özlü'nün, Gene 1 TL'ye.

Veda, Esir Şehirde Bir Konak / Ayşe Kulin

Osmanlı'nın son dönemini anlatan kitapları okudukça, bu döneme ait pek bir şey bilmediğimi ve daha fazla okumam gerektiğini fark ettim. Son bir yıl içinde bir şekilde bu dönemi anlatan Cahit Uçuk'un  Bir İmparatorluk Çökerken... , Harun Açba'nın  Bir Çerkes Prensesin Harem Hatıraları  adlı kitapların ardından Veda'yı okumak ilginç oldu. Veda, Ayşe Kulin'in anne tarafından büyük dedesi, Osmanlı'nın son kabinelerinin maliye bakanı Ahmet Reşat Yediç ve ailesinin 1920'li yıllarda yaşadıklarını anlatıyor. Elbette tek anlattığı Beyazıt'taki konakta yaşananlar değil. Zaten 1920'lerde Osmanlı'nın maliye nazırının hayatını, ülkede olup bitenden ayrı tutup anlatmak da olanaklı değil. 387 sayfalık roman, Everest yayınlarından çıkmış. Benim okuduğum 2007 yılında yapılan ilk 100.000'lik baskısı. Kimi kitapların ilk baskılarının adedini yüksek tutuyorlar, kimilerini düşük tutup çok baskı yaptırıyorlar. Bunun bir mantığı vardır sanırım. Kitaba döne

Umut, Hayat Akan Bir Sudur / Ayşe KULİN

Bir süredir okuduğum kitapların biyografik özellikte olduğunu fark ettim. Merak ettiğim başkalarının hayatlarında çok, biyografilerin geçtiği dönemdeki günlük yaşama ilişkin bilgiler. Özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde ve cumhuriyetin ilk yıllarında günlük yaşama ilişkin bilgiler içeren kitaplar daha fazla ilgimi çekiyor. Bu bağlamda Ayşe Kulin'den okuduğum Veda'nın devamı niteliğindeki Umut, okuma listemin en başına yerleşmişti. Everest yayınlarından Aralık 2008'de çıkan Umut'un ilk baskısı 100.000 adet yapılmış. Benim okuduğum sahaftan aldığım ilk baskısıydı. 1920 yılında İstanbul'da Osmanlı'nın son hükümetlerinin maliye nazırının konağını ön planda anlatırken arkada ülkenin yaşamakta olduğu değişimi aktarmıştı Veda'da. Umut, Veda'ya kıyasla daha uzun bir zaman dilimini ve daha fazla ailenin hayatını anlatıyor. Veda, Kulin'in annesi Sitare'nin doğum haberi ile bitmişti. Umut ise Kulin'in kendi doğumuyla sona eriyor. 1908 yılı